KHK mağdurlarını 15 yıllık hak arama süreci bekliyor

KHK mağdurlarını 15 yıllık hak arama süreci bekliyor
KHK ile görevden atılan memurların bir bölümü ilk kez biraraya geldi ve yaşadıkları mağduriyetler ile hak arama süreçlerinde karşılaştıkları sorunları anlattılar

ARTIGERÇEK- Haklarında herhangi bir soruşturmaya gerek duyulmaksızın bir gece ansızın yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile görevlerinden edilen memurların bir bölümü İstanbul'da biraraya gelerek yaşadıkları haksızlıkların giderilmesi çağrısında bulundu. 

Hak ve Adalet Platformu ve KHK Mağduru Memurlar Platformu'nun ortaklığında düzenlenen toplantıya 150 kadar KHK ile ihraç edilmiş memur katılırken, KHK ile ihraç edilen Prof. Cihangir İslam, Ömer Faruk Gergerlioğlu da konuşmacı olarak katıldı.

KHK ile ihraç edilen üç memurun da konuşma yaptığı toplantıda, haklarının geri verilmesi ve ötekileştirmenin son bulması çağrısı yapılırken, hak arama sürecinin hükümetin engelleyici politikaları nedeniyle 15 yıla yayılmasının beklendiği ifade edildi. 

"BİR GECEDE TERÖRİST OLUYORSUNUZ"

Konuşmacılardan Gergerlioğlu, insanları hukuksuz bir şekilde işten atarak mağdur etmeye kimsenin hakkı olmadığını belirtti ve ekledi: "Internetten ya da televizyondan duyuyorsunuz ki bir liste açıklanmış ve o listenin bir yerinde isminiz var. O andan itibaren terör örgütleri ile irtibatlı ya da bir terörist oluyorsunuz. Sizi yargılamadan birileri mahkum ediyor. Bir hukuk devletinde olamayacak bir şey bu. Birileri sizi yargılamadan mahkum ediyor."

"Ben de dahil, beni yargılayın diyoruz ama tüm mahkemelerden ret kararı çıkıyor. Hakkımızı mahkemelerde aramamızın önüne geçiliyor. İdare mahkemesi başvurularımızı reddediyor. Anayasa Mahkemesi ise yanıt olarak, 'OHAL Komisyonu görüşsün meseleyi, ben sonra bakarım' diyor. 23 Ocak'ta yedi kişiden oluşacak bir komisyon kurulacağı açıklandı. Yedi kişi 250 bin dosyaya nasıl bakabilir? Bakamaz sadece yüzüne bakar o dosyaların. İç hukuk yollarının olumsuz sonuçlanması ve AİHM'e gidiş bizi bekleyen bir süreç. En az 15 yıllık bir süreç demektir, 250 bin dosya. Buna hazır olunması lazım. Türkiye'nin duymak istemediği çok vahim bir durum bu. Hak arama sürecini 15 yıllık bir zaman dilimine yaymaya çalışmak cinayet değil de nedir? Hukuk devletinde böyle birşey olabilir mi? Ömrümüz iktifa edecek mi acaba?"

"BOZDAĞ KHK MAĞDURLARI İLE DALGA GEÇİYOR"

Gergerlioğlu, komisyonun kurulmamasını ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın komisyonun Temmuz'da kurulabileceği yönündeki ifadelerini ise "lakaytlık" olarak nitelendirdi ve ekledi: "Darbeciler yargılansın ve ceza alsın ama insanları yargılamadan "darbeci ve terörist" diye hayatın dışına itiyorsa bir devlet, o zaman orada durun. Bizim buna itirazımız var. Sesimizi çok daha fazla yükseltmeye ihtiyacımız var. KHK'lıların mağduriyeti toplumda yeterince duyulmuyor, hissedilmiyor, umursanmıyor. Bu inanılmaz bir vicdansızlık durumudur. KHK'lıların yaşadıklarını yakından biliyorum. Sadece kendim için demiyorum. İnanılmaz dramlar yaşanıyor. Bir insanı devlet memurluğundan atıyorsunuz, ailesini de cezalandırıyorsunuz."

"MUHALİFLERİN KÖKÜ KAZINIYOR"

KHK ile ihraç edilen Prof. İslam da, hükümetin muhaliflerin kökünü kazıyan bir kadro değişikliğine gittiğini, 12 Anayasası'nın tahkim edilmeye çalışıldığını söyledi. 

İslam sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizler utanılacak bir şey yapmadık. O yüzden hain olmadığınızı kimseye ispat etmeye çalışmayın. Yakın çevrem bu konuda konuşursa, kıramayacağım insanlar varsa ortamı terk ediyorum. Biri bana hain dediğinde suratının ortasına tükürüyorum, mendil de vermiyorum. O yüzden savunmaya geçmeyeceğiz. Önce soracağız, 'Bize hangi suçu isnat ediyorsunuz ve mahkemeleri neden kapalı tutuyorsunuz?' Bu ülkede İstiklal Mahkemeleri dahil hiçbir dönemde uygulanmayan bir uygulama ile karşı karşıyayız. İstiklal Mahkemeleri ve gayrihukuki mahkemeler dahi kendilerini göstermelik bir hukukla perdelemeye çalışıyordu. Bugün o da yok. Direneceğiz bu hukuksuzluğa ve haklarımızı geri alacağız."

İşkence ve taciz konusunda çok sayıda ihbar aldığını ifade eden İslam, başbakan ve bakanları göreve davet ettiğini, işkence ve taciz vakalarınının ivedilikle açıklığa kavuşturulması gerektiğini kaydetti.

"Nezarette tek başına doğum yapan kadınlardan bahsediliyor. Bu insanlığın utanç duyacağı bir noktadır. Erkekler, 'Eşini, kızını buraya getiririz' diye taciz ediliyor. 28 Şubat bizim lanetlediğimiz bir dönem ama o zaman bile böyle zalimlikler yapılmadı. O dönemin sorumluları başörtülü kızları dövdü, otobüslere bindirdi ve zor duruma soktu ama hiçbirini karakola çekip bu tehditte bulunmadı, taciz etmedi. Devletin devlet olmasını istiyoruz. Tutuklamalar yargısız infaza dönüştü. Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Nazlı Ilıcak, Mümtazer Türköne ve diğer gazeteciler neden cezaevinde hala bilmiyoruz." 

"ENGELLİYİM, NEDEN İHRAÇ EDİLDİM BİLMİYORUM"

KHK ile ihraç edilenlerden Jandarma Astsubay Ahmet Erarslan, ailesindeki tek memurun kendisi olduğunu, Diyarbakır'da çatışmalar sırasında yaralandıktan sonra hayatını engelli olarak sürdürdüğünü söyledi ve ekledi: "Hiçbir şekilde darbe girişimine katılmadım. Darbe gecesi de raporluydum. Yeni tayin yerim olan Ankara'da göreve başladım. 22 Kasım 2016'da ihraç edildim. Neden ihraç edildim bilmiyorum. Millet bizim masum olduğumuzu biliyor. Yanlıştan dönülmesini istiyorum."

"İLK BİR AY GÜLME KRİZİNE GİRDİM"

Bir diğer KHK mağdurlarından Nazım Ardıç ise neden ihraç edildiğini bilmediğini söyledi. Emekli sandığında hukuk müşaviriyken sendikalı olduğu için ihraç edildiğini düşündüğünü belirten Ardıç, "Basit hayatı olan insanlardık. Engelli bir bireyim. İlk ihraç olduğum süreçte bir travma yaşadım. Gülme krizlerine girdim ilk başlarda. 1 ay içe kapanma sürecim oldu. Çevrenizden bir destek, dayanışma bekliyorsunuz. Ancak 102 kişinin çalıştığı birimden tek bir arkadaşım bile aramadı beni. En büyük hayalkırıklığım budur. Bu süreç sonunda kafamda birşeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Emeklilik müracatında bulundum. Önce aylığımı bağladılar sonra iptal ettiler. Birçok engelli arkadaşım da aynı sıkıntıyı yaşıyor" diye konuştu.

"AÇLIĞA MAHKUM EDİLİYORSUNUZ"

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde çalıştığı 19 yıllık işinden atılan Sezgin Yurdakul ise sorgu odasında kendisine yöneltilen soruların ardından görevden alındığını kaydetti. Yurdakul, "Sorgu odasında gittiğim okul, sosyal medya hesap şifrelerime kadar pek çok şey talep edildi. Kızımın gittiği yasal olan, MEB tabelalı okul, TMSF tarafından açılan yasal bir bankada hesabım nedeniyle işten çıkarıldım. İki ay boyunca çok zor günler geçirdim. Tazminat vermiyorlar, işsizlik maaşı vermiyorlar. Açlığa mahkum ediliyorsunuz. İşten atılma sebebimi duyanlar bana iş vermiyor. Hem ekonomik hem de psikolojik anlamda hayatımın en zor günlerini geçiriyorum" sözleriyle yaşadığı sorunları aktardı.

Öne Çıkanlar