Yangın alarmı için daha kaç çocuk ölmeli?

'Yangın söndürme sistemi için 200 öğrencinin barınıyor olması şartını, yurt açan kişilerinin taleplerini öğrencilerin can güvenliğinin önüne koymakla açıklayabiliriz.'

Yoksulluk başa bela… Sosyal devlet politikasının zayıfladığı coğrafyalarda ise "beş kuruşluk " hayatlar olarak yaşanıyor yoksulluk.

Aladağ’ı gündemine alan ve gündemden düşürülmemesi için takip ısrarını sürdürenler olmasa, "kıymeti olmayan" hayatların adaletini kim arayacak sorusuna verilebilecek yanıt yok gibi. Meclis’te temsilci olarak gönderilen Adana vekillerinin de durumu ortada…"Yüksek siyasetle" uğraşmakla meşguller.

Sosyal Haklar Derneği ile Adana Barosu avukatlarının inadı sürmese, Aladağ’da ölen 11 öğrencinin hakkı gündemde tutulamayacak.

Yoksulluk öyle başa bela ki, mecbur bırakıldığınız cemaat yurtlarından sorumlu kişiler çok rahat İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün denetleme raporlarını okumadığını söyleyebiliyor. Yurt müdürünün başkalarını işe alma yetkisinin hem olduğunu hem de olmadığını söyleyen çelişkili ifadeleri iddianamede yer alabiliyor.

Ortaöğretimi bağlayan 2004 MEB yönetmeliğinin bile uygulanmadığı Aladağ yurt yangını iddianamesinde "tanınmayan" bedenler olarak tanımlanan öğrencilerin yaşamını yitirmesinin ardından yönetmelik 2017’de değiştirildi. "Kurumların iç ve dış cephesi ahşap ve yanıcı madde olamaz" denildi. Ancak yönetmelikler kağıt üstünde kaldıkça, okunmayan denetleme raporları oldukça ne yazar…

Yangın sonrası çıkarılan 2017 yönetmeliğinin kritik bir maddesi daha değiştirildi geçtiğimiz günlerde. 16 Mart’ta… Değişikliğin can kurtarmayacağı açık. Zira "Kurum binalarında ikaz amacıyla duman ve ısıya duyarlı gaz kaçaklarını algılayan alarm sistemi kurulması için" gerekli olan kontenjan sayısı 100’den 200’e çıkarıldı. Yangın ya da sızıntıyı önceden haber verecek alarm sistemlerinin kurulması zorunluluğunda "az insan varsa gerek yok" mantığını, Aladağ’dan yola çıkarak Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu’ndan avukat Cemre Topal’a sorduk…

Aladağ’da 11 öğrenci ile bir görevlinin ölümüne yol açan şey neydi?

Aladağ’da kız çocuklarının ölümüne teknik olarak yol açan şey, yurt binasında bantla izole edilen elverişsiz elektrik tesisatından kaynaklanan hem bina girişinde hem üçüncü katta yer alan etüd odasında aynı anda iki yangın çıkması ve bina iç donanımının, döşemelerin hızlıca tutuşan, zehirli gaz açığa çıkaran malzemeden olması… Ancak asıl sebep, devletin yükümlülüğü olan nitelikli parasız eğitim ve barınma hakkının temin edilmesi yerine mevcut yasalara bile uyulmayan tarikat yurtlarının ikame edilmesi ve buna yol açan yoksulluk.

İddianamede yangın söndürme tüplerinin olmadığı belirtiliyor. Çocukların ölümüne yol açanın sadece 2004'te yürürlükte olan yönetmelik olduğunu söyleyebilir miyiz?

2004’te yürürlükte olan yönetmeliğe bile uygun açılmamış bir yurttan söz ettiğimiz için söz konusu yönetmeliğin yol açtığını söyleyemeyiz aslında. İlkokul ve ortaokul seviyesinde yurt açılamayacağına ilişkin düzenlemedir 2004 yönetmeliği. Yasanın ve yönetmeliğin ilköğretim öğrencileri için esaslı bu normu görmezden gelinerek izin verilmiş bu yurda. Pek çok tarikat yurdunda yapıldığı gibi.

2004 yönetmeliğine bile aykırı açılmış bir yurttan söz ediyoruz. Yönetmelikler uygulansa bile çocukların yaşam hakkını korumak için yeterli mi?

