'Gebelik, emzirme ve loğusalık cezalandırma aracı'

'Gebelik, emzirme ve loğusalık cezalandırma aracı'
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Merkezi üyeleri OHAL döneminde kadınların yaşadığı hak ihlallerine ilişkin açıklama yaptı.

ARTI GERÇEK - Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Merkezi, OHAL döneminde kadınlara yönelik hak ihlallerine dikkat çekmek ve itirazlarını sunmak için bir basın açıklaması yaptı. İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu’ndan Hatice Demir tarafından yapılan açıklamada, 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminin ardından tüm ülkede uygulanan OHAL ile amaçlanın darbeye kalkışanlar ile mücadele etmek olduğunun açıklandığını belirterek, "Ancak gelinen aşamada OHAL uygulamalarına bakıldığında, asıl amacının dışında tüm topluma sirayet eden, her türlü hak ve özgürlükleri sınırlayan bir işlev kazandığı görünmektedir" denildi.

OHAL koşullarının toplumsal alanda kadınların günlük yaşamının her anına müdahale ettiğini ifade eden Demir, "Kadınların yıllarca verdikleri mücadele ile kazandıkları hakları ellerinden alan,  kadınları sosyal, siyasal, kültürel, haklar ve şiddetle mücadele bakımından gerileten bir boyuta ulaşmıştır" diye konuştu.

Demir, kadınların son dönemde yaşadıklarını ise şöyle sıraladı;

KADINLARA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE SEKTEYE UĞRADI

"Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Yönelik Tasarı ile yapılmak istenen değişiklikler, kadınların medeni haklar boyutuyla kazanılmış haklarını geri almaya yönelik olup din ve vicdan özgürlüğüne aykırıdır. Bu değişiklik çocuklara yönelik cinsel istismarı artıran ve çocukları korumasız bırakan bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle bu tasarıyı kabul etmiyoruz.

Cezaevinde bulunan kadın mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele son dönemde sıkça yaşanmaktadır.Van Cezaevi’nde kadınlara yönelik saçlarının çekilmesi suretiyle yapılan işkence nedeniyle kadın mahpusların saçlarını kazıtması, Tarsus Cezaevi’nde kadınlara yönelik işkence ve tehdit sebebiyle kadınların açlık grevine başlamaları, nakil ve sevk sırasında kadınlara uygulanan kötü muamele son dönem yaşadığımız somut olaylardandır.

Yine getirilmek istenen tek tip elbise zorunluluğu, masumiyet karinesi başta olmak üzere adil yargılanma ilkelerine aykırı olup, onur kırıcı ve aşağılayıcı muamele demektir. Bu uygulama Türkiye’nin taraf olduğu ‘BM İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme’nin ihlalidir.

Gebe kadınlar, emziren kadınlar ve loğusa dönemindeki kadınlara yönelik adli soruşturmalar gerekçe gösterilerek kadınların özgün koşullarına rağmen yapılan gözaltı ve tutuklamalar son dönemde sıkça yaşanmaktadır. Bu durum, kadınların "gebelik, emzirme ve loğusa" dönemlerinin ayrıca bir cezalandırma aracına dönüştürülmek istendiğini göstermektedir.

KADINLARIN HAK ARAMA OLANAKLARI KISITLANDI

OHAL KHK’sı ile kadın derneklerinin kapanması sonucu kadınların hak arama olanakları kısıtlanmış ve kadınlara yönelik şiddetle mücadele sekteye uğramıştır.

Tunceli, Lice orman yangınları, buna karşı yetkililerin aldığı pozisyon, Cerattepede maden çalışmaları nedeniyle 60 bin ağacın kesilecek olması, zeytinlik alanlarının yatırıma açılmak istenmesi, 12.000 yıllık tarihi Hasankeyf’in dinamitlerle patlatılması aslında  cinsiyete duyarlılığı olmayanın doğaya da duyarlılığı olmadığını bize somut bir şekilde göstermektedir."

Devletin eril politikaları sonucu kadınların günlük yaşamında sorunlarla karşılaştığı belirtilen açıklamada kadınların yaşadıkları sorunlardan örnekler verilerek;

"Şort, tayt giydiği için, gece sokakta olduğu için, hamile iken parkta spor yaptığı için, toplu taşıma araçlarında seyahat ettiği için kadınlar her gün ya erkeklerin ya da kamu gücünü kullanan kolluk görevlilerinin saldırı, tehdit ve tacizlerine maruz kalmaktadırlar.

Adana’da bir apartman yöneticisinin, aynı apartmanda çalışan görevlinin 15 yaşındaki kızını taciz etmesi nedeniyle, aynı apartmanda "ev hapsinde" kalması yönünde adli kontrol kararı verilmesi,  yargının istismar vakalarına ne kadar özensiz yaklaştığının sadece bir örneğidir.

Pembe  otobüs/trambüs/metrobüs uygulamasının getirilmek istenmesi, devletin kadınlara yönelik ayrımcı politikalarının gösterenidir. Bu uygulama kadınları toplumdan ayrıştırmaya, kadınlara yönelik cinsel şiddeti meşrulaştırmaya sebebiyet verecektir.

Kadınlara ve çocuklara yönelik her türlü saldırı karşısında kadın ve çocukları korumasız bırakan yargı pratikleri, erkek devletin cezasızlık politikasını gözler önüne sermektedir.  OHAL dönemindeki yargılamalar ile bunu daha ağır boyutlarıyla görmekteyiz" denildi.

OHAL KALDIRILSIN ÇAĞRISI

"Tüm bu yaşanılanların, OHAL koşullarında kadınların hayatına etkisinin ne denli vahim boyutlara vardığını göstermektedir" denilen açıklamada hükümete seslenilerek, OHAL’in kaldırılması, kadınların uzun yıllar verdikleri mücadele ile kazandıkları hakların korunmasını ve bu haklara saygı duyulması, kadınları ilgilendiren politikaların hayata geçirilmesi ile ilgili uluslararası belgeler ışığında hareket edilerek, kadın örgütlerinin görüşlerinin alınması çağrısında bulunuldu.

Öne Çıkanlar