Leyla Güven: Erdoğan, Kenan Evren taktiğini uyguladı

Leyla Güven: Erdoğan, Kenan Evren taktiğini uyguladı
HDP'nin tutuklu milletvekili Leyla Güven aldığı şarkı söyleme cezasını ve cezaevlerine yönelik baskıları anlattı.

Afrin harekatını eleştirdiği için yaklaşık 8 aydır Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan, 24 Haziran seçimlerinde HDP’den Hakkari Milletvekili seçilen Leyla Güven kendi durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Cezaevinde şarkı söylediği için bir ay görüş cezası alan Leyla Güven bu durum hakkında "Siyasi tutsaklar olarak neden tutuklu olduğumuzu bildiğimiz için her zaman güçlü ve moralliyiz. Demirden korkan trene binmez denir. Biz de bu tür uygulamalardan korkmuyoruz" yorumunda bulundu.

2009 yılında binlerce arkadaşıyla KCK operasyonlarında tutuklandığını belirten Güven, "Bir dalga bizden, bir dalga Ergenekon’dan gözaltı ve tutuklamalar oluyordu. Kenan Evren’in "Bir sağdan, bir soldan" yaptığı gibi Erdoğan da bu taktiği uyguluyordu. Hukuksuzca bir yargılama süreci başladı" dedi.

Güven, "Ergenekon’dan yargılanan birçok kişi bugün terfi ettirildi. Biz Kürt siyasetçiler ise yüzlerce yıl cezalar aldık. Şimdi Türkiye hukuku Türk ile Kürt’e aynı uygulanıyor diyebilir miyiz? Bu konuda Türkiye hukukunun sicili kabarıktır. "O günden bugüne ne değişti" derseniz; o gün ‘FETÖ’cüler yapıyordu, bugün AKP’liler" diye konuştu.

Evrensel'den Meltem Akyol'a röportaj veren HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in açıklamalarının bir kısmı şöyle:

ŞARKI SÖYLEME CEZASI

- OHAL kaldırıldı ama yeni yasalarla 3 yıllık kalıcı bir OHAL dönemine girmiş olduk. Bu süreçte pek çok alanda yaşanan ihlalelerin cezaevlerinde en üst düzeyde yaşandığı haberleri geliyor. Nasıl durum cezaevlerinde?

AKP iktidara geldiğinde OHAL’i  kaldırarak demokratikleşme adımları attığına dair propaganda yaptı. 16 yıl sonra yaptıklarının yanlış olduğunu, bu kadar "özgürlüğün" fazla olduğunu düşünerek fabrika ayarlarına geri döndü. Bizler için değişen bir şey olmadı. İnkar, imha, asimilasyon ve tutuklamalar önceden de vardı şimdi de var. Sadece araç ve gereçlerde yenileme var. Örneğin Toros yerine Ranger’in gelmesi gibi. AKP’liler 15 Temmuz’u velinimet olarak tanımlamışlardı. OHAL’i kaldırdık diyorlar fakat fiilen devam ediyor. Şimdi 16 yıllık iktidarında cezaevindeki doluluk oranları inanılmaz derece arttı. OHAL bahanesiyle tutsakların ağır bedellerle elde ettikleri haklar ya kısıtlandı ya da tamamen ortadan kaldırıldı. Bizler bu hukuksuzlukla mücadele ederken yaşamı da kolaylaştırmaya çalışıyoruz.

- Bir de şarkı söyleme cezası var değil mi?

Siyasi tutsaklar olarak neden tutuklu olduğumuzu bildiğimiz için her zaman güçlü ve moralliyiz. Havalandırma, etkinlerimizi gerçekleştirdiğimiz tek mekandır. Şarkılar, türküler burada söylenir, tiyatro oyunları, halaylar burada oynanır. Her eğlenceden sonra mazgal açılır, söylediğimiz şarkılar, türküler tutanakla üstlere bildirilir. Hakkımızda işlemler başlatılır ve disiplin cezaları verilir. Son aldığım disiplin cezası da böyle oldu. Bir aylık görüş yasağı aldık ve bazı sosyal etkinliklerden men edildik. Demirden korkan trene binmez denir. Biz de bu tür uygulamalardan korkmuyoruz.

"DÜN ‘FETÖ’ DİYORLARDI, PEKİ BUGÜN?"

- 2009’da gerçekleştirilen KCK operasyonlarında da tutuklanmıştınız, operasyonun emrini veren, yapan, yargılayanlar büyük oranda ya cezaevinde ya da firari... Ama siz tutuklunuz yine...


2009’da binlerce arkadaşımla tutuklandık. Bugünle karşılaştırdığımda değişen bir şeyin olmadığını görüyorum. Hukuksuzca toplanan deliller, gizli tanık ifadeleri vb. Bugün de aynı şeyleri yaşıyoruz. O dönem yayılan operasyonlara ‘dalga’ diyorlardı. Bir dalga bizden bir dalga Ergenekon’dan gözaltı ve tutuklamalar oluyordu. Kenan Evren’in "Bir sağdan, bir soldan" yaptığı gibi Erdoğan da bu taktiği uyguluyordu. Hukuksuzca bir yargılama süreci başladı. Uzun tutukluluk süreci beş yıla indirildiği için tahliye edildik. Dönemin adalet bakanı bu yargılamaların kendilerinin değil, ‘FETÖ’nün hakim ve savcılarının işi olduğunu kabul edecek ve ‘üzgünüm’ diyecekti. Türkiye’nin batısında alınanlar, bırakılmakla yetinmediler ve karşı davalar açtılar. Bu davaların kumpas olduğuna karar verildi. Ergenekonculara ‘pardon’ demekle birlikte ciddi tazminatlar da ödediler. Ergenekon’dan  yargılanan birçok kişi bugün terfi ettirildi. Biz Kürt siyasetçiler ise yüzlerce yıl cezalar aldık. Şimdi Türkiye hukuku Türk ile Kürt’e aynı uygulanıyor diyebilir miyiz? Bu konuda Türkiye hukukunun sicili kabarıktır. "O günden bugüne ne değişti" derseniz; o gün ‘FETÖ’cüler yapıyordu, bugün AKP’liler! Kürt siyasetçilere olan kin ve nefretleri ise aynı.

"BUNDAN SONRASINI MÜCADELEMİZ BELİRLEYECEKTİR"

- Peki nasıl çözülecek... Hep aynı tekrarlar mı yaşanacak?


Sonuç olarak, yaşanan sorunların yapısal sorunlar olduğu ve dolayısıyla köklü çözümler gerektiği ortadadır. Başta kadınlara yönelik şiddet, kadın cinayetleri, iş cinayetleri, işsizlik sorunu, çarpık eğitim sistemi ve daha birçok sorun ortada. Kürt sorunu da devam etmektedir.

Yaşanan tüm sorunların çözümü hakların ortak mücadeleleriyle mümkündür. Biz kadınlar, gençler, ezilenler, işçiler, emekçiler, hakları gasp edilenler, inançlarından dolayı ötekileştirenler ve daha birçok kesim bir araya gelip HDK ve DTK çatısı altında birleşirsek başaramayacağımız hiçbir şey

yoktur. Bundan sonra ne olacağı bizim ortaya koyacağımız mücadele düzeyi ile bağlantılıdır. Kuşkusuz içerde olup dışarıya ulaşmak kolay değil. Topluma gerçeği ve hakikati göstermemiz en temel görevimizdir. Halkımızla yüz yüze ilkesiyle buluşabiliriz. Onlardan saklanan esas gündemi onlarla paylaşabiliriz.

Bizim mücadelemiz, demokratik, ekolojik, cinsiyet, özgürlükçü ve ilkeli birlikte yaşam anlayışı bu topraklarda hayat buluncaya kadar devam edecektir.

Burada kadınlara dair bir şeyler de söylemeliyim. Evet, erkek egemen sistemlerde, erkeklerle anılan siyaset alanında kadınlar olarak var olmak, söz söylemek hiç de kolay değildir. Cumhuriyet tarihi boyunca varola gelmiş bu eşitsizlik AKP hükümeti döneminde en üst seviyeye geldi. Meclisteki kadın sayısı hala eşit olmaktan çok uzak. Ama özel olarak kadınlara dair bir siyaset yürütmemiz gerekiyor. Vekil seçildiysem Hakkari’nin emekçi, fedakar, onurlu kadınları sayesindedir ve onlara layık olmaya çalışacağım. Yaşamın tüm alanlarına kadınların kendi iradesi ile katılması ve özgürleşmesi için kadın mücadelesini büyütmemiz gerekiyor.

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Öne Çıkanlar