'Silahın tak sesi ile Necmettin'in ah çığlığı aynı anda yükseldi evden'

'Silahın tak sesi ile Necmettin'in ah çığlığı aynı anda yükseldi evden'
Eşi Necmettin Fendik ev baskında öldürüldü, 2 yılda 3 duruşma görüldü.

Yüksekova’da 17 Temmuz 2017’de evine yapılan baskında eşi ve çocuklarının gözü önünde öldürülen Necmettin Fendik’e ilişkin açılan ve bir polisin yargılandığı davada şimdiye kadar 3 duruşma görüldü. "Necmettin'i nişan aldılar" diyen eşi Kudret Fendik'in tek dileği, yapılanların cezasız kalmaması.

Necmettin Fendik, Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki evine 17 Temmuz 2017’de yapılan polis baskınında açılan ateş sonucu ağır yaralandı. Saatlerce yaralı halde bekletilen Fendik, hastaneye götürüldüğünde artık çok geçti. O an evde bulunan 8 çocuğu ve eşinin gözleri önünde öldürülen Fendik, ailesinin geçimini inşaatta çalışarak sağlıyordu. 17 Temmuz gecesi çalıştığı inşaatta akşama kadar kum taşıyan Fendik, akşam eve vardığında sadece uyumak istediğini söylemişti. Henüz 2 saat geçmeden ev bir anda büyük bir gürültü ile sallanmış, kapılar, pencereler yerinden sökülecekmiş gibi dövülüyordu. Fendik’in eşi Kudret Fendik’in kapıyı açması ve Necmettin’in yere yığılması üzerinden sadece saniyeler geçmişti.

Mezopotamya Ajansı'ndan Adnan Bilen'e Kudret Fendik o anı; "Silahın tak sesi ile Necmettin'in ah çığlığı aynı anda yükseldi evden" diye anlatıyor. 

Necmettin’in ölümünden sonra 8 çocuğuyla küçücük bir evde yaşama tutunmaya çalışan Kudret Fendik, ne olursa olsun direnmek ve boyun eğmemek gerektiğini anlatıyor çocuklarına. Kudret’in tek dileği ise Necmettin’e yapılanların cezasız kalmaması.

‘YARASINA BEZ BIRAKMAMA İZİN VERMEDİLER’

Ve o gece yaşananlar. Evlerine yapılan baskını şöyle anlatıyor Kudret; "O gün eşim bir inşaatta çalışıyordu ve kum taşıyordu. Akşam eve geldiğinde çok yorgun düşmüş ve erkenden uyumak istediğini söylemişti. Eşimi uyudu ve saat 23.30 civarı camlarımız ve kapılarımız çalındı. Ben ilkin deprem olduğunu düşündüm ama camları açıp dışarıya baktığımda yüzlerce polisin dışarıda olduğunu gördüm. Hemen evin ışıklarını açtım. Necmettin’e; 'yataktan kalkma ben kapıyı açacağım' dedim.

Tam kapıyı açarken polisler içeriye girdi. O esnada eşimin de yanımda olduğunu fark ettim. Kapı açıldığında sanki bir kuşa nişan alıyorlarmış gibi Necmettin'e nişan aldılar. Silahın tak sesi ile Necmettin'in ah çığlığı aynı anda yükseldi evden. Necmettin ayağımın dibine yığıldı. Ben bağırınca polis boğazımı sıkıp beni duvara vurdu. Sonra yerde kanlar içerisinde yatan Necmettin'e sarıldım. Yalvardım yakardım ama Necmettin'in yarasına bir bez bırakmama izin vermediler. Polisler ardından evde arama yaptılar. Necmettin, bir saat boyunca kanlar içerisinde yerde kaldı. Onlara ambulans göndersinler diye yalvardık ve bir süre sonra ambulans geldi. Necmettin'i ambulansa koydular. Necmettin ambulansa bindirilmeden önce bizi dışarıya çıkardılar. Çıkarken Necmettin’in gözlerine baktım. Necmettin’in gözlerinden üç damla yaş aktığını gördüm."

