Hazar Denizi: Güven ama tedbiri elden bırakma!

Beşinci Hazar zirvesinde Hazar'ın hukuksal statüsü sözleşmesi imzalandı. Tartışmasız bu sözleşme çok önemlidir.

12 Ağustos Hazar Denizi uluslararası gününde, Hazar Denizi’ne sınırları bulunan 5 ülkenin katılımıyla gerçekleşen V. Hazar zirvesinde Hazar'ın hukuksal statüsü sözleşmesi imzalandı. Tartışmasız bu sözleşme çok önemlidir.

Bu sözleme tam 20 yıl beklendi, 20 yılık çalışma, tartışma ve çatışma sonucunda bu sözleşmeye varılabildi. Bu denizin statüsünü belirleme çalışmaları ta SSCB’nin yıkılışından bu yana devam etmekte ve 1996'dan bu yana da bu sözleşmenin içeriğine ilişkin çalışmalar başlatıldı. Türkmenistan’ın inisiyatifiyle 2002'de 1. Hazar zirvesi yapıldı ve başlatılan diyalog 2007, 2010 ve 2014'de sırayla Tahran, Bakü ve Astana’da yapıldı. Sonunda Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Azerbaycan devlet başkanı İlham Aliyev, İran devlet başkanı Hasan Ruhani, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin ve Türkmenistan devlet başkanı Gurbangul Berdimuhamedov bu sözleşmenin son halinin altına imzalarını attılar.

Tabi ki sadece sözleşme önemli değil onunla beraber imzalanan anlaşmalar da çok önemli, bu anlaşmalar çatışmaları önleme, ticari-ekonomik işbirliği, örgütlü suçla mücadele, sınır kurumlarının işbirliği ve birincisi yapılması planlanan Hazar ekonomi forumuna ilişkindir. Zirvede 5 ülke arasında dışişleri bakanlıkları seviyesinde özel temsilciler vasıtasıyla 5 taraflı dayanışma mekanizması oluşturuldu.

İmzalanan belgelerden en önemlilerini sıralamak gerekirse:

- Hazar denizi "kara bölgeleriyle çevrili" kıta içi su havzası olarak belirlenmiş ve böylelikle burada uluslararası deniz sözleşmelerinin geçerliliğinin önü alınmış bulunmakta.

- Ortak kulanım alanı (7madde) ve genişliğine 15 deniz milini aşmayan sınır bölgeleri belirlenmiş.

- Hazar (3 madde) "barış bölgesi" olarak kabul edilmiş ve burada bölgesel olmayan devletlerin askeri güçlerinin bulunması yasaklanmış.

Son madde zirve öncesinde gündem olmuştu, Kazakistan Dışişleri Bakanı Kayrat Abdrahmanov açıklamasında Kazakistan’ın Aktau ve Kuyruk limanlarının ABD’nin yüklerinin Afganistan’a aktarımı için açılmasının "askeri üs kurma anlamına" gelmediğini söylemişti. Bu son madde (bölgesel olmayan devletlerin askeri güçlerinin yasaklanması) Washington ve Brüksel için çok rahatsız edici oldu çünkü burada Rusya ve İran deniz kuvvetlerinin işbirliği yapma ihtimali var ve Hazar filosu IŞİD’in Suriye’deki hedeflerini vurmak için çok müsaitti.

Tabii ki ABD’nin bu sözleşmeyi imzalayan ülkelere karşı baskı uygulamasını tahmin etmek o kadar da zor değil özelikle Astana’ya, Bakü’ye ve Aşkabat’a -ki bunlar bu jeopolitik önemdeki bölgede güçlerin yeniden yapılanmasına katılmış oldular. Tabii ki Çin "özelikle bir kemer, bir yol" projesi çerçevesinde bu beşliye karşı bir tepki verecek ve burada gaz hattı TAPI’yı oluşturmaya çalışan Hindistan da tepki verecek. Avrupa Birliği de Rusya gazına alternatif olarak buradan Türkmenistan gazını almayı düşünüyordu.

Bu baskıyı oluşturmak için Kazakistan’da bulunan Avrasya karşıtı gruplar ve anlaşmaya varılamayan noktalar kullanılacak. Hangi noktalardır banlar? Her şeyden önce kaynakların "adil paylaşımı" konusunda bir netlik bulunmamakta ve deniz altının paylaşımı konusunda da anlaşma yok. Şimdilik bu konuda sadece "komşu olan ve etkilenen devletlerle anlaşarak ilke ve hukuksal normlar çerçevesi" belirlenmiş (madde 8). Bu gaz ve petrol kaynakları ile balık bölgeleri anlamında belirlenmiş.

Balık bölgeleri (madde 9) konusu aha belirgin olarak sınırdan 10 deniz mili genişliğinde belirlenmiş ve bunun dışına çıkmak da tartışma konusu yapılmış.

En tartışmalı konu ise nakliye-lojistik sistemi konusudur ve bunun geliştirilmesi tüm taraflarca onaylanmış. Mesele, Rusya "uluslararası koridor projesi Kuzey-Güney"i desteklemekte bu proje sayesinde bügünkünden 2,5 kat daha hızlı yük ulaştırma sağlanabilir. Yıllık olarak Avrupa’dan İran üzeri Ortadoğu’ya, Güney Asya’ya 25 milyon ton yük aktarılabilir. Bunu yapabilmek için Moskova, liman kurmaya, Hazar ulaşım hatlarını ve alt yapısını modernize etmeye hazır. Ama Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan ise "Doğu-Batı" gibi ulaşım-nakliye projeleriyle daha çok ilgileniyor.

Diğer bir sorun ise siber hatların ve boru hatlarının (sözleşmenin 14. madesi) döşenmesine ilgilidir. Eskiden en az iki komşu ülke kendi arasında sınırlar belirleyebilirdi ve bu çerçevede projeleri paylaşabilir bu da Bakü ve Aşkabat’ı Trans Hazar projesinden dolayı memnun ediyordu. Şimdi ise bu tür projelerin yapımının onayı veya reddi 5 ülke tarafından ekolojik ölçümden geçmesine bağlanmış. Bu arada Kazakistan ve Rusya arasında oluşturulan Hazar'dan Karadeniz’e ulaşım kanalı "Avrasya" projesinin de onaydan geçmesi gerekir. Ve son olarak 3. ve 11. maddelerin 6. fıkırası... Yakın zamanda ABD’nin Hazar üzeri Afganistan’a yük aktarımının başlaması beklenmekte ve ABD’nin "güvenlik garantilerinin" kıymeti biliniyor. Bu güzergâhta provokatif adımların ve istihbari çalışmaların ihtimali çok. Burada ABD dolaşımının kontrolü İran ve Rusya’nın elinde olacak.

Bu Hazar beşlisinin oluşturduğu sistemin işlevselliği bölgedeki güvenin pekiştirmesine bağlanmakta. İşte tam da burada "Güven ama tedbiri elden bırakma!" atasözüne göre davranmak gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi