HDK: Yeni depremler kapıda, iktidar imar affı peşinde

HDK: Yeni depremler kapıda, iktidar imar affı peşinde
HDK, Marmara Depremi'nin 19'uncu yılında iktidarın 'İmar Barışı' adı altında denetimsiz yapılaşmayı yasal hale getirerek, deprem güvenliği için atılmış tüm adımları boşa çıkardığını söyledi.

ARTI GERÇEK - Yüz yılın en büyük felaketi olarak ülke tarihine geçen 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden 19 yıl geçti. Depremin ardından tüm tedbirlerin alınacağı açıklamaları ise zamanla unutuldu. Deprem güvenliği ise sadece kentsel dönüşüm projeleri için bina yıkmanın gerekçesi haline getirildi.

Halkların Demokratik Kongresi, (HDK) Marmara Depremi'nin 19'uncı yılında yayınladığı açıklama ile ktidarın 'İmar Barışı' adı altında denetimsiz ve kaçak yapılaşmayı yasal hale getirerek, deprem güvenliği için bu güne kadar atılmış tüm adımların boşa çıkarıldığını söyledi.


İmar affı nedeniyle yeni depremlerin nelere yol açacağı kestirilemiyor.

'İMAR AFFI İLE YENİ DEPREMLER AFETE DÖNÜŞECEK'

Bu güne kadar yaşananlar ortadayken, gündeme getirilen 'İmar Barışı' ile, kıyı alanları, tarım arazileri, meralar, orman alanları, dere yatakları, içme suyu havzaları ile tarihi, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen kaçak ve denetimsiz bina ve tesislere imar hakkı verilerek 'kent ve çevre suçu' işlendiğine dikkat çeken HDK, yeni bir depremin afete dönüşeceği uyarısında bulundu.

Dünyanın sismik yönden en aktif deprem kuşağında bulunan Türkiye'nin yüzde 93’ü, nüfusunun ve sanayi kuruluşlarının yüzde 98’i, barajlarının ise yüzde 95’inin bu tehlikeli kuşak üzerinde bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:


17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden 19 yıl geçti.

'BÜYÜK DEPREM BEKLEYEN KENTLERDE NELER YAŞANACAĞI BİLİNMEMEKTEDİR'

"Ülkemizde yaşanmış en yıkıcı depremlerden biri olan 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin ardından 19 yılı geride bıraktık. Bu depremde; binlerce insanımız toprak altında kaldı, binlerce insanımız yaralandı. Yapıların yüzde 6`sı, yerle bir oldu, yüzde 7`si ağır hasar aldı, yüzde 12`si de orta ölçekte hasar gördü. Yani yapılarımızın yüzde 25`i, kullanılamaz hale geldi. 16 milyar dolardan fazla ekonomik kayıp ortaya çıkmasının yanında birçok insan yaşadığı, ürettiği, paylaştığı ortamlardan göç etmek zorunda kaldı.

Dünyanın sismik yönden en aktif deprem kuşağında bulunan ülkemiz topraklarının %93’ü, nüfusunun ve sanayi kuruluşlarının %98’i, barajlarının %95’i bu tehlikeli kuşak üzerinde bulunmaktadır. Jeolojik yapısı nedeniyle, her zaman yıkıcı depremlerin yaşanabileceği ülkemizde; çarpık kentleşmenin sonucu oluşan yapı stoğunun, başta büyük bir deprem bekleyen Kocaeli, Yalova, İstanbul ve Tekirdağ illerinde olmak üzere, nelere yol açacağı bilinmemekte, kestirilememektedir.

'KENTSEL DÖNÜŞÜM DURUMU DAHA DA TEHLİKELİ HALE GETİRDİ' 

2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ile sözde deprem zararlarını azaltmaya çare olarak sunulan kentsel dönüşüm projelerinin (!) asıl olarak rantsal dönüşüme hizmet ettiği, riskli alanlar ve yapılar için sonuç alıcı uygulamaların gerçekleştirilmediği, hatta imara esas jeolojik-jeoteknik etütler sonucunda uygun olmayan alan olarak ilan edilmiş bölgelerin kentsel dönüşüm adı altında yapılaşmaya açılmasıyla bu bölgeler daha da tehlikeli hale getirilmiştir.

'İMAR BARIŞI, DEPREM GÜVENLİĞİ İÇİN ATILAN ADIMLARI BOŞA ÇIKARDI'

Bütün bu olumsuz gelişmeler ortadayken, gündeme getirilen "imar affı" ile; kıyı alanları, tarım arazileri, meralar, orman alanları, dere yatakları, içme suyu havzaları ile tarihi, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen kaçak ve mevzuata uygun olmayan bina ve tesisler dâhil olmak üzere, ayrıcalıklı imar hakları verilerek her biri bir "kent ve çevre suçu" niteliğinde olan yapılar, yasallaştırılmak istenmektedir.

"İmar Barışı" adı altında topluma sunulan bu kaçak yapılaşma affı ile, denetimsiz, mühendislik hizmeti almamış yapılar yasal hale getirilmiş, bugüne kadar sınırlı da olsa deprem güvenliği için atılmış olan tüm adımlar boşa çıkarılmıştır. Bu yasal kılıf, ülkede inşa edilmiş yapıları depreme karşı güvenlikli hale getirmeyecek, aksine kuvvetle muhtemel bir depremin afete dönüşmesiyle pek çok insanın hayatını kaybetmesinin zemini hazırlanmış olacaktır.

'1984'TE ÇIKAN İMAR AFFI YASASININ BEDELİNİ 17 TEMMUZ'DA ÖDEDİK'

Yeterli mühendislik hizmeti almamış on binlerce yapının, imar barışı adı altında sadece bina sahiplerinin beyanıyla tescilleneceği düşünüldüğünde, durumun vahameti daha da artmaktadır. Yapının depreme dayanıklılığı hususunu malikin sorumluluğuna bırakan İmar Barışı ile toplumun "afet güvenliği" oy + kazanç uğruna tümü ile yok edilmiştir.

Mevcut siyasi iktidar bir yandan Gemlik gibi bölgeleri aktif fay hatları üzerinde olmasını gerekçe göstererek Bakanlar Kurulu Kararı ile yer değişikliğine zorlarken, diğer taraftan aktif fay hatları veya zonları üzerine inşa edilmiş çok sayıdaki yerleşim biriminde bulunan yapıları imar affından yararlandırarak yasal hale getirmektedir.

1984 yılında çıkarılan "imar affı yasası"nın bedelinin, 1999 yılında meydana gelen Marmara Depremleri ile toplum olarak ödendiği unutulmamalıdır. Bugün de ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğazı ve krizsel süreci finanse etmek için başvurulan imar affının bedeli, ilk depremde ne yazık ki ağır can ve mal kayıpları ile ödenecektir.

Doğa, kendi içinde bir dengeye göre varlığını sürdürmektedir. Bu dengeyi yalnızca bireysel, kurumsal çıkarlar, kâr ve rant uğruna bozacak her tür adım, doğanın vereceği yıkıcı tepkilere yol açar. Bu tepkilerden biri olan depremlerin yıkıcı bir hal almaması, zararlarının en aza indirilmesi için, doğanın işleyişini anlamak ve yapıları bu işleyişe bilimsel açıdan uygun mühendislik anlayışlarla inşa etmek ve inşa edilen yapıları da uygun bilimsel, teknolojik gereklilikleri sağlayacak biçimde denetlemek gerekir. Yeni yapılar; deprem gibi doğa olaylarının afete dönüşmesini önleyecek biçimde tasarlanmalı ve var olan yapılar da depreme dayanıklı hale getirilmeli; gerekirse kent, doğa ve toplumun sosyolojik dokusuna uygun biçimde yeniden inşa edilmelidir." (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar