Medeni Yıldırım davası: Bilirkişi raporu askerlerin ifadelerini çürüttü

Medeni Yıldırım davası: Bilirkişi raporu askerlerin ifadelerini çürüttü
Medeni Yıldırım davasında aylardır beklenen bilirkişi raporu mahkemeye ulaştı.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK-Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Kayacık köyünde, 28 Haziran 2013 tarihinde kalekol protestoları sırasında askerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Medeni Yıldırım davasının 5’inci duruşması Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Yıldırım, avukatları Reyhan Yalçındağ ve Mehmet Emin Aktar katıldı.

BİLİRKİŞİ RAPORU MAHKEMEYE ULAŞTI

Mahkeme, Yıldırım'a hangi yönden ateş edildiğinin tespiti için olayın meydana geldiği Kayacık Jandarma Komutanlığı önünde, Adli Tıp ve balistik uzmanı bilirkişiler gözetiminde uygulamalı yapılması istenen bilirkişi raporunu bekliyordu. Beklenen rapor aylar sonra mahkeme ulaştı. Raporda çarpıcı tespitler yer aldı.

MEDENİ YILDIRIM’A 2 AYRI YERDEN ATEŞ AÇILMIŞ OLABİLİR

Adli Tıp Uzmanı Dr. Fatih Muhamed Özner ve Kriminalistik Balistik Uzmanı Abdullah Yüksel tarafından hazırlanan 26 sayfalık bilirkişi raporunda önemli bulgulara yer verildi.  Raporda, karakol girişinde bulunan nöbet kulübesi ile Medeni Yıldırım’ın vurulduğu nokta arasındaki mesafenin 78 metre olduğu belirtildi. Hangi noktadan ateş açılabileceğine ilişkin yapılan incelemede iki nokta belirlendi. Bu iki nokta karakolun nizamiye girişinde bulunan nöbet kulübesi ile 6 nolu nöbet kulübesi.

RAPOR ASKERLERİN İFADELERİNİ ÇÜRÜTTÜ

Dosya kapsamında daha önce ifade veren askerler kitleye doğru ateş açmadıklarını, havaya ateş açtıkları yönünde ifadeler vermişti. Bilirkişi raporu bu ifadeleri çürüttü. Jandarma karakolunda kullanılan silahlardan merminin namlu çıkış hızının ortalama 800-850 m/saniye olduğunun belirtildiği raporda, "Havaya doğru ateşlenen bir silahtan çıkan mermi çekirdeği, silahtan ateşlendiği noktaya göre yarı çapı 3 kilometre olan çember içerisinde bir noktaya düşer. Mermi çekirdeğinin ateşlenmenin olduğu noktaya yakın bir yere düşme ihtimali düşüktür. Jandarma karakolu içerisinden havaya atılan bir mermi çekirdeğinin jandarma karakoluna 78 metre mesafeye düşme ihtimali oldukça düşüktür" tespiti yer aldı.

MEDENİ YILDIRIM’A DÜZ BİR ŞEKİLDE ATEŞ EDİLMİŞ

Raporda başka detaylar da var. Rapor, askerlerin havaya, kitlenin üstüne ya da etrafına ateş açma iddialarını çürütüyor. Jandarma karakolu ile Yıldırım’ın vurulduğu nokta arasındaki mesafenin az olduğunun hatırlatıldığı raporda, bu kısa mesafede atışın ancak düz bir şekilde yapılabileceği ifade edildi. Raporda şu tespitler yer aldı: 

*Jandarma karakolundan eğimli bir atış sonucu maktulün vurulması mümkün değildir. Karakol içerisinden maktulün vurulduğu noktaya eğilimli bir atışın gerçekleşmesi mümkün değildir. Çünkü jandarma karakolunda kullanılan görev silahlarının (tüfeklerin) namlu çıkış hızı en az (mermi çekirdeğinin namluyu terk etme hızı) ortalama 800-850 m/saniyedir. Eğimli atışın bu hızla 78-100 metre mesafeye yapılması mümkün değil. Mermi çekirdeğinin tüfek namlu uç kısmından 800m/saniyelik bir ilk hızla çıktığında 100 metrelik mesafeyi 1/8 saniye gibi çok küçük bir zaman diliminde alacaktır. Bu da demektir ki mermi çekirdeğinin tüfeğin namlusu uç kısmından çıktıktan sonra düz bir mesafe kat ederek maktule isabet edecektir.

TEK TEK ATIŞI HERKES YAPAMAZ

*Jandarma karakolunda bulunan silahların hepsi tüfek olarak nitelendirilen, mandal marifeti ile tek tek ve seri olarak atış yapabilen türdendir. Bu silahlardan bir kısmının mandal marifeti ile seri atış yapabildiği (Kalashnikov, G-3, Colt marka M16 model gibi), PK marka (Bixi olarak bilinen) sadece seri atış yapabildiği tek tek atış yapmanın usta bir atıcı marifeti ile mümkün olabileceği silahlardır. Bunun herkes tarafından yapılması mümkün değil.

OLAY YERİ İNCELEME EKİBİ GİTMEDEN BİRİLERİ BOŞ KOVANLARI TOPLAMIŞ OLABİLİR

*Silahların fişek yatağında bulunan fişeğin ateşlenmesi sonucunda kovanın dışarıya atılmasını ve yeni fişeğin fişek yatağına sürülmesini sağlayan sistem silahların iç kısmında bulunan çıkarıcı ve kovan atma boşluğudur. Kovan atma boşluğu silahların ya sağ tarafında bulunur, yada alt kısmındadır. Dosya içerisinde bulunan ifadeye göre, karakol nizamiye nöbet kulübesi ve 6 nolu nöbet kulübesinde PK ve PKM (halk arasında Bixi olarak bilinen) silahların olduğu, ancak ilgili nöbet kulübelerinden her hangi bir kovanın elde edilmedi. Dosya içerisinde bulunan olay yeri raporlarına göre, olay yerinden elde edilen kovanların hiç biri nöbet kulübelerinden elde edilmemiştir. Bunun iki anlamı mevcuttur. Birincisi, nöbet kulübelerinde bulunan silahların hiç biri olayda kullanılmamıştır. İkincisi ise nöbet kulübelerinde bulunduğu varsayılan kovanların olay yeri inceleme ekipleri olay yerine gelmeden başka birileri tarafından toplanıp başka tarafına atılmıştır.
Raporun sonuç kısmında Yıldırım’ın nizamiye girişinde bulunan nöbet kulübesi ya da 6 nolu nöbet kulübesinden yapılan atış neticesinde vurulmuş olabileceği belirtildi. 

MEDENİ YILDIRIM’A İKİ AYRI NOKTADAN ATEŞ AÇILDI

Bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre kalabalığa sadece bir yerden değil, iki ayrı yerden ateş edilmiş. Atışta ise MG3 piyade tüfeği ya da biksi denilen ağır silah kullanılmış. Rapora ilişkin konuşan Yıldırım ailesinin avukatı Reyhan Yalçındağ, 5 yıl aradan sonra ancak asli bir delile ulaşabildiklerini söyledi.

NİZAMİYE GİRİŞİ VE 6 NOLU KULÜBEDEN ATEŞ AÇILMIŞ

Bugün dosyada sadece er Adem Çifçi’nin sanık olarak yargılandığını hatırlatan Yalçındağ, "Ancak raporda iki ayrı noktadan yapılan ateş sonucu Medeni Yıldırım’ın öldürüldüğü belirtilmiştir. Nizamiye girişi ve 6 nolu nöbet kulübesinden ateş edildiği raporda belirtilmiş ancak nizamiye girişinde kimlerin olduğu belli değil. 6 nolu kulübede Adem’in bulunduğu ise sabit. Orada ateşli silah kullanan yüzlerce asker var ancak tanıklıkları kopyala yapıştır şeklinde düzenlenmiş. Asıl failler beş buçuk seneden beri korunmaktadır. Faillerin hak ettikleri cezaya çarptırılmasını talep ediyoruz. Mahkemeden yeterli ve adil karar çıkması için uğraş veriyoruz. Her iki noktayı gören askerlerin kim olduğu, bu askerlere emri veren komutanların beyanlarının alınmasını ve suç duyurusunun akıbetinin sorulmasını talep ediyoruz" dedi.

"FAİLLER KOMUTANLARDIR"

Mehmet Emin Aktar da mahkemeye ulaşan bilirkişi raporundaki tespitlere değindi. Raporun genel olarak beyanlarını doğruladığını ifade eden Aktar, "Raporun 25’inci sayfasında, seri ateş yapan MG3 veya biksi diye tabir edilen silahlardan olduğu belirtilmiştir. Sanığın biksi kullandığı bilinmektedir. Kulübeden seri ateş eden bir silahtan bahsediliyor, bu nedenle kovanları sağ tarafa değil, alt tarafa atması gerekmektedir. Bilirkişi bunları da söylemektedir. Olay yerinde bulunan mermiler kulübelerde bulunmamıştır. Bu durumda iki ihtimal olduğu raporda belirtilmiştir. Ya kulübelerden ateş edilmemiş ya da mermiler toplanmıştır. Bu nedenle asil failleri komutanlardır" ifadelerini kullandı.

Duruşmada söz alan Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Yıldırım, önceki duruşmalardaki beyanlarını tekrarladı. Olayın emir komuta zincirine de dikkat çeken Yıldırım, "Adem Çiftçi ve iki komutandan şikayetçiyim, cezalandırılmalarını talep ediyorum. Büyük bir sabırla sanıkların cezalandırılmasını talep ediyoruz. Telefon ile konuşurken hedef oluyor. Her şey ortada" dedi.

Savunmaların ardından duruşma 16 Mayıs’a ertelendi.

 

Öne Çıkanlar