Kırmızı çizgiler ve Kartal mitingi

18 Eylül’de çocuklarımız heyecanlı olacak, bizler ise okulun kapısından içeri giren çocuklarımızın eve nasıl dönecekleri, hangi değişimden geçmiş olacakları korkusu ve kaygısını taşıyacağız.

Okulların açılmasına az bir zaman kaldı.

Öğrenciler bir taraftan hiç tatil bitmesin isterken bir taraftan da okullarına, öğretmenlerine ve arkadaşlarına tekrar kavuşmanın heyecanını yaşamaya başladılar.

Öğrenci velileri ise tüm ekonomik zorluklara rağmen okul alışverişlerine başladılar bile.

Öğretmenlerin durumu daha bir farklı. Geçen yıl okullarda öğrenci yetiştirenlerin bir kısmı ya ihraç edilmiş, ya açığa alınmış ya da sürgün edilmiş. Bu sayı azımsanamayacak kadar çok.

Tabi öğretmenlerini OHAL zulmüne kurban veren öğrencilerin sayısı da az değil.

Her yeni eğitim-öğretim yılı başladığında başta eğitim alanında örgütlü bulunan örgütler olmak üzere bir dizi tartışma yapıyoruz. Fakat bu yıl yapacağımız tartışmaların içeriği de dozu da her yılınkinden çok daha farklı olacak.

Neden mi?

Bu güne kadar gündemimizden hiç eksik olmayan, eleştirdiğimiz eğitim sistemi tümden geçmişi aratacak yeni bir şeye evriliyor.

Mevcut iktidarın çevresinde zaman zaman dile getirildiği ama hemen arkasından gelen tepkiler üzerine "bunlar bireysel açıklamalardır, partiyi ve hükümeti bağlamaz" açıklamalarını çok gördük.

Şimdi 18 Eylül’de yeni bir güne uyanacağız. Gün yeni olacak, çocuklarımız heyecanlı ama bizler, öğrenci velileri okulun kapısından içeri giren çocuklarımızın eve nasıl dönecekleri, hangi değişimden geçmiş olacakları korkusu ve kaygısını taşıyacağız.

Eskisinden daha çok korkacağız. Korkmalıyız da.

Geçmişte hükümet ve AKP’nin sahiplenmediği açıklamalar bir bir yetkili ağızlarca deklere ediliyor, devletin resmi kurumlarında yasallaşarak hayata geçiyor. Yaptıkları bu değişikliklerin hiç birini muhataplarına sormadan, kapalı kapılar ardında hazırlayarak kamuoyuna sunuyorlar. Eğitimciler, öğrenciler, veliler gibi birincil derecede durumdan etkilenen kesimlere danışmıyorlar, görüşlerini almıyorlar, onaylarına ihtiyaç duymuyorlar.

Topluma dayatılan yeni müfredatın içeriğine ilişkin daha önce bir yazı yazmıştım. Yine de önümüzdeki haftalarda bu konuda yeni bir yazıya ihtiyaç var diye düşünüyorum.

Bu yazının konusu esas olarak eğitim sisteminden etkilenen kesimlerin neler yapacağına ilişin olsun.

17 EYLÜL’DE KARTAL’DA MİTİNG

Eğitimin dinselleştirilmesi başta olmak üzere yeni müfredat başta Aleviler ve eğitimciler olmak üzere birçok kesimi ciddi anlamda rahatsız etmektedir.

Bunun için ABF (Alevi Bektaşi Federasyonu), AABF (Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu), PSAKD (Pirsultan Abdal Alevi Kültür Derneği), Garip Dede Dergahı, AKD (Alevi Kültür Dernekleri), HBVAKV ( Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı), DAD (Demokratik Alevi Dernekleri) ve EĞİTİM-SEN (Eğitim Bilim ve Kültür Emekçileri Sendikası) ortaklaşarak birlikte miting yapma kararı aldılar.  

Gerici, ırkçı eğitim sistemine karşı 17 Eylül de laik, bilimsel, kamusal, parasız ve anadilde eğitim talebiyle İstanbul Kartal da yapacakları mitingde bir araya gelecekler.

Sadece imzası olan kurumların üyelerine değil bütün toplumsal kesimlere açık bir çağrıda bulundular.

Nasıl ki geride bıraktığımız zamanda ‘Adalet Yürüyüşü’ ile ‘Vicdan ve Adalet Nöbeti’ bu dönemin çok kıymetli eylemleri olarak değerlendirdiysek bu mitingde o düzeyde değerlidir.

Aleviler ve Eğitimciler bu iki etkinliğe de amasız, fakatsız katıldı destek verdi. Çünkü bu eylemler Türkiye toplumunun ve Alevilerin talepleriydi aynı zamanda.

Adalet yürüyüşü ve nöbetlerine katılanların, destek verenlerin şimdide gerici eğitime karşı sokağa çıkanların yanında olması gerekir diye düşünüyorum. Toplumumuza dayatılan bu gerici eğitim sisteminden sadece Aleviler ve Eğitimciler etkilenmiyor, tüm Türkiye etkileniyor. Dolayısıyla bu sadece bizim sorunumuz da değildir.

Alevi dünyası ile eğitim alanındaki sendikal alanı bilenlerin dikkatini çekmiştir. Bu miting organizasyonunda adı geçmeyen Alevi örgütleri ve eğitim alanında kurulu bazı sendikalar var.

Örneğin AVF ( Alevi Vakıflar Federasyonu), CEM Vakfı (Cumhuriyetçi Eğitim Vakfı), ADF (Alevi Dernekler Federasyonu), Şahkulu, Karacaahmet, Erikli Baba, Eğitim-İş gibi kurumlar neden yok.

Eğitimin gittikçe dinselleştirilerek kurumsallaştırılması bu gibi kurumları ilgilendirmiyor mu?

Bu gibi kurumların hitap ettiği kesimlerde aynı sorunlardan etkileniyorlar. Bu kurumların üyeleri ve buralara gidip gelenlerde inanıyorum ki eğitim alanındaki sıkıntılardan fazlasıyla rahatsızlar.

Bahsi geçen kurumların yönetimleri dahil iktidarın mevcut gidişatından ve eğitimdeki sıkıntılardan rahatsızlar. Bu miting Türkiye’nin geleceği açısından, dolayısıyla Aleviler ve gelecek kuşaklar için oldukça önemlidir.

Farklı nedenlerden dolayı yan yana gelmedikleri miting düzenleyicilerini gerekçe yapmadan katılım için adım atmaları toplumun beklentilerine doğru bir cevap olur.

Hepimiz soruyoruz, sormalıyız.

Neden orada olmayacaksınız?

Şimdi değilse ne zaman?

Kırmızı çizgileriniz mi var?

Ben şahsen böylesi bir dönemde kırmızı çizgilerimizi ortak geleceğimize kast edenlere karşı olması gerektiğini düşünüyorum.

Kırmızı çizgilerimizi, birbirimize değil, yaşamı çekilmez kılan ve karanlık bir gelecek örgütleyen iktidara karşı olsun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi