'Erdoğan'ın önünde ya IMF ya da Chavez çözümü var'

'Erdoğan'ın önünde ya IMF ya da Chavez çözümü var'
Liranın dolar karşısında yaşadığı rekor değer kaybı dünya basınında analiz edilmeye devam ediyor. The Times, 'Erdoğan'ın önünde ya IMF ya da Chavez çözümü var' yorumu yaptı.

Türk Lirası'nda bir süredir yaşanan rekor değer kaybı dünya basınında geniş yer bulmaya devam ediyor. Avrupa ve ABD'de birçok gazete ve televizyon kanalı, ABD ile Türkiye arasında yaşanan rahip Andrew Brunson kriziyle tetiklenen ekonomik bunalımla ilgili analizler yayımladı.

İLGİLİ HABER: İNGİLİZ MEDYASI: KRİZ DOMİNO ETKİSİ YARATABİLİR

11 Ağustos'taki sayısında Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri  "Türkiye, liradaki düşüşü durdurabilmek için iştah açıcı olmayan seçenekleri gözlüyor" yorumuyla manşetten duyuran İngiliz Financial Times (FT) gazetesinde dün Laura Pitel imzasıyla yayınlanan haberde "Türk lirası Merkez Bankası'nın giderek derinleşen krizde finansal sistemi destekleyecek tedbirler almasından sonra da Pazartesi'ye sert bir düşüşle başladı" dendi. Haberde, Merkez Bankası'nın bankalar için tampon olarak adlandırılan bir hamleyle piyasalara 10 milyar TL ve 6 milyar dolar kaynak sağladığı hatırladıldı.

Ancak gazeteye göre, bazı yabancı yatırımları para birimindeki düşüşü durdurmak için yapılması gerektiğine inandığı faiz artırımına dair bir işaret yok. Haberde BlueBay Yatırım Hizmetleri'nin gelişen pazarlar uzmanı Tim Ash'in görüşlerine de yer verildi. Buna göre Ash, atılan adımların ortada bir plan olduğunu gösterdiğini ve bunun iyi bir gelişme olduğunu söyledi. Tim Ash, ABD'li Rahip Brunson'un tutukluluğuyla tırmanan gerilimde bir aşama kaydedilmediği ve faiz artırımı yapılmadığı sürece liranın üzerindeki baskının süreceği konusunda da uyardı. Ash, "Ancak Merkez Bankası en azından üzerindeki tozu attı" yorumunu yaptı.

THE GUARDIAN CANLI BLOGLA TAKİP ETTİ

İngiltere'nin saygın gazetelerinden The Guardian, "Türkiye Finansal Krizi" başlığı altında Türkiye'deki gelişmeleri topladığı bir blog hazırladı.  Gazetenin ekonomi editörü Larry Elliot da Türkiye'nin yaşadığı krizi atlatmak için zamanının ve seçeneklerinin tükendiğini belirtirken, bunun önümüzdeki günlerde bütün finans piyasalarını olumsuz etkilemesi ihtimalinin olduğunu kaydetti. Yazısında 2008'deki küresel finans krizini hatırlatarak Avrupa ile ABD'deki bankaları vuran kriz öncesinde, merkez dışındaki ülkelerde krizler yaşandığını belirtti. Elliot; gelişmekte olan piyasaların 15 yıllık bir süre içinde birbiri ardında krizler yaşadığını ancak buralardan gelen uyarı sinyalleri dikkate alınmadığı için 2008'e gelindiğini savundu. "Türkiye bunun için önemli" olduğunu kaydeden yazar, "Türkiye'ninki şimdilik yerelleşmiş bir kriz gibi görünebilir ancak kriz, bundan daha ciddi bir hal alma potansiyeline sahip" dedi.

Elliot, "Erdoğan'ın mali krize karşı verdiği –halkın vatanseverlik görevini yaparak, hızlı bir şekilde Türk lirasının değerini her zamankinden değerli olacağı- şeklindeki cevap gülünç" diyerek şu ifadeleri kullandı:

"Bunlar üzerine dünya finans piyasaları, Türkiye'nin realiteyle bağını koparak bir adam tarafından yönetildiğine inanacaktır. Yapılması gereken açık. Türkiye krize neden olan üç sebebi ele almak zorunda: Ekonomide aşırı ısınma, Erdoğan'ın Haziran ayında yeniden seçilmesinden bu yana Merkez Bankası'nın yaşananlarla başa çıkmak için gerekli önlemleri almasını engelleme girişimi ve ABD ile gerilim. Erdoğan için bu büyük bir tabakta mütevazı bir turta yemek anlamına geliyor. Erdoğan tutuklu Rahip Brunson konusunda Trump'a teslim olmak zorunda kalacak çünkü kazanamayacağı bir mücadeleyi sürdürerek ekonomiye zarar veriyor."

'YA IMF, YA CHAVEZ ÇÖZÜMÜ'

İngiliz The Times Gazetesi'nde yer alan "Trump'ın ev vergileri yükseltmesi sonrası Türkiye tehlike alanında" başlıklı haberde ABD'den gelen açıklamalar üzerine Türk Lirası'nın değerinin neredeyse beşte birini kaybetmesinin son yıllarda mali piyasaların gördüğü en ciddi kriz olarak tanımlandı. Gelişen pazarlar konusunda uzman görüşüne de yer verilen yazıda Türkiye'nin karşısındaki "Ya IMF ya da Hugo Chavez çözümü" seçeneklerinin bulunduğu ifade edildi. Değerlendirmede Türkiye'nin hali hazırdaki ekonomi politikalarıyla IMF seçeneğini reddettiğinin anlaşıldığı ve bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikincisini tercih edebileceği belirtildi.

Erdoğan'ın, özellikle IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşları reddedetmesi nedeniyle batı karşıtı cephede saygı uyandıran Venezuela'nın eski devlet başkanı Hugo Chavez'e benzediğini ileri süren yorumda Türkiye'nin faizleri düşük tutması, sermaye kontrolü getirmesi ve Rusya'dan borç arayışına girmesini halinde "Chavez yaklaşımı"nı benimseyeceği değerlendirmesinde bulundu. Yorumlarda ayrıca lira krizinin bir sonraki mali krizi tetikleyebileceğine dikkat çekildi. Böyle bir krizden en kötü etkilenecek ülkelerin başında Arjantin, Brezilya ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nin bulunduğu kaydedildi. Gazetede yer alan bir başka haberdeyse Türkiye'nin önündeki seçeneklerden bir diğerinin Doğu'ya yönelmek olduğu belirtildi ve Türkiye'nin son dönemde Çin'le yürüttüğü ekonomik ve ticari bağlara dikkat çekildi.

İLGİLİ HABER: DÜNYA BASINI: ERDOĞAN'IN PARA PROBLEMLERİ BİTMİYOR

'ERDOĞAN TRUMP'I DARBEYLE SUÇLUYOR'

İngiliz the Independent'da yayınlanan Chris Baynes imzalı Türkiye analizi "Erdoğan liradaki düşüşle ilgili Trump'ı 'darbeyle' suçluyor" başlıklı haberde şu ifadeler yer aldı: "Lira dolar karşısında bir yıl boyunca yüzde 40'ın üzerinde değer kaybetti, ABD ve Türkiye arasındaki ilişkiler kötüye giderken Erdoğan'ın ekonomi üzerindeki etkisi de arttı." 

'ERDOĞAN NE KADAR GÜÇLÜ?'

