Ne olacak bu CHP’nin hali!

'Ne olacak bu CHP’nin hali' ontolojik sorusuna, 36. Kurultay da yanıt veremedi. Kaftancıoğlu üzerinden başlatılan 'Öz CHP' projesi suya düştü. Olağanüstü kurultay kulisleri başlar mı?..

Kemal Kılıçdaroğlu bir önceki kurultaya göre biraz daha az delege oyu alsa da, iddiasını güçlendiremeyen "Adalet Yürüyüşü"nün etkisiyle bir kez daha seçildi. "Parti içindeki gücünü tahkim etti" tespitleri doğrulandı.

En yetkili karar organı olan Parti Meclisi’ndeki siyasi eğilim dengesinin yorumunu parti içindeki etkili isimlerle konuştum. Heyecan yaratmayan bir liste olduğu tespitini yapıyorlar. Zira "CHP Nereye" sorusu, partinin geleceğine ilişkin bir soru olmaktan çok, çoğulcu bir sistemin geleceğinde söz sahibi olması açısından önemli.  

Kurultay öncesi CHP’nin "sol" damarının güçlenmesi çağrısı yapan Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner’in de içinde olduğu listenin PM’deki sayısal ağırlığı "CHP Nereye" sorusuna yanıt oluşturma gücüne sahip olabilirdi ama öyle olmadı. "Gelecek İçin Biz" grubundan PM’ye girenlerin sayısı az oldu.

"Gelecek İçin Biz" grubunun "2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday belirlenmesi süreci, savaş tezkerelerine ilişkin geliştirilen tutum, dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki tavır, Yenikapı mitingine ilişkin tutum, 16 Nisan referandumu gecesi gayrimeşru sonuç karşısında tepkisiz kalınması ve benzeri örneklerde tekrar tekrar yaşadığımız gibi bu "siyasetsizleşme" süreci kalıcı bir politik çizgi ve yönetim tarzı haline getirildi" eleştiri ve özeleştirilerine sahip çıkacak isimlerin PM’deki gücü bir öncekine göre daha zayıf. Özellikle dokunulmazlıklar konusunda o dönem parti siyasetini belirleyen isimlerin yeniden etkin konumda olmaları bunu doğruluyor.

"Ne olacak bu CHP’nin hali" ontolojik sorusuna, denilebilir ki, 36. Kurultay da yanıt veremedi. Aldığım kulis bilgilerine göre bir önceki PM’ye giremeyen ama devlet geleneğine sahip isimlerin bu kez yeni PM’de görev alması, CHP’nin tarihsel damarlarının korunacağını gösteriyor. Yarısı yenilenen yeni PM’ye, 447 gibi fena bir oy almayan "konjonktürel doğrucu" Muharrem İnce’nin listesinden az sayıda ismin girmesi de aday-delege ilişkisindeki kopukluğu ya da aday-delege ilişkisindeki oyunların bir işareti olarak yorumlanabilir.

İstanbul İl Kongresi sonrası Canan Kaftancıoğlu üzerinden başlatılan "Öz CHP" projesi ise suya düştü. En azından şimdilik… Olağanüstü kurultay kulisleri başlar mı? Her şey mümkün…

Kılıçdaroğlu’nun seçilmesinden çok, Parti Meclisi’nin profilinin çok şey söylediğini düşünürsek, bir önceki kurultaya göre alınan oy sayılarındaki farklılık delegenin sağduyusu ile listeler arasındaki zorunlu ilişkinin garipliğini de ortaya koyuyor.   "Sol" damarı destekleyen isimlerin daha çok oy aldığı görülürken, parti içinde ve dışında güçlü varlık gösteren isimler ise daha az oy alabiliyor. Ya delegelerin kafası karışmış ya da "Black Mirror"daki gibi "zihnim okunur" endişesini taşıyan bir delege profili ile karşı karşıyayız. Zira alınan oy sayıları parti içindeki kimi isimler için "bedel ödememizin, emeğimizin karşılığı bu mu?" sorgulamasını başlatmış şimdiden. Sağ ve muhafazakar bazı isimlerin markajla ve pazarlıklarla "Anahtar Liste"ye girmesi ve oradan PM’ye seçilmesi rahatsızlıkların nedenleri arasında.

AK Parti’ye karşı güçlü, istikrarlı ve kararlı bir CHP’nin son tablo ile mümkün olamayacağını söyleyenlerin dayanakları ise oylardaki bu farklılıklar. Ya da birilerine göre tutarsızlıklar.  

CHP’nin içindeki bir kısım milletvekilinin bir araya gelip değerlendirme yapacağı, parti içi "sol muhalefetin" güçlenmesi için mücadeleyi başlatıp başlatmayacakları konuşulan "dedikodu"lardan… Muharrem İnce’nin olağanüstü kurultay çalışmalarına başlayacağı da konuşulan konulardan…

Kılıçdaroğlu’nun A Takımı’nın denge ve "onay görme" siyasetinin geldiği yer deneyimlendi.  Sonuçları da ortada. Yapısal sorunların üzerine cesaretle gitmeyi tercih etmemişti bir önceki CHP.  Mevcudun korunması ise amaç, son kurultay "CHP Nereye" sorusuna yanıt oldu.  Ama "Türkiye Nereye" sorusuna verilecek umutlu bir yanıt şimdilik yok... Milyonların "çıkış" umudunun sorumluluğunu hissetmeyen siyasetin /siyasilerin varlığı, umudu değil korumak, yeşertmiyor bile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi