Sarar çifti soygun gecesini anlattı: Onları yere yatırıp tekmeleyeceğim

Sarar çifti soygun gecesini anlattı: Onları yere yatırıp tekmeleyeceğim
Sarar Şirketler Grubu'nun patronu Cemalettin Sarar ve eşi Zehra Sarar darbedilerek, soyuldukları geceyi anlattı.

Eskişehir'de, Sarar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar ve eşi Zehra Sarar, evlerinin soyuulduğu geceye ilişkin basın toplantısı düzenledi. Yüzünde ve kollarında morluklar olan Zehra Sarar, "Bir an önce onların karşıma gelmesini istiyorum. Ben de onu aynı şekilde yere yüzükoyun yatırıp, tekmeleyeceğim. Emniyete de söyledim, geldiği zaman ona aynısını yapmak istiyorum" dedi.

Sarar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar ile eşi Zehra Sarar'ın Odunpazarı Sümer Mahallesi'nde oturduğu konuta, cumartesi gecesi, yüzleri maskeli ve silahlı 3 kişi girmiş, şüpheliler, Sarar çiftini ellerini ve ayaklarını bağlayıp, darbettikten sonra kasadaki ziynet eşyalarını ve yüksek miktardaki dövizi alarak kaçmıştı. Olaydan yaklaşık 1,5 saat sonra kurtularak, polisi arayan Sarar çifti, silah zoruyla rehin alınıp, soyulduklarını söyledi.

Cemalettin- Zehra Sarar çifti fabrika ve apart otellerinin de bulunduğu alandaki konutlarında basın toplantısı düzenledi.

Cemalettin Sarar, eşinin soygunculara çok direndiğini belirterek, "Bu direnmesinin sonunda ikimizi de bağlayıp, yere yatırdılar. 'Kasada ne varsa alın, götürün' dedim. Zehra hanım olmasaydı kurtulamazdık. Başka bir kadın olsa elini çıkaramazdı. Kasayı alıp, götürdüler. Miktarı bilemiyoruz. Yüksek miktarda, diyebiliriz. Yüklü miktarda döviz istediler. 1 milyon euro ve 1 milyon dolar istediler. Hepsi fabrikada, dedik. 'Kasada ne varsa al, git' dedim. Kasanın içinde dövizlerimiz vardı. Zehra hanımın dövizleri ve ziynet eşyaları vardı" dedi.

Zehra Sarar ise o gece teravih namazının ardından saat 23.00 sıralarında eve döndüğünü anlatarak, "Camiden eve geldim. Kış bahçesinde eşimle birlikte oturuyoruz. Sularımızı, haplarımızı içtik. Başımı çevirdiğimde siyah giyimli, sadece gözleri gözüken 2 adam. 'Cemalettin bunlar kim' dedim. 'Sus' dediler. 'Sus' deyince, Cemalettin beye 'Şaka mı yapacaklar, böyle de şaka mı olur' dedim. İrkildim, tuhaf oldum. Cemalettin bey bana doğru döndü. Biri, o sırada yukarı doğru çıkıyordu. Biri beni diğeri de eşimi etkisiz hale getirdi, siyah plastik kelepçeyle ellerimizi ve ayaklarımızı bağladılar. Ben direndim. 'Ramazan mübarek günde hiç Allah korkunuz yok mu' diye direnmeye başladım. Ayaklarım bağlı olduğu halde kurtulmaya çalıştım. Cemalettin beyi yukarı çıkardılar. Bana sürekli kasanın anahtarını sordular. Fabrikanın kasasında olduğunu söyledim. 'Kasayı olduğu gibi götürün' dedim. Tabi eski hizmetçi Lulia Dragusan anahtarın da kasanın da yerini biliyordu. Zanlılardan biri, direkt kasanın bulunduğu odaya gitmiş. Hepsini boşaltmış. Kasanın dışındakileri de götürmüş. Daha sonra beni de yukarı çıkardılar" diye konuştu.

'BENİ BAĞLAYAN, ESKİ HİZMETÇİNİN SEVGİLİSİYMİŞ'

Çekmeceden güçlükle aldıkları makasla birbirilerini kurtardıklarını anlatan Zehra Sarar, "Cemalettin beyi yüzüstü yere yatırmışlar. Bana da 'yat' dedi, ben biraz direndim. Ellerimizi, ayaklarımızı arkadan yeniden bağlayıp, birbirimize bantla bağladılar. Üzerimizden kilitlediler. Ses kesildi. Bir anda sağ kolumu kurtardım. Çekmecede bulunan makasa doğru hamle yaptık, birbirimizi kurtardık. Güvenliği aradım. 'Eşkıyalar bastı, soyulduk' dedim. Onlar da 3 kişi olduğunu, kovaladıklarını söylediler. Bizi kim kurtardı, kapı nasıl açıldı, sonrasını hatırlamıyorum. Vali Özdemir Çakacak ve İl Emniyet Müdürü Engin Dinç geldi. Hastaneye gittim. Kötü bir gece geçirdik. Allah kimseye böyle bir şey yaşatmasın. Beni darbettiler; ancak direndim. Benim elimi ve kolumu bağlayan eski hizmetçi Iulia Dragusan'nın 'kocam' diye tanıttığı sevgilisiymiş. Aksamından, ses tonundan o olduğunu anladım. Gözlerinden tanıdım. Ben silah görmedim; ancak elinde kama gibi bir şey vardı" dedi.

