Yeni Şafak'ta yazısı sansürlenen Albayrak: Holiganlık yapmamız bekleniyor

Yeni Şafak'ta yazısı sansürlenen Albayrak: Holiganlık yapmamız bekleniyor
'Bu dönemde yazılarının kime yarayacağını ya da yaramayacağını hesaba katmadan, yalnızca adil olmaya çalışarak yazmak bile başlıbaşına cesaret gerektiren bir tavır haline geldi.'

Yeni Şafak yazarı Özlem Albayrak, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun  yıllar önce attığı tweetlerden dolayı 9 yıl hapis cezasına çarptırılmasını eleştiren yazının sanürlenmesinin ardından gazeteden ayrıldı.

Ayrılık kararı ile ilgili Independent Türkçe‘den Cihat Arpacık'a konuşan Albayrak, "Gelinen noktayı ise şahsım adına değil, ama Türkiye’deki medya düzeninin geldiği durumu göstermesi açısından hem ibret, hem de üzüntü verici bulduğumu söyleyebilirim." dedi.

Albayrak, hükümete yakın medya organlarının gazetecilerden gazetecilik değil holiganlık yapmalarını beklediğini vurgulayarak şu değerlendirmeleri yaptı: 

"Yeni Şafak bir zamanlar sadece muhafazakar/mütedeyyin kesimin entelektüel yüzü değil, aynı zamanda ifade özgürlüğünün de kalesiydi. 28 Şubat döneminde sansüre uğrayan, sesleri kesilen pek çok yazara kapılarını açan, tüm yazarların özgürce yazabildiği bir kurumdu. Gelinen noktayı ise şahsım adına değil, ama Türkiye’deki medya düzeninin geldiği durumu göstermesi açısından hem ibret, hem de üzüntü verici bulduğumu söyleyebilirim. Gayet makul, hakaret içermeyen, samimi ve adil eleştirilerin bile kendine yer bulamadığı bir medyada gazetecilere iki seçenek sunuluyor; ya kendine otosansür uygulamak ya da bırakıp gitmek. Ben ikincisini seçtim. Fakat iş bu raddeye gelene kadar gazete içinde demokratik bir mücadele de verdiğime inanıyorum, ama bazen hareket alanınız giderek daha çok sınırlanır ve bir seçim yapmak zorunda hissedersiniz, benim ayrılış sürecimde olan buydu. 

Daha önce de TV 5 yayınında birtakım eleştiriler sıralamıştınız. O eleştirilerinizden sonra size yansıyan bir uyarı oldu mu?

Bana direkt ve açıktan yansıyan bir uyarı olmadı, gazeteyle yaşadığım dozajı giderek artan çatışmada, o yayında AK Parti’ye ve hükümete yaptığım eleştirilerin bir payı var mı, bilemem. Ancak, bu dönemde sadece vicdanına danışarak, yazılarının kime yarayacağını ya da yaramayacağını hesaba katmadan, yalnızca adil olmaya çalışarak yazmak bile başlıbaşına cesaret gerektiren bir tavır haline geldi. Sadece işini kaybetmekten sözetmiyorum, bu uğurda özgürlüğünü kaybeden, yargılanan, hapse atılan gazeteciler var. 

Onun dışında medyada şiddeti giderek artan bir polarizasyon var. Pek çok gazetecinin de böyle düşündüğüne inanıyorum, medya mensuplarının ciddi bir kısmı hükümeti fanatizm düzeyinde destekliyor, küçük bölümü de düşmanlık düzeyinde eleştiriyor. Bu mesleği sadece tarihe ve vicdanına karşı sorumlu hissederek yapmak isteyen gazeteciler için zemin o kadar kısıtlı ki… Oysa bunun böyle olmaması gerekirdi. AK Parti’nin yola çıkış mottosu bu değildi, daha fazla özgürlüktü, kitleleri bu yüzden peşinden sürükleyebildi. 

Gazetede son yazınız yayınlanmadığı için istifa ettiniz. Daha önce de Ali Bayramoğlu, Kürşat Bumin, Kemal Öztürk ve Aydın Ünal da ayrılmıştı. Bu yaprak dökümünü nasıl değerlendirirsiniz?

Bu manzara, yapıcı, samimi, düşmanlık içermeyen eleştiriye bile tahammül kalmadığını gösteriyor ki, endişe verici olan bu. Fakat bunun sadece Yeni Şafak’la sınırlı olduğunu düşünmek yanıltıcı olur. Son yıllarda gazetecilik değil holiganlık yapmanız beklenir oldu. Oysa bana göre gazetecilik vicdanla yapılır, doğru bildiğinize doğru, eğri bildiğinize eğri diyemedikten sonra o işi yapmamanız evladır. Bir de şuna inanıyorum ben, vicdanlı olandan hangi gruba mensup olursa olsun korkmamak gerek, holigandan ise hangi gruba dahil olursa olsun, hiç kimse için bir hayır sadır olmaz. " (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar