'Türkiye’nin verdiği sözleri yerine getirmesini umuyoruz‘

'Türkiye’nin verdiği sözleri yerine getirmesini umuyoruz‘
Avrupa Parlamentosu Türkiye Forumu Genel Sekreteri Batalla, AB-Türkiye ilişkilerinde yaşanan tıkanıklığın aşılması için uyarılarda bulundu, ekonomik krizden çıkış için adres gösterdi.

Esra TUR


ARTI GERÇEK- Türkiye’nin 1963’ten beri süren Avrupa Birliği (AB) serüveni zorlu bir dönemeçte. İnişli çıkışlı devam eden ilişkilerin geleceğini, Türkiye’nin dışarıdaki algısını ve ilişkilerin geleceğini Artı Gerçek’e değerlendiren Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Forumu Genel Sekreteri ve Türkiye uzmanı Laura Batalla’ya sorduk. "Türkiye’nin insan haklarının garanti altına alarak demokrasi kültürünü sağlamlaştırma ve demokratik uygulamaları pekiştirmeye ihtiyacı var" değerlendirmesinde bulunan Batalla'ya göre, AB karşılıklı saygıya dayalı, yapıcı diyaloğa açık ve bunun iki tarafın faydasına olduğunu düşünüyor. Türkiye'de hükümetin vatandaşlara yönelik artan baskının AB tarafından yeterince eleştirilmediği suçlamalarına "AB olarak Türkiye'ye gerekli uyarıları yapıyoruz" diye cevap veren Batalla’nın sorularımıza yanıtları şöyle:

- Türkiye'de giderek artan anti-demokratik uygulamalar ve yeni yönetim sistemini de göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini nasıl görmek gerek?

Türkiye yeni yönetim sistemini mutlaka demokratik yönetim anlayışına göre ayarlayarak, temel hak ve özgürlükleri artırmaya çalışmalıdır. Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve adalet alanında gelişmeler olduğu sürece AB’ye katılma görüşmeleri devam edilebilir ve işbirliği sağlanılabilir. Ankara, AB’nin kuruluş değerleri olan bireysel temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesine yönelik çalışma isteğini ortaya koymaya gayret etmelidir. Bu bağlamda atılan her adım memnuniyet vericidir. Türkiye ve iki önemli AB üyesi olan Almanya ve Hollanda ilişkilerinin normalleşmeye başlamasından memnuniyet duyduğumuz gibi.

Türkiye AB üyeliğine aday bir ülke ve süreç devam ediyor. AB üyeliğine aday bir ülke olarak Türkiye’nin AB’nin en temel değerleri olan insan hakları ve demokrasiye bağlı kalması lazım. Bu durum Türkiye’nin demokratikleşmesinin, AB’nin de meselesi olduğunun göstergesidir. Demokratikleşmesini bu nedenle hem önemsiyor hem de destekliyoruz. AB aynı zamanda her fırsatta Türkiye halkları ile dayanışma içinde olduğunu belirtmiş ve Türk toplumunun daha yüksek demokratik standartlara sahip olmaları gerektiğini dile getirmiştir.

"AB HÜKÜMETE GEREKLİ UYARILARI YAPMAYA DEVAM EDİYOR"

- Hükümetin vatandaşlarına yönelik artan baskısının ve anti demokratik uygulamalarının AB tarafından yeterince eleştirilmediğine yönelik kaygılar mevcut. Siz bu eleştirilere katılıyor musunuz?

AB, Türkiye toplumunun ve politikalarının gelişiminin yakın takipçisi olmuş ve tepkilerinde de kendi temel değerleri olan demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri ışığında hareket etmiştir. Bu uyarılar ve artan hak ihlallerine tepkilerini de pek çok açıklama ve raporda açıkça dile getirmiştir. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve modernleştirilmesi için hükümete gerekli uyarılar yapıldığı gibi, Türkiye’nin toplumsal, ekonomik, sosyal ve politik gelişiminin sağlanması ve istikrarlı hale getirilmesi için yardıma da hazır olduğunu sürekli beyan etmiştir.

- Avrupa Birliği, Türkiye’nin reform yapmasına ilişkin bir beklenti içinde mi? Öte yandan Türkiye bu beklentiyi karışılabilir mi sizce?

Türkiye’nin insan haklarının garanti altına alarak demokrasi kültürünü sağlamlaştırma ve demokratik uygulamaları pekiştirmeye ihtiyacı var. Bu reformlar hem demokratik kuruluşların güçlendirilmesi hem de sivil toplumun rolünün sağlamlaştırması için beklenen reformlardır. Reform Aksiyon Grubu’nun dördüncü toplantısından sonra açıklandığı gibi Türkiye bunun sağlanması için çalışmalar içerisinde. Bu grubun 2015 yılından bu yana gerçekleştirmiş olduğu ilk toplantıydı. Biz Türkiye tarafından verilen bu sözlerin uygulamaya gireceğini umuyoruz.

"İDAM KONUSU AB'NİN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR"

- Öte yandan iç siyasette AKP ve MHP’nin 'af ve idam cezasının geri getirilmesi konusunda' uzlaşacağı tartışmaları var. Yürürlüğe girmesi durumunda AB’nin buna tepkisi ne olur?

Tartışmaların çok da farkında değilim. Ancak idam konusu kesinlikle AB’nin kırmızı çizgisidir. İdamın yeniden uygulamaya girmesi durumunda AB’nin tepkisi Türkiye ile devam eden üyelik müzakerelerinin sonlandırılması olacaktır.

- Hükümetin son dönemde ‘Cumartesi Anneleri’ olarak bilinen kayıp yakınlarına yönelik baskısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Böylesine barışçıl bir şekilde kayıplarını anan bir gruba böylesine şiddet uygulanmasının esefle kınanması lazım. Hükümet bu orantısız güç ve saldırıları araştırmalı ve yaptırım uygulamalıdır. Protesto ve ifadenin özgürlüğü her alanda korunmalı ve saygı duyulmalıdır.

-Gelelim ekonomik krize ve ilişkilerin ekonomik boyutuna. Avrupa Birliği, Türkiye’deki ekonomik krizi genel olarak nasıl değerlendiriyor?

Avrupa Birliği, ABD ve Türkiye arasındaki diplomatik krizi yakından ve endişe ile takip ediyor. Biz Türkiye'ye karşı uygulamaya konulan ticari yaptırımların hem gayrimeşru hem de Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına aykırı olduğunu düşünüyoruz. Bu yaptırımlar hali hazırda kötü giden ekonomik gidişatı daha da olumsuz etkileyecek seviyededir.

Türkiye’nin ekonomik istikrasızlığından kimse memnuniyet duymayacaktır. Avrupa Birliği’nin en büyük ticaret ortaklarından biri olan Türkiye’nin ekonomik ve demokratik anlamda istikrarlı olduğunu görmek isteriz. Politik sorunlar diplomatik yollar ile çözülmelidir. NATO müteffiki ülke olan Türkiye ve Amerika’nın sorunlarını yapıcı diplomatik anlaşmalar yoluyla ile çözmelerine yönelik gerekli çağrılarda bulunduk.

"TÜRKİYE, IMF İLE İŞBİRLİĞİ YAPMALI"

- Son zamanlarda AB’nin Türkiye’ye mali yardımda bulunacağı yönünde açıklamalar var...

Avrupa Birliği hem Türkiye’nin desteklenmesi hem de Batılı müttefikleriyle bağlarının güçlendirilmesi gerektiği konusundaki görüşünü açıkça belirtti. Daha açık ifade etmek gerekirse AB’nin önerdiği Türkiye’nin daha uygulanabilir ve sürdürülebilir olan Uluslararası Para Fonu (IMF) ile işbirliği yapmasıdır.

Türkiye’nin mevcut ekonomik krizin son infilakından sonra Katar’dan mali destek alması söz konusu oldu. Krizin daha derinleşmemesine faydası olsa da bu sadece kısa vadeli bir çözüm. Sürdürülebilir değil. Türkiye’nin iyi planlanmış ekonomik yardım programına ve buna uyumlu ekonomik reformlar yapmaya ihtiyacı var.

- AB, Türkiye’ye mali yardımı hangi motivasyon ile gerçekleştirmek istiyor?

AB ve Türkiye ekonomileri birbirine derin bir şekilde bağlıdır. Türkiye ekonomisinin güç kaybetmesi, AB ekonomisini de olumsuz etkileyecektir. 2017 yılında AB ticaret ortakları arasında Türkiye’nin payı 154 milyon Euro’ya ulaştı. Türkiye ve AB, iki devlet arasında ticareti kolaylaştıran ve arttıran Gümrük Birliği anlaşmasının bir parçası.

Bu durumu göz önünde bulundurduğumuzda Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve modern hale getirilmesi, sonuç itibariyle iki tarafın da faydasına olacaktır. Avrupa bankaları ve Türk bankaları arasındaki ortaklık da dikkate alındığında neden Türkiye’nin güçlü ekonomiye sahip olmasının AB’de olmazsa olmaz olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

-Türkiye ve AB arasında süren mülteci anlaşmasının buna etkisi nedir?

Mülteci anlaşmasının tabii ki bir payı var. Şu anda Türkiye 3.5 milyondan daha fazla Suriyeli'ye ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin sürdürebilir istikrarlı bir ekonomik ve politik yapıya sahip olması bu mültecilerin geleceklerinin de garantiye alınması anlamına gelmektedir. Bu garantinin sağlanması ise ancak ekonomik istikrar ile gerçekleştirilebilir.

- Bir de devam eden Suriye savaşı ve İdlib operasyonu var. Türkiye’nin ABD ile sıkıntılı ilişkisi olası operasonu sizce nasıl etkiler?

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo, Suriye’deki gelişmeleri kendi aralarında müzakere ettiler. İki taraf da Suriye rejiminin bölgede yapacağı saldırgan bir harekâtı kabul edilebilir bulmadıklarını açıkladılar. Ancak hala Türkiye ve ABD’nin Suriye’ye yönelik stratejilerinde derin görüş farklılıkları mevcut.

- Türkiye’nin dışarıdaki algısı nedir? Neler bekleniyor, yapılması gerekenler neler?

Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu zorlu sosyal ve politik dönemin farkında ve şu an karmaşık hal almış alan ilişkileri göz önünde bulunduruyor. Olağanüstü hal koşullarının kaldırılmasını olumlu karşılıyoruz ve ülkedeki politik durumu iyi yönde etkileyeceğini umuyoruz. AB değerleri olan insan haklarının korunarak, demokratik değerlerin pekiştirileceği reformları gerçekleştirme konusuda Türkiye’nin daha yoğun çalışması gerektiğine inanıyoruz. Bu tarz gelişmeler Türkiye’nin AB üyeliği sürecine olumlu katkı sunacaktır.

Öne Çıkanlar