'Hasankeyf'e girmek tehlikeli ve yasaktır'

'Hasankeyf'e girmek tehlikeli ve yasaktır'
Tarihi Hasankeyf’te yıkım sürüyor. Bir zamanlar turistlerin akın ettiği tarihi mekanlar şimdi şantiye sahası. Hasankeyfliler ise üzgün ve çaresiz, 'Her dinamit kalbimizi parçalıyor' diyor.

Bahar KILIÇGEDİK

ARTI GERÇEK-
2006 yılında yapımına başlanan Ilısu Barajı’nın tamamlanmasıyla 12 bin yıllık tarihi kent Hasankeyf sular altında kalacak. Hasankeyf’i yaşatmak adına yapılan eylem, açıklama ve imza kampanyaları kenti kurtarmaya yetmedi. Baraj yapım süreci hızlandı. Hasankeyf’in karşısında yeni yerleşke kuruldu. Zeynel Bey Türbesi yeni yerleşkeye taşınırken, tarihi kayaların dinamitle patlatılması ile Hasankeyf’in yok olma süreci fiilen başlamış oldu. Binlerce mağara, 250’ye yakın höyük, kale, cami, kilise kalıntıları gibi tarihi yapıların bulunduğu Hasankeyf’te yaşayanlar hala evlerini terk etmiş değil.  

ANTİK KENT ŞANTİYE SAHASINA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA

Kente girişte mağaraların bulunduğu kayaların dinamitlenme patlatılması sonucu yaşanan tarihi tahribat net bir şekilde görülüyor. Antik kentin girişine "Saha içerisinde kaya düşürme çalışması yapılmaktır. Saha içerisine girmek tehlikeli ve yasaktır" yazılı uyarıları levhası asılmış. Tel örgülerle kaplı olan antik kent, şantiye sahasına dönüştürülmüş. İki yıl öncesine kadar turistlerin gezdiği alan şimdi kaya parçaları ve molozlarla dolu. Kentin içinden tarihi alana baktığınızda göze çarpan tek şey yıkım.

ÇOCUKLUK ANILARIMIZ, GEÇMİŞİMİZ SİLİNDİ

Antik kentte yaşanan yıkım Hasankeyflileri derinden etkilemiş. Kentte hemen hemen herkes yıkıma tepkili. Dinamitle patlatılan alanlar, 40 yıl önce onların eviydi. Orada doğup, çocukluğu antik kentte geçen Hasankeyfliler, her ne kadar ellerinden bir şey gelmese de yıkımı kabullenmiş değil. Çocukluğunun mağara evlerinde geçtiğini belirten Rıdvan Ayhan, dinamitle patlatılma anını izleyenlerden. O anı "Aslında her dinamit, kalbimizi parçalıyordu" sözleri ile anlatan Ayhan, "Ama ne yazık ki elimizden birşey gelmiyordu. Güvenlik güçleri etrafta tedbirini almıştı. 



Çaresiz bir şekilde izliyorduk. Biz anlam veremiyoruz, neden dinamitle patlatıyorlar? Zaten su altında bırakacaksınız, neden patlatıyorsunuz? Yani ‘size her şeyi yapabilirim’ mesajı mı verilmek isteniyor. Bu yıkımla belleklerimizle oynuyorlar. Küçüklüğüm bu dağlarda geçti. Kale başında büyüdüm. Buranın her köşesi, her taşı anılarımızla dolu. Ama maalesef anılarımız da sildiler. Çocukluk anılarımız, geçmişimiz hepsi gitti. Hepsini dinamitlediler. İçimiz parçalanıyor. Üzgünüz" diyerek yaşanılanların kabul edilemeyeceğini ifade ediyor.

UNESCO NEDEN SESSİZ!

Aynı zamanda Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nden olan Ayhan, yıkım karşında UNESCO ve aydınların sessizliğine tepkili… Hasankeyf’in dünyanın kültürel mirası arasında yer aldığını hatırlatan Ayhan, "Hasankeyf sadece bizim değil, insanlığın ortak değeridir. Tüm herkes buraya sahip çıkmalı. Maalesef Ilısu Barajı’ndan dolayı burası boşaltılmak isteniyor. Biz Hasankeyfliler olarak, kesinlikle buna karşıyız. UNESCO'ya tepkiliyiz. UNESCO'ya yaptığımız başvurularda ne yazık ki bireysel başvurumuzu dikkate almadı. Burada sadece geçmişimizi değil, geleceğimizi de yok ediyorlar. 12 bin yıllık tarih yok ediliyor. Akademik cevreler, bilim insanları, bu yok ediliş karşısında neden sessiz" diye soruyor.

ESNAF KAYGILI

Kentin yakın zamanda tamamen boşaltılacağına dair yapılan haber ve çeşitli söylentiler tarihi çarşı esnafın da tedirgin etmiş durumda… Çarşının boşaltılacağı, bu konuda esnafa bir tebligat yollandığına dair iddiaları sorduğumuz esnaf, "Ekim diyorlar, Kasım diyorlar. Son bir, iki yıldır bu söylentiler yüzünden bizde huzur kalmadı" diye serzenişte bulunuyor.  Her an yerlerinden edilebilecekleri kaygısı ile esnaf ne mal alabiliyor ne de yatırım yapıyor. Kent sakinleri, barajın yapımıyla hangi bölgelerin sular altında kalacağına dair net bir bilgiye sahip değil. Esnaf, "Tarihi çarşı Hasankeyf’in şah damarı… Burayı keserlerse Hasankeyf ölür" diyerek çarşının sular altında kalmamasını umuyor. Şimdilik söylenti gibi görünse de Hasankeyf’i bekleyen son kaçınılmaz gibi görünüyor.

Hasankeyf’in Üçyol Köyü’nden Mehmet Kaya, 10 yıldır tarihi çarşıda hediyelik eşyalar satıyor. Baraj yapımından sonra kentteki esnafın haleti ruhiyesini anlatarak," Sabah dükkanı açınca belirsizlik olduğundan iş yapmaya isteksiziz.  Ne olacağını bilemediğimizden, kimse dükkanına bir malzeme almıyor. Bize 8 Ekim’de çarşının boşaltılabileceği söylendi, o tarihi bekliyoruz. Çarşının barajdan etkilenip, etkilenmeyeceğini bilmiyoruz. Devlet Su İşleri de Bakanlık da bu konuda bir şey söylemiyor. Buradaki tarihi köprünün 3 ayağını restore ettiler. Hala aklımız almıyor, madem ki sular altında kalacak, neden o kadar para harcadılar. Su çarşıya gelmeyecek diye set yapıyorlar, o zaman neden çarşının boşaltılması için görüşmeler yapılıyor" diyerek yaşanılanlara anlam veremediğini ifade ediyor.

ÇARŞI ESNAFININ TALEPLERİNİ BİLİM HEYETİNE İLETTİK

Hasankeyf’teki son durumu Kale Mahalle Muhtarı Murat Batıhan’a soruyoruz. Tarihi çarşının boşaltılacağına dair söylentiler olduğunu, ancak bu konuda belediye ve kaymakamlıktan kendilerine resmi bir yazının gelemediğini söylüyor. Çarşı esnafının mağduriyetinin giderilmesi için görüşmeleri devam ettiğini belirten Batıhan, "Eylül ayının başında Ankara’dan bir bilim heyeti geldi. Biz bu heyetle görüştük. Heyete, ‘Yarın öbür gün eski çarşı boşaltılır. Eski çarşı esnafının mağduriyetinin giderilmesi için ne tür çalışma yapacaksınız’ diye sorduk. Onlar da bize, İŞKUR üzerinden esnafa destek vereceklerini söylediler.  Sadece İŞKUR üzerinden verilecek desteğin esnafın sorunlarını çözmeyeceğini, bu çözüm önerilerini kabul etmeyeceğimizi ifade ettik. İş yerleri yıkılacak olan bu esnafın istihdam edilmesi gerektiğini söyledik. Mağduriyetlerinin giderilmesi adına hastane, üniversite veya değişik kurumlarda esnafın istihdam edilmesini istedik. Onlar da aracı olarak geldiklerini söz konusu taleplerimizi ilgililere ileteceklerini belirttiler" diyerek, esnafın taleplerin karşılanmaması durumunda, kendilerine sunulan çözüm önerilerini kabul etmeyeceklerini belirtiyor.

