'İyi bir ana muhalefete ihtiyaç var'

'İyi bir ana muhalefete ihtiyaç var'
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Van'da düzenlenen Helsinki Forumu'na katıldı.

HABER MERKEZİ - Forumun basına kapalı oturumuna ilişkin genel değerlendirmelerde bulunan Bakan Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Strasbourg'da katıldığı toplantıya ilişkin yöneltilen soruyu yanıtlarken, "AB açısından Kılıçdaroğlu'nun herhangi önemli bir değerlendirmesini  görmüyorum. Maalesef son zamanlarda Avrupa'daki aşırı çevrelerin kara propagandaları Türkiye tercümesi ile başlıyor. Bunu da ana muhalefet partisi CHP yapıyor" dedi.

Daha önce Helsinki, Londra ve Moskova'da  yapılan ve bu kez Van'da bir otelde düzenlenen Helsinki Forumu'na Ortadoğu ve Körfez bölgesinde yaşanan sorunlar ele alındı. Sabah bir otelde düzenlenen ilk oturum basına kapalı yapıldı. Helsinki Formu'na, AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Güçlü Mısır Partisi Genel Başkanı Abdel Moneim Aboul-Fotouh, İngiltere Global Gelişim Merkezi Başkanı Masood Ahmed, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, İran Politika ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanı Seyed Muhammed Kazem Sajjadpour, İngiltere Ortadoğu Ülkeleri Bakanı Alistair Burt, Fransa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Marielle de Sarnez, Almanya Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Bölümü Şefi Michael Ohnmancht, Alman Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Norbert Röttgen katıldı. Bakan Çelik, oturumun sonunda Helsinki Forumu ve gündeme ilişkin yöneltilen sorularla gazetecilere açıklamalarda bulundu.

'CHP KARA PROPAGANDANIN TERCÜMESİNİ YAPIYOR'

Bakan Çelik, bir gazetecinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Strasbourg’da katıldığı toplantıya ilişkin sorusunu yanıtlarken, AB açısından bir değerlendirme yapmaya gerek duymadığını belirterek, "CHP, maalesef son zamanlarda Avrupa'daki aşırı çevrelerin, kara propagandaların Türkiye tercümesini yapıyor.  En son CHP'nin sözcüsü tarafından gündeme getirilen diktatörlük tartışması da böyledir. Yani ne kadar Türkiye düşmanı varsa , Türkiye'ye ,Cumhurbaşkanına,  karşı bir üslubu kullanıyor. Bunun karşısında Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlarıyla kurulmuş, köklü olduğundan bahsedilen bir partinin, daha sağlıklı bir duruş ortaya koyması gerekir. Yaptıkları tek şey; kaba- saba bir takım propagandalar, provokeler yapmak. Türkiye'nin gerçek bir ana muhalefet konusunda ciddi cari açığı vardır. Bu cari açık CHP tarafından kapatılamamaktadır. Demokrasinin sağlıklı işlenmesi için iyi bir ana muhalefete ihtiyacı var. Buradaki cari açık maalesef sürdürülebilir bir düzeyde olmaktan çıkmıştır. Keşke gerçekten demokrasiyi savunan, Türkiye- AB ilişkileri konusunda Türkiye'deki siyasi standartların, sivil siyasetin yükselmesine yol açabilecek tartışmalar ortaya koyan bir ana muhalefet olsa. Ama maalesef CHP'de bunu göremiyoruz."

'AVRUPA YANLIŞ YAPIYOR, TÜRKİYE'NİN İNİSİYATİF ALMASI İSTENİYOR'

Helsinki Forumu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Bakan Çelik, Van'ın bu konunun çözümü için son derece doğru bir coğrafya olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Bugün Van'da Helsinki Forumu toplandı. Bu forum genel olarak Ortadoğu'daki meselelere çözüm bulmak, meselelerini çalışmak için sir organizasyon. Bugüne kadar Moskova, Cenevre'de gibi benzer yerlerde toplantı yaptı. Bu sefer Van'da sayın Milletvekilimiz Burhan Kayatürk'ün inisiyatifiyle geldiler ve Van'da bu toplantıyı gerçekleştiriyorlar. Önemli konular tartışılacak. Sabah Ortadoğu, Kuzey Afrika, Avrupa ve Asya ile ilgili bütün sorularına cevap veren karşılıklı beyin fırtınası yaptığımız bir toplantı gerçekleştirdik. Zannederim onlarla birlikte Türkiye'deki bütün meseleleri konuşmuş olduk. Avrupa'nın pek çok yerinden Fransa'dan, İsveç'ten, İngiltere'den, Arap dünyasından, İran Bakan Yardımcısı gibi pek çok katılımcı var bu forumda. Son derece çoğulcu bir forum. Hemen bütün konuların üstesinden gelmiş.  'Bölgedeki çatışmalar nasıl durdurulur, daha çok istikbal nasıl sağlanır?' perspektifi ile bakıyorlar. Benim kendilerine söylediğim yaklaşım şudur; Ortadoğu ya da Kuzey Irak'taki meseleler sadece burayla sınırlı kalmıyor. Bu Avrupa'nın da, Amerika'nın da  da meselesi oluyor. Musul'da, Rakka'da ya da DEAŞ İle mücadele doğru bir formül geliştiremedikleri zaman ortaya çıkan göç dalgası, Avrupa başkentlerini de etkiliyor. Şunun üzerinde düşünmeleri gerekiyor; 'Bunların ideolojik kökleri nedir?' Kuşkusuz bizim mukaddes değerlerimizi kirleten insanlık dışı terör örgütleri bunlar. Fakat geçmişte Taliban, daha sonra El Kaide, DEAŞ gibi terör örgütlerinin bütün bunların ideolojik köklerini İslam'da arayarak, İslami terör şeklinde indirgemeleri aslında bu ideolojik saplantının ne  kadar yanlış bir yerde durduğunu gösteriyor. Bunun köklerini İslam dünyasında aramaları da yanlıştır. Bu yoksulluk, dışlanma, terör örgütlerinin etkisi, bazı istihbarat örgütlerinin bu bölgedeki  geçmişten beri sürdürdüğü yanlışlar şeklinde önümüze gelen bir tablodur. Hükümet olarak bu meselelere yaklaşımın arka planlarını öğrenmek istiyoruz. Meseleye Avrupa, Afrika, hem de Ortadoğu tarafından bakarak kapsamlı bir değerlendirme içerisinde bulunduk. Bu konudaki görüşlerimizi paylaştım. Özellikle Avrupa tarafından yapılan yanlışlar, Avrupa'nın buraya dönüm olarak nasıl doğru yaklaşımlar geliştirebileceği ve genel olarak son zamanlarda Yemen, Lübnan, Katar merkezli olarak ortaya çıkan krizin neye mal olduğunu herkesin bu konuda Türkiye'nin inisiyatif alması, İran, Suudi Arabistan, Körfez ve diğer bölgelerdeki sorunlarda daha güçlü bir arabuluculuğu yapacağı görüşündeler."

'İNSAN HAKLARI ÖDÜLÜ VERİLMESİ KABUL EDİLEMEZ'

Bir gazetecinin Türkiye'nin Avrupa Konseyi ile ilgili Türkiye'nin bundan sonraki ilişkilerinin nasıl olacağına ilişkin soruya Bakan Çelik şöyle dedi:

"Avrupa Konseyi bizim kurucu üyesi olduğumuz bir yer. Bu çerçevede orada parlamenter sayımız arttı. Türkçe orada resmi dil haline geldi. Türkiye ile ilgili bazı kararlar alınmıştı. Buna tepki göstermiştik. Fakat arkasından gelen bir takım Fethullahçı terör örgütü mensuplarına ödül verilmesi gibi bir tablo maalesef, bu kurumlarda sağduyunun hakim olmadığını ve güdümlü kararlar alındığını ortaya çıkarıyor. Tabii Avrupa Konseyi'nin itibarının korunması bizim için çok önemlidir. Fakat  Avrupa Konseyi'nin itibarının korunmasına en çok konseyin yönetim organlarının dikkat etmesi lazım. Konsey, dünyanın pek çok yerinde demokrasinin güçlenmesi için önemli işlere imza atıyor. Bu açıdan da itibar gören bir kurum. Ama Türkiye'de bir darbe girişimi yoluyla ortadan kaldırmaya çalışan bir terör örgütüne mensup birisine insan hakları ödülü verilmesi gibi bir tablo kabul edilemez. Bu kararı konsey adına alıyorlar ve bu sağduyulu  değil. Umarız; konsey bu yanlışlardan geri döner. Türkiye ile Avrupa Konseyi'nin eski haline gelmesi için önce konseyin Türkiye'nin demokrasisine saygı göstermeyen, darbe girişimi karşısında güçlü duruş sergilemeyen bu kararlardan vazgeçmesi gerekir." (DHA)

Öne Çıkanlar