Yeni havalimanı neden çöktü?

Hakem öyleymiş, böyleymiş; bilmem. Bildiğim bir şey varsa, İstanbul futbolu ölmüş, ağlayanı yok... Son bir nokta: 'Yeni İstanbul Havalimanı', reyizin takımına sırt reklamı vermiş.

Rize küme düşerse horoz keseceğim. Nedenini söyleyeyim, bakalım bu dileğime katılacak mısınız.

Envanter zayıfladı, tribünler seyreldi.

Taraftar futboldan soğumakta tabii ki haklı.

Peynirciye gidip aradığınız ürünü bulamayınca neden para veresiniz ki.

Bu da bir ürün.

Kalite nanay.

Birinci sebep, kuşkusuz döviz kuru.

Kulüplerin başat elemanlarının sözleşmeleri ya dolar ya dövizle.

Damat bey dediler ya, "sıkıntıyı hep birlikte sırtlayacağız" diye.

Herhalde seksopat Cengiz'i değil, sizi, beni kastetti... 

***

6. dakika Rodrigues.

7 Eren.

8 Onyekuru.

14 yine Rodrigues.

27 Rize ilk tehlikeyi yaratıyor.

31 yine Onyekuru, ilkyarının en klas hareketini yapıyor; isabetli ters rövaşatasını Gökhan parmak ucuyla kornere atıyor...

Bizim Asena Özkan, her maçtan sonra bana mesaj atıyor, "Bu adam ne işe yarar" diye.

Ama adamın özelliğini ortaya koyması, dokuz arkadaşının ortalama görev yapmasına bağlı.

İyi de Nagatomo, Rodrigues ve Ozan'ı çıkarın. Geriye adam mı kaldı?..

Tam da Galatasaray bu maçı alamaz diyorduk ki, imdada Rize yetişti.

Rodrigues'in şutunu engellemek isteyen Rize defansına çarpan top, ofsaytta ne bekliyorsa, Selçuk'a gitti; ondan da gol pası olarak Rodrigues'e kadar geldi.

O da devrenin bitimine beş dakika kala doğrusu iyi vurup takımını öne geçirdi.

Palabıyık golü verdikten sonra emin olmak için bir de alete baktı.

Bu eylemi anlayamıyorum.

Madem kuşkunuz var, neden gol kararından önce yapmazsınız sağlamanızı be hakem milleti?

Gol deyip iptal edince seyircinin tepkisi elbette daha şiddetli olur.

***

58'de ikinci golü izninizle Eren'e değil, Nagatomo'ya yazıyorum. Hagi ortası gibi, adrese teslim tabir edilen bir pastı doğrusu...

İki dakika sonra Muslera, aklıyla bir golü önledi.

Ama 66'da Onyekuru'nun laubaliliğiyle kaçan gol dönüp evsahibinin kalesine girince, seyirci saçını başını yoldu...

Hakem 72'de Rize'nin golünü Muslera'ya faul yapıldığı gerekçesiyle iptal etti ama ben faul görmedim. Tribünden izlediğim kadarıyla, çikolata renkli rakip önünde duruyordu. Bir şey yapmadı ki çocuk...

Dakika 80 zurnanın zırt dediği yerdi.

Okan Buruk'un, eski takımının aczinin nasıl da farkında olduğu, takımının beraberlik golüyle ayan beyan ortaya çıktı.

Dört savunma oyuncusu bir rakibe şut attırır mı?

Demek ki attırırmış...

Dakika 90.

Linnes'e yapılan hareket net penaltı.

Palabıyık makineye bakma gereği bile duymadı.

Bunu da anlamadım...

***

Hakem öyleymiş, böyleymiş; bilmem.

Bildiğim bir şey varsa, İstanbul futbolu ölmüş, ağlayanı yok...

Son bir nokta: "Yeni İstanbul Havalimanı", reyizin takımına sırt reklamı vermiş.

Acaba maç seyircisi bu alandan binsin, bu alana insin diye reklam verme fikri kimden çıktı?

Alana da verene de hakkımı helal etmiyorum.

Belki de Rize, hakettiği bir galibiyeti, sırf tüyü bitmemiş yetimin rızkına gitmesi gereken vergilerimizi lüplettiği için alamadı.

Oh olsun.

Dilerim küme düşer...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi