'NATO tatbikatında hedefte Atatürk yoktu Erdoğan'

'NATO tatbikatında hedefte Atatürk yoktu Erdoğan'
Ahmet Nesin, ARTI TV'de NATO tatbikatında yaşanan fotoğraf krizini eski bir NATO komutanıyla konuştu.

ARTI GERÇEK - Ahmet Nesin, eski bir NATO komutanıyla, NATO tatbikatında yaşanan fotoğraf krizini konuştu. Çeşitli belgelerle desteklenen söyleşide krize konu olan tatbikata dair yazışmalarda Atatürk isminin geçmediği gündeme geldi.

İşte ARTI TV'deki o söyleşi:

Ahmet Nesin: Benim yaş grubum unutmaz, Kenan Evren ve arkadaşları benim arkadaşlarımı öldürmek pahasına darbe yaptığında "ATATÜRK" diyor ve elinde Kur’an, şu ayet der ki diye anlatıyordu. Sonunda 2 şey yaptı, Yeşilköy Havalimanı Atatürk Havalimanı oldu, bir de bütün Türkiye "Atatürk 100 yaşında" afişleriyle doldu. Bugün yaşananları hep o günlere borçluyuz ama alayı tekrar, çünkü onlardan bu kadar…

Geçenlerde bir NATO tatbikatı yapıldı ve ortalığı birbirine kattık. Neymiş, tatbikatta Atatürk ve Erdoğan hedefmiş. Hadi canım sende, hiçbir yazışmada Atatürk yok, nereden çıktı tatbikattaki hedef Atatürk. Tek biyerden çıktı, o da Erdoğan anidenbire Kemalist olmaya karar vermişti ve onsuz bişey yapamazdı.

Ben de bu olayı eski bir NATO komutanıyla konuştum, askeriyeden ihraç edilen bir komutanla. Gelelim söyleşiye…

Ahmet Nesin: Biliyorsunuz NATO tatbikatında 2 saldırı olduğu söyleniyor. Biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, diğerinin de Atatürk’e yapıldığı iddia ediliyor. Bu konuda ne dersiniz? Ayrıca bu tatbikatlar nasıl hazırlanıyor? Ne kadar öncesinden biliniyor? Ülkelere ne kadar zaman içerisinde bütün detaylar veriliyor. Bunları öğrenebilir miyim?

Komutan: NATO’da tatbikat süreci oldukça sistematik, dokümanlara dayanan ve hem basamakları çok fazla olan, hem de bu basamaklar içinde kontrol mekanizmasının çok sıkı işlediği bir süreçten sonra hazırlanıyor. Şöyle ifade edebiliriz. NATO tatbikatları 3 ile 4 yıllık döngüler halinde hazırlanır, bir tatbikatın ete kemiğe bürünebilmesi için öncelikle NATO’nun politik, askeri seviyede, en yüksek seviyede tehdit tanımlaması yapması gerekir. Bu tatbikatın öncelikle hedeflerinin, amaçlarının belirlenmesi gerekiyor. Şunu da başlangıçta ifade etmekte fayda var. Biraz sonra bu anlatacağım süreç içerisinde NATO üyesi olan ülkeler hem milli makamları, NATO içerisindeki milli temsilcileri vasıtasıyla, hem de NATO’da görev yapan subayları ve astsubayları vasıtasıyla bu süreci sürekli gözetim altında tutuyorlar ve istedikleri anda sürece müdahalede bulunabiliyorlar.

Ahmet Nesin: Siz görevden alınmadan önce bu tatbikattan haberiniz vardı o zaman.

Komutan: Evet, tatbikattan haberim vardı. Bu tatbikat oldukça büyük ve önemli bir tatbikat.

Ahmet Nesin: Türkiye’de bu tatbikat biliyorsunuz yani bu tatbikattaki hedefin Erdoğan ve Mustafa Kemal olması 17 Kasım’da sanırım basına yansıdı. Fakat işin özü Türkiye’deki tartışmalarda pek böyle gözükmüyor. Şimdi elimde bir fotoğraf var. Bu yazı 15 Kasım 2017’de kaleme alınmış. Yani tatbikat başladığında hedef tahta dediğimiz, nokta gözüküyor, belli oluyor ve Türk NATO bölgesi bunu bu tatbikatı yapan komutanlığa şikayet olarak bildiriyor.

