Türkiye Afrin’de biat etmeyen cihatçıları tasfiye ediyor

Türkiye Afrin’de biat etmeyen cihatçıları tasfiye ediyor
Afrin’deki operasyon doğrudan soygun, talan, yağma ile ilgili olamaz. Olsa olsa cihatçı çeteleri Suriye’de kullanma basiretsizliğinin tıpkı Suriye politikası gibi duvara tosladığını gösterir

Koray DÜZGÖREN


İdlib’de cihatçılara silah bıraktırıp bölgeyi terketmesini sağlayamayan Türkiye’nin, bu yılın Mart ayında işgal ettiği Afrin’de de destek verdiği cihatçı çetelerle başı dertte.

Dün gün boyu, TSK’nin (Türk Silahlı Kuvvetleri) yönetimindeki ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) gruplarının, MİT’in oluşturduğu yapılandırmaya katılmayı kabul etmeyen ve bölgede yağmacılık ve hırsızlık olaylarına karışan çetelere karşı tasfiye harekatına giriştikleri bildirildi.

Operasyon nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Çatışmalarda ölen ve yaralananların olduğu söyleniyor.

TSKve Saray’dan yapılan açıklamalar bu çatışmaları doğruladı.

İdlib’den cihatçıları çıkartamayan (ya da çıkartmak istemeyen) Türkiye’ye karşı Şam yönetimi ve Rusya’dan eleştiriler yükselirken, gelen haberlerle dikkatler İdlib’in kuzey komşusu olan bu bölgeye çevirdi.

Anadolu Ajansı haberi, "Afrin’de suç örgütlerine operasyon" başlığı ile duyurdu. Haberde, TSK ve birkaç gün önce gönderilen seçme polis özel kuvvetlerinin, "Afrin’de halka zulmeden, hırsızlık, gasp ve çete faaliyeti yürüten suç örgütlerine karşı operasyon başlattığı" belirtiliyor.

Başlığa bakan ve haberin girişini okuyan, sanki bu suç örgütlerinin başka bir yerden geldiğini zannedebilir.

Oysa şimdi suç örgütü olarak ilan edilen bu cihatçı gruplar, 20 Ocak’ta TSK desteğinde ve denetiminde başlayan Afrin operasyonuna katılan ÖSO birliklerinin içinde yer alıyordu.

Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bu grupların tümünü birden, ‘kahraman’ olarak ilan etmişti. Hatta onlara ‘Kuvayı Milliye’ (Kurtuluş Savaşı’nda önemli bir rol üslenen milis güçleri) yakıştırması yapmıştı.

ÖSO’nun büyük ölçüde IŞİD, El Nusra ve başka cihatçı örgütlerden devşirilmiş başı bozuk militanlardan oluştuğunu söyleyenlere çatmıştı.

24 Mart’ta Afrin şehir merkezi ele geçirildikten hemen sonra bu ‘kahramanlar’ şehirde ve köylerde yağma ve hırsızlık eylemlerine başladılar. Hatta yağma nedeniyle bazı gruplar birbirleriyle çatışmaya girdiler.

Çıkan çatışmalarda yedi militan öldü; 130’dan fazla militanın tutuklandığı açıklandı. Çatışmaların, geçmişte ABD destekli olan, şimdi Türkiye’nin desteklediği el Hamza Tugayları ile savaşçılarının büyük çoğunluğu Deyrül Zor bölgesinden gelen Ahrar el Şarkiye grupları arasında çıktığı söylendi.

TÜRKİYE BAZI ÇETELERİ TASFİYE EDİYOR

ANF Haber Ajansı’nın olayla ilgili haberinde ise "Türk devletinin Afrîn’de kendisine bağlı olan bazı çete gruplarını tasfiye etmeye başladığı" bildiriliyor. Haberde, Ahrar Şarqiye ile Hurras El Din çeteleri içinde yer alan bazı gruplara operasyon yapıldığı ifade ediliyor.

Buna karşılık Anadolu Ajansı’nın konuyla ilgili haberinde ilginç iddialar yer alıyor. Adeta resmi bir görevlinin ağzından yazılmış açıklama şöyle:

"Türkiye'nin bölgede sağlamaya çalıştığı istikrarı bozmayı amaçlayan bazı bölge ülkelerince desteklendiği bilinen Şuheda Şarkiye grubu lideri Abu Havle kod adlı Abdurrahman El Hüseyin ve çetesine karşı harekete geçildi.

Terör örgütü Heyet Tahrir'uş Şam (HTŞ) örgütü ile de irtibatı bulunan çete, Afrin şehir merkezinde iki noktada sıkıştırıldı. Sivilleri tahliye çalışmaları sürüyor."

Afrin’de sıkıştırılan çetelerden biri olan Şuheda Şarkiye Grubu’nun, İdlib’de silah bırakıp bölgeyi terketmeye yanaşmayan cihatçı örgüt Tahrir’uş Şamla irtibatlı oluşu oldukça ilginç. Bu ilişki Türkiye’nin İdlib’de de bu örgütle bir hesaplaşmaya girebileceğinin habercisi gibi görünüyor.

ANF konuyla ilgili, "Afrin’de MİT’in, Ceyşül Vatan (Suriye Ulusal Ordusu) adı altında bir araya getirdiği grupların, dün sabah saatlerinde çoğunluğu Dêyrul Zor'da DAİŞ'ten kopan ve Ehrar Şerqiye ismiyle bir araya gelen gruba karşı tasfiye hareketi başlattığını" duyurdu.

Ajans haberinde yerel kaynaklara dayanarak, "Afrîn kent merkezinde yaşanan çatışmalar yer yer devam ederken, MİT'in Afrîn sorumlusunun Ehrar El Şerqiye çetelerine Ceyşül Vatan’a biat etmeleri, aksi halde tasfiye edileceklerini söylediğini" ileri sürüyor.

Bu çetelerin ÖSO gruplarının birleşmesiyle oluşturulan 'Ceyşül Vatan' grubuna katılmayarak 'ayrımcılık', 'bozgunculuk' yaptığı da ileri sürülen iddialar arasında.

Ajans son olarak, Ehrar El Şerqiye ile MİT kontrolündeki Sultan Murad Tugayları arasında uzun süredir gerilim yaşandığına da işaret ediyor.

AFRİN’İN EL KONULAN ZEYTİN HASADI

Çetelerin tasfiye operasyonu, başta Anadolu Ajansı olmak üzere Saray medyası tarafından, "Afrîn'de hırsızlık ve talan yapan kimi gruplara karşı operasyon düzenlendi" şeklinde duyurdu…

Halbuki meselenin geri planında Afrin’in zeytin hasadına el konulmasına ilişkin anlaşmazlık olduğu belirtiliyor.

Türk devleti, Afrîn zeytinlerinin yüzde 85'ine el koyup Türkiye'ye getirmeye çalışırken, kentteki birçok cihatçı grubun, denetledikleri bölgelerdeki zeytinleri kendileri işleyip satmak istedikleri ve bu konuda da aralarında anlaşamadıkları söyleniyor.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda HDP'li vekillerin Afrîn'deki zeytin talanı yönündeki sorularına "Yani Afrîn'de biz hükûmet olarak PKK’nin eline gelir geçsin istemiyoruz, çok net. Yani Afrîn'de biz gelirlerin bir şekilde bize geçmesini istiyoruz bu hâkimiyetimizde olan bölgede" sözleriyle zeytin talanını itiraf etmesi olayın boyunu gözler önüne seriyor.

Bakan bey bu itirafları yaparken, başka bir ülkenin toprak varlığına, ürünlerine el koyup, talan etmenin uluslararası hukuka aykırı bir eylem olduğunun farkında bile değil.

Önümüzdeki süreçte bu zeytin talanı hakkında uluslararası kovuşturma ya da soruşturma açılması bile gündeme gelebilir.

Saray medyasının bu operasyonun gerekçesi olarak göstermek istediği kimi grupların hırsızlık, talan, soygun, mala el koyma eylemlerine gelince:

Bu eylemler yeni değil. Afrin merkezinin ele geçirilmesiyle birlikte başladı.

Yağma, soygun, gasp Batı medyasında fotoğraflarla yer almaya başlayınca ve çeteler ganimet paylaşımı nedeniyle birbirlerine girince devlet tedbir almak zorunda kaldı.

Ama buna rağmen el yağma, soygun, talan devam etti.

Ne TSK ne de iktidar bu konuda ciddi bir tedbir almadı. Şimdiye kadar da çetelere karşı bu konuda bir operasyona falan girişmedi.

Tam tersi, bizzat devlet Afrinlilerin geçim kaynağı zeytin ürününe el koyabildi.

Dolayısıyla Afrin’de bazı çete gruplarına yönelik tasfiye operasyonu gösterilmeye çalışıldığı gibi doğrudan soygun, talan, yağma ile ilgili olamaz.

Olsa olsa cihatçı çeteleri Suriye’de kullanma basiretsizliğinin tıpkı Suriye politikası gibi duvara tosladığını gösterir.

Çünkü burası daha Afrin. Sıra İdlib’e de gelecek…

Öne Çıkanlar