Naziler’in attığı Holzmeister TBMM’ni inşa etmişti

Naziler’in attığı Holzmeister TBMM’ni inşa etmişti
27 Şubat 1933’te Alman Parlamentosu'nu yakan Naziler, Düsseldorf Güzel Sanatlar Akademisi Rektörü Prof. Dr. Clemens Holzmeister’i görevinden attılar....

27 Şubat 1933’te Alman Parlamentosu'nu yakan Naziler, Düsseldorf Güzel Sanatlar Akademisi Rektörü Prof. Dr. Clemens Holzmeister’i görevinden attılar. Holzmeister Türkiye’ye sığındı. TBMM'nin ve Ankara'nın başmimarı oldu.

Kemal YALÇIN

Prof. Dr. Clemens Holzmeister, 1927-1954 yıllarında Ankara’yı, Başkent Ankara yapmış olan başmimardır. Ankara’da nereye bakarsanız bakınız Prof. Dr. Clemens Holzmeister’in başmimar olarak inşa etmiş olduğu eserleri, tarihi binaları görürsünüz:

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Çankaya Köşkü, Genelkurmay Başkanlığı, Savunma Bakanlığı, Kızılay Güvenlik Anıtı, Ankara Harp Okulu, Merkez Bankası, Emlak Bankası, Maliye Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Danıştay Binası, Yargıtay Binası, Ankara Ordu Evi, Ankara Avusturya Büyükelçiliği…

Prof. Dr. Holzmeister, eğitimini Almanya ve Avusturya’da tamamlamıştı. Almanya’nın tanınmış mimarlarındandı. 1927 yılında Mustafa Kemal tarafından Ankara’yı başkent yapması için davet edilmişti.

Naziler tarafından 1933’de Düsseldorf Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki işinden, düşüncesinden dolayı atılmıştı. 1938 yılında ise, Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki "Rector Magnificus" ünvanıyla yürüttüğü işine de "modern mimarlık anlayışına sahip olduğu" için son verilmişti.

Nazilerin faşist rejimi nedeniyle 1933 sonrasında anavatanından ayrılmak, Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmıştı.

27 Şubat 1933 gecesi Alman Parlamentosunu yakan Nazilerin görevden attığı Prof. Dr. Holzmeister’e Mustafa Kemal Atatürk’ün uzak görüşlülüğü sayesinde Türkiye kucak açmıştı. Meslek hayatının 27 yılı Türkiye’de geçti.

HOLZMEİSTER’İN HAYATI…

Holzmeister, Almanya’da, Tiroller Bölgesi’nde büyük, başı karlı dağlar arasındaki Fulpmes/Stubaital adlı küçük bir yerleşim yerinde, 27 Mart 1886 günü doğmuştu. Doğduğu ev dağın yamacında, kilisenin yanındaydı. Evlerinin bahçesinde ortasından su fışkıran bir havuz vardı.

1940 yılında, İstanbul-Tarabya’daki evinde, kendisi gibi Nazilerden kaçarak Türkiye’ye sığınmış olan Haymatlos Cornelius Bischoff’a hayatını şöyle anlatmıştı:

Benim baba soyumun kökleri 17. yüzyıla kadar gider. Dedem Fulpmes’te demirciymiş. Dedemin işleri, demir çelik sanayinin gelişmesiyle bozulmuş. Ailesine güvenli bir hayat sağlamak düşüncesiyle, yanına ninemi, yedi çocuğunu ve köylülerini alarak Brezilya’ya göç etmeye karar vermiş. Birkaç yüz kişilermiş gemide. Giderken yolcular arasında kolera salgını olmuş. Dedem yolda ölmüş. Diğer ölenlerle birlikte dedemi büyük okyanusa "gömmüşler". Babaannem, yedi çocuğuyla Brezilya’ya ulaşmış. Babam yedi çocuktan en büyüğü imiş. Brezilya’ya ulaşanlar Santa Leopoldina şehrine yerleşmişler ve orada bir Tirol kolonisi meydana getirmişler. Kahve yetiştiriyorlarmış. Zamanla oraya alışmışlar, refahları artmış. Babam Tirol kolonisinden bir kadınla evlenmiş. Bu evlilikten yedi çocuğu olmuş. Fakat bir sıtma salgınında bütün çocuklarını kaybetmiş. Bunun üzerine babam tekrar Tirollere, memleketine dönmüş. Tarih aşağı yukarı 1876 olmalı. Lakabı "Brezilyalı" kalmış. Güzel bir ev yapmış. Bu evde dört çocuğu daha dünyaya gelmiş. Babam ilk karısı ölünce, 1884’de annem Maria ile evlenmiş. Bu evlilikten de dört çocuğu daha olmuş. İşte ben bu dört çocuğun ikincisiyim. Babam çok yetenekli, müzikten hoşlanan bir insandı. Kilise korosunu babam kurmuştu. Yardımsever bir insandı.

Ben "Brezilyalı" denen bir babanın oğluyum. Brezilya’da Tirollü akrabalarım var. Brezilya’da Rio de Janeiro Katedrali’ni yaptım. Böylece babamlara, Tirollülere kucak açmış, onların hayatta kalmalarını sağlamış olan Brezilya’ya teşekkür borcumu ödemiş oldum.

ANKARA’YA GELİŞİ

Prof. Dr. Clemens Holzmeister, Viyana Teknik Üniversitesi’ni bitirdi. Babası Brezilya vatandaşı olduğundan askere gitmedi, Birinci Dünya Savaşı’na katılmadı. 1924 yılında Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’nde profesör oldu. 1920’li yıllardan itibaren özellikle sakral yapı tarzındaki ilk binalarını yapmaya başladı. 1925 yılında Viyana’da yapılan belediye binalarının yapımına katıldı. 1926’da ise Salzburg Festival Binası’nın yenilenmesinde görev aldı. Viyana ve Avrupa’da mimari yetenekleri ve eserleriyle tanındı.

1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Ankara’yı modern bir başkent olarak inşa etmek istiyordu. 1920’li yıllarda Ankara’nın mimarisi Neoklasisizm etkisiyle üslup taklitçiliğine kaçan ve geçmişin elemanlarını gereksiz kullanan bir karaktere sahipti. Atatürk, bu dönemlerde Avrupa’nın mimarlık alanında kaydettiği gelişmeleri, teknikteki ilerlemeleri, yeni buluşları yakından takip ediyordu.

Ankara, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olarak inşa edilirken Avrupa’daki mimari alanındaki gelişmeleri özümlemiş, yetenekli bir mimara ihtiyaç duyuldu. Atatürk, 1927 yılında, Viyana Büyükelçisi Hamdullah Suphi Tanrıöver’den böyle bir mimarı araştırmasını ve bulduğu ismi kendisine bildirmesini rica etti. Hamdullah Suphi, titiz araştırmalardan sonra o yıllarda Viyana Güzel Sanatlar Akademisi Rektörlüğü görevini başarıyla yürüten, sosyal demokrat fikirli ve Avrupa’nın tanınmış mimarlarından biri olan Prof. Dr. Clemens Holzmeister’in ismini Atatürk’e önerdi. Atatürk’ün onayını alarak Prof. Holzmeister’i Ankara’ya davet etti.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK İLE GÖRÜŞMESİ

Prof. Dr. Clemens Holzmeister, Ankara’ya gelişini ve Mustafa Kemal ile görüşmelerini anılarında şöyle anlatmıştı:

Beni Türkiye’ye Ankara’ya çağırdılar. Atatürk’ün emriyle Başkenti kurmaya yardımcı olmam istendi. Bu enteresan görevde bir şeyi belirtmem gerek; Atatürk, Türklerin atası, o muazzam ve muhteşem şahsiyet, yeni Türkiye’nin kurucusu idi ve ağırlığı Anadolu’ya vermişti. Başkent olarak Ankara’yı seçmişti. Çünkü İstanbul çok kozmopolitti. Orada çok az Türk vardı. Ankara geniş bir çölün ortasındaydı ve Anadolu’nun merkeziydi. Atatürk’ün aklında yatan, ülkenin geniş zenginlikleri ile burasını canlandırmaktı.

Türkiye’ye 1928’de davet edilmiştim. O zaman Büyükelçi Abdülhalik Bey’di. Biraz çekinerek gittim. Çünkü Fransızcam zayıf, Türkçem de hiç yoktu. İstanbul’dan ayrıldım, penceremden muazzam bir yayladan başka bir şey göremiyordum. Ben şimdi orada ne yapacaktım? Milli Savunma Bakanlığı ile Genel Kurmay Başkanlığı binalarının inşaatı söz konusuydu. Hemen kabul ettim. Çünkü benim yanımda, uzun zamandır, bir Avusturya firması adına Türkiye’de çalışan ve iyi Türkçe bilen bir mimar, Weinepple vardı. Bu zat, ileride de mimari çizim ve statik hesap gibi konularda bana çok yardım edecekti. 8-10 gün içinde planımı teslim ettim. İki binayı ayrı ayrı mı, yoksa tek bir bina halinde mi planlayacağımı bilmediğim için ucuz olsun diye, her iki binayı tek bina halinde çizdim. Generaller "Böyle olmaz, Milli Savunma Bakanlığı başka, Genel Kurmay Başkanlığı başkadır. Milli Savunma Bakanlığı binası ile Genel Kurmay Başkanlığı binaları yana yana ama müstakil binalar olmalı, Milli Savunma Bakanlığı binasında memur ve çalışanlar, sayıca Genel Kurmay Başkanlığı binasındakilerden çok daha fazladır." dediler.

Buradan anladım ki, bana verilen görev, iki müstakil ama muhteşem görünüşlü bina yapmaktı. Milli Savunma Bakanlığı binasını ortada bahçesi olan bir kare, Genel Kurmay Başkanlığı binasını da dışarıya doğru kanatlı bir tarzda çizdim, Generaller bunu çok beğendiler. Planı sonbaharda sundum ve binaları bir sene sonra teslim ettim.

Bana verilen işlerden en önemlisi Atatürk’ün oturduğu köşkü inşa etmekti. Atatürk o zamana kadar kendi erkânı ile eski bir evde oturuyor ve Türkiye’yi oradan idare ediyordu. Sonra, Atatürk’ün huzuruna çağırıldım. İlk sorduğu şey "Profesör, bu evi yıkıp köşkü onun yerine mi yapalım?" oldu. Ben kendisine "Aman Ekselans, siz yeni Türkiye’yi burada kurdunuz, bu bina bir abide olarak kalmalıdır." dedim.

"Öyle ise ne yapalım?" dedi.

Ben de "Bu evin yanında güzel ve geniş bir arazi var, yeni köşkü orada yapalım, eskisi kalsın." dedim.

Bu fikir Atatürk’ün hoşuna gitti ve köşkü yapmak için dışarıdan ustalar getirme yetkisini bana verdi. Bir buçuk yıl sonunda köşkü teslim ettik.

Atatürk köşkü çok beğendi. Fransız Büyükelçiliği’ni inşa eden mimara bir ekspertiz raporu düzenletti. Mimar, bu köşkün son yılların en güzel yapısı olduğunu raporunda belirtmişti. Atatürk bu raporu, çerçeveleterek duvara astı ve ziyarete gelenlere bu raporu okutuyordu. Ancak üzerinde herhangi bir tartışma kabul etmiyordu. Böyle bina sahibine can kurbandı."

Prof. Holzmeister, Ankara’da 1927’den itibaren 1940’lı yılların sonuna kadar Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Harp Okulu, Merkez Bankası, Emlak Bankası, Maliye Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Askeri Gazino, Danıştay gibi Ankara’yı Ankara yapan on bir devlet binasının mimari projelerini ve yapımını gerçekleştirdi. Bu binalar öngörülen sürede ve öngörülen maliyetle tamamlandı.

Ankara Kızılay’daki Güven Park projesini gerçekleştirdi. "Türk Öğün, Çalış, Güven!" yazılı büyük anıt, 1934 yılında bizzat Atatürk tarafından açıldı. Anıtın üstündeki anaheykeller Viyanalı Heykeltraş Anton Hanak tarafından yapılmıştı.

Holzmeister’in ilk büyük eseri Savunma Bakanlığı Binası da Atatürk tarafından açılmıştı. "Eserlerimin tacı" dediği Atatürk’ün ikametgâhı olan Çankaya Köşkü’nü 1932’de tamamlamıştı. Tam o günlerde, Holzmeister, Naziler tarafından 1933’de Düsseldorf Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki işinden, düşüncesinden dolayı atılmıştı.

