Yargı, işkencenin 'şaka' olmadığını 6 yıl sonra kabul etti

Yargı, işkencenin 'şaka' olmadığını 6 yıl sonra kabul etti
Askerlik yaparken, kışlada bir onbaşının işkencesine maruz kalan er Sinan Işık'ın verdiği hukuk mücadelesi sonucu 6 yıl sonra işkence suçlamasıyla iddianame hazırlandı

GÜNCEL - İstanbul Kasımpaşa Askeri Hastanesi Emniyet Hizmet Birlik Komutanlığı'nda zorunlu askerlik yaptığı 2012 yılında Deniz Onbaşı İbrahim Halil Deniz tarafından bir haftada 3 defa hastanenin bodrum katında kalorifer demirine kelepçelenerek şiddete maruz kalan er Sinan Işık'ın verdiği hukuk mücadelesi sonucu 6 yıl sonra iddianame hazırlandı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Emin Aydinç tarafından hazırlanan iddianamede Işık'ın üstü olan Onbaşı Deniz'in 'işkence yapma' suçlamasıyla 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi.

Olayın anlatıldığı iddianamede gördüğü şiddet nedeniyle GATA Haydarpaşa Askeri Eğitim Hastanesi, Işık'ın ameliyat edildiğini ve ameliyat sırasında dalağının alındığına ve askerliğe elverişsiz hale gelip terhis edildiğine yer verildi.

'ŞAKA' DEYİP YARGILAMAYA GEREK GÖRMEDİLER

Terhis edilen Işık, Deniz hakkında suç duyurusunda bulundu. Askeri savcılık tarafından başlatılan soruşturma kapsamında ifadesi alınan Deniz, darp için, "Sadece bir şakadan ibaretti" savunmasında bulundu. Yapılan soruşturmanın ardından askeri savcılık, 'Kelepçeleme olayının bir şakadan ibaret olduğu, darbelerin omuz bölgesine yönelik olması ve anılan olayın dalak parçalanmasına sebep olamayacağı' iddiasıyla 'kovuşturmaya yer olmadığı' yönünde karar verdi. Karara yapılan itiraz da Askeri Mahkeme tarafından reddedildi. Işık daha sonra Milli Savunma Bakanlığı aleyhine tam yargı davası açtı. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararıyla dava konusu olayda davalı idarenin tazmin sorumluluğunu doğuracak bir durumun söz konusu olmadığını iddia ederek davayı reddetti. Işık'ın karar düzeltme talebi de daha sonra aynı gerekçelerle reddedildi.

 AYM DE 'İHLAL' DEDİ

Şikayetinden vazgeçmeyen Işık, bu defa avukatı aracılığıyla Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdu. AYM, incelemesinin ardından dosyayla ilgili, 'Anayasa'nın 17. maddesinde yer alan kötü muamele yasağı kapsamında devletin etkili soruşturma yapma yükümlülüğünün ihlal edildiği' yönünde karar verdi. AYM aynı zamanda, 'Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda bilirkişi raporundaki gecikmiş dalak yırtılmalarına ilişkin anılan tespitlere yönelik bir değerlendirme yapılmadığı' tespitinde bulunarak, "Zorunlu askerlik sırasında başvurucunun büyük oranda devletin gözetimi altında bulunduğu kabul edilmelidir. Bir kişinin devletin gözetimi altında bulunduğu bir zaman diliminde yaralandığının tespiti halinde, söz konusu yaralanmanın nasıl oluştuğu hususunda makul bir açıklama getirme yükümlülüğü devlete aittir" ifadelerine yer verdi ve dosyanın yeniden soruşturulmasını istedi.

 AYM'YE RAĞMEN İLLİYET BAĞI KURULMADI 

Ancak dosyanın yeniden gönderildiği İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Tıp Kurumu'nun (ATK) Işık'ın dalağının parçalanmasının darp olayıyla illiyet bağını kurmak için yeteri delil olmadığı savunmasını gerekçe göstererek, bir kez daha 'kovuşturmaya yer olmadığı' yönünde karar verdi.

6 YIL SONRA 'İŞKENCE' DENİLDİ

Karar üzerine azmeden Işık, avukatı Nezahat Paşa aracılığıyla bir kez daha karara itiraz etti. Yapılan itirazı değerlendiren İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, 'İddiaların mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden' ifadesine yer vererek, 'kovuşturmaya yer olmadığı' yönündeki kararı kaldırdı. Mahkeme kararının ardından dosyanın gönderildiği İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Emin Aydinç tarafından hazırlanan iddianamede soruşturmanın başlatılması ve davaya dönüşmesine gerekçe olarak şu ifadelere yer verdi:

"Dnz. Sıh. Onb. olan Halil İbrahim Deniz'in askeri gazinoda müştekiyi diğer askerlerin de bulunduğu bir ortamda kelepçe ile kalorifer peteğine bağlayıp omuz ve karın bölgesine vurarak, darp eyleminde bulunduğu, bu olaydan yaklaşık 3 hafta sonra müştekinin dalağının travmaya bağlı olarak gelişen dalak yırtılması sebebiyle alındığı, tanıklarca söz edilen olayın şakadan ibaret olduğu belirtilmiş ise de, söz konusu tanıkların asker olduklarından ifadelerini verirken yönlendirebilmiş de olabilecekleri, ayrıca mağdurun eylemin şaka olduğunu kabul etmediği, bu itibarla tıbbi kanıtlar yanında tanıkların beyanlarının da mahkemece değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Olay tarihi itibarı ile müşteki ve şüphelinin askerlik görevini ifa etmekte oldukları, bu sebeple şüphelinin darp suçu yönünden eyleminin 1632 S. Askeri Ceza Kanunu'nun 118. Maddesi kapsamında kalabileceği anlaşılmasına karşın şüphelinin iddia olunan eylemi işleyiş biçimi, müştekiyi kelepçeledikten sonra kendisini darp etmesi ve bunun sonucunda da müştekinin dalağının alınmış oluşu dikkate alındığında eylemin işkence suçu kapsamında değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır."

İDDİANAME MAHKEMEYE GÖNDERİLDİ

Hazırlanan iddianame İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Mahkeme, dosyaya Askeri Ceza Mahkemesi'nin bakma yükümlülüğü olduğu, ancak askeri mahkemelerin kaldırılmış olması nedeniyle dosyaya kanun gereğince birden fazla ağır ceza mahkemesinin olduğu yerlerde 1 numaralı Ağır Ceza Mahkemelerinin bakma yetkisi olduğunu belirterek, iddianameyi İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

Işık ve avukatı şimdi de iddianamenin İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilmesini bekliyor. (Mezopotamya Ajansı)

Öne Çıkanlar