Putin S-400’lere karşılık İdlib'i mi ikram ediyor?

Reuters, İdlib’le ilgili analizinde Türkiye’den silah yardımı alan cihatçıların Şam yönetiminin saldırılarını püskürttüğünü ve Rusya’nın duruma seyirci kaldığını ileri sürüyor.

S-400’lerin Türkiye’ye giriş yaptıkları resmen duyurulduğu halde bu füze sistemi ile ilgili spekülasyonlar bitmiyor ve galiba uzun bir süre de bitmeyecek.

Nasıl bitsin?

Daha henüz Rusya’dan Türkiye’ye gelen ‘kargonun’ S-400 olup olmadığı bile belli değil!

Ya da S-400’ün hangi parçalarının geldiği de tam bilinmiyor. Her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Bu füzelere ilişkin kesin bilgiler nedense bir türlü açıklanmıyor. Gizli bilgi muamelesi görüyor.

Sebebi tabii malum.

Bu füzelerin hava savunma görevinin çok ötesinde anlamı var. Türkiye’nin dış ilişkilerinde bundan sonra izleyeceği yol ya da seçeceği cepheyi bu füzeler belirleyecek gibi görünüyor.

Bağımsızlık, antiemperyalizm falan diyenlere kulak asmayın.

Türkiye bu füzeleri resmen almışsa Rusya ile ilişkilerini uyduluk boyutuna yükseltecek.

Almaz, ya da alır gibi yapıp bir depoya ‘kargo’layarak, ABD’nin baskılarına boyun eğer, böylece Patriotları ve F-35’leri alırsa eski yolunda devam eder.

Yani ABD ve NATO ittifakının güçlü ve sadık bir mensubu olarak kalır.

Belki ekonomik ve mali sorunlarına köklü bir çözüm bulamaz ama hiç olmazsa durumu kurtaracak kadar destek alabilir.

Bu destek iktidarın ömrünü uzatır mı, uzatırsa ne kadar uzatır, bilinmez.

İki süper gücü birden idare edebilir mi?

Saray yönetimi yaptığı açıklamalarla, iki tarafa da gereken tavizlerin verildiği izlenimi yaratmak istiyor. Ayrıca külliyetli miktarlarda silah alımlarıyla da iki süper güce de biat edilebileceğine bizi inandırmaya çalışıyor.

Erdoğan ne diyordu Trump’la yaptığı görüşmeyi anlatırken?

"Bu nihayet bir serbest piyasa meselesi. 60 yerine 100 Boeing uçağı sipariş ederiz, ayrıca alınacak F-35 sayısını 100’den 116’ya çıkarırız olup biter."

Olur mu olur!

Ve bizler şimdi bekliyoruz. Bakalım neler olacak.

PUTİN TÜRKİYE’Yİ İKNA İÇİN İDLİB’İ Mİ KULLANIYOR?

Biz beklerken Putin’in durup bu gelişmelere seyirci kaldığını düşünmek naifliğini göstermiyoruz tabii…

Türkiye’yi S-400 füzeleri alımına malum nedenlerle ikna eden Rusya Devlet Başkanı avucundaki koskoca Türkiye’nin yüzünü yeniden Batı dünyasına, NATO’ya dönmesine razı olur mu?

Türkiye’nin hassas noktası nedir? Suriye, Suriye Kürtleri, İdlib, İdlib’deki cihatçı yapılanma hatta Türkiye’nın kendi güneyine, Irak’a, Suriye’ye ilişkin fazla açık etmediği emelleri…

Öyleyse daha önce iki kez yaptığı gibi yaparak bu kez de Ankara’ya İdlib’de bazı kolaylıklar sağlasa ne olur?

Şam yönetimi biraz vozurdar, "Toprak bütünlüğümüz ne olacak?" falan diye hayıflanır ama sesini de fazla çıkaramaz.

Bu konuda bazı pazarlıkların yapıldığı aylar önce değişik kaynaklarda iddia olarak dile getirilmişti.

S-400’lere karşılık İdlib.

Yani Türkiye’nin S-400’lerden caymaması için İdlib’de bazı tavizlerin verilmesi.

Bu tavizler ne olur diye düşünmüştük o zaman.

Türkiye’nin neredeyse iki yıldır İdlib’i cihatçı çetelerden temizleme sözü verdiği halde Rusya ve Şam yönetiminin oradaki güçlere yönelik ortak harekatını geciktirdiğini, engellediğini biliyoruz.

Rusya’nın arada bu duruma bozulsa bile Türkiye’yi hoş gördüğünü, anlayışla karşıladığı da malum..

Rusya’nın bu geniş hoşgörüsünün ardında böyle bir pazarlık olduğu varsayılsa bile yine de İdlib’deki bu cihatçı çeteleri temizlemekten vazgeçeceğini kimse tahmin etmiyordu.

S-400’lerin teslimat günlerine denk gelen son gelişmelere baktığımızda İdlib’de Türkiye ile Rusya’nın nasıl bir oyun içinde olduğunu görebiliyoruz.

TÜRKİYE CİHATÇILARI DESTEKLİYOR, RUSYA SEYREDİYOR

Reuters Haber Ajansı’nın 11 Temmuz tarihli analizi bu söylediklerimize ışık tutması açısından oldukça önemli. 

Analizde Esad'ın, Suriye'nin kuzeybatısında gerçekleştirdiği saldırılara cihatçı çetelerin sert bir karşılık verdiği ve bazı önemli kayıplar verdiği anlatılıyor.

Analizde son gelişmelere ilişkin şu satırlar yer alıyor:

"İki aydır İdlib içinde ve çevresinde devam eden Rusya destekli operasyonların Esad için çok az ya da hiçbir getirisi olmadı. Bu Rusya'nın 2015'de müdahale etmesinden beri yolunda gitmeyen nadir askeri operasyonlarından biri.

Hükümetin saldırılarına karşı koyan isyancılar, muhalefet ve diplomatik kaynakların da söylediğine göre Türkiye tarafından verilen güdümlü tanksavar füzeler kullanarak küçük ilerlemeler de kaydettiler".

Ben de bir ay kadar önce bazı Batılı haber TV’lerinde ve El Cezire TV’nin yayınlarında bu silahların cihatçı çeteler tarafından alenen teşhir edildiği görüntüleri izlemiştim. Haberlerde de açıkça bu silahların Türkiye’den gönderildiği söyleniyordu.

Dışişleri Bakanlığı bu konudaki haberlere ve görüntülere ilişkin herhangi bir açıklama yapmış değil. Bu konuda sorulan sorulara da cevap verilmiyor.

Bu noktada şu soruyu soracağınızı tahmin edebiliyorum:

"Böyle bir duruma İdlib’i kontrol eden bir güç olarak Rusya nasıl seyirci kalabiliyor?

Ajansın yayınladığı analizin son bölümü İdlib ve Suriye’de Rusya Türkiye ilişkilerini anlayabimek açısından oldukça ilginç:

"Batılı bir diplomat Suriye ordusunun küçük bazı kazanımlara karşı can sıkıcı büyük zayiatlar verdiğini söylüyor. Aynı diplomat, "Türkiye, 'siz burayı askeri olarak ele geçiremezsiniz, masaya oturmalısınız' demek istiyor" şeklinde konuşuyor.

Şam'a yakın bir kaynak ise Nisan ayından beri devam eden operasyonun sınırlı bir çatışma olduğunu, Rusya'nın Türkiye ile ilişkilerinden dolayı tüm bölgeyi ele geçirmek için geniş çaplı bir operasyondan kaçındığını belirtiyor.

Aynı kaynak, "Tabii ki rejim İdlib'i güç kullanarak ele geçirmek istiyor, fakat Rusya olmadan bunu yapamaz çünkü pek çok direnişçi ve Rusya, Türkiye'ye bakıyor. İdlib'deki durumun çok daha uzun bir süre aynı şekilde kalacağını tahmin ediyoruz" diyor.

Bu analiz İdlib’deki son durum üzerinden Türkiye Rusya pazarlıklarına ve tabii S-400’ler meselesine yeni bir boyut getiriyor.

Baştaki soruyu tekrarlarsak:

Rusya neredeyse bütün dünyayı ilgilendirmeye başlayan bu krizde İdlib’i Türkiye’ye ikram etmiş olabilir mi?

Peki Türkiye İdlib’de ne istiyor?

O şekilde kalmasını istiyor. Yani içindeki cihatçı yapıları koruyarak ve Türkiye’nin kontrolünde olarak.

Bu olur mu?

Söz konusu Suriye olunca kesin konuşmak mümkün değil.

Bekleyip göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi