'İsyanım zamana' bir ben de varım hikayesi

'İsyanım zamana' bir ben de varım hikayesi
Sanatçı Hilmi Nar 'İsyanım Zaman'a albümü ile kendisine devletler, sistemler ve hatta örgütler arasında sanatıyla yer bulmaya çalışmasının, var oluş mücadelesinin hikayesini anlatıyor.

Ayşegül KARAKÜLHANCI


ARTI GERÇEK - Sanatçı Hilmi Nar’ın Kom Müzik’ten çıkan ‘İsyanım Zamana’ adlı albümü 19 Ekim’den itibaren müzik severlerle buluşacak. Albümde Nar’ın söz ve müziği kendisibe ait eserlerin yanı sıra Kürtçe, Zazaca eserlerde yer alıyor. Hilmi Nar’la 2 yılda tamamlanan albümü hakkında konuştuk.

- Albümün müzikal alt yapısı oldukça güçlü. Kimlerle çalıştınız?

Ud, gitar, bateri hepsi profesyonel müzisyenler tarafından çalındı. Örneğin bas gitarı İsmail Soyberk çaldı ki kendisi Türkiye'nin en iyi stüdyo bas gitarcılarından biridir. Kısacası herşeyiyle profesyonel olan bir ekip çalıştı albümde. Tabi Kemal Sahir Gürel’in de düzenlemerinin çok iyi bir etkisi oldu. Belki bir başkası bu düzenlemeleri yapsa bu sonucu alamayacaktık. Güzel sesiyle vokal yapan arkadaşım Meral Coşkun harika bir renk kattı. 5 şarkının sözü ve müziği bana ait diğer 3 şarkı ise anonim. Albümün grafiklerini Musa Çimen, kapak fotoğrafını ise Reha Yünlüel'e tasarladı. Bu nedenle de çok iyi, kolektif güzel bir albüm ortaya çıktı diyebilirm.

- Albümde iki tane de şiir var. Sizin şiirleriniz fakat başka isimler okudu.

Evet, daha önceden yayınlanmış iki şiir kitabım var. 2012’de çıkan ‘Hayata Ve Zamana Dokunuşlar’ ilk şiir kitabım. 2015’de de ‘Aykırı Kelimeler’adlı ikinci şiir kitabım yayınlandı. Bu albümde o şiir ktaplarıma da bir atıfta bulunmak istedim. Hollanda'da yaşayan iki şair arkadaşım Mehmet Çetin ve Hüseyin Şahin şiirlerimi seslendirdiler. Kendim de okuyabilirdim fakat onların ses renkleri de çok çok iyiydi bir renk katacağını düşündüğüm için onlardan rica ettim. Onlar da kırmadılar okudular sağolsunlar.

- Dijital ortamda yayınlayacağınız bir albüm de olabilirdi. Bir çok sanatçı artık tercihini dijital platformlardan yana kullanıyor. Siz neden özellikle CD yapmayı tercih ettiniz ?

Elde somut, kalıcı bir şey olsun istedim. Arşivlemek isteyen insanlar olabilir. Benim evimde hala yüze yakın kaset var mesela. Ayrıca herkes dijital ortamdan şarkı indirmeyi de beceremiyor. Özellikle bizim toplumumuzda belli bir yaş üstünde olanların çoğu hala dijital dünyayı çok iyi biliyor, tanıyor değil. CD onlara da ulaşmış olur. Elbette "Ne gerek var? Boşuna para harcıyorsun. Bir şarkı, bir klip yap, single yap" diyenler oldu. Ona bakarsanız günümüzde kitap çıkarmaya da gerek yok, az okunuyor veya onlar da dijital ortamda var. Ama hala insanlar yazıyorlar. Ben sonuçta kırklı yaşlarımdayım. Hayatta değer olarak gördüğüm şeyler bugünden değil, geçmişten kalan değerler. Biraz daha tutucu olabiliyorum belki bu konuda. Albüm yapmayı yıllardır hayal ediyordum. Bu bir tür hayalini gerçekleştirme meselesi benim için.

- Albümde tür olarak Pop-Rock tercih etmişsiniz.

Evet, özellikle benim bestelerim Pop-Rock. Albümde yer alan Kürtçe, Zazaca parçaların da soundu daha çok Anadolu-Rock. Beni müzikal anlamda bir çok farklı tür besliyor. Metal, Blues, Hard-Rock, Jazz da dinliyorum Şakiro da. Bütün müzik türlerine kulağım açık. Ama sevdiğim ve yapmak istediğim müzik Rock veya Hard-Rock. Ancak bu albümün repertuvarı Pop-Rock'a daha çok uydu. Fakat bir sonraki albümü daha Hard-Rock ağırlıklı yapmayı istiyorum.

- İkinci albümü de planladınız mı?

Elbette, bu adımı atmışken devamı gelsin istiyorum. Belki doğrudan bir albüm olmayadabilir. Tek tek şarkılar, klipler halinde de yapabilirim. Henüz düşünüyorum ama kesinlikle devam edeceğim. 

- ‘Zamana İsyan’ ismini siz mi belirlediniz?

Ben, eşim ve oğlum ortak karar verdik. Dünyanın bugünkü haline baktığımızda aslında herkesin biraz isyan etmesi gereken zamanlardan geçtiğimizi düşünüyorum. Zenginlerin dışındaki çoğunluk genel gidişattan memnun değil. Bu isim benim için bu mutsuzluğa tekabül ediyor.

- Albümdeki şarkılar açıktan politik mesajlar taşımasa da ardında galiba politik bir duruş var. Albümünüzün bu yönünü nasıl tanımlıyorsunuz ?

Evet, biraz gizlenerek belki biraz üstü kapalı ama kesinlikle bir duruşu var. İsyanım Zaman’a 2002’de yazdığım bir şarkıydı. Yurt dışına çıkmak zorunda kaldığım ve bir daha da dönüp dönemeyeceğimi bilmediğim bir sürgün içerisinde yurduma duyduğum aşkın dile gelmesiydi. O özlemle yazdığım şarkının zamanla alanı genişledi. Benim için hiçbir şeyin yolunda gitmediği dünyamızda zorbaların kurduğu düzene gerek bireysel, gerek toplumsal tepkiler vermenin adı haline geldi. Bu albüm biraz da benim için ‘ben de varım’demek. Dünyada kendi kimliğinizle, kendi dilinizle, müziğinizle, kültürünüzle var olursunuz. Bireyin yok edildiği, hiçselleştirildiği bir dünyada bu albüm ve şarkılarımla kendimi, varlığımı ortaya koyuyorum. Şarkılara bakınca ben Alevi-Kızılbaşım o kimlğimden bir deyiş söylüyorum. Zazaca bir şarkı var onunla o kimliğime sahip çıkmaya çalışıyorum. Kürtçe şarkıyla Kürt kimliğime sahip çıkıyorum. Bir bireyin kendisine devletler, sistemler ve hatta örgütler arasında sesiyle, rengiyle yer bulmaya çalışmasının, var oluş mücadelesi vermesinin hikayesi diyebilirim. Bunun yanı sıra albümün biraz da vefa ödeme tarafı var.

- Vefa ödemekten kast ettiğiniz nedir biraz açar mısınız?

Ben 1992 yılında cezaevine girdim ve 2000 yılına kadar cezaevinde kaldım. Bu sürede enstrüman çalmaya başladım ve akabinde de kendi bestelerimi yaptım. Hakkımda açılan davaların sürekli tekrar etmesi nedeniyle 2002'de yurt dışına çıkmak zorunda kalınca Fransa'ya yerleştim. ‘Zamana Dokunuşlar’adlı şarkım cezaevinde kaybettiğimiz arkadaşlarımıza yönelik vefa borcumu dile getiriyor.

Bunun yanı sıra bu albümde söylediğim şarkılarla kimliğime ait olan tüm dillere yönelik de bir vefa borcu ödemeye çalışıyorum. Bir başka boyutu da müzik hep hayatımdaydı ama somut olarak müziğe uzun zamandır bir katkı sunamıyordum. Biraz da müziğe olan vefam da giriyor bunun içerisine. Hayatımı inşaatta fayans-karo ustalığı yaparak kazanıyorum. Belki yavaş yavaş bu albümün müziğe geri dönmeye adım atmak olarak da gördüğümü söyleyebilirim. Mümkün olur da müzikten hayatımı kazanmaya başlarsam inşaat işinden uzaklaşıp tamamen sevdiğim işi yapmak isterim.

- Albüm yapma kararınızda bunun da etkisi var mı?

Tabii ki var. Bir albümünüz olduğunda insanların sizinle kurduğu ilişki, size yaklaşımı tamamen değişiyor. Daha ciddi daha profesyonel yaklaşmalarını sağlıyor. Maalesef bu işlerde bu etiket gerekiyor. Size bu etikete göre yaklaşıyorlar.

- Bu tam olarak sizin için ne anlama geliyor?

Ben uzun yıllar sadece Avrupa’da yapılan dayanışma gecelerine çağrıldım. Oralarda sahne aldım. Solun sanat ve sanatçıyla kurduğu ilişki sağlıklı ve geliştirici gelmiyor bana. Bunu söylerken genel konuşuyorum. Bu ilişkinin yeniden ele alınıp sanat ve sanatçının özgünlüğünü ve özgünlüğü üzerinden yeniden konuşmak, tartışmak gerekiyor. Her şeyin hızla değiştiği bir dünyada sol sanata ve sanatçıyla bakışını yeniden tanımlamak zorunda. Yoksa sanat ve sanatçı pragmatik ihtiyaçların kurbanı olarak günü kurtaran bir enstrüman olarak kalacak. Ancak sonuçta sizinde yaşamanız, çaldığınız aletlerin bakımını yaptırmanız vs. gerekiyor. Türkiye’den ismi olan sanatçılara 5 - 6 bin euro gibi rakamlar verip getirtirken, sizin burada hiç mali bir sorununuz yokmuş gibi sahneye çıkıp sanatınızı icra etmeniz bekleniyor. Bu Avrupa’da müzik yapan herkesin yaşadığı ciddi bir sorun. Hem sanata çok büyük değerler verdiğinizi Marks’tan, Lenin’den, Mao’dan alıntılar yaparak savunacaksınız hem de gerçek anlamda sanata hiç yatırım yapmayacaksınız. Avrupa’da sanatçı mı yetiştiriyorlar? Sadece adı akademi olan ama hiçbir üretim yapmayan yerler açılmış o kadar.

- Sizce sola müzik, tiyatro gibi sanat dallarını mevcutta yapılması gereken etkinliğe, mitinge renk katan, rahatlatıcı bir unsur olarak bakıyorlar diye bir eleştiri yapabilir miyiz?

Kesinlikle öyle! 1 Mayıs mitingi var hadi tiyatro yapın, şarkı söyleyin vs. Oysa sanat yapmak, sanatçıyı geliştirmek bu değildir. Sanat sadece ihtiyaç duyulduğunda ilgilenilen bir alan olmamalı. Bazen şöyle şarkı yap, şöyle bir film yap gibi yukardan emirlerle yönlendirmeye dahi çalışıyorlar. Bu tarz ne sanatçıyı ne solu hiç kimseyi ileriye taşımıyor. Bunu ivedilikle düzeltmeliler.

- Sizin ‘Zamana İsyan’ seçiminiz biraz solun bu yönlerini de kapsıyor anladığım kadarıyla.

Evet. Bu isyan sadece sisteme değil, bizim yarattığımız kendi sistemlerimize de. Sol gelenek herşeye yukardan bakıp ahkam kesmek demek değildir. Oturup düşünmek, üretmek ve üretime katkı sağlamaktır. Tüm dünyayla ortaklaşabileceğimiz, birlikte üretebileceğimiz birşeyler düşünmek zorundayız. Belki artık kimliksizleşmemiz gerekiyor. Belki artık tüm kimliklerden sıyrılıp dünyayla bütünleşmek yeni bir yaşamı kurmaya olanak yaratacak.

- Albüm çıktıktan sonra akabinde bir konser planınız var mı?

Henüz öyle bir planlama yapmadık. Albümü tanıtacak bir organizasyon olabilir. Ancak albüm beğenilirse sonrasında belki yapabiliriz. 


 

 

Öne Çıkanlar