TARİHİ ÇARŞI, AĞIR NAKLİYE ARAÇLARI İÇİN BOŞALTILMAK İSTENİYOR

Batıhan, tarihi çarşının boşaltılmak istenmesinin nedenini " Kale mevkiinde kale dolgusu falan var, kale kapısı var… Bunların taşınması için çarşının boşaltılması isteniyor. Hemen su toplanacak, su altında kalacak diye bir şey yok. Şu anda boşaltılmak istenen sadece eski çarşıdır. Ağır nakliye araçları rahat gidip, gelsin diye boşaltılmak isteniyor" diye anlatıyor.

KALEDEKİ MAĞARADAN ZORLA HASANKEYF İÇİNE TAŞINDIK

Hasankeyfliler olarak, yaşam alanlarının sular altında kalmasına karşı olduklarını belirten muhtar Batıhan, 40 yıl önce tarihi kale mevkiindeki mağara evlerde yaşamış. "O zaman ne elektrik ne suyumuz vardı, ama yine de mutluyduk" diyor. Batıhan, mağara evlerden sonra zorla şu anki Hasankeyf’e yerleştirildiklerini söyleyerek, yaşadıkları süreci şu sözlerle ifade ediyor;

"Şu an yaşadığımız Hasankeyf’te, evlerimiz SİT alanı ilan edildi. Hiç kimse evlerini yenileyemedi. Gençler de göç etmek zorunda kaldı. Nüfus açısından hep göç verdik. Bizim tepkimiz baraja karşı olarak algılanmamalı. Ama baraj yapılacak diye buradaki insanlarda mağdur edilmemeli. Biz halkın mağdur edilmesine, evsiz bırakılmasına karşıyız ve tepkiliyiz.




‘VİZYON PROJE, HASTANE OLACAK’ DEDİLER O YÜZDEN KABUL ETTİK


Bizzat ben Cumhurbaşkanı ile görüştüm. Bakanlarla görüştüm. Birebir yaşanan mağduriyeti anlattım. Hem sözlü olarak, hem de yazılı olarak sorunları bildirdim. Defalarca mağduriyetimizi iletmemize rağmen sorunlarımız çözülmüş değil.

Hasankeyf, vizyon proje olacak dediler. Maliye Bakanı, Batman milletvekiliyken şu andaki başbakan yardımcısı, oda Batmanlı biz ona güvendik. Vizyon proje ile devlet hastanesi falan yapılacak, dediler. Şu anda yüzde yüz biten devlet hastanesi, sağlık ocağına dönüştürülüyor. Biz karşı tarafta yapılan yeni yerleşkeyi, bu vaatlerle kabul ettik. Hasankeyf en tanınmış en gözde olan ilçe, ama hastalıkla ilgili bir sorunumuz olduğu zaman Gercüş’e gidiyoruz. Ya da Batman’a gitmek zorunda kalıyoruz. Defalarca dedik. Yüzde yüz biten bir devlet hastanesi var. Kaç trilyona mal olduğu ortada. ‘Neden bu hastane, sağlık ocağına çevriliyor’ diye sorduğumuzda, neymiş nüfus eksikmiş.

MAĞDURİYETLER GİDERİLMEDEN KARŞIYA GİTMEYECEĞİZ

TÜİK verilerine göre, nüfus karşılamıyor deniliyor. Nüfusun yerinde saymasının temel nedeni, gelişmemesinin önünde ne büyük engel bu barajdır. SİT alanıdır. İstihdam yaratılmadığı için nüfus gelişmesi olmadı. Bu mağduriyetler giderilmeden, istihdam sağlanmadan, yeni yerleşkedeki dükkanlar bitmeden karşıya gitmeyeceğiz."

ÇARŞI BOŞALTILIRSA ESNAF NE YAPACAK

Bahçelievler Mahalle Muhtarı Hasan Yılmaz, esnafın yaşadığı sıkıntıları dile getirerek, "Bize yeni yerleşkede dükkana karşı dükkan verileceği söylendi. Bazı esnafımızın, ikameti burada olmadığı için hak sahibi olamıyor. Buradaki dükkanların ne kamulaştırma bedelleri ödenmiş, ne de hak sahibi sayılıyorlar. Tarihi çarşıda 90 iş yeri bulunuyor. 90 işyerinde, çalışan işçi sayısını da hesaba katarsak 450 hane yapar. 450 hane, Hasankeyf’in can damarıdır, geçim kaynağıdır. Hasankeyf’i ayakta tutan ticaret yeridir. Devletçi bir insanım, ama halkçı da bir insanım. Burası boşaltılacaksa mağduriyet giderilsin. Ne zamanki buradaki bütün insanlar, yeni Hasankeyf’e taşınırsa o zaman çarşı boşaltılsın. Hasankeyf buradayken, çarşının boşaltılması bizim için sıkıntılıdır. Ben sanıyorum ki Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın bu konuda haberi yoktur. Hasankeyf çarşısını buradaki herkes karşıya gitmeden, taşımayalım. Hasankeyf çarşısını boşaltırsanız, esnaf çocuklarını nasıl okutacak. Aldığı kredileri nasıl ödeyecek? İnsanlarımız, bir çıkmazın içindeler. Kaygılılar. Esnafımız eşyası bitmiş almak istiyor ‘ama ben eşya alırsam, burası boşaltılırsa ne yapacağım’ diyor.  Bu insanlar bunları yaşamayı hak etmiyor. Eğer gerçekten boşaltılırsa, vatandaşı memnun etme adına bir proje yapılır öyle boşaltılır. Şuanda tarihi çarşının projede sular altında kalacağı gözüküyor. Bu yüzden minare taşınıyor, Zeynel Bey Türbesi  taşındı. Ancak gönül isterdi ki eski çarşı sular altında kalmasın.  Eski çarşıdır, defalarca boşaltılsın deniyor. Hiçbir esnafımız, burayı terk etmek istemiyor" diyor.

HASANKEYF ELİMİZDEN GİDİYOR

Refik Türkkan, Hasankeyf’te nehrin kenarında restoran işletiyor. Restoranın sular altında kalacak olmasından dolayı üzgün ve çaresiz. "Hasankeyf elimizden gidiyor, artık çare yok. Sular altında kalacak" diyen Türkkan, "Kaledeki mağara evlerinde doğdum. Oradan Hasankeyf içine taşınmak zorunda kaldık. Şimdi de yeni yerleşkeye taşınmamız isteniyor. 3 kez yer değiştirmek zorunda kalıyoruz. Karşıya taşınacağız, başka bir çaremiz yok. Buradan gitmek istemiyoruz, çok üzülüyoruz. Karşıda kurulan yeni yerleşkede iş yok, güç yok. Ne yapacağız bilmiyoruz. Borç altında yaşayacağız. Yeni yerleşkedeki evler şimdiden çatlamış. 15 kardeşiz, bizim oturduğumuz yer için 137 bin TL verdiler. Kardeşler olarak bu parayı bölüştüğümüzde kişi başına yaklaşık 9 bin TL düşüyor. 8 nüfusum. Yeni yerleşkedeki evler, 150 bin TL’den başlıyor. Bu parayla ben orada nasıl ev tutacağım. 8 çocuğum okul okuyor. Nasıl geçim sağlayacağım" diye dert yanıyor.

Kenttekiler, yeni yerleşkeye taşınmanın sorunları çözemeyeceği gibi tarihi alanın sular altında kalması ile kentin hiçbir özelliğinin kalmayacağını dile getiriyor. Tarihle iç içe yaşayan Hasankeyfliler, yeni yerleşkeden de memnun değil. Çözüm olarak sunulan ekonomik vaatlerin de geçici ve yetersiz olduğunu söyleyen esnaf, "Karşıya gitsek, ‘6 aylığına size asgari ücret vereceğiz’ diyorlar. Bu para kimin karnını doyurur. Devamlı işe ihtiyacımız var. Buraya gelenler Hasankeyf’i görmek için geliyor. Yeni yerleşkedeki beton yığınını kim görmeye gelir" diye tepki gösteriyor.

Öne Çıkanlar