Sarayda siyanür var mı Erdoğan!..

Sen hâlâ Suriye kapılarındasın, ben de Avusturya’da, bir otel odasında 64 bardağın çın-çın devamlı başımın dibinde çıkardığı sesleri dinliyorum.

"Erdoğan Dönemi ve Olaylar" diye bir kitap yazmak istesem bitirebilir miyim acaba? Olayları tek tek sıralarsam mutlaka biter ama incelemeye alırsam, sosyologlara, psikologlara, siyaset bilimcilerine, din bilimcilerine sorup, onların da görüşlerini almaya kalkışırsam, biraz zor biter.

Şu an bu yazıyı yazarken bile garip duygular içerisindeyim, Avusturya’nın Viyana kapılarını geçmiş bir Türk olarak otel odasındayım. 36 saattir geziyorum o değişmeyen Viyana’yı ama buraya kadar gelip, zapt etmek için bir neden bulamıyorum. Gerçekten "NEDEN" koskoca bir soru işareti olarak duruyor karşımda, otel odasının başka bir duvarında, lambasında, kalorifer peteğinde. "NEDEN" yazıyor her yerde ve ben yanıtsız, hatta onlar yüzünden biraz da ezik bir şekilde duruyorum, lambanın, musluğun ve hatta klozetin karşısında.

Bunca yıl geçmiş ve Osmanlı dönemi diyebilirsiniz bana, o yüzden ezik durmanın anlamı yok ama ben gece arkadaşlarla 1-2 kadeh içmeye gittiğimde orada bir Kobaneli Kürt’le karşılaşıyorum ve o kimya öğretmeni genç iltica edip garsonluk yaparak karnını doyurmak zorunda kalmış.

İşte o an otel odasında "NEDEN" diye bana bakan lambaların eşliğinde yatağıma uzandığımda Kobaneli Kürt gencin haykırışı yatağı zelzeleye tutulmuş bir duruma getiriyor ve ben tutunmak için kan-ter içinde kalıyorum ve haykırışımız odanın atmosferinde birleşiyor: "NEDEN"

İşte bu yüzden doğduğundan beri babam rahat nefes alamamış bu cennet güzeli ülkede ve ben de o rahat nefesi bitürlü alamıyorum. Cumhuriyet kurulduğunda 64 ülke ayrılmış Osmanlı’dan ve ben daha 1 kadeh bile içmeden sarhoş gibiyim, 64 bardak dönüyor etrafımda ve inadına birbirlerine çarparak çın sesleriyle beni delirtiyorlar.

Ve ben "NEDEN" bu yaşımdan sonra 86 yaşına girmesine az kalmış olan annemin yanında olamayayım, çocuklarımı özlediğim için geri dönüp hapse bile girmeyi düşüneyim ve aynı 68 yılında babam hapse girdiğinde sınıftan atılayım ve gururla "Babam dimdik ayakta" diye düşüneyim aynı Sanem Altan’ın 2019 yılında Ahmet Altan tekrar tutuklandığında "Babam dimdik girdi, dimdik çıktı ve yeniden dimdik" çıkacak desin. "NEDEN" 1968 yılından 2019’e kadar hiçbişey değişmiyor ve ben bu soruyu hergün kendime 10 kez sorarken, sen bikez bile sormuyorsun Erdoğan.

"NEDEN" Kanuni 1529 yılında, Merzifonlu Kara Mustafa 1863 yılında Viyana kapılarına dayanmış ve 2019 yılında sen Suriye kapılarındasın, o kapılardan içeri girip yerleşmek için Trump’a ve Putin’e yalvarıp sadece kendini değil, bir ülkeyi rezil ediyorsun, "NEDEN"

Dün panelde bir soru sordular, "Erdoğan’ın mal varlığına el konulsa Türkiye ekonomisi düzelir mi" diye. O kadarını bilecek ekonomik bilgiye sahip değilim, mal varlığının somut rakamını da bilmiyorum ama savaş biterse zaten Türkiye ekonomisi toparlar, diye yanıt verdim. İşte o zaman aileler, kardeşler toplu intihara gitmezler, siyanür kullanmazlar, dedim.

Önce 4 kardeş, sonra anne-baba ve küçük çocukları, şimdi de anne baba ve tek çocukları siyanürle yaşamını yitirdi. "NEDEN", sen Suriye kapılarında olduğun için, daha önce de birileri Viyana kapılarında oldukları için, sen Irak’a karıştığın için, sen 1071’de özgürlükleri alınan Kürtlere hâlâ aynı gözle baktığın ve aynı muameleyi yapmak istediğin için, işte "NEDEN"inin yanıtları burada gizli.

Ben demokrasi adına, devrimcilik adına, sosyalizm adına hep ilerlemek ve yenilenmek zorunda olduğumu hissederken, bunun savaşını verirken, sen ilerleyerek hiçbişey yapamayacağın için faşizm adına hep gerileyerek ilerlemek zorundasın. O yüzden zaten orta 2’deki tarih dersinde Osmanlı’yı büyüten padişahları kahraman olarak anlatıp, orta 3’e geldiğinde o padişahların hatalarını ve saçmalıklarını nasıl devirdiğini anlatıyorsun Atatürk’ün ve yine övünerek. Orta 2’de Osmanlı emperyalizmine hayran kalan nesil, orta 3’te anti emperyalist Mustafa Kemal’le tanışıyor ve sen hâlâ Suriye kapılarındasın, ben de Avusturya’da, bir otel odasında 64 bardağın çın-çın devamlı başımın dibinde çıkardığı sesleri dinliyorum.

Gittiğin son ABD toplantısı da işe yaramadı, 5 çayına gideydin daha çok konu öğrenirdik, en azından dedikodu çıkardı, tek öğrendiğimiz Trump’ın artık Türkiye’deki basının ne durumda olduğu ve birilerinin devlete çalıştığını bildiği.

Son kez bunlara yanıt bulmak için "NEDEN" diyorum, yoksa SARAY’DA SİYANÜR YOK MU ERDOĞAN!..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi