Suriye’de koridor savaşları

Suriye’de koridor savaşları
Suriye savaşının kaybedenleri kuşkusuz Türkiye-S. Arabistan-Katar Blok’u ve IŞİD’tir. Yani bir anlamda, Selefilik kaybediyor, Kürtler ve Şiilik yükseliyor!

İskender KAHRAMAN

6 yıldır süren ve 700 bin insanın hayatını kaybetmesine, 7 milyonun göç etmesine ve birçok şehrin yerle bir olmasına neden olan Suriye iç savaşı bitmeye doğru gidiyor.

Sona doğru giderken de daha kızışıyor, taraflar keskinleşiyor; maskeler düşüyor, vekâlet savaşı yürütenler çıplak yüzleriyle alana iniyor.

İnsanlar, savaş oyunları oynar gibi, internette savaş alanlarını izleyip stratejiler belirliyor; savaşın, nereye evirileceğini tahmin etmeye çalışıyor.

Ve alanda, gruplar ya da devletler savaşıyor gibi gözükse de aslında, Suriye’de bloklar savaşıyor. SÜNNİ-Şİİ Blokları, DOĞU-BATI blokları, NATO-ŞANGAY Beşlisi blokları…

Bunlar, önce vekâletten savaşıyorlardı, her tarafın bir örgütü, paravan askerleri vardı. Savaşı sahadaki bu örgütler yürütüyordu. Fakat Halep ve el Bab düştükten sonra savaşa direkt müdahil oldular.

Bu bloklar kimi zaman birbirileriyle, kimi zaman ise birleşerek ötekine karşı savaşıyorlar. Ve bunların birbirine karıştıkları da oluyor.

Mesela, Suriye’de ABD-NATO ile Rusya savaşıyor veya Şİİ Blok ile SÜNNİ Blok birbirine karşı savaşıyor; ama ABD, hem SÜNNİ Blok ile iş tutuyor hem de Şİİ Blok ile…

Yani, hem Türkiye-S. Arabistan-Katar ile çalışıyor hem de Kürtler, Rusya ve bir kısım Şii kesimle...

Türkiye-Suudi Arabistan-Katar üçlüsü ise (IŞİD-ÖSO ile) ABD’nin alandaki müttefiki olan Kürtlerle savaşıyor!

Rusya da hem Şİİ Blok ile çalışıyor hem Türkiye ve Kürtlerle...

Kürtler Şii olmamalarına rağmen Şİİ Blok’un savaştığı kesimle savaştıkları için o bloğa yakın duruyorlar fakat 3. yol denebilecek pragmatik/reel bir yol izliyorlar. Bunu savaşın başından beri de sürdürdükleri için Suriye’de önemli bir güç haline geldiler.

Yine, tarihsel olarak düşman/rakip olan ve iki zıt bloğun başat güçleri olmalarına rağmen ABD-Rusya bazı bölgelerde beraber çalışıyor. (Menbic, Tabka, Rakka, Afrin)

Savaşın kazananları

Bu karmaşık durumda, su götürmez gerçek şu ki; IŞİD ve türevleri (ÖSO, el Kaide, Nusra, Ahrar u Şam, İhvanı Müslim vb) gerilerken Kürtler ve Suriye Rejimi kazanıyor.

Yerelde birinci kazanan, kuşkusuz, daha önce nüfus cüzdanı bile olmayan ve 6 sene içerisinde devlet kurabilecek düzeye gelen, Kürtlerdir.

Son zamanlarda Rakka’yı kurtarmaya odaklanan Kürtler, Suriye rejimi, ÖSO/TSK, IŞİD ve türevleri karşısında tutunabildi ve birçok kazanım elde etti. Hâlihazırda, en büyük toprak parçası IŞID’in, ikincisi ise Kürtlerin öncülük ettiği ittifakın elinde.

Suriye’nin geleceği hususunda belirleyici olan önemli unsur ‘su’dur. İkincisi tarım alanları, üçüncüsü petrol alanları, dördüncüsü ise Akdeniz’e açılabilmedir. Bunların ilk üçü Kürtlerin elinde… İlk üç unsurun dördüncüsünü de sağlaması muhtemeldir!

Bilindiği üzere, Suriye’nin 3/2’si çöldür. Doğusu ve batısı dağlıktır. ‘Tarım (düzlük), petrol ve su’ alanları Kürtlerin kontrol ettiği kuzeydedir.

Türkiye’nin tehditkâr tavrından ve Türk basınından etkilenen, özellikle Türkiyeli Kürtlerin, ‘Suriye’de Kürtlerin elde ettiği kazanımların kaybedileceği endişesi yersiz olmazsa da abartılı ve reel politikle bağdaşmamaktadır.

İkinci kazanan ise Suriye rejimidir! Fiilen üçe bölündüğü için her ne kadar Suriye kazandı denilemezse de, gideceği varsayılan Esad, kalmaya devam ediyor ve Rusya-İran himayesinde IŞİD-ÖSO-Türkiye karşısında tutunabiliyor.

Ve Suriye rejiminin bu doğrultuda, Türkiye-ÖSO-IŞİD’i engellemek için Halep-Hama-Homs-Şam hattını sağlamlaştırdıktan sonra önce İdlib’e, sonra da el Bab, Azez, Cerablus’a yönelmesi bekleniyor.

Böyle bir durumda, DSG (Demokratik Suriye Güçleri=Başını Kürtlerin çektiği Kürt-Arap-Süryani vb) güçlerinin de rejim güçleriyle beraber hareket etmesi muhtemeldir.

Küresel anlamda birinci kazanan Rusya-İran, ikincisi ise ABD’dir.

ABD-NATO, Rusya ve İran etkisinin önünü almak ve Ortadoğu’daki kendi varlığını kalıcılaştırmak için çabalıyor. ABD, bu doğrultuda Suriye’nin muhtelif yerlerinde birçok askeri üs kurdu.

Rusya ise, Ortadoğu ve Akdeniz’deki varlığını artırmak için yüzyıllardır kolladığı fırsatı yakaladı ve Tartus’ta donanma üssü,  Suriye’nin muhtelif yerlerinde ise birçok askeri üs kurdu.

Bölgedeki nüfuzu daha da artan İran, Akdeniz’e açılmak ve Şİİ HİLAL’i (Lübnan, Filistin ve Yemen’e ulaşmayı) gerçekleştirmek ve Mağrip Ülkeleri’ne ulaşacak bir koridor açmak için çabalıyor. Bu hususta ilerleme de sağladı.

S. Arabistan-Türkiye-Katar’ın, Suriye ve Irak’ta IŞİD’i desteklemeleri İran’ın etkisini kırmaya yetmedi; aksine, İran’ın etkisini daha da artırmasına olanak sağladı.

Savaşın kaybedenleri

Şimdi, Irak ve Suriye İran ile yatıp kalkıyor. Yani, Şii Hilal’ini dikey olarak kesmesi amaçlanan, ‘Türkiye-Suriye-Irak-S. Arabistan-Yemen,’ ‘Sünni Şerit’ hayal oldu. Aksine ‘Şii Hilal’ oluştu.

Neredeyse Akdeniz’e koridor açacak olan İran, Suudilerin burnu dibinde, (Yemen’de)  Suudilere savaş açmış durumda. Ortadoğu’nun 3. Büyük gücü S. Arabistan ekonomik/siyasi çöküntü ile boğuşuyor. Artık ÖSO için Türkiye’ye destek veremiyor. Katar da benzer bir durumda.

SÜNNİ Blok’un öteki amacı ise Kürtleri engellemekti. Bilindiği üzere, Kürtler Kobani-Afrin’i birleştirip Akdeniz’e açılmak istiyor. Kürtlerin Suriye kuzeyine (Rojava) hakim olmaları, Türkiye ile Sünni (Arap) dünya arasındaki tarihsel coğrafi bağlantının ortadan kalkması anlamına gelecektir.

Dolayısıyla Türkiye, Sünni ortaklarıyla beraber bunu engellemeye ve güneye, Sünni dünyaya inecek bir koridorun oluşması için uğraşıyor.

El Bab-Menbic-Afrin üzerindeki hesaplar, diplomasi trafiği bilinmektedir. Aylardır Afrin-Menbic-Rakka’ya ineceğini belirten Türkiye’nin, özellikle, ‘tabela’ gruplarla IŞİD’ten çok Kürtlere karşı operasyonlar yaptığı da...

Fakat yukarıda belirtildiği gibi, Suriye’deki amaçları bitmeyen ABD-Rusya’nın, Türkiye’nin ‘taşkınlık'larına karşı önlem aldıkları biliniyor. Yani, Suriye’de Türkiye’ye daha fazla rol biçilmesi beklenen bir durum değildir.

Dikkat edilirse Ankara’nın Menbic’e yönelik askeri operasyon yapacağını açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden, ABD-Rusya-PYD-Esad güçleri arasında bir ittifak oluştu.

Afrin ve Menbic’te konuşlanarak Ankara’ya açık bir mesaj veren Moskova, PYD-DSG olmaksızın, Suriye’de istikrarın sağlanamayacağının işaretini verdi. Her gün DSG’ye methiyeler düzen ABD ise, açıkça, DSG’nin en sağlam ortak olduğunu tekrarlayıp duruyor.

Kısacası, Türkiye, Rojava’yı kastederek, ‘Terör Koridoru’na izin vermeyeceğiz’ diyor ama yukarıdaki veriler tersi bir durum olduğunu göstermektedir.

Başka bir deyişle, Türkiye’nin cihatçıları elinde tutmak, onlara alan açmak, Rakka’ya, Sünni dünyaya açılmak için istediği koridorun oluşmasına karşı bir çabanın olduğu aşikâr.

Sonuç olarak, Suriye savaşının kaybedenleri kuşkusuz Türkiye-S. Arabistan-Katar Blok’u ve IŞİD’tir. Yani bir anlamda, Selefilik kaybediyor, Kürtler ve Şiilik yükseliyor!

Öne Çıkanlar