'Hani aslandın, papazı almadan papazı vermezdin?'

'Hani aslandın, papazı almadan papazı vermezdin?'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Rahip Brunson için 'Bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın' sözlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, 'Erdoğan görevden ayrıldı mı' diye sordu.

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eleştirilerinin hedefinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan vardı. ABD'li Rahip Brunson'un tahliyesine değinen Kılıçdaroğlu, "Ajan, casus, terörist dediler. Gizli tanık rezaleti yaşadık. 11 Ocak'ta Erdoğan 'Bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın' diyordu. Erdoğan görevden ayrıldı mı? Brunson ABD'de. Kim gönderdi? Erdoğan" şeklinde konuştu. 

Konuşmasına İzmir'de meydana gelen ve 22 göçmenin yaşamını yitirdiği kazayı hatırlatarak başlayan Kılıçdaroğlu, "Dün gazetelerin birinci sayfalarında çok acı bir olay vardı. 22 göçmenin hayatını kaybettiği katliam. Bu insanlar kendi ülkelerinden çıkıp Avrupa'ya gitmek istiyorlar. Demokratik bir ülkede yaşamak istiyorlar. 22 kişi hayatını kaybetti. Hepsine rahmet diliyoruz. Ama yaşananları unutmuyoruz. Kıyıya bedeni vuran Aylan bebeği unutmuyoruz. Bütün bunların sorumlusu o koltukta oturan zattır. 'Suriye'ye girme' dedik, 'yanlış yapıyorsun' dedik, 'Akan kan müslüman kanıdır' dedik. Bizi dinlemedi. 'Bildiğimi okurum' dedi" şeklinde konuştu.

'SURİYELİLERİ MEMLEKETLERİNE GERİ GÖNDERECEĞİZ'

Kılıçdaroğlu bu sözlerinin hemen ardından ise Türkiye'deki Suriyeli mültecileri geri göndereceğini belirterek, "Şimdi ülkemizde 4 milyon Suriyeli var.  Ak Parti'ye oy veren vatandaşlarım, Suriyelilerden memnunsanız başım üstüne. Suriyelileri memleketlerine gönderecek olan parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Kimsenin burnunu kanatmadan bir yarayı saracağız" dedi.

Sağlıkta şiddetin giderek arttığını belirten Kılıçdaroğlu, "83 yıllık cumhuriyet döneminde, 1 hekim şiddet nedeniyle hayatını kaybetti. 16 yıllık Ak Parti iktidarı döneminde hayatını kaybeden hekim sayısı 11. Şiddet vakası sayısı ise 2012-18 arasında 68 bin 375. Buradan bütün partilerin genel başkanlarına sesleniyorum, sağlıkta şiddete son vermek istiyorsak bu konuda el birliği yapalım. Bu işin partiyle ilgisi yok" dedi.

Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:

'ACİLİYET GEREKTİRMEYEN AMELİYATLAR...' İDDİASI

"Yalan konusuna değineyim biraz. Ülkeyi yönetme pozisyonunda olan kişilerin halka yalan söylemesi çok daha büyük bir ayıptır.  Devleti yönetme mevkiinde olan insanların dinlemesi lazım. Bir belge gösteriyorsa araştırması, sorması lazım. Burada Gazi Hastanesi’nin bir belgesini göstermiştim. Sonunda ‘hayati öneme hain olan işlemlere devam edin, çünkü malzeme alamıyoruz’ diyor. Beyefendi rahatsız olmuş, vay efendim nasıl açıklarsın. Yalan olur da böylesi olur mu diyor bana. Bir belge önüme geldiğinde hemen o belgeye sarılmam. O belge doğru mudur yanlış mıdır araştırır sonra milletin karşısına çıkarım. Benim huyum, ahlakım, inancım, topluma saygım böyle. Bir tane belge olsa yine neyse.

Ordu Devlet Hastanesi; 'Aciliyet gerektiren hastalar hariç kalp kapak ameliyatı yapmayın, çünkü fiyatlar pahalı' diyorlar. Kim yalan söylüyor? Bu belgeler yalansa bu belgelerin altına imza atanları görevden alın. Tamamı doğru. Meydanı bulmuş ya. Alkış da var. Ağzına ne gelirse söylüyor. Erdoğan’a yakışıyor yalan söylemek, makama yakışmıyor. İstanbul’da Mehmet Akif Ersoy… Onun da var genelgesi…

'ERDOĞAN İÇİN YALAN SÖYLEMEK HER SABAH KAHVALTI YAPMAK GİBİ'

Devlet yönetimi ciddiyet gerektirir. Bir devletin çağdaş olup olmadığının kuralları vardır. Güç  ve yetkiler tek elde toplanmaz. Toplanırsa karmaşa çıkar. Güç ve yetkiler tek merkezde de toplanmaz çağdaş bir devlette. Kuruluşlar olur, yasama yürütme, yargı olur. Bunlar yetki dağılımıdır. Bugün Türkiye'de denge yok. Devlet yönetiminde açıklık ve şeffaflık gerekiyor. Bunlar da yok. Saray'ın maliyetini bilen var mı? Yok. Vatandaşın parasıyla yapıldı ama kimse bilmiyor. Devlet vatandaşının camn ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır. Sağlayamıyorsa organize suç kimliğine bürünmüş olur. Baskıcı bir devlete dönüşmüş olur. Hukuk devleti olmaktan çıkar. Devleti yönetenler başka kurumların işine müdahale etmemek zorundadır. Eğer bu belgeler yalansa, bu belgelerin altına imza atanları görevden alın. Ama bu meydanı bulmuş ya alkışta var, ağzına geleni söylüyor. Onun için yalan söylemek her sabah kahvaltı yapmak gibi birşey. 

'ÇAKMA KAHRAMANLARLA TÜRKİYE YÖNETİLMEZ'

Eğer devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayamıyorsa, baskıcı bir devlete dönüşür. O zaman devlet hukuk devleti olmaktan çıkar, organize suç örgütü olur. Devleti yöntenler yanlış olmadığı sürece başkasının işine karışmamalıdır. Bu papaz işi var ya, Türkiye'nin nasılyönetildiğine bakın. 'Papaz casus, ajan, terörist' dediler. Gizli tanık rezaleti yaşadık. Şimdi Brunson'un Türkiye cephesine bakıyoruz, ne oldu? 11 Ocak'ta Erdoğan 'Bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın'. Erdoğan görevden ayrıldı mı? Brunson ABD'de. Kim gönderdi? Erdoğan. Erdoğan fakir mi? Saray, efuliler, ejder meyvesi. Ne fakiri? 11 Ağustos'ta Rize'de, 'Tehdit ediyor ya, yarın saat 18'e kadar göndereceksiniz. Burası Çatladıkapı ülkesi mi ya, burası Türkiye' diye celalleniyor. E gönderdin. Sayende oldu bunlar. Polis Akademisi'nde konuşurken, 'Ver papazı, al papazı dedim' diyor. Papaz gitti. Neredeyse utanmasalar devlet töreni yapacaklar. Ne oldu da verdin? Sen Türkiye cumhuriyeti devletinin onuruyla nasıl oynarsın? Hani aslandın, papazı almadan papazı vermeyecektin. Çakma kahramanlarla Türkiye yönetilemez. 12 Ekim'de gizli tanık 'hakim beni yanlış anladı' diyor. Bu gizli tanık yargıyı aldatmaktan dolayı niye hapse atılmadı. En büyük zararı adalet gördü. Brunson'ın serbest bırakılacağını biz önce ABD'lilerden duyduk. Önce gazeteleri yazdı. Sonra Pence tweet attı. 

'SENİN YATACAK YERİN YOK'

Özel uçakla gitti, Oval Ofis’te karşılandı. Trump, ‘Uzun ve yorucu bir müzakere süreci geçirdik. Bu ülkede fidye ödemiyoruz. Artık en azından. Fidye ödemeyeceğiz. Aksi takdirde büyük şeylerle karşılaşacaksınız, kötü şeyler olacak’ diyor. Erdoğan’a soruyorum. Ne müzakeresi yaptınız? Ya sen doğruyu söylüyorsun Trump yalan söylüyor, ya Trump doğruyu söylüyor. Trump’ın dedikleri doğru çıktı. Sen fidye istedin mi? Adam sana ‘vermem’ dedi. Senin yatacak yerin yok. Bu milletin yakasından düşmek zorundasın.

'ERDOĞAN SERBEST BIRAKTIRDI NE MAKEMESİ?'

Adalet tecelli etmiş de. Geçiniz onları. Trump Erdoğan’a teşekkür ediyor. Erdoğan serbest bıraktırdı, ne mahkemesi. Trump kanacak adam mı? Bizimki de her seferinde ‘yargı bağımsızdır, yagı karar verdi’ diye oturup tweet atıyor. Saray’ın adliyesi adli düzenin dibine dinamit koymuştur. Bunlar gerçekten hakim olsalardı Brunson’ın içerde kalmasının gerekçesini yaratan gizli tanıkların tamamını tutuklardı. Bugün adliyenin yargının hiçbir iitbarı yoktur. Bunu ben değil Yargıtay Başkanı diyor. 

Papaz ceza aldı, yurtdışına uçtu özel uçakla. KHK ile işinden olan yüzlerce kişi yurtdışına çıkamıyor. Hangi adalet? Harp Okulu öğrencilerinin velileri burada. Ne günahı var bu öğrencilerin? Darbe yapacaklarmış. Öğrenci darbe mi yapar? Yakalayacaksan komutanını yakala. Öğrenci asker, talimata uymak zorunda mı? Sen hava harp okulu öğrencilerini ömür boyu hapisle yargılıyorsun. Mutlaka adalet tecelli edecektir mutlaka. O öğrenciler çıkacaktır mutlaka

'VATANDAŞ SIKINTI YAŞIYOR, SARAY'IN BÜTÇESİ SÜREKLİ ARTIYOR'

Önce enflasyon rakamlarını açıklayan bürokratı görevden aldılar, yerine yeni birini getirdiler. Girdi maliyetlerini düşüreceğiz. Doğalgaz, petrol, elektrik fiyatları indi mi? Yok. Neyi açıklayacaksınız. Kesin pinpon topunda indirim yapacaklar. Herkes pinpon topu alıyor çünkü. Enflasyonla mücadele Merkez Bankası’nın konusudur.  Şimdi bakan açıklıyor. Hani Merkez Bankası bağımsızdı. Enflasyonla toptan mücadele dendi. Bu tür uygulamalar yapılırken önce bakanın veya MB’nin yaptığı açıklamalar dinlenir, sonra görüş beyan edilir. MÜSİAD Başkanı daha program açıklanmadan ‘MÜSİAD olarak bakanlığın açıklayacağı programı sonuna kadar destekleyeceğimizi belirtiyoruz’ diyor. Neyi destekleyeceksin? Önce bir dinle bakalım. Dinlemeden görüş beyan ediyor.

Asıl sıkıntıyı vatandaş çekiyor.  Yumurtada yüzde 54, domateste yüzde 9 artış var. Aylık arttı mı? Artmadı. Sanayici, esnaf zam yapar. Vatandaş bu zamların yükünü çeker. Krizin faturası halka çıkmış olur. Krizden saray ve sarayın beslemeleri etkilenmez. Saray’ın bütçesi bile sürekli artıyor. Bir önceki yıla göre 3 kat arttı. 7 milyona yaklaşıyor işsiz sayısı. İşsiz insan canlı bomba gibidir. Nasıl geçinecek, geleceğe nasıl umutla bakacak?

 KAŞIKÇI'NIN ÖLDÜRÜLMESİ

Türkiye üçüncü dünya ülkelerinin bile operasyon yaptığı bir hale döndü. Bir gazeteci Suudi Arabistan konsolosluğunda öldürüldü. Suudi Kralı ile telefonda konuşuyor. Ne konuşacaksın, neden gereğini yapmıyorsun? Bir gazeteci senin ülkende nasıl öldürülür? Onun can ve mal güvenliği sana emanet değil mi? Görüntüler, ses kayıtları var deniyor ama ortada bir şey yok. Bunları Batı’dan öğreniyoruz, Batı Türkiye’den öğreniyor

İŞ BANKASI'NDAKİ CHP HİSSELERİ

Atatürk’ün vasiyeti. Vasiyet herkesin yapabileceği ve hukuk güvencesi altında olan bir iradedir. Atatürk de kendi el yazısı ile vasiyetini yazıyor. Vasiyet geçerli, herhangi bir sorun yok. Atatürk’e ait hisseleri hazineye alacağım diyor. Türkiye’nin en büyük özel bankası. O bankaya el koyacağım diyor. Kenan Evren de aynısını yaptı. O da bir diktatördü, sen de aynısını yapıyorsun. Sen de bir diktatörsün. Bankaya el koyuyorlar. Yurtdışından yabancı gelsin diyorlar. Neden gelsinler? Bütün bankaları perişan ettiniz. İşsizlik fonundan para aktartıp bankaları kurtarmaya çalıştınız. İş Bankası’nda para var. Bankayı nasıl hortumlarız bunun hesabını yapıyorlar. Her mücadeleyi yapacağız hukuk zemininde. Türkiye sahipsiz bir devlet değildir. Baskı, şiddet bizi yıldıramaz. Mahkemeleri aracılığıyla her türlü baskıyı yapıyorlar. Biz inandığımız yolda korkmadan yürürüz. Biz birilerinin yaptığı gibi sözde milliyetçi değiliz, Bir özde milliyetçi bir partiyiz." (POLİTİKA SERVİSİ)

Öne Çıkanlar