2 numaralı paragrafta 3. satıra baktığımızda çok net görüyoruz. Nedir o net gördüğümüz? İşte Türkiye’de hedef tahtasına hem Cumhurbaşkanı Erdoğan konuldu, hem Atatürk konuldu, deniyor. Biz şikayeti yalnız President Of Turkey yani Erdoğan üzerinden yapıyoruz. Ya Atatürk unutulmuş ya da hedefte Atatürk yok esasında.

Bunu neden söylüyorum? 2. sayfaya geçelim. Bu tatbikatı yürüten komutan Polonyalı bir tümgeneral. Bu 2. sayfadaki yanıt Polonyalı generalden, Andrzej Reudowicz’ten geliyor. O da üzgün olduğunu belirtiyor ve bunun hemen kaldırıldığını söylüyor. 3. sayfaya gelelim tekrar.

Bu sayfadaki yazı yine Belçika NATO’daki Türk komutandan Genelkurmay Başkanlığı’na gönderiliyor. Genelkurmay Başkanlığı’na itirazın yapıldığı söyleniyor. Yani o 1. sayfa ekte kendilerine gönderilmiş. Eklerin uygulaması, ekran görüntüsü var burada. Fakat tabi ilginç Genelkurmay Başkanlığı’na 16 Kasım’da bildiriyorlar. Genelkurmay Başkanlığı’nın daha önce haberi var mı, yok mu bilmiyorum. Orası biraz karışık. Bu bildirimler ve yazışmalar olurken bir de telefon konuşması var Cumhurbaşkanı Erdoğan’la beraber, "Biz bu tatbikattan çekildik" deniyor. Kendisi de doğru bir iş yapıldığını söylüyor. Şimdi 4. sayfaya gelelim.

Şimdi bu fotoğrafta solda kırmızının içindeki komutan şu anda bizim NATO’daki üst düzey komutan. Bu fotoğraf 17 Kasım’da yani tatbikatın son günü çekilmiş. Bu ne anlama geliyor? "Tatbikattan çekildik" denildikten sonra çekilen fotoğraf, bitiş fotoğrafı. Yani bir anlamda belki de kutlama gibi bir fotoğraf. Bu tatbikatı başarıyla sonlandırdık, fotoğrafı. Yani şunu söylemek istiyorum. Biz sanki bu tatbikattan çekilmemişiz, gibi geldi bana. Evet, şimdi bu 5 belge ve fotoğrafı bana yorumlamanızı rica edeceğim.

Komutan: Burada şunu ifade etmek gerekir. Konuştuğumuz konu tamamen ülkemizin milli çıkarları ile ilgili olduğu için buradaki kişilerin kim olduğu o kadar önemli değil. O fotoğraftaki kişi ben olabilirim, siz olabilirsiniz veya başka bir arkadaşımız olabilir. Burada bu arkadaşımızın fotoğrafının konması kesinlikle herhangi bir kişinin hedef alındığı anlamına gelmemesi gerekir. Çünkü bu tip yorumlar Türkiye’de çok rahat yapılabiliyor. Bu fotoğraf Trident Javelin tatbikatında eğitim alan NATO’nun iki büyük müşterek komutanlığından birisi olan Coint for Comment CFC Branson karargahının önünde çekilen bir fotoğraf. Onların internet sayfasında yayımlanmış, yayınlanma tarihi de 17 Kasım 2017. İnternet sayfasından anladığımız, gördüğümüz kadarıyla 17 Kasım’daki bitiriş faaliyeti gibi gözüküyor. 13.08 –

Ahmet Nesin: Peki, bu hedef tahtaya iki kişi gösterildi ise ve bütün basın Mustafa Kemal ve Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden bunu yansıtıyorsa, neden şikayet sadece Erdoğan üzerinden yapılmış olabilir, sizce?

Komutan: Öncelikle şunu ifade edeyim. Olayın tüm detaylarını bende bilmiyorum. Sizin gibi basından takip ettim olayı. Ancak ülkemiz için, silahlı kuvvetlerimiz için çok önemli olduğundan konuyla yakından ilgilendim. Yurt dışında bulunan ve silahlı kuvvetlerden ihraç edilen belki yüzlerce arkadaşımla beraber bu konu da bizim dikkatimizi çekti. Tabi bizler çeşitli sebeplerle, özellikle bir gruba, bir terör örgütüne mensubiyet suçlamasıyla görevimizden uzaklaştırıldık. Ancak şunu ifade etmek isterim, bizim Atatürk’e, ülkemize, ülkemizin değerlerine, ülkemizin yönetimine bağlılığımızda hiçbir azalma yok. Biz silahlı kuvvetlerde görev yaparken neleri hissediyorsak, şu anda aynı duygularla devam ediyoruz ve ömrümüz olduğu müddetçe bu şekilde devam edeceğiz. Yolumuz Atatürk yolu. Bu yoldan kesinlikle ayrılmayacağız. Başımıza ne gelirse gelsin, ister bize FETÖ’cü desinler, ister bize komünist desinler, ne derlerse desinler bu kesinlikle değişmeyecek. Konuştuğum Avrupa’da kalmak zorunda kalan diğer silah arkadaşlarımın da duyguları benden farklı değil.

Ahmet Nesin: Genelkurmay’ın da kendi aralarındaki yazışmalarda Mustafa Kemal yok. Yani niye koydunuz, niye hedef tahtası, diye. Bu, işi daha büyük göstermek için belki de bizim basının yapmış olduğu bir şey olabilir mi? Bu, yandaş medyanın sırf hedefin Recep Tayyip Erdoğan olmasıyla bu kadar gürültü kopmaz. İşte buna Mustafa Kemal’i de eklersek, işte bu detayları da basın bulamaz, diye düşünmüş olabilirler mi, acaba?

Komutan: Bilemiyorum. Bu zamanla ortaya çıkacaktır, umarım. Ancak hem sizin, hem de benim bildiğim bir konu var. Bu ekranda geçen fotoğraflar ve evraklar, yandaş medyadan alınan fotoğraflardır. Fotoğraf NATO’nun sitesinden ama evraklar yandaş medyadan alınmadır. Herhangi bir askeri kaynaktan alınan bilgiler yok burada. Türkiye’de herkesin ulaşabileceği belgeleri ve fotoğrafları görüyoruz. Tabi biz burada olayı NATO’nun açıklamalarından, iktidar yanlısı medya tarafından kamuoyu ile paylaşılan bu evraklardan ve NATO kaynaklarının yapmış olduğu resmi açıklamalardan anlamaya çalışıyoruz. Bu yönüyle baktığımızda bir defa olayın hangi gün vuku bulduğunu düşünürsek 15 Kasım 2017 tarihinde Polonyalı tümgeneral Türk makamlarından yazılı olarak özür dilediğine göre bu olay en geç 15 Kasım’da vuku bulmuştur. Muhtemelen 13 veya 14 Kasım’da da vuku bulmuş olabilir. Belki o biraz daha büyük bir ihtimal. Yazılı bir açıklanma hazırlanması, bunun üst makamlarla koordinesi biraz zaman alabilir. 15 Kasım’da Belçika Mons’ta bulunan Müşterek Harekat Komutanlığı veya NATO Yüksek Askeri Karargahı’nda bulunan Türk Milli Askeri Heyet Temsilciliği Başkanı generalimiz, NATO’nun aynı yerde bulunan karargahının kurmay başkanına ki bir orgeneral, şikayette bulunuyor. Böyle bir konunun tespit edildiğini, aslında konunun kapandığını bir anlamda ifade ediyor. Çünkü konu tespit edildi, gerekli adımlar atıldı ama bir daha böyle bir şey yaşanmasın gibi ifadelerde bulunuyor. Bu son derece doğru bir yaklaşım. Yazılı olarak tabiî ki bunu ifade etmek gerekir. Ancak Türk milli makamlarından NATO makamlarına giden şikayet yazısında ulu önderimiz Atatürk ile ilgili herhangi bir ifade görmüyoruz. Bunların, bence olay bu kadar büyüdüğüne göre ortaya çıkarılması gerekir. Mutlaka açıklanması gerekir ki kamuoyu vicdanı rahatlayabilsin. Çünkü bir takım gariplikler gözüküyor. En azından bir vatandaş olarak ben kendi adıma da bir takım gariplikler sezinliyorum. Atatürk ile ilgili bir rencide edici davranışta bulunulması, çok vahim bir olay. En az ülkemizin cumhurbaşkanına yapılan saldırı kadar vahim bir olay. Bunun atlanması, söz konusu olamaz. Bunun yazışmaya konulmaması kabul edilemez. Bir defa bunu ifade etmek gerekir. Varsa böyle bir yazılı şikayet, Türk askeri makamlarına, NATO makamlarına yapılan bunu mutlaka bizim görmemiz gerekir. Eğer mümkünse NATO makamlarından nasıl bir reaksiyon alındığını da tabiî ki bir vatandaş olarak bilmek istiyoruz.

Evet, şimdi bende öncelikle şunu söyleyeyim. Bu tip bir şey yapıldıysa ki münferit olarak yapıldı gözüküyor, yapılan kişinin yani cumhurbaşkanının siyasi kişiliği değil öne çıkan. Orada bir makam var. Bu hep beraber karşı çıktığımız bir şey. Bu Recep Tayyip Erdoğan olunca değişik, Süleyman Demirel olsaydı değişik bir tavır alma ya da yorum yapma gibi bir durumum yok. Bu tartışmalarla beraber bir tartışma alevlendi esasında. Tartışılan bir şey, işte Türkiye’nin NATO’dan çıkacağı, NATO’nun da Türkiye’ye artık niye NATO’da gibi bir takım tartışmalar var. İki soru soracağım. Bir; NATO artık hakikatten bizi istemiyor, denir mi? Böyle bir tavır alabilir mi? Bu çok amatörce bir şey bana göre. Buna gerek var mı? İki; biz NATO’dan çıkarsak ki çıkamayacağımızı biliyorum ama varsayalım çıktık bir takım insanlar Avrasya falan filan diye bağırıyor, biz 15 yaşından beri NATO’suz Türkiye diyenlerdeniz, bu yüzden bu tartışmanın içine girmeme gerek yok, NATO’dan çıkarsak Türkiye silah anlamında kaç yılda toparlanır? O kadar kolay mı? Herkes çok kolay tartışıyor çünkü bunu. Diyelim ki Avrasya’ya girdik ya da Shangay Beşlisi’ne veya bağımsız kaldık, Tito’nun eski Yugoslavya’sı gibi. Bunun toparlanması ne kadar sürer? Bu kaça mal olur, diyeceğim ama onu hiç sormak istemiyorum, onun bir felaket olduğunu biliyorum. Çıktığımız ve toparlanana kadarki dönemde Türkiye nasıl bir ülke haline gelir? Herkesin istediği gibi girip çıkabileceği bir ülke olur mu? Çünkü o silahların çalışmayacağını biliyorum.

Ahmet Nesin: Bir iddia daha var. Askeriyeden ihraç edilen NATO görevlilerinin 35-40’ı hala NATO’da görevli olarak çalışıyorlar deniliyor. Böyle bir şey olabilir mi?

Komutan: Tabi şu anda yurt dışında bulunan arkadaşlarımız, hatta yurt içinde tutuklu olan silah arkadaşlarımızla ilgili mahkeme süreçleri devam ediyor. Kimin suçlu, kumun suçsuz olduğunu en sonunda öğreniriz. Umarım hukuki süreçler sağlıklı işler, onu hem biz, hem kamuoyu görür. Şu anda suçlamalar var. Ancak halen ortada suçlular yok. Şimdi NATO’da çalışan bireyler NATO üyesi ülkelerin vatandaşları. Bir NATO üyesi ülkenin örneğin Türkiye vatandaşının NATO’da çalışabilmesi için NATO’da ihtiyaç olan kadrolar vardır, bunlar internette yayınlanır, internet sitesinden girer bu vatandaşımız, kendisine uygun gördüğü bir iş kolunu, branşı seçer ve müracaatta bulunur. NATO’ya, ben burada çalışmak istiyorum, der. NATO’da çalışmanın en temel şartlarından birisi NATO üyesi ülkenin vatandaşının kendi ülkesinden mutlaka clerance denilen yeterlilik, onay alması gerekir. Bu clerance, Genelkurmay başkanlığı tarafından onaylanan bir belgedir. Gerek ben, gerek buradaki diğer arkadaşlarım, Genelkurmay Başkanlığı tarafından izin verilmediği sürece hiçbir NATO görevinde şu anda çalışamayız. Bunun da ötesinde hiçbir emekli veya istifa etmiş subay herhangi bir suçlama söz konusu olmasa dahi NATO’da çalışamaz ta ki Genelkurmay Başkanlığı’ndan clerance alıncaya kadar. Mutlaka süreç içinde Milli Savunma Bakanlığı’nın da, Dışişleri Bakanlığı’nın da rolleri olur. Ancak bu clerance konusu katidir.

Ahmet Nesin: Bu girişim sonradan eklenebilinir mi?

Tekrar ifade etmek gerekirse, Türkiye senaryonun hazırlanması sürecinde devrededir, senaryonun icrasında da Amerika ile aynı güce sahiptir. Bütün stratejik kararlarda böyledir. Senaryo oluşturulduktan sonra örneğin konumuz olan Trident Javelin tatbikatı için ifade edeyim, bu senaryonun nasıl eğitilen kişilere enjekte edileceği aylar önceden çalışılır. Önümdeki NATO açıklamasına göre 18 Ocak 2017 tarihinde Norveç’te gerçekleşen bu tatbikatla ilgili senaryo hazırlıklarına ciddi olarak başlanmış ve 23 Eylül 2017 tarihinde senaryo girdileri bitirilmiş, dondurulmuş. Bundan sonra senaryoya herhangi bir veri girişinde bulunamazsınız. Olayın gerçekleştiği tarih 17 Kasım. 23 Eylül’e kadar olan dönemde bizim TSK personelimiz gerek NATO’da görev yaptığı karargahlarda, gerek Türkiye’de Genelkurmay Başkanlığı ile yapılan koordinede bütün bu süreci şeffaf olarak görürler ve herhangi bir aksaklık gördüklerinde mutlaka önceden, şu anda TSK’dan atılmış olan arkadaşların önceden çok iyi yaptıkları gibi mutlaka müdahale etmeleri gerekir. Şöyle bir şey kabul edemeyiz. Ülkemizin cumhurbaşkanı ile ilgili yapılan saldırıya yönelik senaryo girdisi fark edilmedi, göremedik, denemez. 23 Eylül’de dondurulduğuna göre de bundan sonra böyle bir senaryo girdisi olamaz.

Elimdeki bilgilerden yola çıkarak birtakım sonuçlara ulaştım. Şunu ifade edeyim. 23 Eylül’de senaryo dondurulduğuna ve herhangi bir girdi yapılamayacağına göre ki bu tarih Norveç’teki Müşterek Harp Karargahı’nın sitesine girildiğinde görülür, bundan sonra belirleyici, senaryoyu değiştirici bir girdi yapılamaz. Hele hele Türkiye’yi düşmanlaştırıcı veya Türkiye’deki bir siyaset adamını düşman gösterici bir girdi yapılamaz. Ancak şu vardır. Senaryonun gerçekçi uygulanabilmesi, yürütülebilmesi ve eğitilenlerin senaryo oynanırken ortaya koydukları davranışlara etki edebilmesi için bazı dinamik girdiler yapılabilir. Bu dinamik girdiler belirleyici girdiler değildir. Benim anladığım kadarıyla senaryo sonrasında yapılan bu girdi de bir dinamik girdi olsa gerek. Yoksa TSK’de şu anda görev yapan arkadaşlarımın böyle bir konuya müdahale etmemesi kesinlikle kabul edilemez. Hele Atatürk konusunda ki onu teyit edemedik, ne NATO, ne Genelkurmay yazışmaları Atatürk’le ilgili yaşanan konuyu ortaya koymuyor. Öyle bir olaydan bahsetmiyor. NATO’nun, Genel Sekreter’in, Norveç Savunma Bakanlığı’nın, Norveç’teki NATO Müşterek Harp Karargahı komutanının ortaya koyduğu açıklamalarda, yazışmalarda Atatürk konusu kesinlikle geçmiyor. Bu konunun mutlaka fark edilmesi gerekir.

 

Öne Çıkanlar