'Muhalefet HDP konusunda Erdoğan çizgisine yaklaştı'

'Muhalefet HDP konusunda Erdoğan çizgisine yaklaştı'
Abdüllatif Şener cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP tabanının desteğini almayan adayın kazanma şansının olmadığını belirtti.

CHP’den siyasete girmeye hazırlanan AKP’nin kurucularından Abdüllatif Şener’e göre "Erdoğan iktidarda kalmak için her şeyi yapabilir." "Erdoğan'ın yıllardır diğer partileri HDP'den uzaklaştıran bir seçim stratejisi" uyguladığını belirten Şener'e göre, "Erdoğan, HDP'yi vebalaştırıken, muhalfette Erdoğan’ın üslubuyla, tavrıyla olaylara yaklaştı" Gazete Duvar'dan İrfan Aktan'a konuşan Abdüllatif Şener, seçim sürecine ilişkin yaptığı değerlendirmede "Devlet Erdoğan’sız bir seçeneği hasretle bekliyor" değerlendirmesinde bulundu. Söyleşinin dikkat çeken bazı bölümleri şöyle:

CHP’den milletvekili adayı olacağınız doğru mu?

Aday gösterilmemle ilgili bir irade var ama bu safhada ayrıntıları konuşmak sağlıklı olmaz. Aday olacağım ile ilgili bir belirsizlik var.

2007 yılında AKP’den ayrıldığınızda pek çok kesim hükümetin demokratikleşmeye doğru yol aldığını söylüyordu. Sizin o dönem milletvekili adayı olmamanızın nedeni neydi?

Kendi çıkarlarıyla çatışıncaya kadar "Türkiye’de demokratikleşme var" diyenler oldu. Türkiye’nin doğusunda demokratik bir gelişme olduğunda doğudakiler, batıdaki despotizme ses çıkarmadı. Sonra iş tersine döndü ve antidemokratik gelişmeler çok yoğun ve ağır bir şekilde doğuda ortaya çıktığında, batıdakiler de doğudaki sahneleri görmezden geldi. Bu, Türkiye’deki insan malzemesinin durumunu yansıtıyor.

İLGİLİ HABER: ŞENER: MUHTEMELEN CHP'DEN ADAY OLACAĞIM

Bu aynı zamanda etnik ayrışmanın da mı yansıması?

Etnik ayrışma diye söylemiyorum, çok boyutlu bir şey bu. Aydın denen kesimde de yaşandı bu durum. Oysa aydınların doğusu-batısı olmaz. Türkiye’deki demokrasi standartlarına bir bütün olarak bakmaları gereken bir kesimdi bu. Ama Tayyip Erdoğan kendilerine iltifat ederken, sırtlarını sıvazlarken, ülkede antidemokratik gelişmeler olmasına rağmen "Türkiye, tarihinde olmayan büyüklükte bir demokrasi hamlesi içindedir" diye yazdılar ve konuştular. Veya hükümet, Kürt açılımı yaptığında ve bir kısım seçmen üzerinde olumlu etkiler bıraktığında, bu açılımın içinde olan kesimler, hükümetin olumsuz yönlerini hiç görmediler.

'MUHALEFET PARTİLERİ HDP KONUSUNDA ERDOĞAN ÇİZGİSİNE YAKLAŞTI’

Kürt hareketini mi kastediyorsunuz?

Evet, o da var içinde. Sayın Erdoğan Kürt açılımını Kürt kara kışına çevirdiğinde, bu sefer de Türkiye’ye batıdan bakan, ulusalcı bakış tarzıyla ülkeyi okumaya çalışan kesimler, yazarlar, çizerler, aydınlar -ki Türkiye’de aydın olduğunu düşünmüyorum- bunu görmezden geldiler. Sayın Erdoğan’ın üslubuyla, tavrıyla olaylara yaklaştılar. Sayın Erdoğan, HDP’yi bile adeta vebalaştırdı. Bu süreçte tüm muhalefet partileri de HDP konusunda Sayın Erdoğan’ın çizgisine yaklaştı.

Fakat cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP tabanının desteğini almayan adayın kazanma şansı olmadığı açık…

HDP’yi dışlamak, sistemin dışına itmek, üzerinde baskı uygulamak ve onunla ilgili söylemler geliştirerek diğer siyasi partileri HDP’den uzaklaştırmak Sayın Erdoğan’ın yıllardır yaptığı bir müstakbel seçim stratejisiymiş meğer. Ve maalesef diğer siyasi partiler de bunu benimsediler. Bu yüzden, iktidarın mutlak suretle değişmesi gerektiği halde, nasıl değişeceğiyle ilgili bir tıkanmışlık var.

ERDOĞAN PARÇA PARÇA YUTUYOR’

Kürt medyasının bilaistisna kapatılması, diğer muhaliflerin ağır bedellerle sindirilmesi, yazdığı yazılardan, attığı tweetlerden insanların hapse atılması gerçeğini gözardı etmemek lazım…

Bunların hepsi doğru ama hep beraber direnç gösterilseydi, bugünkü atmosferi kimse yaşamazdı. Elbette bedel ödeyenler olacaktı ama Erdoğan böylesi bir paradigma oluşturamazdı. Erdoğan parça parça yutuyor. Altan Tan’ın vaktiyle yazdığı Reşo Ağa hikâyesi vardır. Türkiye muhalefetinin Erdoğan karşısındaki hâli, o hikâyeye benziyor.

ERDOĞAN, İKTİDARI BIRAKMAMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPAR’

Erdoğan’ın danışmanlarından İlnur Çevik, önceki gün seçimden sonra yeni bir çözüm sürecinin başlayabileceğini söyledi. Hemen akabinde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, böyle bir tasarıları olmadığını açıkladı. Sizce AKP’nin bu noktadan sonra herhangi bir çözüm geliştirmesi söz konusu olabilir mi?

Sayın Erdoğan’ın çok hızlı viraj alma yeteneği olduğu gibi medya, sivil toplum ve kemikleşmiş oy tabanı sayesinde çelişkilerini seçmenine hissettirmeme yeteneği de var. "Reis, dün şunu söylemiştin, bugün niye tersini söylüyorsun" diye sorgulayan bir seçmen yok. Fakat onun sıklıkla farklı noktalarda durması da ülkeye sürekli zarar veriyor.

Kendisini yakından tanıyan biri olarak Erdoğan’ın siyasetini nasıl tarif edersiniz?

Sayın Erdoğan, siyasette bireysel hesaplarını her zaman birincil öncelik olarak görmüş bir insandır. Siyaseti, bireysel önceliklerine göre yönetir ve ona göre sonuç almaya çalışır. Onun iktidarı kaybetme lüksü yoktur. İktidarı bırakmamak için her şeyi yapar.

Ne yapabilir mesela?

Meclis çoğunluğunu kaybetmemeyi kontrol edemeyebilir. Ama cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetmemek için her şeyi yapabileceğini düşünüyorum. Fakat Sayın Erdoğan, son birkaç yıldır eski Erdoğan değil. Çünkü birkaç senedir kendi siyasi menfaatlerine de aykırı işler yapmaya başladı. Açmazlara giriyor, yanlışlar yapıyor. Artık kontrolünü, siyasi dirayetini kaybetmiş gibi görüyorum. Bu yanlışlarını seçim süreci boyunca tekrarlayabilir ve bu nedenle de kaybedebilir. Peki, o kaybedecek de muhalefet adaylarından biri nasıl kazanacak? Bu da önemli bir soru.

Ne demek istiyorsunuz?

Seçimleri alabilmek için İYİ Parti, Saadet, CHP ve diğer küçük partilerin oylarını almak yetmiyor. Aynı zamanda HDP’nin de, AKP’deki küskün ve kırgın Kürtlerin de, kırgın dindarların da oyunu alacak bir adayın ikinci tura çıkması lazım. Seçim kampanyaları içinde tüm bu seçmen kitlelerine kim güven verecek?

Muharrem İnce böyle bir isim mi sizce?

Bunu tüm kesimler itibariyle sorgulamak lazım. Aksi halde bu tür siyasi süreçleri her zaman lehine işletmeyi başarmış olan Erdoğan, bu kesimlerden kendisini iktidara taşıyacak olanların oylarını domine etmeye çalışabilir.

Erdoğan’ın elinde, muhalefetin açıklarından başka bir koz var mı? "Her şeyi yapabilir" derken kastınız sadece bu mu?

"Kaybetse dahi gitmez" gibi değerlendirmelere katılmıyorum. Bu ülkede ağır-aksak da olsa 70 yılı aşkın bir demokrasi deneyimi var. Böyle bir ülkeden bir lider çıkacak ve "seçim sonuçlarını kabul etmiyorum, sarayı da bırakmıyorum" diyecek! Böyle bir şeyin olması imkânsız.

‘SAYIN DEMİRTAŞ’IN İKİNCİ TURA ÇIKMAYACAĞININ GARANTİSİ YOK’

7 Haziran sonrasında bu olmadı mı?

Tam böyle olmadı. Çünkü en azından yasal zeminde müdahale ederek o sonucu elde etti.

Seçim güvenliği meselesi de var tabii…

Eğer "her şeyi yapabilir" cümlem sandık güvenliği meselesini hatırlatmışsa, o güvenliği de muhalefet partileri sağlasın kardeşim! Muhalefet partileri sandık güvenliğini sağlayamıyorsa, parti olarak varlıklarının anlamı ne? Her sandığa güvenilir bir temsilci koymayı başarmalılar. Seçim kurulunun ilan ettiği sonuçları değil, kendi örgütlerinin taşıdıkları sonuçları göstermek suretiyle ilan edip her zeminde bunun müdafaasını yapmalılar. "Her şeyi yapabilir" derken ittifaklarını, mutabakatlarını, anlaşmalarını, sonucu belirleyecek şekilde yönetebileceğini söylüyorum.

Erdoğan ikinci turda kimlerle ittifak, mutabakat veya anlaşma yapabilir?

Örneğin Muharrem İnce ikinci tura çıktığında, CHP seçmeninden firesiz destek alacak. Peki İYİ Parti’nin seçmenleri, Erdoğan’a asla oy kaybettirmeden İnce’ye oy verecek mi? Keza Saadet Partisi ve HDP seçmeninin firesiz olarak Sayın İnce’ye oy vermesi gerekecek. Bu gerçeğin Sayın İnce, Akşener, Karamollaoğlu ve Sayın Demirtaş tarafından sürekli göz önünde tutması lazım. Sayın Demirtaş’ın ikinci tura çıkmayacağının bir garantisi yok. Dolayısıyla Demirtaş dâhil, muhalefetin tüm adayları şimdiden ikinci turun hesabını, stratejisini yapmalıdır. Hele ikinci tura çıkalım, ondan sonra bakarız derseniz, iş işten geçebilir.

Çok sıkı kamuoyu araştırmaları yaptıran Erdoğan, muhtemelen ikinci turda kaybedip kaybetmeyeceğini hepimizden önce biliyor olacak. Sizce kaybedeceğini önceden öğrenen Erdoğan’ın refleksi ne olur?

Pazarlık yapar.

Devri sabık yaratılmaması üzerinden bir pazarlık mı yapar?

Hayır, kaybetmeye dayalı bir pazarlık yapmaz. Sayın Erdoğan, kazanmaya yönelik bir pazarlık yapabilir. Sonuçta muhalefet partilerinden sadece birinin adayı ikinci tura çıkacak, diğerleri elenmiş olacak. Erdoğan, adayı elenmiş partilerden herhangi birinin, rakibine değil de kendisine oy vermesini sağlamaya çalışacak.

Bunca yaptıklarından ve MHP’yle ittifaktan sonra HDP tabanından oy alma ihtimali söz konusu olmadığına göre Erdoğan’ın elinde en azından Kürt kozu yok. Geriye kim kalıyor?

Af çıkışıyla birlikte Bahçeli’nin, Erdoğan’ın seçimi kazanabilmesi için, seçim ortamında yapabileceği her şeyi hoş göreceği sonucunu çıkarttım. Ayrıca bu tür anlaşmalar her zaman kamuoyunun bildiği şekilde yapılmaz.

'ERDOĞAN, DEVLETİN İÇİNDE BİR YALNIZ İNSANDIR’

Muhalefet cephesindeki bu çelişkiler, Erdoğan’ı daha avantajlı gördüğünüz anlamına mı geliyor?

Hayır, kimse kaybetmiş değil. Ama bu çelişkilere muhalefet adaylarının dikkatini çekmek istiyorum. Seçim kampanyasını sadece meydanlarla sınırlı yürütmemeleri gerektiğini hatırlatıyorum.

Sizce devlet, Erdoğan’sız bir seçeneğe hazır mı?

Devlet Erdoğan’sız bir seçeneği hasretle bekliyor. Devlet dediğiniz, insanlardan oluşuyor. Yasama, yürütme ve yargıdır devlet. Yargıda hakimler, savcılar, idarede bürokratlar vardır. Yasamada bakanlar, milletvekilleri, partinin genel başkanları, belediye başkanları vardır. Bunların çoğunluğu şu an Erdoğan’ın ekibi gibi görünüyor. Ama hiçkimsenin çok telaffuz etmediği şey şu: Erdoğan’ın ekibi, Erdoğan’dan korkuyor. Sevgisinden değil, korkusundan dolayı Erdoğan’ın hükmüne ram olmuşlardır. Bütün yargıçlar, bürokratlar, partisinin belediye başkanları, her seferinde üçte ikisini değiştirdiği milletvekilleri, bakanları sürekli kendileriyle oynanmış hissi içindeler. Erdoğan’ın gideceğini görmedikleri sürece, itaatleri çok koyu olacaktır. Ama gideceğini hissettikleri an, insanlar önce korkularından kurtulmak isterler. Hepsi korkularından kurtulmak için ipi çekecektir. Onun için devletin içinde bir yalnız insan gibi görebilirsiniz Sayın Erdoğan’ı. Ama bu taşları kendisi örmüştür. (HABER MERKEZİ)

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız

 

Öne Çıkanlar