İntihar eden Bourdain: Hayatta kalmalıyım

İntihar eden Bourdain: Hayatta kalmalıyım
Amerikalı şef Anthony Bourdain otel odasında yaşamına son vermişti.

O herkesin imrendiği bir hayat yaşıyordu. Kendini sıfır noktasından kurmuş, dipten zirveye yerleşmiş, dünyayı gezmiş, televizyonun en ünlü simalarından biri hâline gelmişti. Güzel kadınlarla aşk yaşıyor, çok para kazanıyor, en güzel yemekleri -en pahalılarını değil- yiyor, kitaplar yazıyordu. 50’sinden sonra baba olmuş, çocuğuyla hayatın keyfini almaya başlamıştı. Ancak bir gün, 8 Haziran 2018’de, otel odasında kendini astı ve bu dünyayı arkasında bıraktı. Anthony Bourdain’in ölmeden önce Maria Bustillos ile yaptığı son söyleşi 15 Temmuz’da ABD’li bağımsız yayın kuruluşu Popula’da yayınlandı.

T24'ten Derin Koçer'in haberleştirdiği Popula dergisindeki  Anthony Bourdain söyleşinin dikkat çeken kısımları şöyle: 

Ölümünden birkaç ay önce, Bustillos’un söyleşi teklifini kabul etti Bourdain ve lokal bir pastanede ya da bir Irish Pub’da –yoğun programının arasında- buluşma davetinde bulundu. Bir telefon konuşmasına bile razıyken bu şansı elde etmek, elbette inanılmaz ancak kaç dakika ayıracaktı Bourdain, Bustillos’a? O kısıtlı zaman içerisinde neye odaklanmak gerekliydi?

Bustillos, ’lüks’ konusuna odaklanmaya, en son televizyon programında incelediği güncel turizm meseleleri ile ABD’lilerin lüks anlayışlarını beraber masaya yatırmaya karar veriyor. On beş dakikada ne kadar orijinal cevap alabileceğini bilmeden gidiyor söyleşiye. Kafasında ‘on beş dakikadan fazlası’na ihtimal vermiyor.

Bourdain iki buçuk saat boyunca, hiç durmadan söyleşi veriyor. Bir yandan Stellas içiyor, arada bir dışarı çıkıp sigara tellendiriyorlar. ("Yıllar sonra, ilk defa’’ diyor Bustillos.) Bourdain de yeniden başlamış.

Sonrasında da evine davet ediyor Bustillos’u. Her tarafından kitaplar fışkıran, duvarları güzel çerçeveli fotoğraflarla dolu, lüks bir otel odasını andırıyor Bourdain’in evi. Ayda yalnızca beş gününü geçiriyor burada.

İLGİLİ HABER: ÜNLÜ ŞEF BOURDAİN OTEL ODASINDA ÖLÜ BULUNDU

‘’Düşünmeden, doğal konuşuyordu; sanki saklayacak hiçbir şeyi yoktu…’’ diyor Bustillos. Ölümünden sonra menajeri Laurie Woolever’ın kendisine ‘özeline düşkün bir insandı’ dediğini de aktarıyor. 

Kendisinin izinden Vietnam’a giden insanların varlığından haberdar olmayı sevdiğini söylüyor Bourdain. "Çünkü o insanları seviyorum, orada noodle yapan kadını seviyorum ve işlerinin canlanmasına bayılıyor" diyor ve ekliyor:  "ABD’li ziyaretçileri ülkelerine alıyor olmalarını düşününce de memnun oluyorum."

Ancak Bourdain’in asıl hoşuna giden, yol yordam bilmeden, önceden planlamadan kendilerini bir anda -örneğin- Paris’te bulanlar. ‘Kendilerini, olabilecek her şey için korumasız bırakanlar’ diye anlatıyor bu insanları Bourdain ve ekliyor: ‘’Hata yapmak, seyahat etmenin en önemli kısmıdır.’’

UYUŞTURUCU 

Bourdain’in gençliğinde uyuşturucu ile uzun süre içli dışlı olduğunu biliyoruz. Bırakmaya karar verdiğinde bıraktığını da kendisi anlatıyor. Ancak artık işler değişmiş: "Beynime ihtiyacım olmadığı zamanlar evimde ot içebiliyorum; ancak insanlarla iletişim kurmam gerektiği zamanlarda, örneğin telefona bakmam gerekeceğinde bunu artık yapmıyorum."

Eskiden, yani gençken, herhalûkârda uyuşturucu kullanabildiğinden söz eden Bourdain, artık yataktan kalkamadığını dile getiriyor.

"DÜNYA ABD'DEN İBARETTİR" 

’Onlara kendi üzüntülerimden, acılarımdan bahsediyorum…’’

Bustillos, Bourdain’in gittiği her yerde en ‘havalı’ insanı bulup onunla söyleşi yaptığını, böylelikle de ABD’lilerin ve ABD basınının aklındaki ‘dünya ABD’den ibarettir’ düşüncesinde çatlamalara sebep olduğunu ifade ediyor.

Kafasında bir ajandayla hareket eden, haber peşinde koşan bir gazeteci olmamanın rahatlığıyla hareket edebildiğini söyleyen Bourdain ekliyor:
"Ben yemek yemek için oradayım! Bu yüzden de en basit soruları soruyorum. ‘Seni ne mutlu eder, ne yemekten hoşlanırsın?’ gibi."

"KİMSENİN ÖNÜNDE OLMAMA GEREK YOK"

Sorular, ‘rekabete’ gelince Bourdain’in cevaplarının iyice keskinleştiğinin farkına varıyoruz. ‘’Asia’nın bana söylediği en kötü şey, ‘her zaman kazanmak ve yalnızca kazanmak istiyorsun’dur’’ diyor. Sevgilisinin kurduğu bu cümle, Bourdain’i yaralamış:

‘’Benim kazanmaya ihtiyacım yok; yalnızca hayatta kalmalıyım...’’  

Hayatının hiçbir noktasında da hırslı bir adam olmadığını savunuyor. Spordan nefret etmiş hep. Bir numara olmak zorunda hissetmemiş kendini: ‘’Kimseyi yenmeme, kimsenin önünde olmama gerek yok. Yalnızca hayatta kalayım…’’

"Bütün teorilere inanabilirim; o gece hikâyeyi öylece bitirmek istediğine..."

Mario Bustillos, ‘bizzat ondan öğrendiğim bunca şeyden sonra bile bu yetenekli adamın ölümüyle ilgili her şeye inanabilirim’ diye ekliyor söyleşinin ardından yayınladığı notta:

‘’İntiharının ardından öne sürülen bütün teorilere inanabilirim. Saldırgan bir hükümet ya da siyasi bir düşman tarafından öldürüldüğüne inanabilirim. Yahut o gece kendini çok sert yargıladığına ve hikâyeyi öylece bitirmek istediğine ya da kontrol edemediği bir panik anında hayatına son verdiğine… Kırık bir kalbi olduğuna… Bunların hepsine; bunların hiçbirine…’’ (KÜLTÜR SANAT HABERLERİ)

SÖYLEŞİYİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Öne Çıkanlar