Rusya ve Batı arasındaki çelişkinin nedenleri

ABD Başkanı’nın üzerinde yeni ve olumlu ilişkiler oluşturma konusunda büyük bir sorumluluk düşüyor.

Rusya bir ara dünya sahnesinden sanki yok olmuştu, bugün ise iki kat güçlenerek dönmüş gibi, batının ona vurduğu darbelerin öcünü alırcasına, yakın çevresindeki ülkelerde pozisyonunu güçlendirmeye ve eski global hedeflerini tekrar canlandırmaya çalışıyor.

  • · Peki ne oldu ve ne zaman her şey tersine dönmeye başladı?
  • · Niye Rusya ve batı farklı bir ilişki tarzının oluşturamadı?
  • · Buna neden olan ABD’nin ‘burun kıvırması’ mıydı, yoksa Rusya’nın eski SSCB etkinliğine olan özlemi mi?
  • · Niye durum bu kadar gerginleşti ve buna "yeni soğuk savaş" dönemi demek doğru olur mu?

Bu yazıda tür sorulara ikna edici cevapları vermeye çalışmayacağız. Ama bazı belirleyici noktalara değinmeye çalışacağız.

Bence; bu ilişkilerin bu noktaya gelmesinin en temel nedeni Batının Sovyet komünizminden kurtulan Rusya’yı bir ülke olarak algılamamasından kaynaklı olarak başladı. Oysaki bu durum batı açısından olumlu karşılanmalı ve Rusya milletler cemiyetine alınmalıydı. Batı bunu yapmak yerine, Rusya’yı SSCB’nin devamı olarak algılandı ve Batı tarafından SSCB’ye karşı uygulanan geleneksel tavır Rusya’ya karşı devam etti. Bu yanılgı hatta batının biraz daha ileri gitmesi sonucunda, NATO’nun genişlemesiyle beraber, daha da sertleşti. NATO’nun bu genişlemesinin özelikle de Moskova’nın geleneksel ulusal karşıtlıkları olan Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan gibi ülkelerin desteğiyle yapılması ise Rusya’ya karşı niyetin olumlu olamayacağının tam bir göstergesi oldu.

NATO’nun genişlemesi bununla sınırlı kalmadı, eskiden SSCB’nin parçası olan, üç Baltık ülkesini de kapsadı. Batının NATO ile gerçekleştirdiği bu fiili duruma baktığımızda Moskova’nın batının Gürcistan ve Ukrayna’yı kendi eksenine çekme çalışmalarına karşı sert tepki göstermesine şaşırmamamız gerekiyor.

Moskova "soğuk savaş" döneminin bitiminden beri kendisine karşı adaletsiz davranıldığı kanısındadır.

Batının başlangıçtan bu yana yeni Rusya’ya karşı yaptığı stratejik hataları dikkatte almak mı kayda değer yoksa daha sonraki dönemde Moskova’nın Gürcistan’daki, Suriye’deki ve Ukrayna’daki davranışı mı daha çok kayda değerdir?

Son 8 yıl içerisinde, Batının Rusya’yla olan ilişkilerinde doğru stratejik ilişkiler geliştirmeye yönelik hiç bir çabasının olmadığı apaçık ortada.

Eğer Washington ve Moskova arasında başından bu yana birbirinin sistemlerini çöktürmeye yönelik girişimler olamasa idi bugün hem Suriye, hem Ukrayna, hem de Kuzey Kore’ye ilişkin bölgesel sorunlar daha rahat çözülebilir olurdu.

Birçok uzman Obama yönetiminin diplomasisinin "düz tabanlı" ve verilen sinyallerin ise çelişkili olduğunu söylemekteler. Ancak bu kez ABD’de iktidar olan Trump,  Obama’dan farklı etki araçlarını kullanmayı tercih ediyor.

Trump yönetiminde ABD’nin yönünü ne kadar Asya’ya çevireceği ve bu yönelimin Avrupa ve Ortadoğu’daki etkisini ne kadar azaltacağı önümüzdeki dönemin soruları arasında. Kendi retoriğini askeri güçle desteklemeye hazır mıdır? Eğer Suriye’deki durumu göz önünde bulundurursak bunun cevabı hayır olacak.

Geçmişin hataları ne olursa olsun ve kim olursa olsun sonuç bir kere ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Gerçekten ABD ve Rusya Suriye’de çatışma sınırına dayanmış mı? Öyle olduğunu düşünmüyorum, ama "yeni bir soğuk savaş" iddiasına ne denmeli?

Söz konusu olan "soğuk savaşa" özgü bir global rekabet değil, yeni bir nükleer silah yarışı yok ortada. Ortada olan rekabet ve nüfuz alanının genişletme mücadelesidir bu mücadelede Rusya daha zayıf olan taraftır. ABD ise halen büyük bir süper güçtür.

İşte ne bekliyor bizi gelecekte?

Bence ABD Başkanı’nın üzerinde yeni ve olumlu ilişkiler oluşturma konusunda büyük bir sorumluluk düşüyor. ABD Rusya ile sıcak bir ilişki aramıyor ama ilişkilerin daha da fazla bozulmasını da istemiyor. ABD’nin beklentisi global güvenlikle ilgili Moskova’yla stratejik anlayışa varabilmek.

 

 

İşxan Miroyev.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi