'Hükümet güçlü diyebilirsiniz ama inanın biz daha güçlüyüz'

'Hükümet güçlü diyebilirsiniz ama inanın biz daha güçlüyüz'
İzmir Kitap Fuarı'nda konuşan Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, muhalefetin OHAL koşullarında gidilecek bir seçime hazırlanması gerektiğini söyledi.

HABER MERKEZİ - Bu yıl 23'ncüsü düzenlenen İzmir Kitap Fuarı'nda konuşan Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, muhalefetin OHAL koşullarında gidilecek bir seçime hazırlanması gerektiğini vurgulayarak, "Gerçekten gücümüzün farkına varmamız gerekiyor. Evet hükümet daha güçlü diyebilirsiniz ama inanın biz daha güçlüyüz. Gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz" dedi.  

Tüm Fuarcılık Yapımı AŞ. (TÜYAP) ve Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) işbirliğiyle düzenlenen 23’üncü Kitap Fuarı’nda Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) tarafından Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Ercan Karakaş'ın katılımıyla "Seçimler ve Anayasal Geleceğimiz" adlı panel düzenledi. Panelde ilk olarak konuşan Ercan Karakaş, Türkiye'de seçim sisteminin nereden nereye geldiğini anlattı.

'SEÇİMLER EŞİT KOŞULLARDA YAPILMALI'

Seçimlerin eşit ve adil koşullarda yapılması gerektiğini belirten Karakaş, böyle olmaması durumunda demokrasinin sakatlanacağına dikkat çekti. Seçim sistemlerinin olmazsa olmazlarından birinin de temsilde adalet sağlanması olduğunu dile getiren Karakaş, "Eğer temsilde adalet sağlanmazsa halk yok sayılmış olur" dedi. Karakaş, "Dünyada olmayan bir sistem biz de var" diye tanımladığı "ittifak yasası"nı değerlendirerek, "Burada, temsilde adalet engelleniyor ve seçmelerin güven içinde yapılması sakatlanıyor" ifadelerini kullandı.

Karakaş, siyasi partilerin yapacağı ittifaktan çok seçim güvenliği ittifakı yapılması gerektiğini dile getirdi. Karakaş, yapılacak seçimlere ilişkin ise "Umutsuz olmaya gerek yok. Bu seçimler yeniden tam bir demokrasiye dönmek için bir fırsattır" dedi.

'16 NİSAN REFERANDUM METNİ CUMHURİYETİ TASFİYE METNİDİR'

Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu da, "ittifak yasası"nın sonuçlarına dikkat çekti. "Yaşadığımız sürecin yaşamsal önemini vurgulamak  gereği  duyuyorum" diye sözleriyle konuşmasına başlayan Kaboğlu, "Neden 298 Sayılı  kanunda önemli  kazanımlar  varken  sandık  kurulları, gönüllü  girişimler varken neden bunları ortadan kaldırdınız? Kamu görevlilerine teslim ettiğinize göre peki o zaman mühürsüz oyları ya da olası yöntemleri neden meşru kılıyorsunuz . O zaman kamu görevlisini  daha baştan görevini yapmamasına göz yumuyorsunuz? Sandık  başkanını kamu görevlisi yapıyorsunuz;  ama sonra sandıkları bölüyorsunuz?" sorularını sordu.

"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine" de değinen Kaboğlu, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye bir kavram yok. Hükümet  diyorsunuz, hükümeti lağvediyorsunuz. Cumhurbaşkanlığını lağvettiniz. Sistem diye bir şey bırakmadınız" diye konuştu.

16 Nisan referandumu için "milletin bekası" sözlerinin kullanılmasını hatırlatan Kaboğlu,  şöyle devam etti: "Milletin bekası dediniz ve bu metni oylattınız. Milli ve yerli diye oylattınız, peki hangi toplum tarihsel kazanımlarını gerekçe yokken ortadan kaldırır? İhanet ettiniz tarihimize. Bu nedenle milli ve yerli kavramını  kullanmaya hakkınız  yok. Bu metin Türkiye Cumhuriyeti'nin tasfiye yasalarıdır. Dürüstçe ‘ben Türkiye  Cumhuriyeti'ni tasfiye ediyorum’ deyin."

