'İlaçlarını elime yazdım, elimi süngerle yıkadılar'

'İlaçlarını elime yazdım, elimi süngerle yıkadılar'
78'liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can'ın güvenlik gerekçesiyle tecride alındığı öğrenildi. Can'ın eşi Nimet Tanrıkulu cezaevindeki uygulamaları anlattı.

HABER MERKEZİ- "Terör örgütü üyeliği" iddiasıyla 7 Şubat'tan bu yana Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan 78'liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can'ın eşi Nimet Tanrıkulu, Can'ın bir süre önce 5 No'lu Cezaevi'nden 9 No'lu "yüksek güvenlikli" cezaevine nakledildiğini söyledi. Tanrıkulu "Dışarıda olsaydı, teşhis amaçlı bir biyopsi yapılması gerekiyordu. 5 numaralıda o aşamaya gidiliyordu. Burada bir haftadır hiçbir şekilde gelişme yaşanmadı. Şu an için hayati risk olmayabilir ama ona doğru gidiyor. 'Yaparız' demişler ama hiçbir sağlık kontrolü yapılmamış" dedi.

T24'ten İnan Ketenciler'e konuşan Tanrıkulu, Silivri'de görüşmeye giriş öncesi yaşanan prosedürü eleştirdi. Tanrıkulu, "Küçücük bir kopça nedeniyle iki kere kabinlere girip çıkmak zorunda kaldım. Elime iki yazı yazmıştım ilaçlarıyla ilgili, unutmayayım diye. 'Yazıyı okuyabilirsiniz, doktoru soruyor bunu' dedim. Elimi süngerle yıkadılar" diye konuştu.

"GÜVENLİK DEYİP NAKLETTİLER"
Tutuklandığında 5 Numaralı Ceza İnfaz Kurumu’na götürmüşlerdi. Ayın 15’ine kadar orada kalıyordu. "Burada sizin güvenliğinizi sağlayamıyoruz" deyip almak istediler, o da gitmek istemedi. "Ben burada güvenlik sorunu yaşamıyorum, tam tersine bazı sağlık sorunlarım konusunda arkadaşlar dikkat ediyorlar" demiş. "O zaman ‘Ben burada kalmak istiyorum’ diye bir kağıt imzalayıp bize verin" demişler. O da 14’ünde vermiş. 15’inde tekrar gelmişler, "Güvenliği sağlayamıyoruz" deyip 9 numaralıda tecrite koymuşlar.

"KOPÇA NEDENİYLE BEKLETİLDİM"
Orası korkunç bir yer. 1980 sonrası cezaevleri önünde çok bekledim. Çok ağır şeyler yaşadık ama ben buradaki uygulama ve davranışları anlayamadım. Ben gittiğimde onlarla muhatap olmamak için ses çıkaracak hiçbir şey yapmadım. Sadece geçip gitmek istiyorum. Görüşmemin 15 dakikası bu uygulamalarla geçti. Küçücük bir kopça nedeniyle iki kere kabinlere girip çıkmak zorunda kaldım. Elime iki yazı yazmıştım ilaçlarıyla ilgili, unutmayayım diye. "Yazıyı okuyabilirsiniz, doktoru soruyor bunu" dedim. Elimi süngerle yıkadılar.

"35 DAKİKA GÖRÜŞEBİLDİK"
Görüş yerinde de Celallettin 10 dakika gelmedi. Benim giriş kaydım yapıldığında onların hazırlanıyor olması lazımdı. 1 saatlik görüşü 35 dakika yapabildik. Nasıl getirildiğini anlattı. 9 numaralıya getirildiğinde iki gün yalnız kalmış. Israr edince cezaevi müdürüyle görüşmüş. Makul bir konuşmaydı diyor ama biz o makul konuşmaları çok gördük.

"AKIN ATALAY VE OSMAN KAVALA'YLA BİRBİRLERİNE SESLENMİŞLER"
İki gün sonra yanına bir çocuk getirmişler, "Bu sana yardımcı olacak" diye. "Ben bu izolasyonu kabul etmiyorum, insanlarla birlikte kalmak istiyorum" demiş. Sonra Van Belediye Başkanı’nı getirmişler yanına. Hemen yanında Akın Atalay kalıyor. Onunla sesli bir diyalog yaşamışlar. Daha sonra dışarı bakarken Osman Kavala’yı görmüş. Osman Kavala "Celalettin" diye bağırmış. Celalettin de heyecan yapmış, o da geri seslenmiş. Askerler var diye Osman Kavala "Havalandırmadan konuşalım, daha iyi duyarız" demiş. Duygusal bir an yaşamışlar.

"YILDIRMAK İÇİN KOYUYORLAR"
9 numaralı cezaevi belli insanları daha çok yıldırmak, vazgeçirmek için yapılmış bir yer. Bir kabinde 3 kişi görüş yaptık. Ayrı ayrı yerlere koydular. Grup Yorum’dan Helin diye genç bir kadın ve Selçuk Kozağaçlı’yı ziyaret eden bir avukat grubu. 5 numaralıda 7-8 kişi kalıyorlardı. Avluda 30 kişi akşama kadar bir arada kalıyorlardı. Burada hiç kimse birbirini göremiyor.

"BİYOPSİ OLMASI GEREKİYOR"
Dışarıda olsaydı, teşhis amaçlı bir biyopsi yapılması gerekiyordu. 5 numaralıda o aşamaya gidiliyordu. Burada bir haftadır hiçbir şekilde gelişme yaşanmadı. Şu an için hayati risk olmayabilir ama ona doğru gidiyor. "Yaparız" demişler ama hiçbir sağlık kontrolü yapılmamış. Girerken saatini alıp arka kapağını açtırmak için para istemişler. İç çamaşırı götürdüm, "Kotası doldu" deyip almadılar. İç çamaşırının kotası mı olur? Tam 21 tane kitap götürdüm, hiçbirisi eline ulaşmamış. Sağlığıyla ilgili yaptırdığı bir testin CD'si vardı, el koymuşlar. Hastane kayıtları ne kadar tutuyor bilmiyoruz, ya o kayıtlar silinirse ne olacak?

Öne Çıkanlar