Türkiye piyasalarla arasındaki köprüleri yakıyor

Türkiye piyasalarla arasındaki köprüleri yakıyor
Bloomberg'de yer alan bir analizde, 'Türkiye, seçim öncesi piyasalarla arasını üstün körü düzeltme çabalarının bedelini ödüyor' ifadesine yer verildi.

Son günlerde Türkiye ekonomisine dair uzmanların çizdiği tablo ile hükümetin beklentileri ve açıklamaları arasında ciddi bir iyimserlik farkı olduğu görülüyor.

Uzmanlar, Türkiye ekonomisi zor bir dönemin beklediğini ve bu dönemde Türkiye ekonomisini korumak için gereken önlemlerin mevcut programlarla alınmadığını işaret ederken, hükümet cephesinden gelen açıklamalar Türkiye ekonomisinin iyiye doğru gittiği izlenimini veriyor.

Bloomberg’de yer alan makalede, Türkiye’nin piyasalarla arasındaki köprüleri yaktığından bahsediliyor. "Türkiye, seçim öncesi piyasalarla arasını üstün körü düzeltme çabalarının bedelini ödüyor" diyerek başlayan Çağan Koç ve Constantine Courcoulas’ın makalesi son dönemde yaşananların derli toplu bir özeti gibi.

"Tartışmalı yeniden seçim dönemi içindeyken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin müdahaleci politikaları geri tepti. Ekonominin yatırıma aç bırakıldığı, hanehalkı ve işletmeler tarafında döviz talebini körüklendiği ve TL'nin daha da zayıfladığı bir dönemde bulunulduğunu belirten Bloomberg makalesi, sermaye kontrollerinin bir seçenek olmadığına dair hükümet her ne kadar güven vermeye çalışsa da BDDK’nın son hamlesinin kafaları karıştığını işaret ediyor.

Brown Brothers Harriman & Co.’nun küresel döviz stratejisi Başkanı Win Thin, "Politika yapıcılar pazar dostu hale gelinceye kadar geri dönen önemli bir fon akışı göremiyorum" diyerek, "Türkiye para biriminin makul bir şekilde hedge edilmesini önemsemediğiniz zaten gösterdi" ifadesini kullandı.

Mart seçimlerinden önce faiz oranlarında bir artışa başvurmadan Türk Lirası’ndan kaçışı durdurmak için yetkililer, yerel tahvil piyasalarını sıkarken ve devlet bankalarına borçlanma maliyetlerini düşük tutmalarını işaret ederken yabancı yatırımcıların lira fonlarına erişmelerini zorlaştırdı.

Tedbirler, merkez bankası rezervlerinde beklenmedik bir düşüşün ardından lirayı kontrol altında tutmayı zar zor sağlarken, yatırımcıları sıkıntıya soktu: yatırımcılar pozisyonlarını korumak için lira fonlarına erişemedi, bazı yabancı yatırımcılar hisse senetleri ve tahvilleri elden çıkardılar. Diğerleri tehlikeli enflasyon ihtimaline karşı pozisyonlarında zorunlu bir kısıntı yapmak durumunda kaldı.

Bu sıkılaşmanın başlamasından bu yana yabancı yatırımcılar Türkiye sermaye piyasalarından 2,5 milyar dolara yakın fon çekti, bu yılın başından itibaren görülen çıkış miktarı net 1.8 milyar dolara ulaştı. Ki bu rakam 2015’ten bu yana en yüksek seviye olarak görülüyor.

Bütün bunlar Türk Lirası’nın üzerindeki baskıları artıyor ki bu ay dolar karşısında son sekiz ayın en düşük seviyelerini gördü. Ve Merkez Bankası’nın iki hafta önceki sıkılaştırma hamlesini bu hafta geri alması ile birlikte de değersizleşmenin sürdüğü görülüyor.

Merkez Bankası’nın rezervlerinin azaldığı dönemde, Türkiye’nin fazla bir seçeneği yok gibi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın IMF’ye gitme seçeneğini elediği biliniyor.

Eski IMF yetkilisi Desmond Lachman alınan önlemlerle ilgili sorunu şöyle açıklıyor: "…bunlar doğasında geçici olan önlemler, ülkenin ekonomik sorunlarını çözebilecek kapsayıcı ve uyumlu bir ekonomik programın parçası değiller…" 

Lachman, bu nedenle de önlemlerin yatırımcı güveninin geri kazanılması için küçük bir katkıda bulunabildiklerini dile getiriyor.

Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın Türkiye ekonomisine güvenen açıklamaları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dövizdeki dalgalanmalar konusunda Batı’yı suçlayan tavrı ve bazı analistlerin Türkiye ekonomisinin adapte olacağına ve yatırımcıların geri döneceğine dair iyimser tavırları var olsa da hala bazı yatırımcılar Türkiye’nin yeni fon çekme konusunda sıkıntılar yaşayacağından endişe ediyorlar.

Bu çeyrekte dolar karşısında yaklaşık yüzde 8 değer kaybeden TL'nin son değer kayıpları hükümetin taktiklerinin ne kadar yıkıcı olabileceğini gösterdi. Türkiye’nin yıllardır yeni kredilerle körüklenerek büyüyen ekonomisine dair düzenlemelerin daha komplike hale geldiği düşünülürken, uzmanlar ilk çeyrekte resesyondan çıkan Türk ekonomisi için bunun uzun süreli olmayacağı görüşündeler.

Nomura International ekonomisti İnan Demir, daha iyi bir cari denge olmasına rağmen TL'de görülen zayıflamanın yatırımcılar cephesinde (hem yerli hem yabancı) ne kadar güçlü bir güven kaybı yaşandığının işareti olduğunu belirtiyor.

İşaretler açık: TL tahvil piyasasındaki yabancı varlığı tüm zamanların en düşük seviyelerinde yer alıyor ve likidite kurumuş durumda.

Buarada hanehalkı ve şirketler enflasyona ve politik belirsizliklere karşı kendilerini koruma arayışında Lira tasarruflarını dolara veya euroya çevirmeye çalışıyorlar. 31 Mart’ta gerçekleşen seçimler öncesindeki üç ayda 20 milyar dolarlık alım yapıldığı ve döviz biriktirmenin rekor seviyelere ulaştığı görüldü.

Türkiye’nin en büyük bankaları TL mevduatlara ödenen faiz oranlarını yükseltmeye başladı. Ancak dört haftalık Dolar ve Euro satışının ardından hanehalkı ve şirketler yeniden alım yapıyorlar. Bu da dolarizasyon trendinin tersine dönmesinin ne kadar güç olabileceğini gösteriyor.

Londra’daki Aberdeen Standard Investment’ta fon yöneticisi olan Viktor Szabo ekonomik düzeltmenin gerçekleşiyor olduğunu söylüyor. Pek çok politika hatası yapıldığını ancak Türkiye’nin çöktüğünü hala görmediğini dile getiriyor." (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar