Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşünü destekliyorum

Cezaevlerindeki 8 kişilik koğuşta 29 kişinin kaldığı, yer yokluğundan tutukluların yerde yattığı ve üstlerinde farelerin dolaştığı ortamlardan bahsediyoruz.

Ülkede adaletsizlikler had safhada. Savcılar önüne geleni tutuklama talebiyle mahkemeye sevk ediyor ve hemen tutuklanıyor insanlar. Cezaevlerinde yer kalmadı, avukat arkadaşlarımızdan her geçen gün cezaevindeki koğuşların halini dinliyor, üzülüyoruz. 8 kişilik koğuşta 29 kişinin kaldığı, yer yokluğundan tutukluların yerde yattığı ve üstlerinde farelerin dolaştığı ortamlardan bahsediyoruz. Şu ortamda sesini duyuramayan ve büyük sıkıntı içinde olan cezaevinde haksız yere mağdur edilenlere empati yapmak en önemli iştir.

 

İnsanları tutuksuz yargılamak da mümkün. Ama bunu bırakın Yargıtay kararı beklenmeden tutuklama yaygın eğilim oldu. Duruşmalara gelip giden herkesin tanıdığı kişiler hemen tutuklanıveriyor. Gazetecilik suç oldu adeta, yöneticinin hoşuna gitmeyen haber yapan bir gerekçeyle cezalandırılıveriyor. Hukuki delil anlamında keyfilik had safhada, bazı delil diye gösterilenlerin aşırıya gittiğini emredenler de görünce yeni kurallar getirip eskisini iptal ediyor. Demek ki ortada hukuk yok, diş geçirme, alt etme gibi kavramlar geçerli. 

 

En son Enis Berberoğlu'nun tutuklu yargılanması bardağı taşıran son damla oldu. Gerçi bardak çoktan taşmıştı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasını destekleme günahına sahip olanların çok özeleştiri yapması lazım. Ancak artık eski meseleleri tartışmayı çoktan geçtik. Hatadan dönüldüğünü itiraf edeni eleştirmekle beraber yeni girişimine destek vermemek uygun düşmez. Kılıçdaroğlu'nu pasiflikle suçlayanlar, onun inisiyatif aldığı yerde eski hataları gündem ediyorsa kendileri hata ediyordur. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yürüyüş girişimini destekliyorum, bu ülkeyi hep birlikte bir 3. dünya ülkesi olmaktan kurtarmalıyız, sivil sesler yüksek çıkmalı artık. Haksız yere tutuklu yargılanan, mazeretlerine kulak asılmayan insanlar adaletin ne zaman tecelli edeceğini mavi göğü bile zor gördükleri kasvetli duvarlar, soğuk demir parmaklar arkasında bekliyor.

 

Bu yüzden Kılıçdaroğlu'nun başlattığı yürüyüşe destek vermek CHP'ye destek vermek değildir. Gün Kılıçdaroglu'nun eski hatalarını hatırlatma günü değildir "demokrasi için yetmez ama evet, herkes için adalet istenmeli " deme günüdür. "Adalet, demokrasi" diyen her samimi sese kulak kesilirim, bu denli adaletsizlik ortamında ise hepten kulağımı dayarım. Ama "adalet" diyerek yürüyenler hakikaten her kesimi kucaklamalı, hataları için özeleştiri yapmalı ve siyaset için değil hukuk için yürüdüklerini haykırmalıdır.

 

Güven park'ta başlayan yürüyüşte haber sitelerinin haberine göre KHK'lı bir doktor hanımın da annesi varmış. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara Güvenpark'tan başlattığı yürüyüşe katılan Oflu Zeynep Sarı adlı kadın, KHK ile ihraç edilen doktor kızının işe geri dönmesini istemiş. Elinde 'Adalet' yazılı döviz taşıyan Sarı, "Ben sırtımda sığır tezeği taşıyarak okuttum oni, hiçbir suçu da yok. İşe geri alınsın" diyorsa artık vatandaş dile gelmiş demektir. Şu toplumun bağrı anlamındaki karadenizli teyzenin "adalet" diye yürüdüğü, feryat ettiği, gözyaşı döktüğü bir ülkede oturmak mazluma yakışır mı? Adalet yok, vatandaş ne desin, ne arasın daha?

 

Ülkedeki her kesim kimliklerini bir tarafa bırakarak ortak evrensel değerlerde adaletsizliklere karşı çıksa ne güzel olurdu.. ! Kimliği bir tarafa bırakan ama sadece ve sadece adaletsizliği eleştiren bakış açılarına çok ihtiyacımız var. Adalet için bir adım "adalet" diyen diğer adımları tetikler, unutmayalım. "Adalet" diyene niyet sorgulaması yapansa diğer erdemli adımları da engeller. Çifte standart yapan varsa, sözünde durmayan varsa utanması gereken odur. Bir Türk, Kürdün derdi için yürüyecekse, dindar dinden uzak olan için yürüyecekse, solcu sağcıya yapılan zulüm için "ama" demeden yürüyecekse ancak iflah olacağız, kurtulacağız.

 

Cezaevlerinde haksız yere yatan binlerce insan bu gelişmeleri büyük bir ilgi ve sevinçle izliyor sanırım, onlara gönderilecek en güzel mesaj, hediye bu sanırım. Ankara'da olsaydım, yürüyüşe katılırdım, katılmanızı ve kendi kimliğinizle ortak evrensel değerleri haykırmanızı isterim. Yollar yürümekle aşınmaz, ama belki bir ortak yol çıkar hepimiz için.

 

 

@gergerliogluof

www.omerfarukgergerlioglu.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi