Saadet Partisi'nden Kanal İstanbul'a askeri açıdan da itiraz

Saadet Partisi'nden Kanal İstanbul'a askeri açıdan da itiraz
'Trakya’nın ikiye bölünmesi sonucunda bu bölgenin olası bir savaş anında lojistik olarak desteklenmesi zorlaşacaktır'.

ARTI GERÇEK- Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı Sosyal İşler Başkanlığı tarafından "Kanal İstanbul Değerlendirme Raporu" hazırlandı. Raporda kanalın çevresel risklerinin yanısıra askeri risklerine de geniş şekilde yer verildi.

Raporda, kanalın Avrupa yakası ve Trakya bölgesini birbirinden ayıracağı ve böylelikle istanbul'ün üçe bölüneceği, olası bir savaş durumunda askeri güçlerin hem Boğaz'ı hem de kanalı geçmek zorunda kalacağı, bunun da lojistik kayıplara neden olacağı belirtildi.  

Ulusal meselelerde her zaman en kötü ihtimalin göz önünde bulundurarak karar verilmesi gerektiği vurgulanan raporda, askeri riskler şöyle ifade edilidi:

"Kanal İstanbul’un yapılması durumunda İstanbul ve Trakya’da oluşacak yeni coğrafi yapının da iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Ulusal meselelerde hiçbir zaman arzulanmamakla birlikte en kötü ihtimali göz önünde bulundurarak karar verilmesi gerekmektedir. Askeri uzmanlar kanalın sonucunda oluşacak coğrafi yapının birçok sıkıntıya gebe olabileceği yönünde uyarılarda bulunmaktadırlar. Bu uyarıların dikkate alınarak davranılması büyük olayları önlemeyi sağlayacaktır.
Bu uyarılardan bir tanesi Trakya’nın ikiye bölünmesi sonucunda bu bölgenin olası bir savaş anında lojistik olarak desteklenmesinin zorlaşacağı yönündedir. Örneğin Anadolu’dan gelecek olan bir kara birliği önce İstanbul boğazını ardından yeni kanalı geçmek zorunda kalacaktır ve kanalın yapılması lojistik desteği iki katı zorlaştırmaktadır. Aynı şekilde kara kuvvetlerinin geri çekilmesi gerekirse de yaşanacaktır. 

Sonuç Olarak; Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı üzerindeki köprü ve yer altı geçidine ilave olarak kanal bölgesindeki geçişleri de 7 adet köprüye zorunlu kılması nedeniyle ikmal ve kuvvet kaydırma riskini artırır. İstanbul’un savunmasının Trakya’nın savunması anlamına gelmesine neden olur.  Stratejik nitelikli tesislerin Batı İstanbul Adasında toplanması, bu bölgenin düşman hava ve deniz kuvvetleri, terör eylemleri ve uzun menzilli silahlarının öncelikli hedefi haline gelmesine neden olur."
 

ÇED RAPORUNUN SADECE 10 GÜN ASKIDA KALMASI MANTIKSIZCA

Raporda, Kanal İstanbul gibi devasa bir projenin ÇED raporunun sadece 10 gün askıda kalması da eleştirilerek küçük ölçekli bir imar planının bile 30 gün askıda kaldığı hatırlatıldı:

"ÇED raporu ve dolayısıyla Kanal İstanbul’un etkilerinin doğru değerlendirilebilmesi için ekler bölümünün de paylaşılması gerekmektedir. Ayrıca böylesine önemli bir konunun sadece 10 gün askıda kalması son derece ihmalkâr bir davranıştır. Basit bir imar planının, hatta plan tadilatının bile 30 gün askıda kaldığı düşünülürse "Çılgın Proje" olarak lanse edilen bir projenin ekleri hariç 1595 sayfalık ÇED raporunun 10 günlük sürede değerlendirilmesinin beklenmesi mantıksızdır. "

GEMİ GEÇİŞ ÜCRETLERİ ARTIRILSIN

Saadet Partisi'nin Kanal İstanbul raporunda, İstanbul'a yeni bir kanal inşa etmek yerine mevcut İstanbul Boğazı'ndan geçen gemilerden alınan ücretlerin artırılması önerildi. Bu kapsamda Türkiye'nin Montrö Sözleşmesi'ni güncellemesi gerektiği ifade edildi: 

"Sonuç olarak Türkiye’nin boğazlardan gelir elde etmek için yapması gereken Montrö Boğazlar Sözleşmesine bağlı olarak geçiş ücretlerinde güncelleme yapılmasını sağlamasıdır. Mevcut tarifeye göre kur sabitlemesi 1 gram altın 2,8 dolar şeklindedir. Altın/dolar kurunun 48-50 dolar civarında seyrettiği düşünülürse elde etmemiz gereke ticari gelirin yalnızca %5’ini elde ettiğimiz görülmektedir. Türkiye eğer Kanal İstanbul’u yaparak Montrö Sözleşmesini değiştirmeye gücü yetiyorsa sözleşme içerisindeki kur sabitlenmesi maddesini de değiştirtecek kudrettedir. Hükümetin başka amacı yok ise yapması gereken büyük riskleri göze alıp Kanal İstanbul’u yapmak değil sözleşmede kur güncellemesi yapılmasını sağlamaktır. "

Öne Çıkanlar