Osman Öcalan, Erdoğan'a neden mektup yazdı?

Osman Öcalan, Erdoğan'a neden mektup yazdı?
Esasında Osman Öcalan’ın ilk mektupları değil bu 2 mektup.

Ahmet NESİN


ARTI GERÇEK- Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde bir yün yumağı var ama o kadar karışık ki onu çözene aşkolsun. Bu yün yumağı neden bu kadar karışık, zaten Ortadoğu oldum olası karışık diye sorabilirsiniz ama Türkiye açısından içinden çıkılamaz ve çözülemez noktasına gelmesinin nedeni sadece Ortadoğu’nun oldum olası böyle olması değil, Erdoğan ve AKP politikalarını da gözden kaçırmamak gerek.

Türkiye’de son noktasına gelinen barış görüşmeleri, yani Dolmabahçe Mutabakatı son anda kesilmeseydi, Türkiye hem iç barışta önemli bir noktaya gelecekti, hem de Suriye ile ilişkileri farklı devam edecekti. Doğal olarak bu gelişmeler Irak Kürtlerini de etkileyecek ve Barzani ile Talabani destekçileri olaya farklı çözümler aramak zorunda kalacaktı.

7 Haziran seçimlerinde HDP %13 ile 80 milletvekili çıkarınca asker Kürtlerin ve sosyalistlerin de hükümet ortağı olabileceğini ve doğal olarak Milli Güvenlik Kurulu’na girebileceklerini görünce tarihinin en uzun toplantısını yaptı ve bir ültimatomla barış masasını Erdoğan’a devirtti. Buna adı yazılmamış muhtıra ya da darbe diyebiliriz.

Devamını hep beraber yaşadık, her tarafta bombalar patlamaya başladı, Kürt il ve ilçeleri yerle bir edildi, gençler bodrum katlarında öldürülmeye başlandı, 80 milletvekili çıkaran HDP düşman ilan edildi, eş genel başkanlarına kadar tutuklandı, belediyeler elinden alındı, yetmedi Suriye Afrin’e girildi, Rusya hava sahasını açtı.

Bütün bunlar olurken Türkiye Suriye’deki cihadçı gruplarla anlaştı ve ÖSO dedikleri bir grubu kullanarak savaştı. IŞİD’e karşı savaştığını söylerken 2 konu bilinmezliğini korudu: Birincisi ÖSO içinde ne kadar eski IŞİD’li olduğu ve ne kadar eski oldukları, ikincisi de Kürtler ve diğer etnik gruplar Suriye’de barış içinde yaşama görüşmeleri yaparken Erdoğan’ın bundan rahatsız olması ve savaş ilan etmesi.

Bu böyle devam ederken Amerika IŞİD’e karşı ciddi bir bombalama eylemine girdi, yanına İngiltere ve Fransa’yı alarak ciddi bir bombalama yaptı ve ondan sonra Rusya’nın hem Suriye’de tutumu değişti, hem de Türkiye’ye bakış açısı. Burada yazdıklarımın hepsi sayfalarla açıklanacak konular ama onu hem uzmanlarına bırakmakta fayda var, hem de bugün anlatmak istediğim konu farklı.

Erdoğan son 3 seçime savaşarak ve seçimlerde hile yaparak girdi. İkisi birleşince kazandı ama artık öyle bir noktaya geldi ki fazla şansı kalmadı gibi. İşte denize düşen yılana sarılır deyimi burada devreye girdi ve uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan PKK’den ayrılan Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan ortaya çıktı. Osman Öcalan hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hem de MİT başkanı Hakan Fidan’a birer mektup yazdı.

Mektupların yazılış tarihi 16 Ağustos 2018, aşağıda yayınlayacağım için çok detaya girmeyeceğim ama çok kısa, özetle Osman Öcalan, Erdoğan’a hem İslamiyet’i, hem Osmanlıyı övüyor ve bu savaşta nasıl yardımcı olacağını soruyor. Bu mektup gazeteci olarak bana geldiğinde çok üstünde durmadım ama Türkiye’nin son günlerde resmi ya da gayrı resmi Irak’taki Barzani ve Talabani gruplarıyla yaptıkları görüşmeler işi değişik bir noktaya getirdi. Erdoğan’ın "Çok yakında güzel şeyler olacak" açıklamaları da bunun üstüne tuz biber ekti.

Esasında Osman Öcalan’ın ilk mektupları değil bu 2 mektup. Osman Öcalan barış görüşmeleri sırasında da Türkiye’ye gelip legal bir parti kurmak istediğini söylüyor ve barış görüşmelerine dahil olmak istiyor, o mektubu da aşağıda yayınlayacağım. Bu mektup daha önce Mezopotamya 24 sitesinde Yavuz Özcan tarafından yayınlandı. Yavuz Özcan, Osman Öcalan’ın en büyük hayalinin Urfa belediye başkanlığı olduğunu yazıyor. Sanırım savaş istemleri olmasaydı Erdoğan bu seçimlerde Osman Öcalan’ı Urfa’da aday yapardı.

Sayın MİT Müsteşarı Hakan Fidan beye

Sizleri saygıyla selamlar, sağlık ve mutluluklar dilerim. Çözüm sürecinin olumlu bir sonuç vermesi için yürüttüğünüz çalışmaları takdirle karşılarken, çabalarınızın sonuç vermesinin Türkiye ve Kürtler açısından hayatı öneminin idrakı içinde katkıda bulunmak isteriz. Barış ve Çözüm sürecine hizmet etmek bize mutluluk verecektir. Bu anlayışla bazı konularda görüş belirtmeyi gerekli görüyorum. Türkiye her gelişme ve büyüme sürecine girdiğinde, çeşitli güçler harekete geçerek önünü tıkatırlar. Emperyal güçler etkili bir Türkiye’yi istemezler. Zayıf ve etkisiz Türkiye onların tercihidir. Bu amaçla Türkiye’nin katmerleşmiş sorunu olan Kürt sorununu hep kullandılar. Bu günde benzeri bir tutum içindeler. Kürt sorunu Türkiye’yi durdurma freni olarak görülmektedir. AK Parti’nin gelişme ve büyüme hamlesinin yanında Çözüm Süreci’ni sabote çabaları bu gerçeğin ifadesidir. 17 Aralık darbe ve komplusu herşeyi netçe ortaya
koyacak niteliklere sahiptir.

Şahsım açısında önemli olan, çeşitli güçlerin Kürt Özgürlük Hareketi’ne yüklenmek istediği, olumsuz rol oluyor. Kandil yönetimi aracılığıyla Çözum Süreci sabote edilerek yeni bir çatışma süreci başlatılmak için ciddi çabalar sözkonusu. İran, Irak, Suriye YNK vd bir çok güç çaba sarfediyor. Buna karşılık Çözüm ve Barış çalışmaları ağır-aksak yürüyor. Süreci besleyecek çalışmalar gündeme alınmıyor. Başkan Apo’nun muhatap alınması doğru bir yaklaşım,ancak çözümün muhataplığı, onunla sınırlı tutulması yetersiz kalır. Çok yönlü bir ek çalışmaya ihtiyaç var. Geniş çevreler mevcut iktidarca, çalışmalara dahil edilerek, sürece ivme kazandırmayı zorunlu görüyorum. Bu çerçevede görev ve dioluğa hazır olduğumu belirtiyorum. Selam ve saygılar 17 Nisan 2014. Osman Öcalan. İmza…..

Aşağıda da Öcalan'ın 2018 tarihli Erdoğan'a ve Hakan Fidan'a yazılmış mektupları var:

 

 

Öne Çıkanlar