2004 yönetmeliği pek çok eksikliği olan bir yönetmelik olmasına rağmen uygulayıcılarının elinde çok daha ciddi bir soruna dönmüş aslında. Yönetmelikte detaylı olarak belirtilmemiş olması bir eksiklik olmasına rağmen yangına ilişkin önlemlerin alınmasını düzenliyor. Bina Yangın Yönetmeliği’ne uygunluk yurt açılması için gerekli şartlar ve yıllık denetlemelerin yapılması öngörülüyor. Ancak Aladağ'daki faciada yurt denetimlerini yapan ilçe milli eğitim müdürü ve personelin, yurt binasının yangın yönetmeliğine uygun olduğunu beyan ettikleri, sahte raporlar tanzim ettikleri soruşturma sırasında ortaya çıkmıştı.

Sonrasında 2017 yönetmeliği devreye girdi o yönetmeliğin 2004’ten farkı neydi. Özel barınma merkezlerindeki çocukları korumaya yeter miydi?

2017 yönetmeliği ile Özel Hukuk kişileri için ortaokul seviyesinde de yurt açılabileceğine ilişkin düzenleme getirilmiş oldu. Böylelikle Aladağ gibi aslında ilköğretim seviyesinde öğrenci barındıran pek çok hukuksuz yurda hukuki kılıf temin edildi. Yönetmeliğin çıktığı günlerde sendikalar yönetmeliğe karşı pek çok itiraz dile getirmişti. İdeolojik bir yönetmeliktir. Bu yönetmeliğin önceliği öğrenciler değildir. Nitekim 2004 yönetmeliği ile arasındaki temel fark yurt bina güvenliği değil özel hukuk kişilerine tanınan geniş haklardır. MEB, yönetmeliğe ilişkin duyurusunda yurt sahiplerinin talepleri ile oluşturulduğunu belirtmiştir. Ancak 2004 yönetmeliğinde yangına karşı tesisat ve denetim teferruatlı sayılmazken bu yönetmelik Aladağ yangınından etkilenerek yangın önlemlerini detaylandırmıştır. Ancak 2004 yönetmeliğinde yer alan maarif müfettişlerinin denetim yetkisi bu yönetmelikle kaldırılarak İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığının kurduğu komisyona verilmiştir. Bu pozisyonlara gelen kişilerin siyasi saiklerle pek çok şeyi görmezden geleceği bir ülke gerçekliğinde de siz düşünün denetimlerin niteliğini. Ayrıca bu yönetmelikle lise ve üniversite öğrencilerinin birlikte kalabileceğine ilişkin düzenleme çocukları istismara daha da açık hale getirmiştir.

Şimdi ise 16 Mart’ta Resmi Gazete'de yayımlanan Özel Barınma Hizmetleri yönetmeliğinde yapılan bir değişiklik var. O değişiklikte yangın alarm sistemleri ile otomatik söndürme sistemlerinin zorunluluğu için kurumdaki öğrenci sayısı 100'den 200'e çıkarılıyor. Alarm sisteminin olması sayılara mı bağlı olmalı?

100’ün üzerinde öğrenci barındıran yurtlarda yangın söndürme sistemi zorunluluğu 2017 yönetmeliğiyle getirilmişti. 100 bir sayı değildir, 200 bir sayı değildir. Burada eğitim hakları için barınan öğrencilerin can güvenliğinden bahsediyoruz. 10 öğrenci için bile yurt açılmasına izin veren yönetmeliğin, yangın söndürme sistemi için 200 öğrencinin barınıyor olması şartını, yurt açan kişilerinin taleplerini öğrencilerin can güvenliğinin önüne koymakla açıklayabiliriz. Kamusal, parasız ve nitelikli eğitim ve barınma hakkı için politikalar üretmek, yurt açığını gidermekle görevli devletin siyasi tercihlere bağlı olarak cemaat ve özel yurtları teşvik etmesinin bedelini yoksul halk çocukları canları ile ödemektedir.

16 Mart Resmi Gazete’de "e-yurt" ifadesi "e-barınma" şeklinde değiştirilmiş. Bu ne anlama geliyor?

Mekan tanımı zaten 2017 yönetmeliği ile genişletilmişti. 2004 yönetmeliğinde yer almayan pansiyon, öğrenci apartları ve stüdyo dairelerin de bu kapsamda değerlendirilmesi öngörülmüştü. Bu husustaki en iyi yorumu eğitimciler yapacaktır kuşkusuz ancak bu şekilde öğrenci istihdam edilmesinin bir yasal zemini olmuş oluyor. Bakanlık 2017 yönetmeliğindeki bu genişleme sebebi ile e-barınma değişikliği yapmaya ihtiyaç duymuş olabilir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi