Küresel İklim Grevi'ne Türkiye'den destek: Bilimin arkasında birleşelim

Küresel İklim Grevi'ne Türkiye'den destek: Bilimin arkasında birleşelim
Türkiye'de birçok noktada destek eylemleri yapılırken İstanbul'daki grevin merkezi Kadıköy oldu.

Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi öncesi 20 Eylül'de dünyanın her yerinde aktivistler İklim Grevi için toplanırken, 20 - 27 Eylül Küresel İklim Grevi haftasına Türkiye, 15 ayrı noktada düzenlenen eylem ve etkinliklerle destek verdi. İstanbul’daki buluşmanın adresi Kadıköy oldu.

İstanbul'daki etkinlikler 14:00'te Kadıköy İskele Meydanı'nda başladı. Ankara'da ise eylemler aynı saatte Kuğulu Park'ta yapıldı. 

İzmir'de ise greve giden öğrenciler 15:00'ten itibaren Gündoğdu Meydanı'nı doldurdu. Bursa'da ise başlangıç adresi 14:00'te Nilüfer Kent Konseyi önü oldu. Balıkesir'de Ayvalık ve Altınoluk ilçelerinde eylemler düzenlendi.

Ayrıca Muğla, Diyarbakır, Antalya, Eskişehir'de de etkinlikler düzenlendi.

'BİLİMİN ARKASINDA BİRLEŞİN'

Kadıköy'deki gösteride bildiriyi okuyan Selin Gören ve Atlas Sarrafoğlu şunları söyledi:

Bugün büyükler de bizlere destek veriyor. Artık hem büyükler hem küçükler iklim grevlerine başlıyoruz.  Hepimize hayırlı uğurlu olsun.

Türkiye’deki ilk iklim grevinde 15 Mart’ta da yetişkinler de vardı. Fakat izleyiciydiler. Şimdi artık bu grevin bir parçasısınız. Ona göre hareket etmelisiniz. Artık kavga etmeyi bitirmelisiniz. Artık birbirinizi suçlamamalısınız. Artık bir araya gelmelisiniz. 
Ve en önemlisi Artık biz çocukları dinlemelisiniz. Artık bize kulak vermeyi bırakın ve bizi artık dinleyin. Kurtaracak bir gezegenimiz var. Artık bunun için çalışın. Biz de artık bunun için okula gidelim.

Keyif aldığımız için okulu kırmıyoruz. Bunu okula gitmemek için yapsaydık. Pazartesi sendromu yaşamamak için pazartesi yapardık. Hepiniz öğrenci olmuşsunuzdur. 
Biliyorsunuzdur ki okula gitmek için en iyi gün cumadır fakat en kötüsü ise pazartesidir.

Anladınız mı? O zaman anlamaya devam edin. Gezegenimiz yanıyor. Bir çok şehir sular altında kalıyor. Buzullar yok oluyor. Kuzey kutbundaki ormanlar alev alev. İnsanlar evlerini terk ediyor. Türlerin nesli tükeniyor. Yakında bizim de neslimiz tükenecek. Artık bunu anlayın.Bu ilk iklim grevinizi unutmayın. Artık hayatınız değişti. Eğer bu gerçeği biliyorsanız hepimizin hayatı değişmiştir.

Ben de sizin gibi korkuyorum zehirli yağmurlardan. Ama yağmurların neden zehirli olduğunu bilmek istiyorum. Yağmurların zehirli olmaması için ne yapmam gerektiğini bilmek istiyorum. Bunu tek başıma öğrenemem. Bana yardım etmelisiniz. Kimyasal kirliliği durdurmak konusunda bana yardım etmelisiniz. İklim krizini durdurmam konusunda bana yardım etmelisiniz. Bize yardım etmek için önce bizi desteklemelisiz. Sonra bizimle aynı şeyi söylemelisiniz. Bilimin arkasında birleşelim. Formül bu.

Çünkü iklim değişikliğinin bir kriz olduğunu bilim insanları söylüyor. Yani doktorlar, profesörler biz de bunu haberlerde öğreniyoruz. O yüzden bence ilk iş olarak bu gerçekleri öğrendiğimiz haberlerin değişmesini istemeliyiz. Sonra bu konu hakkında bir şeyler yapmak isteyen kişilere kulak vermeliyiz. Bence artık birlikte hareket etmenin vakti geldi. O yüzden hepinize grevimize hoş geldiniz diyorum.

'ESKİ DÜNYAMIZIN SON GÜNLERİNİ YAŞIYORUZ'

Yoğurtçu Parkı buluşmasının açılış konuşmasını yapan Tuba Sağlam şunları söyledi:

Bugün neden buradayız? Şu anda aramızda iklim aktivistleri, ekoloji ve kent örgütleri, dayanışmalar, mahalle örgütleri, hayvan hakları hareketleri, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri, bağımsızlar ve endişeli yurttaşlar var. Kısacası her tür ve renkten kent, doğa ve yaşam savunucuları, yarını için endişeli bireyler, daha adil ve yaşanası bir dünya kurmak isteyenler, çocuklarına daha güzel bir dünya bırakmak isteyenler, insanların ve diğer tüm canlıların hak ettikleri özgür, eşit ve keyifli dünyayı kurmak isteyenler var...

Neden bir aradayız? Bizleri birleştiren şey iklim krizi. İklim krizinin ötesinde topyekün bir ekolojik kriz. Artık giderek daha çoğumuzun işaretlerini gördüğü büyük ve benzersiz bir kriz bu. Artık anladığımız üzere giderek daha büyük bir hızla içerisine yuvarlanmakta olduğumuz bir kriz bu.


Yanıtını bulmamız gereken birçok soru var, ama en önemlilerinden biri şudur: Dünyada milyonlarca canlı türü yok oluşla karşı karşıya iken, sadece hayatta kalmanın, sadece insanların hayatta kalmasının değeri, anlamı nedir?

Çocuklarımızın ve dünyadaki tüm canlıların yaşanabilir bir gezegende birlikte barış içinde yaşama hakkını savunmak, bu krizi doğuran sistemin değişmesini sağlamaktan geçiyor. Bu nedenle şu anda tüm dünyada iklim hareketine önderlik eden öğrencilerin, Fridays for Future’ın "Buradayız, çünkü geleceğimizi çaldınız!" çağrısına biz de ortak olduk.

Bu ekolojik krizin yol açacağı felaketleri tümüyle durdurmak artık söz konusu değil. Eski dünyamızın son günlerini yaşıyoruz. Ama gerçeği olduğu şekilde gördükçe yapmamız gerekenleri biliyoruz, kalbimize bakınca bunları yapacak cesareti buluyoruz. Hatalardan ders alarak yeni bir dünyayı beraber inşa edebiliriz.

'KRİZLE YÜZLEŞİN'

Sıfır Gelecek’i temsilen konuşan Elif Ünal şunları söyledi:

Uzun bir çalışmanın sonucunda bu güzel etkinliği gerçekleştirmeyi başardık. Heyecanlıyız. Çünkü bu, biz yetişkinlerin ilk iklim grevi. Ayrıca İren ile ben iklim aktivizminde de yeniyiz. Heyecanımız biraz bundan. Biz, Sıfır Gelecek kampanyasını temsilen buradayız. Aynı zamanda dünyanın dört bir yanında bugün iklim için greve çıkan milyonlarca kişinin sesi olarak buradayız.

Sözlerime, bugün burada olmamızı sağlayan, Gelecek için Cumalar isimli hareketin parçası olarak iklim için okul grevlerine çıkan 11 yaşındaki Samra Samer’in 15 Mart’taki L-Küresel İklim Grevi'nde söylediği sözler ile başlamak istiyorum.

"Hepimiz biliyoruz ki ne Harry Potter ne de Süperman bizi kurtarmaya gelecek. Zaman kalmadı, durum acil. Dünya ısınıyor… Greta’nın süper kahramanların gerçek olduğunu kanıtladı "Meğer kaslı, pelerinli ya da asalı falan değillermiş, çocukmuş hepsi."

Bugün, üçüncü küresel iklim grevinde, biz yetişkinler olarak çocukların bu çağrısını duyduğumuzu ve artık harekete geçttiğimizi ilan ediyoruz.

Biz hayatımızdaki süper kahramanlarla yan yana olabilmek için "ya sıfır karbon gelecek ya da sıfır gelecek" diyerek bundan 5 ay önce Sıfır Gelecek Kampanyası etrafında bir araya geldik.

İklim aktivistleri, ekoloji ve kent örgütleri, dayanışmalar, mahalle örgütleri, hayvan hakları hareketleri, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri olarak iklim krizini Türkiye gündemine taşımak için harekete geçtik.

Şu anda yalnızca İstanbul’da değil, İzmir’de, Bursa’da, Çanakkale’de, Konya’da, Diyarbakır’da, Batman’da ve daha pek çok kentte yaşam savunucuları olarak dünya ile eş zamanlı olarak grevdeyiz.

Buradan hep bir ağızdan tekrarladığımız taleplerimizi yinelemek istiyorum.

Öncelikli talebimiz içinde bulunduğumuz iklim krizi gerçeğiyle bir an önce yüzleşilmesi ve karar alıcılar tarafından iklim acil durumu ilan edilmesi.

İklim krizi derinleşirken halkın "Gerçeği söyleyin!" talebine hiç kimse sessiz kalmamalı. Özellikle karar alıcılar, bağlı oldukları meclis ve konseylerde iklim krizini gerçekte olduğu gibi, yani bir varoluş acil durumu olarak ele almalı ve "iklim için acil durum" ilan etmeli. Çünkü meselenin büyüklüğünü kabullenmeyip iklim krizine karşı uygulanacak çözümlerin gerekli ölçek ve hızda hayata geçirme cesaretini göstermezsek, ihtiyaç duyduğumuz hareketlenmeyi ve bunun getireceği sonucu elde edemeyiz.

Hedefimiz, sıcaklık artışının, insan kaynaklı bir iklim felaketini önlemek için sanayi devrimi öncesi zamana göre maksimum +1,5°C ile sınırlandırılması. Bu da 2030 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonuna geçmemiz gerektiği anlamına geliyor. Gelecekteki bütün kararların ve politikaların bu gerçekler üzerinden planlanmasını talep ediyoruz.

Bunun için de fosil yakıtların ve iklimin tahribatının tüm finansmanı ve desteğini derhal sonlandırılmasını istiyoruz. Fosil yakıt çıkarma, ormansızlaşma, termik santraller gibi iklim tahribatına neden olan tüm projeler yasaklanmalı. Bununla birlikte bu projelere finansman sağlayan bankalar, piyasa kuruluşları, hükümetler ve diğer tüm kurumların bunu yapmasını engelleyici yasal düzenlemeler yapılmalı. Özellikle sera gazı emisyonunun en önemli kaynaklarından biri olan termik santral projelerinin, ekolojik yaşamı daha fazla tahrip etmeden bir an önce durdurulmasını istiyoruz.

Bütün bunları gerçekleştirirken de çalışanların bu dönüşümün merkezinde olmasını ve adil bir dönüşüm gerçekleştirilmesini talep ediyoruz. Son olarak bugün burada toplanmış kişilerden de bir talebimiz var. Bütün bu talepleri gerçekleştirmek için birlikte olmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. O yüzden bundan sonra da iklim adaleti talebimizi hep birlikte seslendirmeye sizi davet ediyoruz. 

'YA SIFIR KARBON GELECEK, YA SIFIR GELECEK'

Sıfır Gelecek’i temsilen kürsüye çıkan İren Bıçakçı şöyle konuştu:

Temmuz ayı itibariyle görünür olmaya başlayan Sıfır Gelecek Kampanyası beş aylık bir çalışmanın ürünü. Bu kampanya süresince herkesin katılımına açık olarak gerçekleştirdiğimiz söyleşiler, buluşmalar, performanslar, belgesel gösterimleri ve sokak eylemleri ile iklim krizine karşı olan farkındalığı arttırmaya çalıştık.

20 Eylül’e bir aylık bir süre kaldığında ise ormansızlaşma, gıda, iklim adaleti, fosil yakıtlar ve hava kirliliği olmak üzere her hafta için farklı birer konu belirledik ve bu konular etrafında organize ettiğimiz etkinlikler ile iklim krizini farklı boyutlarıyla gündemleştirmeye çabaladık. Sıfır Gelecek kampanyasının farklı paydaşları tarafından düzenlenen bu etkinliklerde 20 Eylül çağrısını yapmayı da unutmadık.

Bugün binlerce iklim aktivisti olarak iklim krizine karşı verdiğimiz mücadeleyi kamusal alana taşıyarak karar alıcıların bir an önce harekete geçmesini talep ediyoruz. Bizimle eş zamanlı olarak dünyanın birçok farklı noktasında bir araya gelen milyonlarca çocuk, genç ve erişkin etkilerini her geçen gün daha çok hissettiğimiz iklim krizine karşı iklim adaleti talep ediyor.
Sıfır Gelecek olarak kendi öz imkanlarımız ile Kadıköy’de düzenlediğimiz grev ve festival ile küresel iklim mücadelesinin İstanbul’da da yankılanmasını istedik. İklim aktivistleri olarak bugün sadece İstanbul’da değil Türkiye’nin birçok farklı şehrinde sokaklardayız. 15 Mart’ta gerçekleşen ilk küresel iklim grevi Türkiye’de sadece birkaç şehirde gerçekleşmişken bugün bu sayının 20’ye yaklaşması ve küresel anlamda iklim mücadelesinin oldukça kısa bir sürede tüm dünyaya yayılmış olması, iklim krizini sorun edinen herkes gibi bizleri de umutlandırıyor.
Belirtmek istiyoruz ki 20 Eylül, verdiğimiz iklim mücadelesinin ne ilk ne de son halkası olacak. Biz, iklim aktivistleri olarak, karar alıcıları harekete geçirene kadar sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Bunu da daha çok bir araya gelerek; karar alıcılar üzerinde daha çok baskı oluşturarak sağlayacağız. Çünkü biliyoruz ki ya sıfır karbon gelecek ya da sıfır gelecek.

SAHİLDE RÜZGAR GÜLLERİ

Antalya'da da bazı çocuklar okula gitmeyerek eyleme destek verdi. 'Küresel İklim Grevi'nde ekolojik, doğayla uyumlu bir yaşam kurulmasını ve iklim krizine karşı somut adımlar atılmasını isteyen Konyaaltı Güneş Koleji öğrencileri, dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili'nde rüzgar gülleri yaparak küresel ısınmanın tehlikelerine işaret etti.

Yaklaşık 30 öğrenci, öğretmenleriyle birlikte doğa bilimci biyomühendis Hüseyin Çağlar İnce'nin sosyal sorumluluk oluşumu Doğadabuan'ın doğa dersi kapsamında, etkinliğine katıldı. Öğretmenlerin verdiği malzemelerden rüzgar gülleri yapan öğrenciler, küresel ısınma nedeniyle önümüzdeki yıllarda kaybedilme riski taşıyan Konyaaltı Sahili'ne, rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına ve iklim krizine dikkat çekti. Etkinliğe katılan öğrenciler, fabrikalardan çıkan zehirli gazların sera etkisi yaparak her geçen gün dünyayı daha çok kirlettiğini, dünyanın daha çok ısınarak küresel ısınmaya sebep olduğunu vurguladı. (HABER MERKEZİ)


 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar