Uzmanlar: AB ile ilişkiler buzdolabında kalacak

Uzmanlar: AB ile ilişkiler buzdolabında kalacak
AP’de onaylanan ve Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması çağrısı yapan kararı yorumlayan uzmanlar, Türkiye’nin uyarıları dikkate alması gerektiğini belirtiyor.

Derya OKATAN


ARTI GERÇEK - Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye raportörü Kati Piri'nin Avrupa Birliği'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını öneren raporunu kabul etti.

AP Genel Kurulu’nda dün yapılan oylamada 370 evet, 109 ret, 143 de çekimser oy kullanıldı.

Büyük çoğunlukla kabul edilen raporda, Türkiye'deki ağır insan hakları ihlallerine dikkat çekilerek, üyelik müzakerelerinin askıya alınması çağrısı yapılıyor. 
Tavsiye niteliğindeki kararın bağlayıcılığı bulunmuyor. Türkiye hükümeti, bunu dayanarak kararın yok hükmünde olduğunu belirtiyor. Ancak Artı Gerçek’e konuşan uzmanlar, hükümet yetkilileri ile aynı görüşte değil. Kararın ciddi olduğunu ve Türkiye’nin uyarıları dikkate alması gerektiğini belirten uzmanlar, müzakerelerin sürdürülmemesinin zaten bir yaptırım olduğuna dikkat çekiyor.

SELİM KUNERALP: İLİŞKİLER BUZDOLABINDA KALMAYA DEVAM EDECEK

1998-2000 yıllarında Dışişleri Bakanlığı AB Genel Müdürü ve 2009-2011 yıllarında Türkiye’nin AB nezdinde daimi temsilcisi olan emekli büyükelçi Selim Kuneralp, ilişkilerin buzdolabında kalmaya devam edeceğini söyledi:

"Bu karar, hukuken bağlayıcılığı yok ama Avrupa kamuoyunun görüşlerini yansıtan bir karar. Üye devletler de farklı düşünmüyor. Mesela Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi, vize serbestisi diyaloğunun sürdürülmesi için hukuki ve siyasi şartlar var. Avrupa Parlamentosu’nun söyledikleri ile üye devletlerin söyledikleri arasında büyük fark yok, sadece AP katılma müzakerelerini tamamen durduralım diyor, üye devletler o noktaya gelmiş değil. Ama zaten 4 senedir fasıl açılmıyor, fiili olarak askıya alınmış durumda. Dolayısıyla ilişkiler buzdolabında kalmaya devam edecek. 

‘HÜKÜMETTE İRADE GÖRMÜYORUM'

"Yarın Ortaklık Konseyi toplanıyor ama ben oradan herhangi bir karar ya da bu durumu değiştirecek bir gelişme beklemiyorum. Çünkü ilişkileri canlandırma konusunda hükümetimizden bir irade görmüyorum. Öyle bir irade olsaydı kararın alındığı toplantıdan iki gün önce 22 yıldır Türkiye’de yaşayan Alman gazeteci sınır dışı edilmezdi. Bu bile siyasi bir mesajdır, ‘sizi katiyen dikkate almıyorum’ mesajıdır. Bu tesadüf olamaz.

(Türkiye hükümeti) Kararın yok hükmünde olduğu lafını hep söylüyorlar. Ama bu yok hükmünde demek değildir. Türkiye hükümeti nezdinde belki öyle ama AB nezdinde katiyen yok hükmünde değil. Gayet sonuçları olan bir metin. Üstelik büyük bir farkla geçti. Halbuki 10-15 sene önce Avrupa Parlamentosu Türkiye ile müzakerelerin açılmasına büyük çoğunlukla destek vermişti. O zaman İslamafobi yoktu da şimdi mi var! Biraz kendi durumumuza bakmamız lazım. Tabi bunu Ömer bey (AKP Sözcüsü Ömer Çelik) bunu yapamaz."

‘DAHA BÜYÜK YAPTIRIM OLAMAZ’

Kuneralp, kararın ardından bir yaptırım gelip gelmeyeceği sorusuna ise "Gümrük Birliği anlaşmasında ilerleme yok, vize serbestisi diyaloglarında ilerleme yok, fasıl açma, katılma müzakerelerinin sürdürülmesinde herhangi bir ilerleme yok. Yaptırım bu zaten, daha büyük yaptırım olamaz" yanıtını verdi.

FARUK LOĞOĞLU: GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEK LAZIM

Emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu, siyasi komite kararının genel kurul tarafından onaylanmasının önemli olduğuna işaret etti. 

Loğoğlu, şunları söyledi: "Bu karar tavsiye kararı, bağlayıcı değil. Bağlayıcı olabilmesi için hükümet ve devlet başkanlarından oluşan Avrupa Konseyi tarafından onaylanması ve kabul edilmesi gerekiyor. Ama oy birliği gerektiği için o ihtimal çok zayıf. İtiraz eden üye ülkeler çıkacaktır. Fakat yine de önemlidir. Çünkü bu karar doğrudan Avrupa Konseyi tarafından seçilen ve ciddi bir çoğunlukla kabul edilen bir tavsiye kararı. 
"Avrupa Parlamentosu, hem komisyon hem ulusal hükümetler hem de ulusal parlamentolar üzerinde etkisi olan parlamenterlerden oluşuyor" diyen Loğoğlu, Mayıs ayında Avrupa Parlamentosu üye seçimlerinin yapılacağını hatırlatarak, şöyle devam etti: "Bunu da unutmamak lazım. Türkiye’nin ‘yok hükmündedir’ gibi sözlerle geçiştirmesi bir siyasi tavırdır ama çok da anlamlı bir siyasi tavır değildir. Yapılması gereken, bu rapor içinde ciddiye alınabilecek hususları toparlamak, bunların üzerinde düşünmek, varsa gereğini yerine getirmek ve Avrupa Birliği katılımcı müzakereleri canlı tutmaya çalışmaktır.

"Parlamenterler AB kurumları üzerinde, komisyon ve konsey üzerinde, ayrıca kendi hükümetleri ve ulusal parlamentolarında yer alan meslektaşları üzerinde bu eleştiriler doğrusunda görüş belirtecekleri için bir ağırlığı olacaktır. Müzakereler kesilmeyecektir ama müzakereler kesilmeyecek diye ortada sorun yok demek yanlış olur. Hem AB kanadında hem Türkiye kanadında çok sorun var."

DOÇ. DR. ÖZLEM KAYGUSUZ: SOMUT ADIMLAR ATILMALI

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünden Doç. Dr. Özlem Kaygusuz, kararın etkilerinin ciddiye alınarak, somut adım atılması gerektiği görüşünde. 

Kaygusuz, karara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "Avrupa Parlamentosu 2015’den sonra Türkiye üzerindeki baskının arttırılması yönünde bu tür başkaca kararlar da aldı. Ama Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu siyasi nedenlerle, 2016’dan itibaren de esas olarak göç kriziyle ilgili Türkiye ile işbirliğinin zarar görmemesi için somut bir adım atmadı. Kati Piri, oylamanın hemen öncesinde, ‘Avrupalı liderleri, Konsey ve Komisyon başkan ve üyelerini Türkiye’nin siyasal rejiminde giderek artan otoriterleşmeye karşı tavır almaya çağırıyorum’ demişti. Avrupa’da resim çok net; seçilmiş kişilerden oluşan AP üyeleri, atanmışlardan, karar alma konumundaki siyasi elitlerden Türkiye ile ilgi daha net bir demokratik baskı bekliyorlar. Türkiye’de hukuk devleti ilkesi, yargı bağımsızlığı, ifade ve düşünce özgürlüğü ve diğer temel hak ve özgürlükler alanlarındaki gerileyişe dayanarak müzakerelerin askıya alınmasını öneriyorlar. Karar, Avrupalı liderlerin, Konsey ve Komisyon başkan ve üyelerinin Türkiye’ye ‘müzakerelerin daha ileri gitmesini istiyorsanız demokratik reform sürecini tekrar başlatmalısınız" diyebilmelerinin arka planını oluşturuyor. Bu açıdan baktığımızda, Ortaklık Konseyi toplantısında kuşkusuz tartışma ve gündemi belirleyebilecek bir karardır. Bugünden yarına askıya alma kararı çıkmayabilir; ancak müzakerelerin tekrar başlaması için çıta artık bu seviyeye konmuştur. Seçim sonrasında AB ile diyaloğun canlandırılması için siyasal bir pazarlık yürütülmektedir dolayısıyla böyle bir süreçte bu karar etkisiz, anlamsız bir karardır diyemeyiz. Aslında kararla Avrupa Birliği Türkiye’ye karşı kendi pozisyonunu güçlendirmiş oluyor. Ortaklık Konseyi 4 yıl aradan sonra yarın toplanacak. Türkiye, müzakerelerin başlamasıyla ilgili beklentilerini dile getirecek. Türkiye, Avrupa Birliği’nden beklentilerinin karşılığını görmek istiyorsa bu kararın bağlayıcı olmadığını düşünmemeli. Bu kararın etkilerini ciddiye alıp somut bir takım adımlar atmalı." 

Kaygusuz, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in "AB’nin genişlemeden sorumlu komiserinin ırkçılığı" ve "Kabul ettiğiniz bu raporu, ‘AVRUPA IRKÇILIK VE İSLAM DÜŞMANLIĞI MÜZESİ’ kurup, kapısına asabilirsiniz" ifadelerini ise "Talihsiz ve maksadını aşan ifadeler" diye nitelendirdi. Kaygusuz, Kati Piri ve raporu onaylayan siyasetçilerin AKP’nin reformist döneminde Türkiye’yi desteklediğini hatırlattı.

KİM NE DEMİŞTİ?

AP’deki oylamadan sonra gelen yorumlar şöyleydi:

Dışişleri Bakanlığı: Sözkonusu tavsiye kararı bizim için hiçbir anlam ifade etmemektedir. Önyargılı ve haksız değerlendirmeler barındıran Raporun, AP seçimleri sürecinde, özellikle ülkemizde gerçekleştirilecek yerel seçimlerin arifesinde ve Türkiye ile AB arasında yaklaşık dört yıllık bir aradan sonra düzenlenecek Ortaklık Konseyi’nin hemen öncesinde kabul edilmesi Avrupa’da benimsediğimiz seçim kültürüne aykırı düşmektedir.

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır: Raporda yer alan asılsız iddiaların, AP Genel Kurulu'nca kabul görmesi, AP'nin ülkemize karşı taraflı ve önyargılı tutumunun devam ettiğinin bir göstergesidir.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: Avrupa Parlamentosu'nun 2018 Türkiye raporu, Avrupa siyasetinde yaşanan vizyon daralmasının endişe verici tezahürlerinden biridir. Avrupa Parlamentosu tarafından oylanan, hiçbir bağlayıcılığı olmayan tek taraflı ve objektiflikten uzak bu karar, bizim için yok hükmündedir.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik: Bizim açımızdan, değersiz, hükümsüz ve itibarsız bir karar. AP’ye sesleniyoruz... Bu raporu size aynen iade ediyoruz. Kabul ettiğiniz bu raporu, "AVRUPA IRKÇILIK VE İSLAM DÜŞMANLIĞI MÜZESİ" kurup, kapısına asabilirsiniz.

AP Türkiye Raportörü Kati Piri: Ciddi insan hakları ihlallerine, hukukun üstünlüğü ilkesinin içinin boşaltılmasına ve Türkiye'nin cezaevinde en fazla sayıda gazeteciye sahip olduğu gerçeğine ek olarak, yakın zamanda gerçekleştirilen anayasa değişikliği de Erdoğan'ın otoriterliğini pekiştirdi.

Öne Çıkanlar