‘EVDE HAYATINI KAYBETMİŞTİ’

Israrlarına rağmen Necmettin’le aynı ambulansa bindirilmeyen Kudret, Necmettin’in götürüldüğü ambulansın peşinden dakikalarca koştuğunu söylüyor ve ekliyor: "Ben ayağımda çorap bile olmadan ambulansın peşinden koştum. Yolda bir araba gördüm ve kendimi önüne atarak beni hastaneye götürmesini istedim. Araçla hastaneye gittim ve Necmettin’in ameliyata alındığını öğrendim.  Necmettin evde hayatını kaybetmişti zaten ve ben buna emindim. Neden ameliyata aldıklarını anlamadım. Necmettin ameliyatın ardından iki gün boyunca yoğun bakımda tutuldu. Sonra öldüğünü açıkladılar. Ben orada ki herkese eşimin öldüğünü bunun delilleri yok etmek için bir bahane olduğunu anlattım ama dinletemedim. Eğer Necmettin ilk vurulduğunda hastaneye götürülseydi, belki de yaşayacaktı. Ben savcılığa ifadeye giderken, oradaki polisler ‘Biz onu öldürmeseydik o bizi öldürecekti’ diye ifade vermişlerdi. Şuana kadar bile evde hiçbir inceleme yapılmadı. Polisler mahkemede pişman olmadıklarını söylüyorlar. Ama ben gözlerimle şahit oldum. Necmettin öldürüldükten sonra bir kişi elinde siyah bir poşetle içeri girdi ve onun yanına silah ve bıçak bıraktı."

‘PARAYI KABUL ETMEYECEĞİM’

Olay gecesi Necmettin'in biriktirdiği ve yorganın içerisinde sakladığı 40 bin TL’nin çalındığını hatırlatan Kudret, "Eşimin biriktirdiği 40 bin TL yorganların içerisindeydi. Baskın sırasında onu da götürmüşlerdi. Paraya geri almak için başvuru yaptık. Savcılık beni çağırıp önce 7, sonra ise 15, en son ise 20 bin TL teklif ettiler. Ben bunu kabul etmeyeceğimi söyledim. Bunu asla kabul etmeyeceğim. Eğer parayı onlar almasaydı, neden bana para teklif ediyorlar?" diye sordu.

‘DİRENECEĞİZ BAŞKA YOLUMUZ YOK’

İki yıldır insanların yardımlarıyla yaşama tutunduklarını ifade eden Kudret’in son sözü ise şunlar oluyor; "Ama direneceğiz, başka yolumuz yok. Hem direnecek hem de baş eğmeyeceğiz. Çünkü Necmettin'in bir gün geleceği umudunu taşıyoruz."

HUKUKİ SÜREÇ

Necmettin Fendik, Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki evine 17 Temmuz 2017’de yapılan baskın sırasında açılan ateş sonucu vurularak öldürülmüştü. İki yılda sadece 3 duruşmanın yapıldığı Fendik davasında sadece bir polis hakkında  "Taksirle ölüme sebebiyet verme" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılırken, polis sürekli Fendik'in elinde silah olduğunu savundu. Ancak olaya ilişkin Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede bile Fendik’in elinde silah veya başka bir cisim olmadığı gibi, evde de herhangi bir silah bulunduğuna ilişkin bir bilgi yer almamıştı. 

Mahkemede ifade veren polis, "Kalkancıyım ben. Baskın esnasında kapıyı koçbaşıyla kırarken arkamdaki polislere bir şey olmasın diye kapıya yapıştım. Düştüğüm anda maktulün elinde silah olduğunu gördüm. Düşmemle birlikte silahım ateşlendi ve vuruldu. İlk müdahaleyi biz yaptık. Sonra hastanede öldü. Benim şuana kadar 30'a yakın arkadaşım şehit olmuştur. İçeride bomba, silah ne olduğu önemli değil. İçeriye girer, verilen emri yerine getiririz" sözleriyle savunmuştu.

Yine olay günü evdeki yorganlarının arasında 40 bin TL de çalınırken, ardından Fendik'in eşi Kudret Fendik'i çağıran savcılık önce 7 bin, ardından ise 15 bin ve son olarak 20 bin TL para teklifinde bulunmuştu.  

Davanın 4. duruşması ise Kasım ayı içerisinde görülecek. 

Öne Çıkanlar