'Kapısında yüzü maskeli birini gören annenin aklına 17 bin faili meçhul gelir'

'Kapısında yüzü maskeli birini gören annenin aklına 17 bin faili meçhul gelir'
Diyarbakır’da düzenlenen Enerji Sempozyumu’nun son gününde Türkiye’nin Suriye politikası ve Kürt meselesi tartışıldı.

Remzi BUDANCİR

ARTI GERÇEK-TMMOB’nın Diyarbakır’da düzenlediği 12’inci Enerji Sempozyumunun son gününde Tahir Elçi anısına "Enerji Savaşlarında Yıkılan Kentler ve Kürt Sorunu" adlı oturum düzenlendi. EMO Diyarbakır Şube Eş Başkanı Mehmet Orak’ın moderatörlüğünü yaptığı oturuma DTK Eş Başkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven, Barış Akademisyeni Gül Köksal, Gazeteci-Yazar Faik Bulut ve TMMOB Eski Başkanı Yavuz Önen konuşmacı olarak katıldı. Yerine kayyım atanarak tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’nın gönderdiği mesajı okudu.

AYDIN: YIKIM SADECE MEKÂN VE BİNA İLE SINIRLI KALMADI

TMMOB Diyarbakır Şube Eş Başkanı Şerefxan Aydın, TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu tarafından hazırlanan Yıkılan Kentler raporu ile ilgili sunum yaptı. Cizre, Sur, Nusaybin, Şırnak başta olmak üzere bir çok yerleşim yerinde çok ciddi yıkım yaşadığını ifade eden Aydın, yıkımın sadece mekan ve bina ile sınırlı olmadığını söyledi. Yıkımın yaşandığı tüm yerleşim yerlerini teker teker gezdiklerini ifade eden Aydın, "Cizre en fazla yıkım yaşanan yerlerden. Sosyolojik, ekonomik ve psikolojik yıkımlar yaşandı, yaşatıldı… Sadece evleri yıkmadılar. Yerleşim yerlerinde yaşamın devamını sağlayan teknolojiyi, eşyaları araçları da hedef almışlardı. Örneğin duvarı yıkılan evde asılı duran klimaya, binanın su deposuna,  elektronik araçlara birer kurşun sıkarak kullanılamaz hale getirmişler. Tüm bunları gördük" dedi.

"HALKIN MÜLKLERİNE EL KONULDU"

Yıkımların yaşandığı kentlerde hazırlığın önceden yapıldığını hatırlatan Aydın, belirlenen yerleşim yerlerinin çıkarılan yasalarla "Afet Bölgesi" ilan edildiğini söyledi. Sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar ile birlikte bu bölgelerde Acele Kamulaştırma Kararları ile halkın mülklerine el konulduğunu anlatan Aydın, "Halkın mülküne çok cüzi miktarlarla el konuldu. Acele Kamulaştırma kararı alındığı için itiraz yolu da kapalıydı. Evine el konulmasına itiraz edemiyorsunuz, hesabınıza yatırılan paraya itiraz edebiliyorsunuz. Bu şekilde cüzi miktarlarla mülklerine el konulan mağdurlar TOKİ’ye kat be kat fazla miktarda borçlandırıldı. TOKİ eliyle inşalara tek tip evler dayatıldı" sözleri ile yıkımla kültürün, kimliğin ve sosyal yaşamın hedef alındığını söyledi.

KÖKSAL: SAVAŞLAR KUTSAL HİLAL DİYE TANIMLANAN COĞRAFYADA OLDU

Mimar ve Barış Akademisyeni Gül Köksal, ‘Kültürel Değerler, Toplumsal Barış’ konusu üzerine sunum yaptı. Dicle ve Fırat arasında bulunan Mezopotamya coğrafyasını harita üzerinden gösteren Köksal, bu alanlarda yapılan baraj çalışması ve coğrafya üzerinde savaşın yaşandığı yerleri gösterdi. Özellikle savaşların kutsal hilal diye tanımlanan tarım alanlarında yaşandığını hatırlatan Köksal, "Tarihten bu yana savaşlar bu alanda yaşanıyor. Bunlar politiktir. Dicle Vadisinde DSİ’nin çalışma yaptığı alanlara bakın. Bu yerler tesadüfi olarak belirlenmemiş. Kadim tarihi değerlerin olduğu bölgelerdir. Katman katman kültürel değerlerin üst üste geçtiği yerlerdir buralar" dedi.

ÖNEN: 1990’LI YILLARDA DA AYNISI YAPILDI

TMMOB eski Başkanı Yavuz Önen, yoğun bir şekilde yıkımın yaşanmasına rağmen umudun da canlı olduğunu söyledi. TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu tarafından hazırlanan Yıkılan Kentler Raporu’nun çok önemli bir veri olduğunu anlatan Önen, yaşanan yıkımların belgelenmesinin önemli olduğunu söyledi. Önen, konuşmasında Şerefxan Aydın’ın yıkılan kentlerde eşyaların da hedef alınmasını örnek göstererek, benzer durumun 1990’lı yıllarda yaşandığını söyledi.

1990’lı yıllarda yakılan köylerde inceleme yaptıklarını anlatan Önen, "Köylere gittiğimizde şöyle bir durumla karşılaşıyorduk. Sadece köyü yakmıyordular. Yolu varsa yolunu tahrip ediyordular. Köyde telefon varsa telefon direklerini kesiyordular. Elektrik varsa trafoyu yakıyordular. Evlerle birlikte ahırları, ağılları, hayvancılıkla ilgili olan tüm araç gereçleri ortadan kaldırıyorlardı. O bölgede bir daha yaşamın olmamasını hedefliyordular. Yaptıkları şey buydu" dedi.

GÜVEN: ELÇİ’Yİ HEDEF GÖSTERENLER HALA EKRANLARDA

DTK Eş Başkanı ve HDP Hakkâri Milletvekili Leyla Güven, sözlerine 2015 yılında Dört Ayaklı Minare önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yi anarak başladı. Tahir Elçi’yi hedef gösterenlerin hala ekranlarda olduğunu hatırlatan Güven, "Onlar hala oldukları yerde ama hakikati dile getiren sevgili Tahir Elçi aramızda değil" diyerek faillerinin hala bulunmamasını eleştirdi.

"CEZASIZLIK UYGULANIYOR"

Güven konuşmasının devamında kolluk güçlerinin neden olduğu ölümlere ve uygulanan cezasızlık politikalarına değindi. Faili kolluk gücü olan ölümlerde yapılan yargılamalarda cezasızlık uygulandığını ifade eden Güven, "Sabah evden çıkarsın, panzer çarpar. Silopi’de panzer duvara çarpar, çocuklar yıkılan duvarın altında kalır hayatını kaybeder. Panzeri kullananlar ceza almaz. Çünkü bu coğrafyada savaş vardır. Ancak savaş demenin de suç olduğu  bir coğrafya burası" dedi.

"YÜZÜ MASKELİ POLİSİ KAPISINDA GÖREN ANNE KALP KRİZİ GEÇİRDİ"

Devlet görevlilerinin bölgedeki uygulamalarına da değinen Güven, Yüksekova’da yapılan bir ev baskını olayın anlattı. "Kaçak elektrik kullanılıyor" gerekçesi ile yüzü maskeli özel harekât polisinin sabah erken saatlerinde bir eve baskın düzenlediğini anlatan Güven, "Sabah erken kapı çalınıyor. Bir anne kapıyı açınca karşısında kar maskeli birini görüyor. Anne o sırada kalp krizi geçirerek yaşamını yitiriyor. Batıda bir kapı çalınsa böyle olur mu? Olmaz. Burada kapısında yüzü maskeli birini gören annenin aklına 17 bin faili meçhul gelir. Sabahın köründe kapıları kırılarak insanların kafasına silah dayatmaları gelir. Oysa gerekçe kaçak elektrik kullanmakmış… Neyi verdiniz de bu insanlar buna rağmen bunu yapıyor" sözleri ile anlattı.

BULUT: CHP MUHALEFET OLDUĞUNU UNUTTU

Gazeteci Yazar Faik Bulut, konuşmasına Kürtçe örnekler vererek başladı. Diyarbakır’ın kuşatma altında olduğunu, siyasi temsilcilerinin tutuklandığını hatırlatan Bulut "Bu kadar insanı yıkımın kentine getirdiğiniz için sizi kutluyorum" diyerek TMMOB’u kutladı. Kürt meselesi ve devletin politikasına da değinen Bulut, Türkiye’de kısa vadede Kürt meselesinin çözümüne ilişkin bir gelişme ön görmediğini söyledi. Bulut kayyım sistemi ve hükümetin politikaları konusunda ise CHP’ye yüklendi. CHP’nin hala ülkedeki durumu tam anlamadığını ifade eden Bulut, "Halk CHP’yi muhalefet partisi olması için seçti ama CHP bunun farkında değil" dedi.

"TÜRKİYE'NİN SURİYE’DEN ÇIKMA NİYETİ YOK"

Bulut, konuşmasının devamında Türkiye’nin Kürt politikası, Ortadoğu, Rojava ve Irak Kürdistan Bölgesi'ndeki gelişmelere de değindi. Ortadoğu’daki durumun değişken olduğunu anlatan Bulut, tüm ittifakların her an değişebileceğini söyledi. Türkiye’nin Halep, Musul ve Kerkük hattı ile ilgili bir ajandasının olduğunu anlatan Bulut, "Oradaki Arap aşiret liderleri o tarihte Mustafa Kemal’e mektup yazıyor. Mustafa Kemal’den aşiret liderlerinin lideri diye söz ederler. İngiliz ve Fransızlara karşı birlikte savaşalım derler. Bu istek Halep, Musul ve Kerkük hattı üzerinde hak talep etmeye dönüşmüş" diyerek söz konusu talebin yanlış aktarıldığını söyledi. Türkiye’nin özellikle Suriye politikası ile ilgili Bulut, "Türkiye’nin niyeti oradan çıkmama üzerinedir. Açtığı okullara, atadığı Kaymakamlara bakılınca politikası anlaşıyor. Türkiye’ye kalsa oradan çıkmaz. Türkiye bir süre daha Rusya ev ABD arasındaki çelişkilerden yararlanabilir. Ama fazla ileriye gidemez. Uluslararası dengeler Türkiye’nin daha fazla ileri gitmesine müsaade etmez. Türkiye’nin belirli olmasa bile, bir süre sonra oradan çekilmek zorunda kalacağını düşünüyorum. Rojava ise uluslararası alanda elde ettiği meşruiyet ile statü elde edecektir" dedi.

Öne Çıkanlar