Alman Der Tagesspiegel gazetesinde Susanne Güsten imzasıyla yayımlanan haberde "Erdoğan ABD'yi müttefikliği sona erdirmek ve Batı'ya arkasını dönmekle tehdit ediyor. Aslında ne kadar güçlü? Sorular ve cevaplar" sorusu soruldu. Haberde Erdoğan'ın Eylül sonunda Berlin'e yapacağı ziyaret hatırlatılırken, Erdoğan'ın Almanya ile ilişkileri güçlendirme planı olduğundan bahsedildi. Haberde ayrıca Erdoğan'ın Trump'ın açıklamasından hemen sonra Putin'e telefon etmesine dikkat çekildi.

'BENZER BİR ÇAĞRI ÇİN'DEN GELDİ'

Frankfurter Allgemeine Zeitung da, Cumhurbaşbanı Tayyip Erdoğan'ın milli para birimlerini kullanarak doların dünya ticaretinin finansmanındaki hakimiyetine son verme çağrısını vurguladı. Gazete bu önerinin daha önce Çin'den de geldiğini, ancak ABD'nin ekonomik, siyasi ve askeri gücünden dolayı bunun kısa vadede gerçekleşme şansının bulunmadığı yorumunu yaptı. Hannoversche Allgemeine Zeitung gazetesinde ise, Ankara'nın AB kriterlerine yeniden dönmesi durumunda Berlin'in Türkiye'ye yardım etmesi gerektiği şeklinde bir yorum dikkat çekiyor.

'TÜRKİYE SAVUNMASIZ DURUMDA'

İrlanda'da yayın yapan Irish Times'tan Cliff Taylor imzasıyla yayımlanan haberde "Uyarı ışıkları yanıp sönüyor"  başlığı atıldı. Haberde Türkiye'nin cari açığına vurgu yapıldı ve "Türkiye bankalarının yabancı fonlara bağımlı olduğu bir ülke olarak, yabancı paraya ihtiyaç duyuyor, bu nedenle de bu açıdan savunmasız durumda" yorumu yapıldı.  Haberde, "Erdoğan'ın yönetim değişikliği ile yetkilerini artırması ve ekonomiyi kontrol altına alması hasarı büyüttü. Damadını Maliye Bakanı olarak atadı ve Merkez Bankası'na faiz oranlarını artırmaması talimatı verdi.  Merkez Bankası Pazartesi sabahı likidite artırma hamlesiyle bankacılık kurallarını değiştirdi. Reel ekonomiye yardımcı olacak bazı önlemlerin de vaadini verdi.  Ancak, yatırımcılar, yıllardır yabancı krediyle beslenen Türk ekonomisinin inşaat ve emlak sektörü gibi alanlarda özellikle kırılganlıklara yol açabilecek bir çöküşe yol açabileceğinden korkuyor ve bugüne kadar görülen çok daha güçlü bir tepki arıyorlar" yorumu yapıldı.

Haber şu ifadelerle sona erdi:

"Liranın krizi, uluslararası piyasalarda bir miktar zayıflığa yol açtı ve özellikle ABD doları borçlanmalarının maruz kalabileceği endişeleri bulunan Güney Afrika gibi gelişmekte olan piyasalarda para birimleri vurdu. 

Bu daha sonra nereye gider? Halihazırda Cumhurbaşkanı tarafından yönetilen sınırlı seçeneklerle Türkiye'yi terk eden baskıda bir rahatlama bir işareti yok. Faiz oranlarındaki önemli bir artış,liraya destek olabilir, ancak daha geniş bir ekonomik programın eşlik etmesi halinde."

'KRİZ AVRUPA'YI DA ETKİLİYOR'

Doların Türk Lirası karşısında 7.2400'e kadar çıktığını ve bunun tüm zamanların en düşük seviyesi olduğu belirtilen Sam Meredith ve Alexandra Gibbs imzalı haberde, Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak'ın bir eylem planı olduğu yönündeki açıklamasının ardından lirada toparlanma görüldüğü kaydedildi. Haberde yatırımcıların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomideki artan kontrolü ve ABD ile ilişkilerin kötüleşmesine vurgu yapmasıyla endişelerinin arttığı ve doların tekrar yükseldiği belirtildi. "Türkiye'nin sorun tüm dünyadaki pazarlarda sıkıntılara yol açtı" denilen haberde Avrupa piyasalarının da Türkiye'nin etkisiyle kayıp yaşadığını ve bankacılık endeksinin yüzde 1.3 değer kaybettiği belirtildi.

'TÜRK LİRASI NEDEN ÇÖKÜYOR?'

Fransa’nın önde gelen basın kuruluşlarından Le Monde, ‘Türk lirası neden çöküyor’ başlıklı haberle gelişmeleri değerlendirdi. Türk lirasının değer kaybının iki nedeni var diyen gazete, bunları Amerika Birleşik Devletleri ile yaşanan gerginlik ve ülkenin ekonomik kırılganlıkları" olarak tanımladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu durumun sorumlusu olarak yabancı ‘komploları’ gösterdiği belirtilen haberde Erdoğan’ın "dövizlerinizi bozdurun" çağrısını da yenilediği kaydedildi. Ekonomideki kırılganlığa dikkat çekilen yazıda "Türkiye ekonomisinde son dönemde önemli yapısal sorunlar çıktı. Bankaların durumu sağlıksız. Enflasyon yüzde 16’ya çıktı, hanehalkı satın alma gücü düştü, Türk şirketlerin borcu adeta patladı." ifadesi kullanıldı. Gazete ayrıca Türkiye’nin krizden çıkmak için Uluslararası Para Fonu’nun kapısını çalabileceğini kaydetti.

'HATALAR KOMEDİSİ'

ABD'nin önde gelen gazetelerinde The Washington Post'taki bir analiz yazıda Trump'ın Türkiye'ye yönelik son dönemdeki eylem ve söylemlerinin Türkiye'nin yabancı güçleri suçlayan yaklaşımını doğruladığına dikkat çekildi. "Hatalar komedisi" olarak tanımlanan bu durumun Türk halkını pek de güldürmediği belirtildi. Liranın değer kaybı nedeniyle Türkiye'nin öncelikle büyük çaplı borç arayışına gireceği; ikincisi Amerikan Merkez Bankası'nın faizleri düşük tutan politikasının doları ABD içinde cazip kılması sebebiyle Türkiye gibi yabancı sermaye arayan ülkelere yatırım ihtimalini azalttığı; üçüncü olarak da Türkiye'nin döviz açığının ekonomisinin yüzde 30'una kadar çıktığı tespitinde bulunulan yazıda bütün bunlar birarada değerlendirildiğinde gelişen pazarlarda kriz formülünün ortaya çıktığı vurgulandı.

'ZATEN DEĞER KAYBEDİYORDU'

Amerikan The New York Times Gazetesi'nde yayımlanan "Trump'ın yeni yaptırımlarıyla Türkiye-ABD gerilimi tırmanıyor" başlıklı yazıda ise iki ülke arasında artan gerilimin tetiklediği lira krizinin aslında Türkiye'deki ekonomi yönetimine ilişkin bir süredir varolan endişelerin yansıması olduğu belirtildi. Ekonominin sendelediğine dair işaretlerin bulunduğu sırada erken seçimlerin yapıldığına ve seçim sürecinde de Türk Lirası'nın değer kaybettiğine dikkat çekilen yazıda Türkiye'deki sorunların Ortadoğu başta olmak üzere sınırlarının çok ötesinde etkileri olabileceği kaydedildi. Türk Lirası'nın değer kaybının dünya piyasalarına etkisinin de ele alındığı yazıda 2010'da Yunanistan'da yaşanan ekonomik krize atıfta bulunularak, orta büyüklükteki bir ekonominin dünyanın en güçlü ekonomilerindeki mali istikrarı zora soktuğu hatırlatıldı. Yazıda ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liranın değer kaybının tavan yaptığı Cuma günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesine dikkat çekildi. (DIŞ HABERLER SERVİSİ)

Öne Çıkanlar