'Türkiye kimlik krizi içinde'

'Türkiye kimlik krizi içinde'
Türkiye uzmanı Steven Cook, siyasetçilerin siyasi kazanç uğruna bile isteye toplumu kutuplaştırdığını; sonucun da öfke ve şiddet olduğunu yazdı

ARTI GERÇEK- Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Steven A. Cook, The Atlantic'te kaleme aldığı makalede, Türkiye'nin kimlik krizi içinde olduğunu, politik kazanç amacıyla siyasetçiler tarafından kasıtlı olarak kutuplaştırılan toplumun öfke ve şiddet sarmalına sürüklendiğini belirtti.

Cook makalesine, casusluk suçlaması ile 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Enis Berberoğlu hatırlatması ile başlarken, kararın ülkede şok etkisi yarattığını yazdı. Geçen yılki başarısız darbe girişimi nedeniyle 200 binden fazla kişinin tutuklandığını, işinden edildiğini ya da gözaltı yaşadığına dikkat çeken Cook, "Berberoğlu, Erdoğan'ın darbenin arkasında olmakla itham ettiği, Fethullah Gülen destekçisi olmadığı gibi PKK üyesi de değil. Bir gazeteci ve CHP milletvekili. Hem de laik ve milliyetçi bir çevreden" yorumu yaptı.

Cook yazısını şöyle sürdürdü: 

Türkiye, 177 gazetecisini ve Berberoğlunu hapsetti. Ona yöneltilen suçlamalar tümüyle uydurma. Tek gerekçe, ülkeyi dinci gündemi doğrultusunda dönüştüren AKP'ye ters düşmesi ve Türk istihbarat örgütü (MİT) tarafından Suriye'deki aşırıcı gruplara silah gönderme hikayesindeki kaynak olduğunun düşünülmesi. Tutuklanmasına karşı, Berberoğlu'nun CHP'si ülke genelinde Adalet Yürüyüşü başlattı.

Berberoğlu meselesinin ardındaki ana unsur basın özgürlüğü, güç zehirlenmesi, adalet ve aynı zamanda AKP-Gülen yandaşları, laik elit, Kürtler ve liberaller arasındaki mücadele. Erdoğan güç kazandıkça, bağımsız medyayı yok etti, orduya diz çöktürdü ve bürokrasiyi tasfiye etti--15 yıl önce başladığı Türkiye'yi dönüştürme projesinin bir parçası olarak. Bu bir sürpriz değil ancak aynı ölçüde bir kaygı sebebi. Çünkü kimlik üzerindeki bu savaş istikrarsızlık tehdidi barındırıyor.

"KÜRTLER YABANCILAŞTIRILDI"

Modern Türkiye tarihi boyunca Türkleşme talepleri Kürtleri yabancılaştırdı. Cumhuriyet'in kimliklerini açıkça inkar ettiği Kürt meselesi yine de sadece Türkiye'ye has  değil. Suriye, Irak ve İran'daki Kürtler azınlık grubu olmanın getirdiği sorunlarla başa çıkmak zorunda. Kürtler, Türkiye'de politik, sosyal ve ekonomik açıdan iyi entegre olmuş olsalar da, Türklük ve Kürtlük arasında kökleşmiş bir ihtilaf mevcut. Gerilim, 1984'te Türk devleti ve PKK arasında patlak veren hala süren savaşla zirve noktasına ulaştı.

Kürt meselesi dışında, daha köklü bir gerilim din konusu üzerinde cereyan ediyor. Cumhuriyet'in Osmanlı ile yol ayrımında İslam'ın devletin dışına itilmesi adına pek çok tarihi adım atıldı ancak yetmedi. Kültürel bir dönüşüm de gerekliydi. Bu yolda, Atatürk çok sayıda reform gerçekleştirdi. 

Bu kültür savaşında toplum laik ve dindarlar olarak paralel biçimde var oluyor. Türkiye'nin İslamcıları, kurucu değerlerin altını oyan milliyetçiler de aynı zamanda. Benzer şekilde Cumhuriyetçi elit de dini kendi çıkarları için kullandı. 

Erdoğan ve AKP liderleri, muhaliflerini aslında Türk olmamakla suçladı. AKP'li liderler ülkeyi kasıtlı olarak kutuplaştırıyor. Demokratik kurumların kıtlığı, şikayetlerin başlıca sebeplerinden. Sonuç öfke ve şiddet. Türk devleti ve PKK arasındaki savaş, ülkenin güneyini zaten harabeye çevirmiş durumda. AKP'nin yeni bir darbe korkusuyla kendi kadrolarını silahlandırdığı iddiaları da etrafta dolaşıyor. Bu doğrultuda Erdoğan, ihraçlar, gözaltı ve tutuklamalarla muhaliflerini eziyor. Ülke aşırı bir kutuplaşma sarkacında. 

1970'lerin sonunda neredeyse 5 bin Türk sağ ve sol çatışmasında öldürüldü ki bu da 1980 darbesine yol açtı. Mevcut durumun kapsamlı bir çatışmaya dönüşmesi bakalım ne kadar vakit alacak?

Orijinal linke buradan ulaşabilirsiniz:

https://www.theatlantic.com/international/archive/2017/06/turkey-erdogan-akp/531468/

The Atlantic'ten çeviren: Gülten Sarı

Öne Çıkanlar