Merkez Bankası bir tek İş Yatırım'ı şaşırtmadı

Merkez Bankası bir tek İş Yatırım'ı şaşırtmadı
Merkez Bankası verdiği kararla herkesi şaşırttı. Reuters anketine katılan 16 kurumdan 15'i faiz artışı beklerken, kararı doğru tahmin eden tek kurum İş Yatırım oldu.

ARTI GERÇEK - Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 24 Haziran seçimlerinden sonraki ilk toplantısını bugün gerçekleştirdi. Haziran ayında tüketici fiyat enflasyonunun (TÜFE) yüzde 15,39’a yükselmesinin ardından piyasada oluşan beklenti haftalık repo faizinde 100-150 baz puanlık artışıydı.

MERKEZ BANKASI FAİZLERİ DEĞİŞTİRMEDİ, DOLAR 4.93'E FIRLADI

Merkez Bankası ise, ekonomistlerin beklentilerinin aksine faizde herhangi bir değişiklik yapmadı. Gelecek aylarda TÜFE'nin yüzde 18-20 aralığına hareketlenmesi bekleniyor. 

Merkez Bankası son olarak 7 Haziran’da 125 baz puanlık artışla politika faizini yüzde 17,75’e yükseltmişti.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) bugün gerçekleştirilen temmuz toplantısında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 17,75 seviyesinde sabit bıraktı.

Piyasalarda hakim görüş, bugünkü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısından çıkacak karar, 24 Haziran seçimleri sonrası hem Merkez Bankası için hem de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak için test niteliğinde olacağı yönündeydi. Bugünkü faizlerde değişikliğe gitmeme kararıyla her iki taraf da piyasa testini geçememiş oldu.

FAİZ ARTIŞI KESİN, TARTIŞMA KAÇ PUAN OLACAĞINDA

'FAİZ ARTMAZSA, DOLAR/TL YÜZDE 3 ARTAR'

Piyasa bundan sonra 18 Ağustos'ta açıklanacak Orta Vadeli Mali Plan'ın içeriğine bakacak. Oradan da Türkiye ekonomisinin acil ihtiyaçlarına yönelik gerçekçi politikalar çıkmaz ise, Türkiye'nin IMF'ye bir adım daha yaklaşacağı ifade ediliyor.

TCMB BÜTÜN PİYASAYI ŞAŞIRTTI

Merkez Bankası verdiği kararlarla herkesi şaşırtırken, Retuers anketine katılan 16 kurumdan 15'i faiz artırımı bekliyordu. Faiz kararını doğru tahmin eden tek kurum İş Yatırım oldu.

EKONOMİSTLERİ TERS KÖŞEYE DÜŞÜRDÜ

Ekonomistler, Merkez Bankası'nın politika faiz oranını yüzde 17,75'te sabit tutmasını "sürpriz" olarak değerlendirdi. Piyasada 100 baz puanlık artış beklendiğini, bu nedenle kararın sürpriz niteliğinde olduğunu söyledi.

Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvci Tokalı, Merkez Bankası'nın sürpriz bir şekilde politika faizini sabit tuttuğunu belirterek, "Her ne kadar para politikasını uzunca bir süre sıkı tutacağını dile getirse de; sıkılaşmada ek adımın gelmemesinde, iç talepteki yavaşlama, şimdiye kadar faiz artırımlarının gecikmeli etkileri ve maliye politikasından beklenen katkının etkili olduğu söylenebilir" ifadelerini kullandı.

Bu durumda, temmuz enflasyonunun daha kritik bir duruma geldiğine dikkat çeken Tokalı, işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlemlenen aşağı yönlü düzeltmenin bir nebze rahatlatıcı olduğunu ancak enflasyon görünümünde kalıcı iyileşme için yeterli olmadığını söyledi.

EKONOMİDE BAŞLAYAN YAVAŞLAMA

İş Portföy Başekonomisti Nilüfer Sezgin de, ölçülü bir faiz artırımı yapılmasının piyasa beklentilerinin çıpalanması açısından önemli olduğunu belirtti. Toplantı özetindeki değerlendirmelerin faiz artırımı olmadan pas geçilmesinin gerekçesinin "ekonomide başlayan yavaşlama" olduğuna işaret edildiğini söyleyen Sezgin, şöyle devam etti:

"Aslında, enflasyon baskısı artmış olsa da, Merkez Bankası'nın faiz artırımı yaparak hali hazırda artan finansal istikrar riskini daha da pekiştirmek istememesi sürpriz kararın arkasında yatan sebep olarak anlaşılıyor. Ancak, burada kur ve beklenti yönetimi açısından da hassas bir denge var gözetilmesi gereken. Faiz artırımının olmaması risk primi kanalıyla finansal istikrar riskini dönüp daha da fazla artırabilir. Bu anlamda da ölçülü bir artırımın fayda zarar analizi yapıldığında faydası öne çıkabilirdi diye düşünüyorum. Diğer yandan, uzun süre sıkı duruşun korunacağı vurgusu yapılmış. Bu da ekonomi yavaşlasa ve enflasyon düşüşe geçse bile Merkez Bankası'nın aceleci olmayacağını göstermesi açısından elbette olumlu."

PİYASA İÇİN HAYAL KIRIKLIĞI OLDU

QNB Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı ise, TCMB'nin faizde bir değişikliğe gitmemesinin piyasa için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu söyledi.

Son dönemde TCMB'nin aldığı faiz kararları ve söylemlerin bankanın enflasyondaki bozulmaya net bir şekilde tepki vereceği beklentisini doğurduğunu ifade eden Kanlı, şunları kaydetti:

"Karar metninde ekonomideki yavaşlamaya yapılan vurgudan da anlaşıldığı gibi TCMB'nin beklenenin üzerinde bir yavaşlamadan endişe duyduğu anlaşılıyor. Bunun yanı sıra, yine karar metninde maliye politikalarının enflasyon görünümüne vereceği katkının gelecek dönemde alınacak kararlarda etkili olacağı ifadesi de bankanın maliye politikasında ciddi bir sıkılaşma beklentisi içinde olduğunu gösteriyor."

Kanlı, bu kararın ardından TL ve Türkiye piyasalarına dair algının önemli oranda bozulmasını beklenebileceğini belirterek, "Kurdaki değer kaybı ve yatırımcı güvenindeki bozulmanın iktisadi faaliyet üzerindeki olumsuz etkisi önümüzdeki dönemde faiz artışının çok ötesinde olabilir" dedi.

GÖZLER MALİYE POLİTİKASINA ÇEVRİLDİ

Tacirler Yatırım Araştırma Müdürü Özlem Bayraktar Gökşen de, kurum ve piyasa beklentisinin 100 baz puan artırım yönünde olduğu bir yerde PPK kararının sürpriz niteliğinde olduğu belirtti.

Bu çerçevede aslında karar metninin önemli olduğunu vurgulayan Gökşen, "Karar metnine bakıldığında ise aslında enflasyon konusundaki endişelerin halen devam ettiği görülürken, ek olarak aslında iç talepteki aktivitenin yavaşlama sinyallerinin fiyat istikrarı tarafına destek verici nitelikte olabileceği iması bulunuyor. Buna ek olarak sıkı duruşun uzun bir müddet korunacağına ilişkin söylem dikkati çekiyor. Burada anlaşılan ise politika faizinin 'ek artışa gerek duyulmadıkça' bu seviyede uzun bir süre tutulacağı yönünde" ifadelerini kullandı.

YATIRIMCI ALGSI AÇISINDAN DURUM NEGATİF

GCM Forex Araştırma Uzmanı Enver Erkan ise, piyasaların beklentilerinin altında kalan faiz kararından sonra Türk varlıkları üzerinde baskı oluştuğuna dikkat çekti.

Piyasanın faiz artışı beklentilerine bu kadar yoğunlaşmasının temelinde bozulan enflasyon beklentilerinin yattığını kaydeden Erkan, şu değerlendirmede bulundu: 

"Haziran ayında yüzde 15,39’a gelen manşet enflasyon piyasada faiz baskısını artırmıştı. Elbette gerçekleşme ve beklentilerdeki bozulma çerçevesinde yüzde 14’e yakınsamakta olan yılsonu enflasyon beklentileri mevcut dinamiklerde yukarı yönlü riskler oluşturmaya devam etmektedir.

Reel faiz denkleminde oldukça zayıf bir noktadayız, bu noktada faizleri artırmadığımız için zayıf kalmaya devam edeceğiz. Bunun yanında, yatırımcı algısı açısından da durum negatif olarak değerlendirilebilir. Aslında para piyasalarındaki ilk fiyatlamadan da bunu çıkarmak mümkün, ancak asıl risk bu noktadan sonra piyasa faizlerinin daha da yüksek noktalara gitmesi olacaktır.

Merkez Bankası’nın politika açıklaması üzerinden gidecek olursak iç talebe dair yavaşlama sinyallerinin arttığı ibaresinin öne çıktığını görmekteyiz. Bu ibareden yola çıkarak, Merkez Bankası’nın enflasyonun iç talepteki yavaşlamaya bağlı olarak soğuması beklentilerinin olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra, Nisan ayı sonundan itibaren yapılan geç likidite penceresi de dahil olmak üzere toplamda 500 baz puanlık artışının gecikmeli etkilerinin fiyatlar üzerinde yansımasının beklendiğini de söyleyebiliriz. Bu noktada Temmuz ayı enflasyonunun piyasalara vereceği mesaj da kritik olacak. Biz kurlardaki gecikmeli etki ve gıda fiyatlarındaki kontrolsüzlük çerçevesinde Temmuz’da enflasyonun yukarı doğru bir hamle daha yapmasını bekliyoruz. Bu noktadan sonra lokal paramızda gerçekleşebilecek ilave değer kayıpları ise, yıl sonuna dair şimdilik yüzde 14’e yakın olan beklentilerin daha üst seviyelere çıkmasına sebebiyet verebilir.

Kararın bir yansıması da, mali politikalar konusundaki endişelerin derinleşmesi olabilir. Eğer faizlerde daha fazla artma istenmiyor ve büyüme patikasından vazgeçmek istenmiyorsa para ve mali politikaların dengesinin sağlanmasında bazı sıkıntılar söz konusu olabilir ve mali politikalar "büyümeci" olmaya devam edebilir. Büyük merkez bankaları faiz artırıyor, küresel faiz hadleri yükseliyor ve bu noktada büyümeci politikalar enflasyon ve fiyat istikrarı üzerindeki risklerin devamı olabilir. Ekonomide bir miktar soğuma oluşmasını sağlamak ve bu çerçevede fiyat istikrarını öne çıkarmak gereklidir. Bu noktadan sonra 31 Temmuz 2018 tarihinde TCMB enflasyon raporunu ve Başkan Çetinkaya’nın sunumunu takip edeceğiz."

Öne Çıkanlar