"298 sayılı yasa iktidar ittifakıdır" diyen Kaboğlu, bu durumda muhalefetin demokrasi ittifakı konusunda haklı nedenleri olduğunu söyledi. Kaboğlu, "Muhalefet de, 'Bize biz 16 Nisan metnini asla kullanmamak kaydıyla oy vereceksiniz. Biz iktidar için değil, Anayasal demokrasi için oy istiyoruz' demeli" ifadelerini kullandı.

‘GÜCÜMÜZÜ HAKLILIĞIMIZDAN ALIYORUZ’

Kaboğlu, şöyle devam etti: "Bu iktidar ittifak iktidarıdır. ‘Bu seçimleri ne olursa olsun biz alacağız’ yaklaşımıdır. Ona göre sandığa gidin. Bu ortamda muhalefetin çok daha fazla avantajları var. Ve anayasal anlamda daha fazla mücadele nedenleri var. Söyledikleri 4 Kasım sabahı demokratik Anayasa değişikliği yapacağız. Biz iktidar için değil demokratik Anayasa için mücadele ediyoruz. Dolayısıyla 16 Nisan'da kabul edilen metin doğru bir metin değildir. Meşru bir metin değildir. Bence Türkiye seçimlerde bir Anayasayı oylayacak. İki iktidarı onaylarsa burada yine Anayasayı oylamış olacak. Bir diğeri muhalefeti oylarsa biz yine bu ülkede demokratik Anayasanın yapılabileceğini görmüş olacağız. Biz güçlüyüz. Gerçekten gücümüzün farkına varmamız gerekiyor. Evet hükümet daha güçlü diyebilirsiniz ama inanın biz daha güçlüyüz. Haklılığımızdan alıyoruz bu gücümüzü."

‘OLAĞANÜSTÜ BİR ŞEKİLDE SEÇİME GİDİLMELİ’

Türkiye’de olası erken ya da 2019 seçimlerine OHAL koşullarında gidileceğini belirten Kaboğlu, demokrasi bloğunun seçimlere olağanüstü bir şekilde gitmeleri gerektiğini belirtirken, "16 Nisan Anayasa referandumu metni Osmanlı'dan Cumhuriyete geçişte tanık olduğumuz kırılmadan daha derin kırılmalar yaratıyor. Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet ile birlikte gelen kazanımların üstünü çizen bir metindir. Bu nedenle 'Evet' diyenlere bu metni anlatmamız gerekiyor. OHAL ilan edilmese medya tekeli oluşturulmasaydı ki; ben buna medya tekelleştirilmesi suçu diyorum. OHAL olmasaydı bu metin kesinlikle reddedilirdi. Şimdi OHAL'de nasıl seçime gidilecek demeyin, inanın gidecekler. Başka türlü bu secimi kazanamayacaklarını biliyorlar. O nedenle yapmamız gereken OHAL koşullarında gidilecek bir seçime göre kendimizi hazırlamak. Olağanüstü bir şekilde bu seçime gitmek" diye konuştu.

‘DEMOKRATİK BLOKUN KAZANMASI TÜRKİYE’NİN HAYRINADIR’

Kaboğlu, "Yasal olan her şey meşru mudur?" sorusuna "Bu metin de yasal bir ortamda geçirildi. Yasal olarak mühürsüz oylar geçirildi. Ama meşru değildi. Bu nedenle bunları düşünerek seçime gitmek lazım. Dolayısı ile bu seçimleri demokratik bloğun alması Türkiye’nin hayrınadır. Hatta AKP'nin de hayrınadır. Çünkü AKP iktidarda oldukça Türkiye demokrasiden uzaklaşıyor. Bu AKP'nin de zararınadır" dedi. Seçimlere giderken "Boykot olmalı mıdır?" diye tartışmalara da değinen Kaboğlu, "Boykot mevcut 2010 yılında yapıldığı gibi yapılırsa; bu iktidara yarar. Boykot gibi bir düşünceye girmektense daha fazla çalışmamız, gecemizi gündüzümüze katmamız daha doğru olur. Anayasa anayasacıların Ya da hukukçuların tekelinde olan bir şey değildir. Halkın her kesimini ilgilendirdiği için Anayasa kimsenin tekelinde değildir" dedi. 

(Mezopotamya Ajansı)

Öne Çıkanlar