Paçalarından antiemperyalizm akıyor!

Paçalarından antiemperyalizm akıyor!
Memleketi yönetenler NATO’ya ABD’ye veryansın ediyorlar, kafa tutuyorlar. Hatta iktidar destekçisi Bahçeli, NATO’dan çıkalım dedi. Peki bu lafları ciddiye almak mümkün mü?

Koray DÜZGÖREN

Bizim kuşak, yani 68’liler bayağı uğraştık. Ne mücadeleler verdik. Kimimiz öldürüldük. Kimimiz hapislere girdik, kimimiz işkencelerden geçirildik, kimimiz dayak yedik. Bir yığın acılar çektik
Ama başaramadık.
Türkiye’yi NATO’dan çıkartamadık. NATO tesislerini, Amerikan üslerini kapattıramadık!  
Türkiye’de stoklanan nükleer mayınları, silahları ülkemizden söküp atamadık!
1960’lardan bu yana uğraşıyoruz. 
Bizden önceki büyüklerimiz, Boranlar, anne baba Cemgiller de 1950’lerde çok uğraştılar. 
Türkiye’nin NATO’ya girmesinin diyeti olarak Kore savaşına katılmasına karşı çıktılar. Ama onlar barışı savundukları için hapse atılırken ABD’nin sözü dinlendi. 
Ve Nazım’ın deyişi ile bine yakın Memet, Kore savaşında can verdi. İki bini yaralandı.
Batı da bizi NATO üyeliği ile ödüllendirdi.

1965’te, Meclise giren tek sosyalist parti olan Türkiye İşçi Partisi, bu konuları ilk defa Meclis gündemine getiren ve de kamuoyuna duyuran parti oldu.
O zamanlar TİP’li milletvekillerine bu gerçekleri dile getirdikleri için saldıranlar, şimdi iktidarda olan AKP’nin içinden çıktığı milliyetçi, muhafazakarlar, dincilerdi.
1960’lı yıllarda Meclis’te Amerikan üslerinden söz ettiği için TİP Milletvekili Çetin Altan’ı linç etmeye çalışanlarla 2016’da Çetin Altan’ın oğullarını yazdıkları yazılar ve yaptıkları konuşmalar nedeniyle zindanlara atanlar aynı zihniyet dünyasının politikacıları.

O yıllarda sokaklarda, meydanlarda ABD emperyalizmine karşı çıkan biz solcu gençlerin en büyük düşmanı da onlardı. Bizi engellemeye çalışırlardı ama biz hem daha çoktuk hem de sokağa hakimdik. Buna rağmen vatan, millet, din, iman, Allah adına bize saldırırlar, kanımızı dökmeye çalışırlardı. 
Sonunda bunu başardılar da!.. 

EMPERYALİZME KARŞI ÇIKMANIN BEDELİ

16 Şubat 1969'da İstanbul’a gelip Dolmabahçe’ye demirleyen Amerikan 6’ıncı filosunu ve emperyalizmi protesto etmek amacıyla Taksim’de toplanan bizlere bıçaklarla, satırlarla, topuzlarla saldırdılar. Türkiye Milli Talebe Birliği’nin örgütlediği ve kendilerine Müslüman gençler diyen milliyetçi, mukaddesatçılar iki arkadaşımızı öldürdüler, 200'den fazla göstericiyi de yaraladılar. Polis her zamanki gibi saldırganlara destek veriyordu.  
O gösteriye katılan ve kendilerine Müslüman gençler diyenlerin bir kısmı bugün AKP içinde ya da çevresinde yer alıyor.
Müslüman gençlik ve o zamanın muhafazakar milliyetçileri bizim savunduğumuz şeylerin tam tersini savunuyorlardı. NATO’dan yanaydılar ve ABD emperyalizminin hizmetinde olmaktan da gurur duyuyorlardı.
"Komünistler, "maazallah" ülkeyi NATO’dan çıkartmak istiyorlar ve ABD üslerine karşı çıkıyorlardı. Öyleyse Allah aşkına onlara engel olmak gerekirdi.
Tabii o sıralarda biz solcular, komünistler, ABD ve NATO’nun denetimindeki devletin en önemli hedefiydik.  
Memleketi ABD üslerinden kurtarmak, NATO’dan ayırmak bir yana, bir süre sonra her yerde karşımıza örgütlenmiş, silahlandırılmış, devletin gizli kamplarında eğitilmiş milliyetçi, mukaddesatçı militanlar çıkmaya başladı.  
Sırf antiemperyalist gençlik kesimiyle uğraşsın, ülkede yaygınlaşan solu frenlesin ve her türlü ilerici faaliyeti engellesin diye 1963’ten başlayarak CIA’in desteği ve devletin teşviki ile ülkenin her tarafında Komünizmle Mücadele Dernekleri kurduruldu. 
Bu örgütlenmenin en önemli görevi ülkede bir yandan solun önünü kesmekti ama asıl amaç, NATO’ya karşı herhangi bir muhalefetin oluşmasını engellemekti. Milliyetçi muhafazakar gençlik, bir kez daha devletin hizmetindeydi. 
AKP’nin kadrolarında işte bu Komünizmle Mücadele Dernekleri’nden yetişme militanlardan bol miktarda var. 

ERDOĞAN NATO’YA MEYDAN OKUYOR!

Bizler bütün bu engellere, devlet destekli örgütlü saldırılara, arada askeri darbelere karşı koyamadık. 
Sovyet tehdidi gerekçesi, Komünizm korkutmacasına dayandırılan ülkenin beka (Çok sık duyduğumuz bir laf değil mi?) sorunu nedeniyle bir türlü demokrasiyle tanışamadık. Gerçek özgürlüklere ulaşamadık. Ülkemizde rahat ve huzur içinde yaşayamadık.  Olmadı, biz 68 kuşağı, hatta bizden sonra gelen 78 kuşağı ve daha sonraki kuşaklar bunu gerçekleştiremedik. Memleketin dünya kapitalizminin jandarması ve silahlı saldırgan gücü olan NATO’dan çıkmasını sağlayamadık.
Ülkeyi ABD emperyalizminden, NATO militarizminin hegemonyasından, silah tekellerinin tasallutundan, vahşi kapitalizmin sömürüsünden kurtaramadık!
Ama ne gam!
Şimdi 15 yıldır ülkeyi yöneten AKP kadroları, bütün bu birikimin, mirasın üzerine oturup NATO’ya karşı çıkıyor görünüyorlar. ABD’ye Batı’ya kafa tutuyorlar! İyi mi? 
Helal olsun demek lazım. Veryansın ediyorlar NATO’ya.
Norveç'teki NATO Müşterek Harp Merkezi'nde yapılan tatbikat sırasında, Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef tahtasında 'düşman' olarak gösterilmesi fitili ateşledi. 
Erdoğan çok iyi bir malzeme yakalamanın keyfiyle her gün bu konuya değinip NATO’ya yıldırımlar yağdırıyor. İşte o sözlerden bir bölümü:
"Bu terbiyesizliği, NATO içinde bir süredir varlığını müşahede ettiğimiz çarpık bir bakış açısının dışa vurumu olarak anlıyorum. Biz Rusya'dan S-400 almaya kalktığımızda ittifaktan ortaya konan tepki de bu çarpıklığı teyit ediyor."
Nasıl? NATO’ya karşı Rusya kozundan söz ediyor açıkça…
NATO Genel Sekreteri Jens Stoeltenberg’in  Erdoğan’ı arayıp özür dilemesi de bir anlam ifade etmedi. 
Hatta hükümetin ortağı Devlet Bahçeli daha da ileriye giderek NATO'nun 'hatasının' özürle geçiştirilemeyecek kadar ağır olduğunu, "NATO'nun içinde yer almamanın dünyanın sonu olmadığını" söyledi.
Breh breh ne laflar bunlar!
Ülkenin sözde solcu ama özde devletçi muhalefet partisi CHP geri kalır mı?
O da NATO’ya çıkıştı ve "Bu ülkeyi yönetenlere hakaret edemezsiniz" dedi. Tabii Atatürk’ü savundu, ama Erdoğan’a da arka çıktı. 
Memleketi yönetenler kahraman kesilmişler NATO’ya ABD’ye veryansın ediyorlar, kafa tutuyorlar.
Paçalarından antiemperyalizm, NATO düşmanlığı akıyor.
Biz ve bizden sonra gelen kuşaklar boşa kürek çekmişiz meğer!
Adamlar bize ABD’ye, NATO’ya karşı çıktığımız için neler yaptılar, hatta kimilerimizi öldürdüler, hapse tıktılar, işkencelerden geçirdiler, işlerimizi elimizden aldılar, okullardan attılar şimdi de karşımıza geçip esas antiemperyalist, NATO karşıtı, ABD düşmanı biziz diyorlar.
Güler misin, ağlar mısın?
Her türlü global kapitalizmle içli dışlı olmuşlar, gemiciklerini off-shore hesaplara kaydettirip, paracıklarını emperyalistlerle ortaklaşa işletiyorlar. Tırtıkladıkları milyonları belki de milyarları emperyalistlerin bankalarına yatırıyorlar. Batılı yatırımcıları memnun etmek için OHAL sayesinde grev yasakları getiriyorlar ve emeğin her türlü sömürüsüne imkan tanıyorlar. 
Gerekçeleri, ABD’nin Rıza Sarraf’ı itirafçı yapıp iktidarın kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye hazırlanması da olsa, Suriye’de Kürtlere verdiği destek canlarını da acıtsa, Allah için kabul etmek gerekir ki, en azından bugünlerde ABD’ye de (Trump hariç) NATO’ya da karşılar. 
Şimdi iktidar, dost ve müttefik ülke ünvanını Putin Rusyası için uygun buldu. NATO’nun altını oymak isteyen Rusya için Türkiye gibi NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip bir ülkesi ile örgütün arasını bozmaya çalışmaktan daha iyi bir iş düşünülebilir mi?  Üstelik de ABD Başkanı Donald Trump’ın da NATO karşıtlığının altını çizmek gerek. "Avrupa’yı koruma amaçlı bu örgütün ABD ekonomisine gereksiz yük" olduğunu düşünüyor. NATO’ya Trump’ın karşıtlığından, Putin’in tamamen yokedilmesinden yana tavrından cesaretlenen Erdoğan da bu ikilinin sıcak ilişkisi arasında kendisine de yer bulacağı ümidiyle NATO’ya veryansın ediyor. Putin’e, Trump’a sığınmayı, emperyalizmin en gericileriyle birarada olmayı da antiemperyalizm diye seçmenine satıyor. 

GENELKURMAY BAŞKANI NATO’DAN YANA

Gerekçesi ne olursa olsun bizlerin 50-60 senedir beceremediği NATO’dan çıkma talebi bugünlerde Erdoğan’nın, AKP’nin dilinden düşmüyor. 
Bir de bakmışsınız Trump, Putin, NATO derken Kürtler, Rıza falan diye ağlarken ABD ile içli dışlı ilişkilerimiz son bulmuş, ABD üsleri kapanmış, Türkiye NATO’dan çıkmış!
Bir bakmışsınız NATO’dan da ABD’den de kurtulmuşuz!
Tam bunları düşünüp bir omuz da biz mi versek bu iktidara, :) (hani bilen bilir de bilmeyen ciddi sanır ben de gençler gibi yapıp gülen yüz ifadesini buraya ekleyeyim) diye tartışırken imdadıma Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar yetişti. 
Devlet büyüklerinin NATO’yu yerden yere vurduğu, "Gerekirse ittifaktan çıkalım" lafları ettiği sırada, "NATO idarecileri, zamanında ve gereğine uygun bir şekilde tepki gösterdi. Kimsenin müttefikliğimizi ve dayanışmamızı baltalamasına izin vermemeliyiz" açıklamasını patlattı.
NATO’nun ne kadar önemli ve gerekli bir örgüt olduğunu anlatıp övgüler düzmeyi de ihmal etmedi. 
E hani 15 Temmuz Erdoğan darbesinden sonra ordu, NATO’cu generallerden temizlenmişti?
Hay Allah! Demek yine iç politika tribünlerine yönelik sıradan bir atraksiyonla karşı karşıyaymışız.
Bizimkisi yine boş bir hayalmiş.
Kimsenin ne NATO’dan şikayeti ne de çıkmaya niyeti varmış!

Artık başka bahara…

Öne Çıkanlar