Nevşin Mengü kardeşinin yaşadıklarını yazdı

Nevşin Mengü kardeşinin yaşadıklarını yazdı
Nevşin Mengü bugünkü köşesinde, kardeşi Burak Mengü'nün gözaltına alınmasını ele aldı ve olayın arkasında daha büyük bir resim olduğunu ileri sürdü.

HABER MERKEZİ- Gazeteci Nevşin Mengü, geçtiğimiz günlerde polis olduğunu söyleyen kişilerce alıkonulan ve darp edildikten sonra boş bir araziye bırakılan avukat kardeşi Burak Mengü'nün daha önce de Silivri'deki bir duruşma arasında gözaltına alınarak getirildiği İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde dövüldüğünü yazdı. 

Nevşin Mengü'nün BirGün'de "Burak’a ne oldu?" başlığı ile yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle: 

Bundan birkaç ay önce, bir grup polis ya da polis olduğunu sanıyoruz diyelim, Burak’ı duruşma arasında, ifadenizi alacağız diyerek Silivri’den aldı; Vatan caddesindeki Emniyet Müdürlüğü’nde bir avukat görüşme odasına götürdü. Avukat görüşme odalarında kamera olmadığını hatırlatmış olayım. O odadan çıktıktan sonra Burak günlerce kan işedi, yürüyemedi. Sorgusuz sualsiz, hakkında bir gözaltı kararı vb. olmadan, bir grup, polis olduğunu sandığımız kişi tarafından darp edildi.

Burak, o dönem sessiz kalmayı tercih etti. ‘Olur böyle şeyler geçer, büyütmeyelim’ dedi. Ama bu son olay, yaşananların olup geçecek gibi olmadığını gösterdi. Burak cumartesi öğleden sonra bana "eve geldiler" diye mesaj attı. Polis mi? diye sordum, "evet" dedi. Burak’a bir tür rozet gibi bir şey göstermişler.

Burası aslında bana sorarsanız ilginç, Burak’ın telefonunu almadılar. Hyundai Accent tipi bir arabaya bindirip yola koyuldular. Burak, davaları nedeniyle gerginliğe alışkın ama bu sefer farklı hissettiğini yazdı bana "galiba beni öldürecekler bu sefer" diye mesaj attı.

Ben hep Burak’ı sakinleştirmeye çalıştım. "Vatan’a gitmiyoruz ikinci köprüden geçtik" deyince, hemen tweet atmamız gerektiğini söyledim. Olay sosyal medyaya taşınınca siyasilerin haberi oldu, milletvekilleri araya girdi, İstanbul Emniyet Müdürü’ne ulaşıldı. O sırada Burak bana mesaj attı "tartakladılar attılar" diye. Dudullu civarlarında bırakmışlar. Sırtına kemerle birkaç kez vurmuşlar.

Olay duyuldukça büyüdü, bana sorarsanız iyi ki de büyüdü. Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Tuna Coşkun, beni de bizzat aradı, Burak hakkında bir gözaltı kararı olmadığını, bu kişilerin polis olamayacağını, belki de para koparmak peşinde olan bir grup olabileceğini söyledi.. Burak’ın Gayrettepe’ye gelip şikâyetçi olmasının en doğrusu olduğunu söyledi. Burak, Tuna’nın dediği gibi yaptı.

Benim aklıma gelen pek çok soru var, bu kadar kendine güvenen, gündüz gözüyle İstanbul’un merkezinden, hiçbir şeyden çekinmeden, bir avukatı alabilenler kimler? Bu kişiler sağda solda kendilerini polis olarak tanıtabilme, insanları darp etme cesaretini nasıl bulabiliyor? Bu kişiler polis içinde belli kişilere veya odaklara mı güveniyor?

İlk olayda Burak’ı Vatan Emniyet’te darp eden polis -ya da her neyselerse- kişiler kimler? Hükümetin, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu çetelere ilişkin bilgisi var mı? Var ise bir önlem almayı düşünmüyor mu?

Öne Çıkanlar