Seni kaçtığın yere kadar kovalarlar Cem Küçük…

Süleyman Soylu’ya yanaş, kendisi Almanya’yı, hatta eş durumundan Hannover’i çok iyi bilir, hatta Düseldorf-Hannover arası iş kurma çalışmaları da var, inanmazsan sor, kendi söyledi bana.

Ne kolaydı değil mi Cem Küçük Recep Tamam Erdoğan padişahlığında üfürmek öyle. Sen de anladın dönemin şu yada bu zamanda değişeceğini, zamanı ne olursa olsun Erdoğan’ın artık ilk seçimden sonra bir daha ömür boyu iktidar olamayacağını. Sen de hissettin artık "Asarım-keserim gazeteciliği"nin sona erdiğini –zaten nasıl bir gazetecilikse- isimler verip hapse attıramayacağını.

Sen de Mehmet Metiner de dudakları aşağıya sarkmış çaresiz bebeler gibiydiniz ama maalesef ki sevimsizinden. Ama bu saçma diktatoryal özgüven nasıl bişeyse, eskiden kimlerin tutuklanacağını söylerken, şimdi de kimlerin serbest bırakılması yada tutuklanmasını dile getiriyorsun. Tabi mert adamsın ya, korkudan sesin gitmişken bile "Erdoğan’ı tutuklamazlar, o kadarına cesaret edemezler" diye medet umuyorsun tutuklanır ayak.

Herkesin tutuklanacağını söylerken esasında taptığı Erdoğan faşizminden örnek almış Cem Küçük ama televizyonda terbiyesini zorla da olsa koruma zorunluluğundan olsa gerek, hapishanelerde ve emniyette yapılan işkenceleri, taciz ve tecavüzleri, 800’e yakın bebeyi anlatmıyor. Kendi tutuklanacağınız olasılığını anlatırken köprüde boğazı kesilen askerler de aklına gelmedi, intihar edenler de.

Oysa siz o kadar pişkinsiniz ki, geçen hafta programlarından birinde, senin gibi lüzumsuz biri bebeler olayını aklınca savunurken sözümona muhalefete dönüp "Siz de abartıyorsunuz, cezaevindeki bebelerin sadece 150’ye yakını FETÖ’cü ve PKK’li, gerisi adi suçluların çocukları" dedi de o muhalefeti susturdu. Oradan moderatör dahil bir kişi de çıkıp "Yahu ne saçmalıyorsun, ben bebeden bahsediyorum, sen daha emziktekileri bile siyasi ve adi suçlu bebesi diye ayırıyorsun" diyemedi. Ne yalan söyleyeyim, duyar duymaz aklıma tüyleri yolunmuş bir şekilde hapsedilen papağan geldi.

Neyse ki programda kendince akıllılık edip sözümona İngiltere’ye gideceğini söyleyip seni iade edeceklerini söyledin. Sana deneyimli birisi olarak tüyo vereyim, iltica isteyenler kolay kolay iade edilmezler, iltica-mülteci yasası bizdeki gibi dandik değil ama onu bile bilmediğinizden Türkiye’deki Suriyelilere "Mülteci" diyorsunuz. Halbuki Türkiye iltica sözleşmesini imzalarken şerh koymuş ve "Türkiye sadece batıdan iltica kabul eder" diye ek yapmış. O yüzden Türkiye’deki Suriyeliler mülteci değil ve hangi pasaportla gidip geliyorlar, işte bunu anlamakta zorlanıyorum. Çünkü uluslararası iltica yasasına göre mülteci’ye kabul edildiğinde "Mülteci pasaportu" gibi bişey verirler ve üzerinde geldiği ülkeye asla gidemeyeceği, çünkü orayla sorunlu olduğu için gidemeyeceği de yazılıdır. Neyse, böylece İngiltere’ye gitmeyeceğini de anlamış olduk, bakalım ne zaman ve nereye gideceksin.

Hadi gene iyiliğim üstümde, sana bir tüyo daha vereyim, Süleyman Soylu’ya yanaş, kendisi Almanya’yı, hatta eş durumundan Hannover’i çok iyi bilir, hatta Düseldorf-Hannover arası iş kurma çalışmaları da var, inanmazsan sor, kendi söyledi bana.

Şimdi merak ediyorum, Mehmet Metiner ingilizce çalışmaya başlamış mıdır diye!.. Ona tavsiyem, fransızca çalışsın, hem dilbilgisi kürtçeye daha yakın hem de masculin ve feminen sözcükler var.

Yaaa işte, anlatacaklarım şimdilik bu kadar Cem Küçük, inan bana kaçmaya kalkarsan seni kaçtığın yere kadar kovalarlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi