Fadıl Öztürk

Fadıl Öztürk

Katile kıymet, mazluma şiddet

Yüz yılın üstümüzü örttüğü gölgelerden çıkar gibi tek tek evlerimizden çıkıp, alanları dolduruyoruz artık. Hiç az değiliz, zalime yenilgiyi hatırlatacak kadar çoğaldık işte.

Saatlerimiz aynı zamanı göstermiyor. Aynı yöne bakmıyor gözlerimiz. Kimimiz geçmişinden kendini doğurma derdinde, kimimiz geleceğini tüketmiş gibi hırçın, zalim ve tahammülsüz. Sabah yüzümüzü yıkadığımız çeşme, ekmek aldığımız bakkal, su içtiğimiz bardak aynı değil. Bir öfke ile yere vurup parçaladığımız gün aynı değil. Her durumda kusuyorlar bütün nefretlerini.

Öldürmeye gelince öldürmüşler, sürülmeye gelince sürmüşler Suriye çöllerine kadar. Umuda başını koyan gençlerin ömrünü mahpuslarda çürütmüşler, meclislerinde oylayarak asmışlar. Maraş’tan Çorum’a kadar yaşadığımız yerleri yakıp yıkarak katliamdan geçirmişler. Bugüne gelinceye kadar Hristiyan’ın, Ezidi’nin, Alevi’nin gözünde yaş, ocağından baş bırakmamış olanlar yaptıklarıyla övünerek yeniden var olmaya çalışıyorlar. Önümüzdeki seçim bir belediye başkanlığı seçimi değil sadece, bir hayat seçimidir...

Bunlar değil mi, bizi 40'larda komünist, 70'lerde anarşist, 80'lerde bölücü, şimdilerde terörist olarak yaftalayıp, şiddetin her türlüsü ile susturmak isteyenler? Önümüzdeki seçim bir belediye başkanlığını kazanma seçimi değil sadece, şiddet ve soygundan beslenenlerin kaybetmesi gereken bir seçimdir...

Bunlar değil mi kafasını kesip Ulus’ta ayaklarından astıkları Topal Osman’ın kanlı mirasına sahip çıkacak kadar gözleri dönmüş olanlar. Bunlar değil mi katile kıymet mazluma şiddet uygulayanlar. İstanbul’u soygun düzenine yar etmek için, bütün bir ülkeyi şiddetle var etmek istiyorlar. Önümüzdeki seçim bir belediye başkanlığı seçimi değil sadece, mazlumun zalime gidiş yolunu gösterme seçimidir.

Aynı sokaktan defalarca geçerek test etmemize hiç gerek yok. Onları seven bizi, bizi seven onları sevmiyor. Bir ülkede, bir şehirde, beraber yaşasak da her biri devlet katına çıktıkları andan itibaren hayat hakkımızı bizden alıp, kendilerine egemenlik hakkı olarak yeniden tesis ediyor. Onların öldürdükçe yaşadıkları, biz yaşamak isterken öldürüldüğümüz çağın kapısına aynen böyle geldik. Önümüzdeki seçim bir belediye başkanlığı seçimi değil, zalimin yüzüne hayat hakkımızı haykırma hem de gür bir biçimde haykırma seçimidir. 

***

Yeniden yürümeyi öğrenir gibi, yüz yılın üstümüzü örttüğü gölgelerden çıkar gibi tek tek evlerimizden çıkıp, alanları dolduruyoruz artık. Hiç az değiliz, zalime yenilgiyi hatırlatacak kadar çoğaldık işte. Kıyıları döven dalgalar da bizden sayıyor kendilerini. Zulmün kıyılarını döven dalgalar gibiyiz, vurup geri çekilen. Bu zulme karşı her meslekten, her inanıştan insanlar beraber adım atıyorlar artık. Çok eskiden tanışıyorlarmış gibi herkes kol kola. Ekmeği bölüşür gibi şarkıları bölüşüyoruz aynı toprağın üstünde.

Elbet bir anda olmayacak her şey. Önce hayatımızın en dibinde kalmış sevinçlerimiz kendilerini hatırlatacaklar bize. Bir ışığa tutunarak ayağa kalkar gibi çoktan unuttuğumuzu sandığımız artık yüzümüzde gülümsemeye dönmüş o sevinçli anlarımızı getirip koyacak önümüze. Doğrulup insan yüzüne çıktıkça yalnız olmadığımızı anlayacağız. Kökleri toprakta dalları gökyüzünde ağaçlar gibi, biz ağaçları ağaçlar bizi hatırlayacak. Yaşımıza başımıza bakmadan sevinçten çocuklaşacağımız an tam o an olacak. Kazanmaya içinde bulunduğumuz zulme kaybettirmekle başlayacağız.

Sofrasında sevginin ekmek gibi paylaşıldığı ışıklı pencerelerden çocuk sesleri dökülecek sokağa. O güne kadar korkunun ayak seslerinden dolayı yalnız kalmış sokak lambaları sevinecek en çok buna. Tıpkı karanlık gibi gölgeler de birden terk etmeyecek yeryüzünü. Korkulacak kadar değil, hatırlanacak kadar var olacaklar...

O sonsuz kazanma için kaybettireceğiz onlara. Ertesi gün çıkıp işe gideceğiz yine. Yine çocuklar okuldan, babalar ve anneler işten eve dönecekler. Ertesi günün telaşı yakamızı asla bırakmayacak yine. Hep bir eksiğimiz olduğunu unutmayacağız. Başlayıp bitirmediğimiz ama bitirmemiz gereken, kendimizi yönetme eksiğimizi unutmayacağız...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fadıl Öztürk Arşivi