Selahattin Demirtaş çıkacak mı?

Demirtaş’ın olası tahliyesi, diğer tüm siyasi tutukluların, Yüksekdağ’ın, Önder’in, Baluken’in, Kışanak’ın da tutukluluğunu anlamsızlaştıracak.

AİHM’in dünkü duruşma sonrasında herkesin en çok merak ettiği soru bu. Zira karar ne olursa olsun, asıl mesele Türkiye "yargısı"nın nasıl davranacağı. 

Hadi lafı kıvırmayalım, soruyu sokakta sorulduğu gibi, en açık biçimiyle soralım:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Demirtaş’ı rehin tutmaktan vazgeçecek mi?

Vazgeçmezse ne olur? Vazgeçerse, neden ve nasıl?

Herkes biliyor ki, Demirtaş&Yüksekdağ ve HDP’li siyasetçilerinin tutuklanması, Cumhurbaşkanı Erdoğan-MHP lideri Bahçeli’nin kurduğu ittifakın sonucu.

Ötesinde, bu ittifakın temeli. 

Haliyle, Cumhur İttifakı Türkiye’yi yönettiği sürece, ister AİHM Demirtaş’ın haklarının ihlal edildiğine karar versin, ister AB ülkeleri en sert kınamaları yapsın, maalesef pek bir şey değişmeyecek.

Türkiye’nin yönetilme biçimi, özellikle 2015’ten bugüne yaşananlar, aksinin mümkün olamayacağını gösteriyor.

SÜREKLİ TUTUKLANMA RİSKİ

İktidar en iyimser ihtimalle, artık klasik haline gelen "dostlar alışverişte görsün" deyip, muhaliflerin ağzına bir parmak bal çalabilir.

Ancak, Demirtaş tahliye edilse dahi, "özgürlüğün" kısa süreli olma riski çok yüksek. (Özgürlük parantez içinde zira, bu ülkede özgür olabilen, özgürce siyaset yapabilen sadece iki parti var.)

AİHM’de avukatlarının savunmasında da belirttiği gibi,

"Yarın tahliye edilse bile, Demirtaş aleyhindeki devam eden siyasi davaların ve soruşturmaların hacmi, kendisini sürekli tutuklanma riski altında yaşamaya mahkûm etmektedir." (Demirtaş’ın AİHM savunması, özellikle fezlekelerin nasıl hazırladığıyla ilgili yapılan sunum mutlaka okunmalı)

Kısacası, başka davalar, soruşturmalar nedeniyle (bahanesiyle) Demirtaş’ın özgürlüğü, yine engellenebilir.

Bir de şu var: Demirtaş’ın olası tahliyesi, diğer tüm siyasi tutukluların, Yüksekdağ’ın, Önder’in, Baluken’in, Kışanak’ın da tutukluluğunu anlamsızlaştıracak.

Tutuklulukları "anlamlı" olduğu için değil. Suçlamalara, belgelere, kanunlara, yönetmeliklere, yargılanma biçimlerine baktığınızda zaten hepsi, haksız yere bunca zamandır tutuklu.

Ancak biliyoruz ki Türkiye bir hukuk devleti değil. Bunu da hergün, hatta her saat yurttaşlarına hatırlatıyor zaten.


UMARIM DAHA ÖZGÜR GÜNLER SANDIĞIMDAN YAKINDIR

En yakın örneklerden biri, Canan Kaftancıoğlu... CHP İstanbul İl Başkanı, birkaç tweet yüzünden 9 yıl 8 ay ceza almışken, HDP eşbaşkanlarını, vekillerini tahliye edebilirler mi?

Yerel seçimde muhalefete kaptırılan şehirlerin acısını, Kürt illerine, ilçelerine kayyım atamakla çıkarabilecekler, bununla yetinecekler mi?

Karamsarlığı büyütmek, ümitsizliği derinleştirmek için yazmıyorum. Benimkisi sıradan bir mantık yürütme, tahminde bulunma. Daha esaslı analizler, büyük abilerin işi.

Hayaller iyidir, iyimserlik hepimize lazım... Ancak ben, sorun doğru tarif edebilirse, gerçekçi olunursa daha hazırlıklı, daha güçlü olunabileceğini ve daha doğru siyaset yapılabileceğini düşünüyorum.

Evet, 31 Mart-23 Haziran sonuçları AKMHP’yi zayıflattı. Evet, artan işsizlik ve derinleşen ekonomik sorunlar iktidarı zorluyor. Ve evet, korka korka da olsa AKP’den istifalar, kopmalar, alternatif arayışları da can sıkıyor.

Haliyle CB Erdoğan, gücünü yitirmemek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Fakat ortağını değiştirip siyaset değişikliği yapması için herhangi bir emare görünmüyor. Dolayısıyla "böyle" yönetmeye devam edecek:

Yani tek adam rejimine geçmek ve sürdürmek için ne yaptıysa, nasıl yaptıysa, devam ederek.

Umarım yanılırım. Umarım her söylediğim yanlış çıkar. Umarım, daha özgür günler sandığımdan yakındır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehveş Evin Arşivi