'ÇOK GÜVENDEYİZ SANIYORDUK'

Oturdukları konutta çok güvende olduklarını zannederek, hayatlarını sürdürdüklerini anlatan Sarar, "Öleceğim aklıma gelir, böyle bir şey gelmezdi. Burada çok güvende olduğumuzu düşünüyorduk. Soyguncular çıktıklarında kapıyı kapattılar. O an sadece kurtulmayı düşündüm. Ellerim bağlıydı. Çekerek, artık yırtılsa da bu elimi çıkarıp, bir an önce kurtulmak istedim. Bunu düşündüm. Polis, bize yakalananlarla ilgili çok bilgi vermedi. En son dün geldiler. Bir şey daha sordular, çok gizli yürüttüklerini söylediler. Olaydan psikolojik olarak çok etkilendik. Allah kimseye göstermesin böyle bir olay. Hala ürküyorum. O anlar aklıma geldiği zaman tüylerim diken diken oluyor. Evde yukarı tek çıkmaya korkuyorum. Güvenlik önlemlerini artıracağız inşallah; çünkü evde ne kamera ne alarm ne bekçi var. Kapıda 2 bekçi var. Biz güvendeyiz, diye oturuyoruz. Adam karşıdan kendisine kapı açmış. Oradan elini kolunu sallayarak girdi" diye konuştu.

'2 YIL ÖNCE, 2 AY ÇALIŞTI: BU SÜREDE PLANLAMIŞLAR'

Dehşeti yaşadıkları gece kapının üzerinde anahtarın takılı olduğunu ve soyguncuların kolayca içeri girdiklerini kaydeden Zehra Sarar, "Moldovalı hizmetçi giderken, zaten anahtarı yanında götürmüş. Teslim etmedi. Çalışırken, sevgilisiyle kadın, kendi aralarında güya kavga etmiş. Gece 2- 3 gibi binmişler arabaya, gitmiş. Minibüsleri vardı. 2 yıl önce, 2 ay kadar çalıştılar; bu sürede planladılar herhalde. Onlardan çalıştıkları sürede şüphe etmedik sonra anladık ki onların yerine gelen kadını takip etmişler. Bir gün çalışan kadın geldi, 'Birisi beni takip ediyor' dedi. Daha önce Moldovalı hizmetçinin saçları sarıydı, ta ki bu olaya kadar sonra siyah yapmış. Tabi orada otobüsler duruyor, işçiler akın gibi giriyor. O, onların arasına karışmış, girmiş. Herkes fabrikaya giriyor. Bir tek bize gelen 2 kadın, buraya doğru yöneliyor. Onlar bayağı araştırma yapmış" dedi.

'ONA AYNISINI YAPMAK İSTİYORUM'

Gazetecilerin, çalınan ziynet eşyaları arasında değerli ve önemli parça olup, olmadığını sorduğu Zehra Sarar, "Benim için çalınan her şey özel. Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in hediye ettiği altın yoncalı saatler vardı. Biri benim diğeri Cemalettin beyin. Gerdanlık var. Bir an önce onların karşıma gelmesini istiyorum. Ben de onu aynı şekilde yere yüzükoyun yatırıp, tekmeleyeceğim. Emniyete de söyledim, geldiği zaman ona aynısını yapmak istiyorum" diye yanıt verdi.

Cemalettin Sarar ise evde 50 bin dolarlık 2 saat olmasına rağmen onları almadıklarını belirterek, "2 pahalı saatim var, 50 bin dolarlık. Onları hiç ellemediler. Hanımınkileri alıp, gidiyorlar" dedi.

Öte yandan Eskişehir Emniyet Müdürlüğü'nden ekip de olayın yaşandığı geceden beri konut önünde ve çevresinde nöbet tutmaya devam ediyor.

Eskişehir Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Moldova uyruklu eski hizmetçi Lulia Dragusan'u olaydan 15 saat sonra Yalova'da yakalamıştı. Gözaltına alınan Dragusan, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Ayrıca soygunla bağlantılı olarak Bulgaristan'a kaçtıkları belirtilen 5'i kadın 8 kişi, Sofya'da yakalanıp, tutuklanmıştı. Şüphelilerin Türkiye'ye iade işlemleri sürdürülüyor. (DHA)

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar