HEP'den HDP'ye Kürt siyasetinin demokrasi mücadelesi

HEP'den HDP'ye Kürt siyasetinin demokrasi mücadelesi
Türkiye'de iktidarlar değişse de değişmeyen Kürt siyasetçilere yönelik baskılar oldu.

Aydın BOLKAN


1989 yılında Halkın Emek Partisi'nin (HEP) kurulmasıyla başlayan siyasi geleneğe karşı yürütülen baskı politikası ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP. DBP ve HDP ile devam etti. Baskılar kimi dönemlerde milletvekillerini tutuklama, kimi dönemlerde parti kapatma, kimi dönemlerde itibarsızlaştırma olarak kendini gösterdi.

1980'lerin sonunda mücadeleye başlayan demokratik Kürt siyaseti bugün Türkiye demokrasi güçleriyle birlikte HDP çatısı altında mücadele ediyor. Bu noktaya gelininceye kadar legal demokratik Kürt siyaseti büyük bedeller ödedi. Bugünde ödemeye devam ediyor.

1980 sonrasında Kürtlerin legal demokratik siyasal mücadelesi HEP ile başladı. 1990 yılında kurulan HEP'ten günümüze Kürt hareketi çeşitli siyasal partilerle yoluna devam ettti. DTP'nin Aralık 2009 tarihinde kapatılmasından sonra BDP ile yoluna devam eden Kürtler, daha sonra demokrasi güçleriyle birlikte önce HDK'da buluştular, ardından da HDP'yi kurdular.

7 Haziran 2015 seçimlerinde barajı anlamsızlaştıran parti HDP oldu. Ortadoğu'da  ve Türkiye'de yaşanan gelişmeler nedeniyle HDP  bugün tıpkı 90'lı yıllarda olduğu gibi yeniden baskı kıskacına alındı. HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekilleri tutuklandı. Aralarında Figen Yüksekdağ'ın da olduğu  7 milletvekilinin vekillikleri düşürüldü. Halen 9 milletvekili, yüzlerce yöneticisi ve üyesi tutuklu. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın aday olmayacağı kararı sonrasında, kendi içerisinde eş genel başkanlık tartışmaları yürüten  HDP 11 Şubat'ta  yapacağı kongre ile yeni bir çıkışa hazırlanıyor.

Demokratik legal Kürt siyasetinin 20 yıllık serüveninde baskılar, acılar, gözaltılar, tutuklamalar katliamlar var. Geçmişten günümüze demokratik Kürt siyasetinin yaşadığı evreler ve kırılmalar incelendiğinde bugünlere büyük bedeller ödenerek geldiği görülmektedir..

Kürtler 1989 yılına kadar ağırlıklı olarak SHP içerisinde yeraldılar. Bugün HDP ve BDP'de olan bir çok Kürt siyasetçisi geçmişte  SHP'de aktif siyaset yürütüyordu.

1989’da Paris’te düzenlenen "Kürt Ulusal Kimliği ve İnsan Hakları" konulu bir konferansa katılan (SHP) milletvekilleri Kenan Sönmez, İsmail Hakkı Önal, Ahmet Türk, Mehmet Ali Eren, Adnan Ekmen, Mahmut Alınak, Salih Sümer 16 Kasım’da SHP'den ihraç edildi. İhraç kararını protesto eden  çok sayıda milletvekili SHP'den istifa etti. Bunu Diyarbakır ve diğer illerdeki Kürtlerin SHP'den istifası izledi. SHP Kürt illerinde tabela partisi haline gelirken, metropollerde de toplu istifalar başladı.

SHP'den istifa eden  milletvekilleri, Abdullah Baştürk, Ahmet Türk, Cüneyt Canver, Kenan Sönmez, Salih Sümer, İsmail Hakkı Önal, Mehmet Ali Eren, Arif Sağ, İbrahim Aksoy, Adnan Ekmen bulunduğu bazı eski SHP’liler  7 Haziran 1990 tarihinde HEP'i kurdu. İlk Genel başkanı Fehmi Işıklar, ilk Genel Sekreteri İbrahim Aksoy'du.

HEP örgütlenmeye başladıktan sonra büyük bir ilgi gördü.  Bu dönem bölgede ve Türkiye metropollerinde gittikçe güçlenmeye başlanan HEP'e yönelik baskılarda yoğunlaştı. Bir çok kentte  başlayan faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar HEP üye ve yöneticilerinin katledilmesine kadar vardı. Diyarbakır İl başkanı Vedat Aydın evinden alınarak katledildi. Bedeni 8 Temmuz 1991'de bulundu. 10 Temmuz'da Aydın'ın cenazesine olan müdahale, HEP'e yönelecek baskıların da habercisiydi.

İktidarda bulunan ANAP'ın erken seçim kararı alması nedeniyle 20 Ekim 1991 tarihinde erken genel seçimler yapıldı. Seçime HEP SHP çatısı altında girdi. Grup kuracak sayıya ulaşan HEP'liler ile SHP arasında ilk kriz  yemin töreninde yaşandı. Leyla Zana'nın ve Hatip Dicle'nin yemin töreninde Kürtçe konuşmaları, SHP ile HEP'li vekiller arasında yeni bir krizin nedeni oldu. SHP lideri İnönü,  Zana ve Dicle'nin SHP'den istifasını istedi.

HEP'li vekiller, yeni kurulan DYP-SHP koalisyonunu gözlemlemek için Newroz sonrasına kadar bekleme kararı aldı. İnönü ve Demirel Kürt illerinde  yaptıkları gezide 'Kürt realitesi'ne vurgu da yaptılar. Fakat 1992 Newroz'unda yaşanan katliamlar nedeniyle  HEP'li  milletvekillerinden Fehmi Işıklar. Adnan Ekmen ve Salih sümer dışında kalan 18 milletvekili istifa etti.

3 Temmuz 1992'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozma amacını taşımak" ve "yasaya aykırı siyasi faaliyetlerin mihrakı olmak" iddiasıyla HEP'in kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne dava açtı. SHP'den istifa eden milletvekiller hülle partisi olan ÖZDEP'i kurduktan HEP'e katıldılar. 19 Eylül 1992'de Ankara'da toplanan HEP 2. Olağanüstü Kongresi'nde, Mardin milletvekili Ahmet Türk Genel Başkan seçildi.. HEP milletvekilleri, baskıları protesto etmek için genel merkezde 12 Kasım 1992 tarihinde 8 gün süren açlık grevi başlattılar.

Anayasa Mahkemesi 11 üyenin oybirliği ile 14 Temmuz 1993'de HEP’in kapatılmasına, eski HEP genel başkanı olan TBMM Başkanvekili ve SHP Diyarbakır milletvekili Fehmi Işıklar'ın milletvekilliğinin düşürülmesine karar verdi. Demokrasi Partisi'ne (DEP) geçen  milletvekillerinin üyelikleri ise, dava açıldığı tarihten iki gün sonra HEP'e üye oldukları için düşmedi.

ÖZAL'IN ÖLÜMÜ YENİ SAVAŞ KONSEPTİNİN HABERCİSİ

HEP'e açılan kapatma davası nedeniyle Kürtler 7 Mayıs 1993 tarihinde Yaşar Kaya başkanlığı'da DEP'i kurdu. DEP, HEP'in kapatılmasına kadar pasif kaldı.  HEP' üye olan milletvekilleri yeni kurulan DEP'e katıldı. HEP'e yönelik baskılar ve tutuklamalar DEP'de de devam etti.

1993 yılı Mayıs ayı Türkiye için yeni bir sürecin başlangıcıydı. 1993 yılı Newroz'u öncesinde PKK ateşkes ilan etmiş, Newroz kutlamaları sakin geçmişti. Mayıs ayında Lübnan'da PKK lideri  Abdullah Öcalan'ın basın toplantısına Ahmet Türk ile bazı DEP milletvekilleri Özal'ın bilgisi dahilinde katılmıştı.

Lübnan'da bu gelişmeler yaşanırken Cumhurbaşkanı Özal'ın ani ölümü yeni dönemin başlangıcı oldu.  Başbakan Demirel'in köşke çıkması, Çiller'in de DYP Genel Başkanlığı'na getirilmesi Türkiye'de  farklı bir konspetin yaşama konulmasının ilk adımıydı. Dönemim Başbakanı Tansu Çiller 'Bu devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir' açıklaması, İşadamlarının listesinin MGK'da görüşülmesi sonrasında uygulamaya konulan Milli siyaset Güvenlik Belgesiyle Kürtlere topyekün savaş açıldı.

Bu süreçde SHP lideri Erdal İnönü'de genel başkanlığı bırakırken, SHP Genel Başkanlığı'na Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın getirildi.

Türkiye'de bu dönem 3 bini aşkın faili meçhul cinayet yargısız infaz, gözaltında kayıp vakası yaşanırken, boşaltılan köy ve mezra sayısı  3 bin 500'ü aştı. Kırsaldan  kentlere 3 milyonu aşkın Kürt göç etmek zorunda kaldı.

DEP MİLLETVEKİLİ KATLEDİLDİ

2 Eylül'de Batman'da DEP PM üyesi Habib Kılıç öldürüldü. 4 Eylül'de taziyeye ve halkla buluşmaya giden DEP Milletvekillerine yapılan silahlı saldırıda Mehmet Sincar öldürüldü, Nizamettin Toğuç yaralandı. Sıncar'ın cenazesi için ailesi  ve partisinin Meclis'de tören yapılmaması kararı almasından sonra  Ankara ablukaya alındı. Kentte giriş ve çıkışlar yasaklandı. Aynı durum Mardin Kızıltepe içinde geçerliydi. Mehmet Sincar'ın cenazesi kaçırılarak Kızıltepe'ye gönderildi. Cenaze devlet görevlileri tarafından defin edildi. Taziyeye giden milletvekillerinin kaldığı Sincar ailesine ait eve bomba atıldı.

16 Eylül 1993'de DEP Genel Başkanı Yaşar Kaya, DEP MYK'nın aldığı karar doğrultusunda,  gazetelere verdiği  'DEP'in Barış Çağrısı' başlıklı bildirisi  nedeniyle Ankara DGM tarafından tutuklandı.

Yine Eylül ayında, çeşitli partilerden 14 Belediye Başkanı DEP'e katıldı. Bu dönem baskılar daha da ypoğunlaştı. 2 Aralık 1993'de DEP'e kapatma davası açıldı. "Devletin ülkesi milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhinde faaliyetlerde bulunduğu" iddiasıyla açılan davada, "DEP'in Barış Çağrısıdır" başlıklı bildirisi ve Yaşar Kaya'nın çeşitli konuşmaları gerekçe yapıldı.

HATİP DİCLE DEP GENEL BAŞKANI

12 Aralık 1993'de DEP 1. Olağanüstü Kongresi yapıldı. Genel Başkanlığa Hatip Dicle seçildi. Aralık ayında DEP Genel Sekreter Yardımcısı Murat Bozlak evine gelen kişiler tarafından kurşun yağmuruna tutuldu. Ağır yaralı olarak kurtuldu. 18 Şubat 1994'de DEP Genel Merkezi sekiz  parti il binası bombalanarak kullanılmaz hale getirildi.

DEP, 30 Mart'ta 1994'de yapılacak olan  Mahalli İdareler Seçimine girip-girmeyeceğini tartışmaya başladı. DEP yöneticileri bölge gezisine çıktılar. Bölge gezisinde seçim ortamının  demokratik olmayacağı görüşü ağırlık kazandı. Bu dönem adaylığını açıklayan çok sayıda belediye başkan aday adayının  gözaltına alınması ve tutuklanması  da bu kararı etkiledi..Toplanan DEP PM ve MYK'da seçimler güvenli ve demokratik ortamda yapılmayacağı gerekçesiyle katılmama kararı aldı. 25 Şubat 1994'de DEP seçimlerden çekilme kararını açıklandı.

DEP'İN BOYKOT KARARIYLA ÇİLLER DÜĞMEYE BASTI

Tansu Çiller'in talimatıyla 2 Mart 1994'de 13 DEP Milletvekilinin dokunulmalıkları TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandı. DEP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda  Kürt karşıtı blok oluştu. DYP, ANAP, MHP ve bazı RP milletvekilleri , CHP’li Hasan Basri Eller de "kabul" oyu verenler arasındaydı. Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık,Selim Sadak ve Mahmut Alınak'a yargı yolu açıldı.

Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, TBMM’deki karara paralel olarak Kürt milletvekilleri için "derhal sorguya alma" talimatını verdi. Milletvekilleri, Ankara DGM Başsavcılığı’nın iddianamesinde "vatan hainliği" ile suçlanıyordu. Orhan Doğan ve Hatip Dicle’nin "yaka paça" gözaltına alınmaları, başlarından tutularak zorla polis aracına bindirilmesi sahnesi Kürtlerde  büyük bir tepkiye yolaçtı. İki gün sonra, Doğan ve Dicle’nin dışındaki milletvekilleri de gözaltına alındı. Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’ne konuldular.

Anayasa Mahkemesi üç ay sonra, 16 Haziran 1994’te kuruluşu henüz birinci yılını dolduran DEP’in kapatılması ve 5’i tutuklu olan 13 milletvekilinin tamamının dokunulmazlığını kaldırmaya karar verdi. 1 Temmuz 1994’te ise Selim Sadak gözaltına alındı, 12 Temmuz’da tutuklandı. DEP kapatılınca milletvekillerin bir kısmı Avrupa'ya çıkmayı tercih etti.

Dava, 8 Aralık 1994’te sonuçlandı ve mahkeme, Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan ve Selim Sadak’a 15’er yıl ağır hapis cezası verdi. 2001 yılında AHİM yeniden yargılama kararı verdi. Türkiye  2004 yılına kadar yeniden yargılamayı gündemine almadı.Yerel mahkemelerin direnmesi, AKP hükümetini AB ve Avrupa Konseyi karşısında zor durumda kalması üzerine Yargıtay tarafından DEP'lilerin  tutukluluk süreleri dikkate alınarak 9 Haziran 2004’te serbest bırakıldılar

DEVLET TOPYEKÜN DARBEYİ DESTEKLEDİ

DEP'lilerin dokunulmazlıkları siyasiler tarafından adeta desteklendi. Medya da buna destek verdi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Meclis dokunulmazlıkları durup dururken kaldırılmış değil. Olayı siyasi yöne çekmemek lazım. Türkiye’de adaleti mahkemelerin dağıttığı konusunda kimsenin şüphesi yok"  açıklaması yaparken, Başbakan Tansu Çiller, "DEP’lilerin Meclis çatısı altında oturmaları halkımızı rahatsız ediyor. Bu insanların Meclis’te bulunmaları Meclis’i yıpratıyor. TBMM’nin üzerine düşeni yaptı yargının da iş başında'dedi.

"DEP’liler PKK’yi destekliyor. Meclis’e SHP’nin sırtına binip geldiler " açıklaması yapan ANAP lideri Mesut Yılmaz, sadece gözaltına alınma şeklini eleştirdi ve bunu "hukuk skandalı" ile "parlamento yara almıştır" sözleriyle değerlendirdi. TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, DEP’lilerin Anayasa Mahkemesi’ne itiraz sürelerinin beklenmeden gözaltına alınmalarına tepkiliydi.

Dönemin SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, "Düşüncelerinden dolayı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karşıyız. Farklı siyasi düşünceler Meclis çatısı altında tepki çekse de çoğulcu demokrasinin gereği" açıklaması yaparken,  Onursal Genel Başkan Erdal İnönü, "Bu fikirlerin yanlışlığını göstermek milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmakla olmaz. Düşünce özgürlüğü tamamıyla karşısında olduğumuz fikirlerin bile söylenmesine izin vermekle kendini gösterir"açıklaması yaptı.

BOZLAK'LA HADEP DÖNEMİ

1994 yılında DEP'e yönelik baskılar ve kapatma davası nedeniyle 11 Mayıs tarihinde HADEP kuruldu. Murat Bozlak Genel Başkanlığa seçild. HADEP'in kuruluşunun ardından HADEP kurucusu ve PM üyesi Muhsin Melik ve şöförü Urfa'da silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. Bir çok HADEP İl ve il yöneticisi öldürüldü. 1994 yılı aynı zamanda Kürt işadamları ve aydınların faili meçhul bir şekilde katledildikleri yıl oldu.

HADEP 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan genel seçimlere katıldı. 25 milletvekili çıkarabilen HADEP yüzde 10 seçim barajı nedeniyle parlamentoya giremedi.

1995 seçimlerinden sonra bölgede birinci parti konumuna gelen HADEP örgütlenme atağına başladı.Bir çok ilde örgütlenmeler yapıldı, yeni il örgütleri kuruldu.  24 Aralık 1996'da HADEP Kongresi'nde meydana gelen Türk bayrağının indirilmesi HADEP' yönelik  baskı, gözaltı ve tutuklamaları da beraberinde getirdi. Kongre'den sonra Maraş'a dönen İki HADEP üyesi Kayseri-Maraş yolunda katledildi. Genel Başkan Bozlak ve 50 parti meclisi (PM) üyesi sabaha karşı kongre salonundan gözaltına alındı. Parti Genel Merkezi polis tarafından basılarak arşivlere el konuldu. 4 Temmuz 1996 Bozlak ve PM üyeleri, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce tutuklanıp cezaevine konuldu. Yaklaşık 10 ay tutuklu kaldıktan sonra Nisan 1997 tarihinde tahliye edildiler.

Bu dönem Susurlukta meydana gelen trafik kazasında Abdullah Çatlı, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ ile Sedat Bucak'ın aynı araçta çıkması,  siyaset-mafya-devlet üçgenini de gözler önüne serdi.

1998 YILI HADEP'E OPERASYON YILI OLDU

10 Şubat 1998'de HADEP Genel Merkezi  eğitim semineri ve 1998 takvimi gerekçesiyle, basıldı. 4 seminer katılımcısı gözaltına alındı. 12 Şubat 1998'de polisler yeniden HADEP Genel Merkezi'ni basarak, Genel Başkan Murat Bozlak, Genel Sekreter Hamit Geylani, Genel Sekreter Yardımcısı M. Zeynettin Unay, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Satan, Genel Sayman İshak Tepe, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Ali Rıza Yurtsever,  PM üyesi Melik Aygül, Kemal Okutan, Abdullah Varlı, Hasan Doğan gözaltına alındı ve tutuklandılar. HADEP  yöneticileri 7 ay sonra serbest bırakıldı.

1998 yılı Eylül ayına gelindiğinde, Türkiye ile Suriye arasında gerilen ilişkiler nedeniyle PKK lideri Abdullah Öcalan 9 Ekim'de Suriye'den ayrıldı. 9 Ekim ile birlikte Kürt siyasetçilerine yönelik yeni saldırılar da başladı.

1 Kasım 1998'de HADEP 3. Olağan Büyük Kongresi'nde başkanlığa yeniden Murat Bozlak tekrar seçildi. PKK lideri Öcalan'ın İtalya'da olduğu açıklanınca Türkiye'de başlayan gerilim ve tansiyon nedeniyle bir çok kentte Kürtlere yönelik linç girişimleri başladı.

19 Kasım 1998'de HADEP'e toplumsal barışa dönük halkı sağduyuya çağıran basın açıklaması nedeniyle yeniden operasyon çekildi. Bozlak, basın açıklaması nedeniyle tutuklandı.

DGM Savcısı Talat Şalk'ın talimatıyla, HADEP il ve ilçe binaları polis tarafından basıldı. Binalar tahrip edildi, arşivlere el konuldu. Baskınlar sırasında 270'i yönetici olmak üzere, il ve ilçe binalarında bulunan 3 bin 215 kişi gözaltına alındı. Baskınlarda 13 merkez yöneticisi gözaltına alındı. Parti Genel Sekreteri Ahmet Turan Demir, Genel Başkan Yardımcısı Bahattin Günel ve PM.üyeleri Emine Mısır, Hüseyin Yılmaz, Şahabettin Özarslaner ve 7 il başkanı tutuklanarak cezaevine konuldular. Kocaeli'de  HADEP il binası baskının da emekli öğretmen Metin Yurtsever katledildi.

Baskılar yoğunlaşınca  6 Aralık 1998'de 3 günlük açlık grevi başlatıldı. Açlık grevi süresince bir çok il ve ilçe binası polis tarafından basıldı. Yedi Genel Merkez yöneticisi, 249 il ve ilçe yöneticisi, 250 civarında üye gözaltına alındı. 2 PM üyesi, 39 yönetici ve 6 üye tutuklandı.

Devam edecek...

Öne Çıkanlar