Oscar Wilde da Cumhuriyet davasındaydı

Oscar Wilde da Cumhuriyet davasındaydı
'Bizimkisi kırık bir aşk hikayesi' diyen mahkeme başkanına Cumhuriyet'in avukatı Tora Pekin, 'herkes öldürür sevdiğini' diyerek yanıt verdi.

ARTI GERÇEK- Cumhuriyet davası tarihe sadece hukuksuz bir basın davası olarak kalmayacak. Aynı zamanda edebiyatın da içine girdiği, hakimin bir şarkı sözüyle yaptığı göndermeye Cumhuriyet avukatlarının baladla yanıt verdiği yönüyle de anılacak. 

Aralık ayındaki 5. Cumhuriyet duruşmasında hakim Orkun Dağ'ın Kayahan'ın bir şarkısının sözünden alıntıladığı "bizimkisi kırık bir aşk hikayesi" cümlesi çok konuşulmuştu. Bugün görülen 6. duruşmada ise Cumhuriyet avukatı Orkun Dağ'a Oscar Wilde'in Reading Zindanı Baladı ile yanıt verdi. 

Tora Pekin, "Gelelim bizimkisi kırık bir aşk hikayesi, Oscar Wilde'ın Reading Zindanı Baladı'ndan Silivri Baladı'na. Herkes öldürür sevdiğini, biz bizi sevmenizi istemiyoruz. Adil yargılama istiyoruz" dedi mahkeme başkanı Dağ'a.

Peki neydi o balad.

Oscar Wilde, söz konusu baladı 1895 yılında girdiği ve iki yıl kaldığı Reading Devlet Hapishanesi'nde yazmaya başlamıştı. 1897 Mayıs'ında tahliye olduğunda henüz balad bitmemişti. 1897 yılı sonunda tamamlayabildi ancak. Balad ilk olarak 1898’de yayınlandı ancak Wilde'ın imzasını taşımıyordu, "C.3.3." mahlasıyla çıkmıştı. Ama kulaktan kulağa yayılan söylentilerle şiiri yazanın Oscar Wilde olduğu anlaşıldı. Wilde’ın Reading Hapishanesi’nde C blok, 3. kat, 3 numaralı hücrede kaldığı için 'C.3.3.' mahlasını kullanmıştı. Ve aslında Oscar Wilde'ın da son eseriydi.

ŞİİRİN İLHAM KAYNAĞI OLAN MAHKUM

Oscar Wilde, bu baladı Reading Hapishanesi'nde tanıdığı Charles Thomas Wooldridge’in hikayesinden etkilenerek yazmıştı. 1866’da doğan Wooldridge, 1886’da Kraliyet Muhafızları’nda süvari olarak görev yapmaya başlamıştı.

1894’de Laura Ellen Glendell ile evlenen Wooldridge, ilk başlarda çok mutluydu bu evlilikten. Ama iki yıl sonra karısı ile araları bozulmaya başlamıştı. Laura Ellen, evlenmeden önceki soyadını kullanmaya başlayınca Wooldridge şiddete başvurmuştu. Ellen, kocasını terk etmişti. Kısa bir süre sonra Charles, karısının çalıştığı postaneden biriyle ilişkisi olduğu dedikodularını duymuştu. Ve Ellen'e son bir kez konuşmak istediğini söylemişti. 29 Mart 1896'da Charles, Ellen'in yanına gitti. Tartıştılar ve Charles usturayla Ellen'in boğazını kesti.

Polise teslim olan Charles, 17 Haziran 1896'da idam cezasına çarptrıldı. Cezasının infazına üç hafta vardı. Bu süreyi Oscar Wilde'ın da olduğu Reading Devlet Hapishanesi'nde geçiriyordu.

Charles, hapishanedeki rahibe çok sevdiği karısını öldürmekten dolayı azap içinde olduğunu söylüyordu. Avukatının cezanın ertelenmesi ve bu esnada jürinin davayı tekrar görmesi için uğraşma girişimlerini de reddediyordu. Oscar Wilde, Charles'ın durumundan çok etkilenmişti.

Charles 7 Temmuz 1896 sabahında 30 yaşındayken hapishane avlusunda asılarak idam edilirken Wilde da bu baladı yazıyordu:

Kırmızı ceketini giymemişti,
Çünkü kan da, şarap da kırmızıydı,
Ve kan da, şarap da ellerine bulaşmıştı
Onu cesedin yanında bulduklarında,
Sevdiği ve yatağında katlettiği
Kadıncağızın yanında.
Yürüdü diğer Suçlularla birlikte
Üzerinde hırpani, boz bir kıyafetle;
Bir de başında kasketle,
Ve hafif, şen adımlar ile;
Oysa ben görmemiştim bir kez dahi
Güne böyle efkârla dalan birini.

Ben görmemiştim bir kez dahi,
Mahkûmların gökyüzü dedikleri
O küçük, mavi örtüleri
Ve gümüş yelkenlerini
Savurup giden bulut sürülerini
Böyle efkârlı gözlerle izleyen birini.
Yürüdüm bir çember içinde
Diğer mustarip ruhlarla birlikte,
Ve düşündüm ne yaptı bu adam diye,
Suçu büyük müydü, küçük müydü diye,
Derken biri fısıldadı arkamda,
"O adamı asarlar yakında."

Tanrım! Zindanın duvarları
Birden sallanmaya başladı,
Başımın üstündeki gökler
Kor alevden bir miğfer oldu;
Ben de mustarip bir ruh iken,
Istırabımı hissetmez oldum.
Anladım hangi melun fikirle
Yürüdüğünü bu yolda,
Anladım bu aydınlık günleri
Neden efkârlı gözlerle izlediğini;
Bu adam öldürmüştü sevdiğini,
Ve bu yüzden de ölecekti.

Oysa herkes öldürür sevdiğini,
Bunu böyle bilin,
Kimi hazin bir bakışla öldürür,
Kimi latif bir sözle,
Korkaklar öperek öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Kimi gençken öldürür sevdiğini,
Kimi ihtiyarken;
Kimi şehvetli ellerle boğar,
Kimi sevdiğini altına boğar:
Merhametlisi bıçağını savurur,
Çünkü böyle ölen çabuk soğur.
Kimi az sever, kimi çok,
Kimi alır, kimi satar;
Kimi öldürürken gözyaşı döker de,
Kimi gözünü bile kırpmaz:
Çünkü herkes öldürür sevdiğini,
Ama herkes öldürdü diye ölmez.

'BURADA YARGILAMA DEĞİL ZULÜM VAR'

Öne Çıkanlar