Türkiye İdlib’de mevcut statünün korunmasından yana

Türkiye İdlib’de mevcut statünün korunmasından yana
Tahran zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ateşkes talebini ‘muhataplarımız burada yok’ diyerek reddeden Putin, bugün gerçekleşecek zirvede aynı taleple bir kez daha karşılaşacak.

ARTI GERÇEK - Eylül sonu ya da Ekim başında yapılması öngörülen Erdoğan-Putin zirvesi, bugün Rusya Devlet Başkanlığı Rezidansı'nda yapılacak. Görüşmenin Suriye ordusunun sahadaki askeri hareketliliğini artırması ve İdlib'e geniş bir operasyon yapılacağı sinyali vermesi üzerine Türkiye’nin isteğiyle öne çekildiği ifade edildi.

Türkiye, Tahran'da gerçekleşen ve İdlib operasyonunun önlenmesi konusunda herhangi bir somut ilerleme sağlanamayan üçlü zirveden 10 gün sonra gerçekleşecek görüşmede, ateşkes talebini yeniden gündeme getirecek. Türkiye’nin ateşkes kararını kabul ettirememesi durumunda öne süreceği bir diğer öneri ise Türkiye ve Rusya istihbaratlarının İdlib’deki silahlı grupları ‘terörist’ ve ‘ılımlı’ olarak ayrıştırma çalışmasını birlikte yürütmesi olacak. Türkiye, bu ayrıştırma yapılmadan yürütülecek bir operasyonun sonuçlarının herkes için ağır olacağını savunuyor.

Tahran zirvesinde Erdoğan'ın ateşkes ilan edilmesi önerisini Putin, ‘Burada ateşkese muhatap olan örgütlerin temsilcileri yok" diyerek reddetmiş; Erdoğan’ın ısrarları karşısında ise İdlib’deki gruplara ‘silahları bırakma’ çağrısı yapılmıştı. Ancak silah bırakma çağrısı şifai kalmış, zirve bildirgesine girmemişti.

KALIN: BU TOPLANTI HERKESİ RAHATLATABİLİR

Erdoğan'ın Putin ile görüşmesinde ateşkes konusunu tekrar gündeme getireceği mesajını, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada vermişti. Kalın, geçtiğimiz Cuma günü Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa siyasi temsilcilerinin yaptığı dörtlü Suriye toplantısının ardından yaptığı açıklamada, bugün gerçekleşecek Erdoğan-Putin zirvesini kastederek, "Önemli bir netice doğurabilir. Herkesi rahatlatabilir. Tabii şimdiden bir şey söylemek de istemem. Bir görelim oradaki görüşmeyi ve neticeleri" ifadelerini kullanmıştı.

"İDLİB'DE RUSYA-TÜRKİYE ORTAK İSTİHBARAT ÇALIŞMASI"

Tahran zirvesinin ardından Türkiye Rusya’ya 'terörist' olarak tanımlanan cihatçı unsurlar ile 'ılımlı' olarak adlandırılan grupların ve sivillerin ayrıştırılması için ortak çalışma önermiş, bu çalışma ile Heyet Tahrir Şam (HTŞ) başta olmak üzere bazı cihatçı grupların birlikte etkisiz hale getirilmesini talep etmişti. Rusya’da gerçekleşecek bugünkü zirve öncesinde, Türk ve Rus teknik heyetlerinin Türkiye'nin önerdiği söz konusu çalışma için adım attığı da ifade ediliyor. Erdoğan ile Putin’in ikili görüşmesinden sonra yapılacak heyetler düzeyindeki görüşmede bu konunun detaylarıyla ele alınması, Türk ve Rus teknik heyetlerinin yürüttükleri çalışmaların gözden geçirilmesi ve önümüzdeki süreçte neler yapılabileceğinin değerlendirilmesi bekleniyor.

Türkiye’nin istihbarat örgütlerinin ortaklığında yürütülecek çalışmayı İdlib’e dönük operasyonu ötelemek amacıyla gündeme getirdiği iddiaları da var. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın bu iddiayı reddederek "Bu çok kolay bir şey değil. Bununla ilgili teknik heyetlerimiz görüşmelerini devam ettiriyorlar. Onlara bu zamanın tanınması gerekiyor" demişti.

TÜRKİYE, İDLİB’İN SURİYE KONTROLÜNDE OLMASINI İSTEMİYOR

Türkiye’nin bir diğer hedefi de İdlib’deki mevcut statünün korunması. Erdoğan, Rusya’da gerçekleşecek bugünkü zirvede İdlib’in Suriye’nin kontrolüne geçmesine yol açacak bir operasyon yapılmasına karşı çıkarken kenti HTŞ ve benzeri gruplardan arındıracağı teminatını tekrar gündeme getirecek. Türkiye, ‘terörist’ olarak tanımlanan gruplardan arındırılmış İdlib’in Türkiye yanlısı cihatçı grupların denetimine verilmesini savunuyor. Suriye ordusunun bölgedeki en büyük destekçisi Rusya ve İran ise Türkiye'nin önerisine sıcak bakmıyor. Türkiye’nin bölgedeki cihatçı grupları arındırmak yerine onlara isim değiştirip kendi desteklediği gruplara katacağı ve kentteki etkisini artıracağı kaygısı her iki ülkede de var. Bu kaygı kendini Tahran zirvesinde de göstermişti. İdlib’e kapsamlı bir operasyon yapılacağı sinyalini her fırsatta veren Suriye hükümeti de Türkiye’nin önerilerine karşı çıkıyor.

TÜRKİYE’NİN KOZU: İNSANİ KRİZ

Türkiye’nin önerilerini dile getirirken kullandığı en önemli argüman, insani kriz. İdlib’deki mevcut statünün korunması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Beklentimiz İdlib'de mevcut statünün şu haliyle korunması. Sivillerin korunması. Bir insani krizin çıkmaması" sözleriyle Türkiye’nin tutumunu açıklıyor. Türkiye, İdlib'deki 12 gözlem noktasındaki askeri varlığı nedeniyle de İdlib’in statüsünün korunmasından yana olduğunu belirtiyor.

Tahran zirvesi sonrasında İdlib operasyonunun ötelendiği görüşü öne çıkarken Rusya’nın ABD ve Batı ülkelerinin tepkisini azaltmak amacıyla sivillere dönük çalışmalar yapmaya başladığı da belirtildi. Geçtiğimiz hafta sonu Almanya'yı ziyaret eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya'nın ‘terörist’ gruplara ait alanları bombalamayı sürdüreceğini kaydederken, İdlib'deki sivillerin bu bölgeden çıkartılması için insani koridorlar açılabileceğini söylemişti. İdlib operasyonu tartışmaları başladıktan sonra Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura benzer bir öneride bulunmuş, ancak Rusya bu öneriye yanıt vermemişti. Rusya’nın bu öneriyi gündeme getirmesi Batı tarafından kabul eilebilir olarak görülürken, Türkiye Rusya’nın önerisini Suriye’ye zaman kazandırma adım olarak değerlendirip temkinli yaklaşıyor. Bu bağlamda Erdoğan-Putin zirvesinde, Rusya’nın geçtiğimiz hafta Almanya’daki diplomatik görüşmelerde gündeme getirdiği ‘insani koridor’ önerisinin yeniden gündeme gelmesi bekleniyor.

CENEVRE SÜRECİ DE GÜNDEMDE

Zirvede gündeme gelmesi beklenen konulardan bir diğeri de Cenevre sürecinin yeniden başlaması olacak. Rusya, Suriye’nin ‘terörist gruplardan’ arındırılmasından sonra siyasi sürecin sağlıklı işlemesi için ateşkesin gündeme gelebileceğini savunuyor. Rusya bu sürecin ise BM denetiminde yürütülmesinden yana. BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura, geçtiğimiz hafta Rusya, Türkiye ve İran üçlüsü’nün yanı sıra ‘küçük grup’ olarak adlandırılan ABD, Fransa, Almanya, İngiltere, Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan’ın temsilcileriyle ayrı ayrı bir araya gelmişti. Mistura bu görüşmelerde uzun zamandır sürdürülen yeni anayasa komisyonunun aktif hale getirilmesi ile Suriye’de geçiş döneminde yaşama geçirilmesi öngörülen anayasal reform sürecini taraflarla görüşmüştü.

 

Öne Çıkanlar