TÜSİAD-Erdoğan gerilimi sonrası TÜSİAD'dan zeytin dalı

TÜSİAD-Erdoğan gerilimi sonrası TÜSİAD'dan zeytin dalı
Erdoğan geçen hafta Tuncay Özilhan'ın sözlerini sert şekilde eleştirmişti. TÜSİAD Başkanı Kaslowski bugün, 'Devletimizin atacağı somut adımları destekliyoruz' dedi.

ARTI GERÇEK - TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan'ın geçtiğimiz günlerde TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısındaki sözleri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sert eleştirilere maruz kalmıştı. O gerginliğin ardından TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, bugün bir panelde yaptığı açıklamada, "Bu büyük sınamalara ve sorunlara karşı durabilmek için devletimizin alacağı önlemleri ve atacağı somut adımları bekliyoruz ve destekliyoruz" dedi. TÜSİAD, gerginliği ardından hükümete bir nevi zeytin dalı uzatmış oldu. 

TUNCAY ÖZİLHAN NE DEMİŞTİ?

Özilhan, o konuşmasında, "Yıllardır tüm enerjimizi yiyip yutan seçim maratonlarından hepiniz yorgun düştük. Oysaki enerjimizi önünüzdeki üç ayı değil üç yılı hatta 30 yılı konuşmaya, derinde yatan sorunları çözmeye ayırmalıyız. Sonuçlanması hiç alışkın olmadığımız kadar uzun süren 31 Mart seçimleri her şeyden önce ülkemiz için önemli bir demokrasi sınavı oldu. İktidar, muhalefet, YSK olmak üzere devlet kurumları bu seçimlerde büyük bir sınavla karşı karşıya kaldı. Bu sınavda kimin ne not aldığını ileride tarih yazacaktır" diye konuşmuştu.

ERDOĞAN NASIL TEPKİ GÖSTERMİŞTİ?

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan'ın İstanbul seçiminin yenilenmesinden kaygı duyduklarını yönündeki açıklamalarına, "Ben sizin 12 yıl önce durumunuzu, bugünkü durumunuzu da biliyorum. Yeri gelirse bunu teşhir ederim. Biz TÜSİAD'ın politik tarafgirlikten ziyade Türkiye'nin ekonomik mücadelesine yaptığı katkılarla gündeme gelmesini beklerdim" sözleriyle eleştirmişti.

Erdoğan, şu ifadeleri kullanmıştı:

"Seçim öncesine yalan yanlış haberlerle insanımızın sinir uçlarıyla oynandığını görüyoruz. Sosyal medyada toplumsal gerilim için çok çaba harcanıyor. Bizlere düşen milletin emanetine sahip çıkmaktır. Seçim güvenliğinin temini konusunda bugüne kadar takdiri şayan başarılar yakalayan emniyet teşkilatımızı yalan yanlış bilgilerle töhmet altında bırakmak mümkün değildir. Dün TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan'ın, bunu bu şekilde açıklamak istemezdim, buram buram demokrasi hazımsızlığı ve istatistik cinliği yapan konuşmasını üzüntüyle dinledim. Bu tür istatistikler asla adil olmadığını bildiğimiz çevrelerin ürünüdür. Benzer istatistiklerde Türkiye'nin çok iyi olduğu nice alanlar var. İş yapma kolaylığında 190 ülke arasında 43'üncülüğe çıktık, bunu görmez. Ekonomik endekslerde 180 ülke içinde 68. sıradayız. Bu kişi bizi hep yüzlü sıralarda gösteren istatistik eğrileri üzerinden bize vurmaya çalışır. Beyefendi 12 yıl önce kişi başına milli geliri neydi, bugün ne?

Sen o gün ekonomik olarak neredeydin, bugün neredesin? O günden bugüne firman ne kadar büyüdü? Arkadaşların ne kadar güçlendi? Onu hiç masaya yatırmıyorsun. Ben sizin 12 yıl önce durumunuzu, bugünkü durumunuzu da biliyorum. Yeri gelirse bunu teşhir ederim. Dışardan vuran vuruyor ama içerden vuranlara günü gelir hesabını sormasını da bilirim. TÜSİAD niçin istihdama destek vermiyor, bunu hatırlatırım. Dev fabrikalar var. Ne olur 5-10 tane işsiz alsan. Bunları dert edinmiyorsunuz. Biz TÜSİAD'ın politik tarafgirlikten ziyade Türkiye'nin ekonomik mücadelesine yaptığı katkılarla gündeme gelmesini beklerdim. Bir hatfa önce ziyaretime geldin, sizlerle neleri konuştuk? Bu dolarlar, bu avrolar sizleri kurtarmaz. Bu millet sizi kurtarırsa kurtarır."

KASLOWSKİ: DEVLETİN ATACAĞI ADIMLARI DESTEKLİYORUZ

TÜSİAD-Koç Üniversitesi işbirliğinde kurulan Ekonomik Araştırma Forumu’nun Türkiye ekonomisinde finansal riskler ve fırsatların ele alındığı seminerin açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, "Son yıllarda ülkemizin gündemini ardı ardına gelen seçimler ve siyaset meşgul etmiş olsa da TÜSİAD etkinliklerine ve TÜSİAD’ın neler konuştuğuna baktığımızda mikro yapısal sorunlarımız, makro ekonomik istikrar, dijital dönüşüm, AB üyelik perspektifinin güçlendirilmesi ve hukuk sistemimizin güçlendirilmesi öncelikli konular oldu. Her etkinlikte ve çalışmada bu hususları düzenli olarak vurguladık. Bu konuların tümü birbirleriyle iç içedir. Bu olguların hepsini geliştirmeliyiz. Birini geride bırakırsak hepsini kaybedebiliriz" dedi.

Kaslowski, konuşmasında şu değerlendirmelere yer verdi:

"Bankacılık sektöründe sorunlu olma potansiyeli olan kredilerin belirlenmesi, sınıflandırılması ve duruma özel çözümler üretilmesi gerekiyor. Bu kredileri bankaların bilançolarının dışına çıkaracak mekanizmaların tasarlanması bankacılık sektörümüzün ekonomiye taze kredi sağlayabilmesi açısından son derece önemli. Elbette bu mekanizmaların işler hale gelmesi önemli bir fon kaynağı gerektirecektir. Bu fonun ne kadar büyüklükte olduğu ancak tüm bankacılık sektöründe uygulanacak analiz ve tespitlerle mümkün olabilir. 

Getirilecek çözümlerin ekonomik aktörler üzerinde yaratacağı ahlaki tehlike (moral hazard) boyutunu da tartışmalıyız. Yanlış kararlar verenler ne kadar maliyet ödeyecek? Eğer hiç maliyet ödemezlerse bu ilerde de yanlış kararlar vermelerini teşvik etmez mi? Büyük bir maliyet ödemek zorunda kalırlarsa bu bankacılık sistemimizde ne kadarlık bir ek yük yaratır? Bu soruların çok dikkatli değerlendirilmesi gerekiyor. 

Şunu belirtmeliyiz ki, özel sektör borç sorunuyla karşı karşıya kalmış tek ülke biz değiliz. Birçok ülke farklı boyut ve koşullarda bu sorunu yaşadı ve çözdü. Bizim de başarmamızın önünde hiçbir engel yok. Ama bunun ilk koşulu yapılan yanlışları kabul etmek ve bir daha tekrarlamamak için gerekli dersleri çıkarmak.

Bu büyük sınamalara ve sorunlara karşı durabilmek için devletimizin alacağı önlemleri ve atacağı somut adımları bekliyoruz ve destekliyoruz. 

Finansal sistemimizde riskleri azaltmak ve yenilerinin oluşmasını engellemek için makro düzeyde de tedbirler almamız gerekiyor. Finansal istikrarın ilk koşulu düşük ve stabil bir enflasyon oranını sağlamaktır.  Son dönemde enflasyonun döviz kuru artışından beslendiğini görüyoruz. Artan dolarizasyonu engellemek için yapmamız gereken enflasyonu en kısa sürede düşürmektir. Bu doğrultuda adımlar atabilirsek oluşacak güven dalgası ile bugünkü zorluklardan kurtulmamız hızlanacak ve kolaylaşacaktır.  Attığımız her doğru politika adımı sadece kısa vadede değil orta ve uzun vadede de olumlu etki yaratacaktır.

Verimliliği ve rekabet gücünü artıracak reformlar bizim için en öncelikli alanlardır. Bunların başında eğitim, işgücü, dijital uyum ve vergi reformları geliyor. Yakın zamanda Milli Eğitim Bakanımız 2023 vizyonunu takiben önemli bir reform adımını açıkladı. Eğitim alanında atılacak adımların ve niteliksel gelişmenin verimliliğe ve ekonomik büyümeye çok büyük katkısı olacaktır."

Öne Çıkanlar