1938 yılında ise, Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki "Rector Magnificus" ünvanıyla yürüttüğü işine de "modern mimarlık anlayışına sahip olduğu" için son verildi. Bunun üzerine Viyana’dan İstanbul’a taşındı. 1947’den 1954 yılına kadar Ankara’da kaldı. 1954’de Ankara’dan Viyana’ya döndü.

Türkiye’de kaldığı süre içinde Anadolu’yu karısıyla birlikte adım adım gezip dolaştı. Bütün tarihi eserlerin, hanların, kervansarayların, türbelerin vb. fotoğraflarını çekti, resimlerini yaptı. Bu resim ve fotoğraflardan meydana gelen kitabı, eşi Gunda ve Rudolf Fahrner ile birlikte, iki dilli olarak "Bilder aus Anatolien" / "Anadolu’dan Resimler" adıyla, 1954 yılında Viyana’da yayınladı.

Prof. Holzmeiter, Anıtkabir proje yarışmasına da katılmıştı. Anıtkabir’i Selçuklu-Osmanlı-Türk mimari geleneğine uygun büyük bir türbe olarak tasarlamıştı. Büyük, yivli kubbenin ortası açık olacak, güneş buradan gelen ışıklarıyla Atatürk’ün mezarını aydınlatacaktı.

Bu proje kabul görmedi, o zamanki İtalyan mimarisine uygun proje kabul edildi. 1972 yılında Ankara’ya tekrar gelip Anıtkabir’i ziyaret etti, Türk hükümetine İstanbul Boğaziçi’nde bir Atatürk Anıtı yapımını önerdi. Önerisi kabul görmedi.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ PROJE YARIŞMASI’NDA BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ

Prof. Holzmeister, 11 Ocak 1937'de çıkarılan bir yasa ile açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Proje Yarışması’nda Birincilik Ödülü aldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yapımını 1963 yılında tamamladı.

Böylece Nazilerin görevden attığı günlerde, kendisine yaşama imkânı vermiş ve daha sonraları İstanbul Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyeliği hakkını vermiş olan Türkiye’ye gönül ve vefa borcunu bir ölçüde ödemiş oluyordu.

Prof. Dr. Clemens Holzmeister’in eserleri ve çalışmaları şu ödüllerle taçlandırıldı:

Avusturya Devlet Büyük Ödülü (1953-Mimari Dalında)

Viyana Şehri Onur Yüzüğü (1955)

Avusturya Bilim ve Sanat Nişanı (1957)

Almanya Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanı (1958 Yıldızlı Büyük Liyakat Haçı)

Avusturya Cumhuriyeti Hizmet Nişanı (1958 Yıldızlı Büyük Altın Nişan)

Türkiye Cumhuriyeti Liyakat Nişanı (1990)

Prof. Dr. Clemens Holzmeiter, 12 Haziran 1983 tarihinde, Avusturya’da Hallein şehrinde vefat etti. Geriye Almanya, Avusturya, Brezilya ve Başkent Ankara’daki eserleri ve "Bilder aus Anatolien" "Anadolu’dan Resimler" adlı kitabı kaldı.

Teşekkürler sana Clemens Holzmeister!

Ankara ve Türkiye sana minnettardır!

Mekânın Ankara’nın kalbidir!

 

KAYNAKLAR:

  • Clemens Holzmeister – Çağın Dönümünde Bir Mimar, Aydan Balamir, Boyut Yayın Grubu İstanbul 2010
  • Bilder aus Anatolien, Höhlen und Hane in Kappadokien, Clemens und Gunda Holzmeister und Rudolf Fahrner, Österreichische Staatsdruckerei, Wien 1955
  • Exil Türkei, Türkiye’deki Alman asıllı politik göçmenler 1933-1945, Jan Cremer, Horst Przytulla,Verlag Karl M. Lipp, München 1991
  • Haymatlos- Dünya Bizim Vatanımız, Kemal Yalçın, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2011,
  • Atatürk ve Üniversite Reformu, Prof. Dr. Horst Widmann, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2000
  • Anılarım, Kayzer Dönemi Weimar Cumhuriyeti, Atatürk Ülkesi, Ernst E. Hirsch, TÜBİTAK Yazınları, Ankara 2000
  • Clemens Holzmeister-Mimarlık Tarihi Ders Notları 1951-1952, İstanbul Teknik Üniversitesi, Behruz Çinici
  • Architekt in der Zeitenwnde Clemens Holzmeiter, Selbstbiograpfie & Werkverzeichnis, Das Bergland-Buch Salzburg-Stuttgart- Zürich
  • https://de.wikipedia.org/wiki/Clemens_Holzmeister
  • http://www.architektenlexikon.at/de/241.htm
  • https://www.wien.gv.at/wiki/index.php/Clemens_Holzmeister
  • Mimar Clemens Holzmeister Sergisi, Aydan Balamir, ARKİV,02-2002,
  • http://v2.arkiv.com.tr/ko11823-mimar-clemens-holzmeister-sergisi.html
  • Ankara’nın Mimarı Clemens Holzmeister, Gülen Yalçınkaya Özelçi, Bast Home, 2 Ekim 2016
  • http://basthome.com.tr/ankaranin-mimari-clemens-holzmeister/

 

KEMAL YALÇIN KİMDİR

Kemal Yalçın, 1952 yılında Denizli’nin Honaz bucağında doğdu. Isparta Gönen Öğretmen Okulu’nda okudu. İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Türkiye’de felsefe öğretmenliği, gazetecilik ve yayıncılık yaptı.

12 Eylül 1980, askeri darbesinden sonra 1982’de Almanya’ya iltica etti. 13 yıl Haymatlos olarak yaşamak zorunda kaldı.

Yazarlık hayatına 1973’de başladı. Kitaplarının hepsini Almanya’da yazdı ve yayınladı. Şiir, öykü ve romanlarında barış, dostluk, toplumsal uyum, birlikte yaşam,  insan ve doğa sevgisini işledi. Türkiye’de tabu olan konularda belgesel romanlar ve şiirler yayınladı. Bu nedenle Türkiye’de yargılandı, berat etti.

Almanya’da iki dilli çocuk kitapları yayınladı.

Haymatlos adlı kitabında, 1933-1945 döneminde, Nazi rejiminden kaçarak Türkiye’ye sığınmış olan Alman bilim insanlarının ve Haymatlos Almanların Türkiye’de yaşadıkları hayatı romanlaştırdı.

Kitapları İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Yunanca, Almanca, Ermenice, Hollandaca, Farsçaya çevrildi.

1989 yılından beri Almanya’da, Bochum şehrinde, Türkçe Öğretmenliği yapmaktadır.

Eserleri:

  • Sürgün Gülleri (şiir)
  • Geç Kalan Bahar (şiir)
  • Emanet Çeyiz (roman)
  • Yaşama Gücü ( yaşam öyküsü)
  • Barış Sıcağı (şiir)
  • Seninle Güler Yüreğim (roman)
  • Sınıfta Çiçek Zor Açar (öyküler)
  • Sarı Gelin- Sari Gylin (roman)
  • Almanya’da Türkçe Anadil Dersleri ve Anadile Emek Verenler (araştırma)
  • Hayatta Kalanlar (yaşam öyküsü)
  • Anadolu’nun Evlatları-Yüz Yılın Tanıkları (yaşam öyküleri)
  • Kardeşlerim Var Uzaklarda (yaşam öyküleri)
  • Haymatlos –Dünya Bizim Vatanımız (roman)
  • Süryaniler ve SEYFO 1-2-3 (roman)

Çocuklar için Almanca –Türkçe iki dilli öykü kitapları

  • Dedem Almanya’ya Geldiğinde
  • Uçurtmam Bulutlara Takıldı
  • Yavrusunu Arayan Kuş
  • Minarede Bir Kuş Var
  • Ak Sakallı Dede
  • Hayalimdeki Okul
  • Yavru Sincabın Rüyası

Aldığı Ödüller:

  • 1991 Petrol–İş Şiir Birincilik Ödülü
  • 1996 Köln Çok Kültürlü Toplum Şiir Birincilik Ödülü
  • 1998 Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı Roman Başarı Ödülü
  • 1998 Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Özel Ödülü
  • 1999 Türkiye–Yunanistan Dostluk ve Barış Ödülü
  • 2000 Denizli Sanatseverler Derneği Şeref Ödülü
  • 2008 Avrupa Türkçe Edebiyat Yarışması Çocuk Edebiyatı Birincilik Ödülü
  • 2013 Denizli Sunak Sanat Dergisi Aydınlanma Onur Ödülü
  • 2013  Tekeyan Kültür Örgütü Dünya İnsanlık Ödülü

Öne Çıkanlar