Irak seçimleri ve Kürt partilerinin durumu

Irak seçimleri ve Kürt partilerinin durumu
Kürtler birlik olduklarında hükümet, devlet başkanı ve parlamento başkanı seçimlerinde aktif rol üstlenebilirler. Peki, evlerinin içini toparlayamayanlar bu işin üstesinden gelebilir mi?

Memo ŞAHİN


Irak’ta 12 Mayıs tarihinde seçimler yapıldı ve sonuçlarla birlikte itiraz sesleri de yükselmeye başladı. İlk iki günde açıklanması beklenen sonuçlar neredeyse on gün geçtikten sonra açıklandı. Tartışmalar, itirazlar buna rağmen durmadı. Tartışmaların, itirazların büyük bir bölümü ise Kürdistan’da yaşandı. Adres olarak da Süleymaniye ve Kerkük’te hakim güç olan YNK gösterildi. Buna bir ek de ben yapayım. Usulsüzlük, manipülasyon, oy hırsızlığı sadece Kürdistan ve Irak’la sınırlı kalmamış, Almanya’ya kadar da uzamış. Münih’te kurulan sandığa 70 civarında seçmen gidip oy kullandığı halde, çıkan sonuç 2.700’ün üzerinde. Sonradan yapılan kontrolde 2.700 oy pusulası düzgün bir şekilde sandığa konmuş ve sonuçlara bunlar da eklenmiş. Bu 2.700 oy pusulasının tümü de Kerkük’te bir Kürt aday için ‘kullanılmış’. (Süddeutsche Zeitung, 19./20.05.2018)

Irak’ta çok partili kısmen özgür seçimler oldukça yeni. 2003’te Saddam devrildikten sonra ilk seçimler 30 Ocak 2005’te yapıldı ve Iraklı Şiilerin ağırlıkta olduğu hükümetler ise birbirini izlemeye başladı.

Saddam sonrası hazırlanan Anayasa’da Kürtlerin emeği oldukça fazla. Hazırlamış oldukları Anayasa taslağı tümüyle geçmese bile yeni ve federal Irak’ın şekillenmesi Kürtler sayesinde oldu. Merkezi üniter sistemden el çekildi, federatif bir sistemin temel taşları döşendi. Kürtçe Arapça’nın yanı sıra ikinci resmi dil oldu. Kürdistan Kürt coğrafyasının tümünü olmasa da Hewlêr, Duhok ve Süleymaniye vilayetlerini kapsayan ve parlamentosu, hükümeti, kendine özgü eğitim sistemi, savunma gücü olan federatif bir yapıya resmen kavuşmuş oldu. Kürdistan idari yapısının sınırları dışında kalan ve Anayasa’ya ‘tartışmalı bölgeler’ olarak geçen Kürt yerleşim yerlerinin geleceğine ilişkin Anayasa’ya kesin hükümler kondu. 140. Madde gereği halk oylaması ile bu bölgeler geleceklerine ilişkin karar verecek ve Kürdistan veya merkezi hükümet arasında bir tercihte bulunacaklardı. Aradan on yıldan fazla bir zaman geçti ve Anayasa’nın bu kesin hükmü hala yerine getirilmedi.

Maliki işi tırmandırınca Kürtler Bağdat’la aralarına mesafe koydu. Maliki gittikten sonra Amerikalıların zorlamasıyla Kürtler ve Abadi bir araya gelmek zorunda kaldı. Ne Maliki ne de söz verdiği halde Abadi 140. Madde konusunda adım attı. Bu da yetmedi Kürdistan için öngörülen bütçeden de kısıntıya gidildi, Peşmerge’nin maaşları ödenmez oldu.

Kürtler tüm çabalarına rağmen bir ilerleme kaydedilmemesi, hatta durumun daha da kötüleşmesi sonucu kendi geleceklerine ilişkin karar verme aşamasına geldi. 25 Eylül 2017’de yapılan bağımsızlık referandumunda katılımın yüzde 72 olduğu ve evet oylarının yüzde 94’lere vardığı Kürdistan’ın bağımsızlığı yönünde net bir tablo ortaya çıktı. Kürdistan’ın tapusu alındı. Bugün değilse bile bir gün, bu tapu işe yarayacaktır.

Referandum konusunda kararlı tutum takınanların başında Mesud Barzani ve KDP geliyor. Diğer Kürt partilerinin birçoğu gel gitler yaşadı. Zaman oldu referanduma karşı tavır takınıldı, bu halk arasında tepkiye neden olunca bu sefer de tersi bir tutum içinde olundu.

16 Ekim 2017’de Kerkük’ün YNK’li bir ekip eliyle Abadi ve Bağdat’a peşkeş çekilmesi ve ‘tartışmalı bölgelerin’ birer birer elden çıkarılması ile Kürdistan’da yeni bir dönem başladı. Parçalı olan yapı daha da parçalı bir hal aldı, Kürtlerin siyasetteki ağırlığı Bağdat nezdinde azalmaya başladı, uluslararası ilişkilerde ise bir kırılma yaşandı.

Bu gelişmelere müzmin bir hal almış olan Kürdistan Parlamentosu’nun işlevsizliği, başkanlık süresinin yıllar boyu uzatılması ve hükümetin iki yakasının bir araya gelmemesi eklenince içinden geçtiğimiz süreçteki durum ortaya çıktı.

Irak seçimlerine önceleri ortak listelerle, ittifakla giren Kürt partileri bu kez ayrı listelerle katıldı. Irak Parlamentosu’na 2014 seçimlerinde 62 Kürt parlamenter seçilmişti. 12 Mayıs seçimlerinde bu sayı 57’ye indi.

Partiler

2018

2014

KDP

25

25

YNK

17

21

Goran

5

9

Yekgurti

2

4

Komela İslami

2

3

Demokrasi ve Adalet için Koalisyonu

2

 

Nifşe Nu

4

 

Toplam

57

62

Tablo dünü ve bugünü ile yukarıdaki gibi. Sonuçları açtığımızda ise şu tablo çıkıyor karşımıza:

Hewlêr: KDP: 8, YNK: 2, Yeni Nesil: 2, Demokrasi ve Adalet için Koalisyonu: 1, Goran: 1, Komela İslamî:1, Duhok: KDP: 10, Yekgirtî İslamî: 1

Süleymaniye: YNK: 8, Goran: 4, Yeni Nesil: 2, KDP: 1, Komela İslamî: 1, Demokrasi ve Adalet için Koalisyonu: 1, Yekgirtî İslamî: 1

Musul: KDP: 6, YNK: 1

Kerkük: YNK: 6, Türkmen Cephesi: 3, Kerkük Arap Koalisyonu: 3. KDP ise Kerkük’te seçimleri işgalden ötürü boykot etti.

KDP 20 Mayıs’ta yaptığı açıklama ile Bağdat’a gönderdiği parlamenter sayısını 25’ten 28’e çıkardığını duyurdu. Bağdat’ta bir vekillikle Hıristiyan kotasından iki parlamenteri 25 olarak deklere edilen sayıya eklemek gerektiğini belirtti.

Kürt partilerinin elde ettikleri sonuçları kısa da olsa açtığımızda KDP’nin gücünü koruğunu, hatta Bağdat ve Hıristiyan kotasından elde edilen sandalyeleri de eklediğimizde ve Kerkük’te seçimleri boykot ettiğini aklımızda tuttuğumuzda parlamenter sayısını arttırdığını görürüz. Bu seçimlere ilk kez katılan Yeni Nesil (Nifşê Nû) ile Berhem Salih’in Demokrasi ve Adalet Koalisyonu ise seçimlerin sürpriz partileri.

Bu seçimlerin Kürdistan’da kaybedenleri ise sırayla Goran, İslami partilerle Yekitî Niştimanî Kurdistan’dır. Bu sonuçlar bağımsızlık referandumuna yaklaşımla ilintili gibi duruyor. "Bağımsızlık referandumuna sıkı sıkıya sarılan KDP ödüllendirildi, karşı çıkanlar, yalpalayanlar, tökezleyenler ise cezalandırıldı" gibi bir sonuç çıkarmak da mümkün.

2014 seçimlerinde beşli olan tablo, bu seçimlerde yediye çıkmış oldu. Beş partiyle becerilemeyen ortak tutum, yedi parti ile daha da içinden çıkılmaz bir hal alacak gibi görünüyor.

Yüzde 44 katılımın olduğu 329 sandalyeli mecliste Muqtada el-Sadr’ın Sairun (İleri) Listesi 54, Hadi al-Amiri'nin El Fetih (Haşti Şabi) Listesi 47, Başbakan Haydar Ebadi’nin Nasr Koalisyonu 42, Nuri Maliki’nin Kanun Koalisyonu 26, İyad Allavi’nin İtilaf-i Vatani Koalisyonu 21 ve Ammar Hakim’in El-Hikmet Listesi de 19 sandalye kazandı. Geriye kalan sandalyeler ise daha küçük grup ve partiler arasında paylaşıldı.

Irak genelinde liderliğini Muqteda Sadr’ın yaptığı ve Komunist Partisi’nin de aralarında yer aldığı altı gruptan oluşan Sairun-İleri Hareketi başarılı olanlar sıralamasının başında yer alıyor. Şii Sadr hem İran’a hem de Amerika’ya mesafeli. Kerkük işgalcisi Hadi Amiri ise ikinci sırada bulunuyor ve İran’la hareket ediyor.

Nasıl bir koalisyon oluşacağına Irak’taki partilerden ziyade Amerika ve İran’ın performansı damgasını vuracak. Ortadoğu’nun tümünde zıt kutuplarda yer alan, Suriye’de ad konmasa da sıcak bir çatışma içinde olan bu iki güç ve bağlaşıkları şimdi Irak’ta da karşı karşıya. Amerika ile hareket eden İsrail ve Suudi Arabistan İran’la Suriye sahasında ve Yemen’de savaş halinde. Nükleer anlaşmayı tek taraflı olarak fesh eden ve İran’a ekonomik ambargoyu yeniden devreye koyan Amerika bakalım Irak’ta ortaya çıkan bu siyasi tablodan kendine yakın bir ekip çıkarabilecek mi?

Peki Kürtler ne yapacak? Irak parlamentosunun bu parçalı konumunda Kürt partileri ortak hareket ettiklerinde önemli bir pozisyon elde edebilirler. Görüşmelere tek tek gittiklerinde ise çerez olacakları aşikar.

Kürtler birlik olduklarında hem hükümetin oluşmasında hem de devlet başkanı ile parlamento başkanı seçimlerinde yeniden aktif bir rol üstlenebilirler.

Bunlar olması gerekenler. Peki, evlerinin içini toparlayamayanlar bu işin üstesinden gelebilirler mi?

 ([email protected])

Öne Çıkanlar